Temel engel, tahammülsüzlük - Güldalý COÞKUN
11 Nisan 2018 00:03 / 1188 kez okundu!
“Üniversitelerimizde, bilim üretiliyor, dünya çapýnda bilimsel makalelere imza atýlýyor, ülkenin ilerleyip kalkýnmasý için yapýlan hararetli tartýþmalarýn yapýldýðý salonlarda oturacak yer bulamýyoruz” diye yazacak günler hayal deðil. Önce bunu istememiz, sonra eksiklerin tespiti ve yöntem belirlememiz yeterli.
******
Temel engel, tahammülsüzlük
“Üniversitelerimizde, bilim üretiliyor, dünya çapýnda bilimsel makalelere imza atýlýyor, ülkenin ilerleyip kalkýnmasý için yapýlan hararetli tartýþmalarýn yapýldýðý salonlarda oturacak yer bulamýyoruz” diye yazacak günler hayal deðil. Önce bunu istememiz, sonra eksiklerin tespiti ve yöntem belirlememiz yeterli.
Ancak öyle bir temel engel var ki, orasý aþýlsa su yataðýný bulacak.
Farklý siyasi görüþlerin, birbirlerine karþý tahammül edememesi nedeniyle, genel bakýþtan sýyrýlýp spesifik bir konu hakkýnda bile iletiþim kurulamýyor. Bu durumda, sorunlarýmýzý çözecek ortak bir platform dahi yaratamýyoruz.
Aslýnda, sancýlý da olsa en azýndan þimdi üniversitelerde farklý fikirlerin çatýþmasýndan söz edebiliyoruz. Üniversiteler darbe ortamýnýn oluþturulmasýnda en önemli aktörlerden biri olarak yýllarca kullanýldý. Ýdeolojik kamplara ayýrdýklarý gençleri, sýcak çatýþmalara yönlendirdiler. Bu bir fikir çatýþmasý deðildi o dönemlerde. Þimdi de maalesef ayný yönteme baþvuran, bazý odaklar mevcut. En acýsý da bunlarý destekleyen birtakým hocalarýn olmasý.
Yine de geçmiþten doðru dersler çýkaranlar sayesinde, bu çatýþmalar dizginlenebiliyor. Fakat üzücü olan, bu gençleri kýþkýrtanlarýn her seferinde buharlaþmayý baþarýrken, gençlerin geleceðinin týrpanlanmasý oluyor.
Çünkü sosyal bilimlerle uðraþan hocalar, sosyolojiden siyasete kadar hiçbir alana bilimsel bakamýyor ve subjektif bakýþlarýný yansýtýyorlar. Genç çocuklar için çoðu idol olan bu þahýslar, ülkeye nasýl katký sunarým diye düþünmek yerine, nasýl sorun yaratýr ve bundan beslenirim derdindeler.
Boðaziçi Üniversitesinde, Afrin þehitleri için lokum daðýtýlan standlarý devirip kavga çýkaran çocuklarýn aileleri arasýnda kaybettikleri bir yakýný için dua edilmemiþ ev var mýdýr; sanmýyorum. Çünkü bu ayný zamanda bir kültür.
Hatta, bazý illerde sokaklarda lokma daðýtýlýr ve gelen geçen bu lokmadan tadar. Üniversiteli bazý gençlerin, bunu yaþamak istemesi de istememesi de doðal. Doðal olmayan, birbirlerine dayatmada bulunmalarý.
Fakat nedense kendini demokrat diye tanýmlayanlar, bu saldýrýyý yapan gençleri suçlamak yerine, gençlerin gözaltýna alýnmasýný eleþtirdi. Ortada fiili bir saldýrý varsa, kimsenin bir ayrýcalýðý yok. Çocuklarý bunu yapmaya kýþkýrtmak yerine, en azýndan “siz de kendi fikrinize uygun eylem yapýn” demek varken hâla bir sosyoloji profesörü, lokum daðýtan gençleri “savaþ yanlýþý” olarak takdim edip, dolaylý olarak saldýrýyý hak ettiklerini söyleyebiliyor.
Bunu da demokrasi olarak lanse ediyor. Ýþte böyle hocalarýn olduðu üniversitelerde sadece kavga çýkar, kaos çýkar ama demokrasi çýkmaz. Hocalar böyle olur da bunlarý takip edenler durur mu! Hiç utanmadan, “kalitesiz taife” diye yaftalayabilir lokum daðýtan çocuklarý.
Kendisi kaliteli! En güzel fikir, yaþam tarzý onun! Gerisini beðenmediði için kalitesiz oluyor ona göre. Soruþturma baþlatýlmasýný, sadece fikrini söyleyenlere karþý olunca eleþtirelim. Ancak kim ve hangi hakla, lokum daðýtýlan standa gidip onlara karþý þiddet uygulayabilir ki. Geçmiþ yýllarda da çatýþmalar böyle baþlamýyor muydu?
Devletin, fikir çatýþma alanlarý dýþýnda kesinlikle görevini yapmasýnýn, üniversitede çocuðu olan ve sadece bir konuda fikrini söylediði için býçakla saldýrýlan bir çocuðun annesi olarak elzem olduðunu düþünüyorum. Kimsenin kimseye, baský ve þiddetle dayatma yapmaya hakký yok.
Yýllardýr, üniversiteleri kan gölüne çeviren bu zihniyet, demokrasi ve fikir özgürlüðünü kýlýf yaparak, kiþisel tatminlerini çocuklarýmýz üzerinden saðlamaya çalýþýyor. Üniversitelerde bilim yerine, kin ve nefret aþýlanýyor.
Güldalý COÞKUN
(milatgazetesi.com)
08.04.2018
