Okuma uğraşı ve Yazma arzusu

15 Temmuz 2009 00:46 / 2608 kez okundu!

 


Yeni insanlar tanımak, yeni yerler görmek kadar düşünmek, okumak, yazmak da insanı ve kültürü geliştirir. Geçmişin birikiminden etkilenip düşünce ve dünya değiştirilir. Kendinden uzaklaşıp başkalarına ulaşmak için okumak gerekir.

Düşünmek de, okumak gibi, yazmak gibi öğrenilebilir. Bilgi de sürekli tazelenmelidir. Yoksa düşünce durağanlaşır. Durağan düşünce aslında elimizdekini yitirme kaygısındandır. Ama değişimin önüne geçilemez. Yeninin önüne geçilemez.

Her sanat eseri dünyayı ileriye götürür. Özgür düşünce, bilim, sanat tutkusu ve hümanizma, olmaktan yanadır, sahip olmak, mal mülk, zenginlikten yana değil.

Gelişime yetişmek için okumak gerekir, dili sevmek gerekir. Yazmak için de okumak gerekir.
Yazdığını okutmak da.

Bazen bir paragraf için saatlerce uğraşılır. Bazen eğlenmek için yazılır. Bazen kurgulanır. Bazen kendini yazarsın. Bazen başkalarının hayatını. Başkalarının hayatını yazsan da yine kendini yazarsın bazen.

Sevdiğin yazarlardan etkilenirsin. Ama anlatacak bir öykün vardır. Ve sana has bir anlatma tarzın. Aslında her şey yazılmıştır. Ama sen kendi sözcüklerinle yazarsın. Yaşadığın, duyduğun ayrıntılar bir şekilde yazının içine girer.

Yazdığın zaman öyle yoğunlaşırsın ki yazı bitince hayata dönmek zor olur. Yazı, her zaman için bir başkaldırıdır. Yazarsınız, çünkü sözcükleri seversiniz. Sözcüklerin büyüsünü. Öyküleri, yaşamı, hayallerinizi, farklı dünyaları, insanlık hallerini. Dünyayı değiştirmek, hiç olmazsa bir insanı değiştirmek istersiniz. Böyle bir misyonunuz olmasa da.

Yazma dürtüleri çeşitlidir. İz bırakmak, kalıcı olmak için yazılabilir. Yazmaktan başka bir şey bilinmediği için yazılabilir. En iyi yazarak kendini ifade edebildiğin için yazılabilir. Kitaplar, edebiyat sevildiği için bir birikim oluşturup başkalarına ulaşmak, etkilemek, bildiğini paylaşmak için yazılabilir. Kabuslarından kurtulmak için yazılabilir. Yaşadıklarını anlamlı kılmak için yazılabilir.

Mutsuz olduğun için yazılabilir. Mutlu etmek için. Yaşadığın her şeyi yazıp hayatının dökümünü yapmak, ama bunu kurguyla, öyküyle anlatmak için yazılabilir.

Yaşamak için yazılabilir. Yazmak için yaşanabilir. Sıkıntıdan kurtulmak, kendinden kurtulmak, oyunu, kurguyu sevdiğin için, hayata tutunmak, yalnızlıktan kurtulmak için yazılabilir. 

Yaşamdan kaçmak, yalnız kalmak, bunalımlarından kurtulmak, benim neyim eksik ben de yazarım diyerek kendini kanıtlamak, gerçekle ve düşle oynamak, yalan söylemek, dürüst olmak, kendi kuşağınızı anlatmak, yaşanılanın kaydını düşmek, saplantılarınızı doyurmak, hayal kırıklıklarınızı anlatmak, yeniden doğmak, geçmişten kurtulup yaşamda temiz bir sayfa açmak, ölüm korkusunu yenmek, içedönük olduğunuz halde sosyalleşmek, yaşamayı beceremediğiniz için, tatmin olmak için, unutmamak için. 

Yazmak için sürekli okumak ve sürekli yazmak gerekiyor. Ya ilham gelince ya da disiplinli, düzenli şekilde. Ne olursa olsun yazmak. 

Gökhan Özgen
15.07.2009

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
16 Temmuz 2009 19:24

deepblueeagle

anlatabildiniz tabii ki. çok da haklısınız.

ama iyimser olmak daha iyi. inanın, edebiyata bişey olmaz. iyi, özgün yazarlar, yaratıcılar her zaman çıkar. edebiyatta da sanatta da. yazanlar yazar. özgün, saf edebiyat her zaman var olacaktır bence. ya da önümüzdeki yüzyıllarda, belki bikaç bin yıl içinde edebiyat da kalmaz. iyi edebiyat olduğu gibi iyi okurlar da her zaman var olacaktır. evet, herkes herşeyi yazıyor. her telden bi dolu kitap çıkıyor. özellikle 70 doğumlu 88 kuşağında yazar ve gazeteciler çok kitap çıkarıyorlar. bir de dediğiniz gibi, yüzeysel okurlara seslenen yüzeysel kitaplar var. öyle ama, birincisi, doğamız, kumaşımız bu, bizlerin, okurların yani, veya vatandaşın, kumaşımız belli. zaten herkes hafif şeylerle idare ediyor. ama dediğim gibi, gerçek, derin okurlar da var. yazarlar, sanatçılar da her zaman var olur.

olumlu, iyimser bakmak daha iyi bence. yaza yaza belki iyi yazmayı öğrenebiliriz. evet. nette herkes yazıyor. bu belki de olumlu. kalıcılar zaten kalıcı olacaktır. salinger gibi nilgün marmara gibi. nette herkesin yazması belki de daha çok demokrasi gibi bişey.

sitemizin forum bölümüne bikaç yazı koymuştuk. vivet kanetti, anlatı yorgunluğu, internet, roman, çizgiroman, vb. başka kaynaklardan siteye koyduğumuz. onlarda da aynı konular var.

evet, hep biliyorsun ne zaman yapacaksın, derler. bilgi/eylem. çok haklısınız. yazmak yine de konuşmaktan daha iyi. ülkemizde doğru dürüst kültür tarihi bile yok. belki oluşur yaza yaza.

kitapçılar popüler kitaplarla dolu. ama sıkı edebiyat eserleri de var o kitapçılarda. raflara bakan okur olmasa da. belki sizin, bizim gibi okurlar sayesinde yaşıyor kitapçılar.

ne olursa olsun yazmak düşüncesi, edebiyatın oluşmasına, gelişmesine engel olmaz. iyimser olalım. nette herkesin yazması, herkesin kitap çıkarması da bir renk. eskiden kimse yazmazdı. günlük tutanlar da sayılıydı. ama şiir yazan hep çok oldu galiba yurdumuzda. bu kadar yazanın arasında iyi yazarlar da çıkar ve çıkıyor da zaten. 70-80 doğumlu iyi edebiyatçılar var. yenileri de okumaya çalışıyorum.

bence, internet, veya kitap konusu olan yeni konuların hepsi, net yazarlarının hepsi, gerçek, saf edebiyata da hizmet eder. hepsi, edebiyatın konusu da olabilir. örneğin, bir msn cemaati ilişkileri romanı yazılabilir. 68 kuşağı, 78 kuşağını anlatmak, veya 80'leri anlatmak gibi. msn aşkları bence iyi bir edebiyat konusu. pek yazan yok. mutlaka bunları yazan çıkacak.

ama edebiyatın konusu yaşam olduğuna göre, artık edebiyatın içinde internet olacak. olmalı. o nedenle örneğin, internette yazılanlardan yola çıkarak, çok iyi edebiyat ve çok başarılı sosyoloji, psikoloji eserleri üretilebilir.

yani, pavese, faulkner, calvino gibi edebiyatçıların eserlerindeki dünya yok artık. ben de bayılıyorum o kitaplara. elimden düşmez onlar. ama o edebiyat 20. yüzyıl edebiyatı idi. edebiyat değişmiyor. aslı erdoğan da, elif şafak da, buket uzuner de iyi edebiyatçılar. çok daha yeni yazarlar var. 80-85 doğumlu yazarlar bile var, edebiyatçı anlamında.

inanın, okurlukta da kendimizi yenilememiz gerekiyor. yazarken de. bizler yazar değiliz. eskiden dergilerde yazardım örneğin, şimdi internet yazarı olduk. ama yazmak iyi. iyi geliyor.

hayatımı kitaplar, yazarlar, şekillendirdi. onlarla büyüdüm. bi de filmler, müzikler.

okumak da yazmak da çok önemli.

bakın bence, herşey güzel. olanların hepsi güzel. vallahi hayat hep değişiyor. ama herşey olumlu. bakış açısı bu. iyimser, olumlu bakmak daha iyi. herşeyi sevimli bir oyun gibi düşünün. netteki sanal dünyadaki yakın iletişim, belki, gündelik ilişkilerden daha yapıcı bile olabiliyor.

yazdıklarınıza katılıyorum. sizin gibi düşünüyorum aslında. ve yazdıklarınızı da çok seviyorum. örneğin, yazılarınızdaki atmosferle, o biraz karamsar, hüzünlü, nostaljik ruhunuzla, günümüzü yazsanız, günümüz ilişkilerini, yaşantısını, kültürünü, çok sevineceğim. günümüzü nasıl anlamlandırıyorsunuz örneğin.

iyi ki varsınız ayrıca, okuyorsunuz, tepki veriyorsunuz. motive oluyor insan. daha iyi yazmaya çalışıyor.

teşekkür ederim. yazmak çok heyecan verici. ben de tek bir kitapla tüm derdimi anlatmak ve dünyayı alaşağı etmek ve herşeyi değiştirmek isterdim.

herkes diyebilseydi: bir kitap okudum hayatım değişti.:)

ama ne yapalım. intihar etmeyeceksek yazalım bari. :)))

ah ah ben de, kirişnamurti, voltaire gibi kısacık yazarak tüm evreni, yaşamı anlatabilmek isterdim. ama nerdee bizde o yetenek. şimdilik uzun uzun yazıyoruz. belki zamanla sadeleşip bilgeleşebiliriz.

siz de yazın lütfen. okuyalım. yeni yazılarınızı okuyalım. hem eskiyle lgili hem yeni hayat.

ayrıca, babam sağ olsaydı, yazınızı çok severdi. ama geçen eylülde kaybettim. annem yazılarınızı okuyor. sizin adınız "serseri" anneler günü yazınızdan dolayı. yeni yazınız olunca, annem, hani o serseri oğlan mı diyor.

yaşamak ne güzel. yazmak da. bu sitede ne güzel şeyler oluyor. :)
16 Temmuz 2009 12:45

yayinci

Konuşmayı seven bir toplumuz. Hemen her konuda bilgimiz olmasa da fikrimiz var ve bu fikir doğrultusunda bol bol konuşuyoruz. .. Hoş bilgi olsa da, onu davranışa dönüştüremedikten sonra bir anlamı yok ya!... Çok konuştuğumuz gibi çok da yazıyoruz artık... Ortalık şair, yazar, köşe yazarı kaynıyor. Kitap yayınlamak hobi haline geldi... Ama yazın dünyası adına bir fobi'ye dönüşme sürecinde. 
 Tamam "Ne olursa olsun" yazmak da... Ortaya çıkan kirliliğe ne demeli... Ben bitkileri tanıyorum: Hemen bir kitap yazayım. Ben iyi kilo verdim: Hemen bir kitap yazayım... Ben acayip aşık oldum: Hemen bir kitap yazayım... 
Ha herkes günlük tutsun ona bir itirazım yok. Hiç olmazsa ileride belki o günlükler tarihi bir belge niteliği taşıyabilir...Ama, ne olursa olsun yazmak düşüncesi bir ulusun gerçek anlamda edebiyatının oluşmasına ya da gelişmesine ve  engel olacaktır diye düşünüyorum.
Küçük bir not: Dünya ve Türk edebiyatında nice şair ve yazar var ki, çok değil hiç okumamışlardır ve hatta konuşmayı bile sevmemişlerdir. Ömrü hayatında bir ya da iki eser vermiştir ama bütün dünya tanıyordur.
Bilmiyorum meramımı anlatabildim mi?...
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.