Güftelerde Aşk

02 Eylül 2009 01:58 / 2559 kez okundu!

 


Küçükken kuş sesleri ovalara yayılır, ya bir küçücük aslancık vardır ya da kedim kedim küçük kedim. Ortada aşk yoktur. Çocuğuzdur.

Büyürüz. Eros oklarını atmaya başlar. Bir gün aniden bir bakış, bir an, olmadık zamanda yüreğimize sancıyı sokuverir. Eros, nar ağacının tepesinde mutludur. Biz ise mutlu muyuz acılı mı farkında olmayız. Sözcükler sıraya girmeye başlar. Hicaz, nihavent, rast, mahur.

Aşk ömür boyu bizi şarkılara, şiirlere, sözcüklere mahkum eder. Her yaşta, her dönemde. Anların, çağrışımların, ayrılıkların, kavuşmaların ezgisi hiçbir zaman bizi yalnız bırakmaz.

Durumumuza uygun düşen dizeleri bulmakta hiç zorluk çekmeyiz.

“Aşkımın ilk baharı ilk heyecanım benim”. Tamam aşk başlamıştır. İşiniz harap. Bak gör seni neler bekliyor. Yanıksın yanık.

“Gözleri aşka gülen taze söğüt dalısın”. Nasıl da biliyor taze söğüt olduğunu. Asma kütüğü olacak hali yok ya.

“Ömrümce o saf aşkını kalbimde yaşatsam”. Aaah ah. Saf aşk. Özlem.

“Ahım gibi ah var mı ahlar içinde”. Yok tabii. En aşık sensin.

“Söyleyemem derdimi kimseye”. Olmadı. Git anlat. Olur ya. Bir umut. Pısırık olma.

“Söylesem acaba darılır mı”. Yahu niye darılsın. Git açık seçik söyle.

“Günaydın sevgiliye günaydın gözüm aydın günaydın”. Oh oh iyi. Olmuş bu iş. İşte bak gördün mü?

“Dün yine günümüz geçti beraber”. Ohooo. Hızlısın ha. Yine de dikkatli olun.

“Gel gidelim Çamlıca’ya buuu gece”. Şişşt. Hem de gece. Ya gelmiyorsa?

“Söyle naz mı bu kaş çatış?”. Ee tabii, biraz yavaş ol.

“Yalnız benim ol el yüzüne bakma sakın sen”. Bakmaz bakmaz merak etme. Veya et.

“Neden kaçtın uzaklara”. Araya sıla girmiş.

“Gözümde her dem hayalin”. Aşk-ı muhabbet sarmış artık.

“Anla artık anla beni”. Ne kadar yanık olduğunu anlatacak artık.

“Sevemez kimse seni benim sevdiğim kadar”. “Benim gönlüm sarhoştur yıldızların altında”. “Derdimi ummana döktüm asumana inledim”. Vay be.

“Dil yarenini andıracak yare bulunmaz”. Ufak bir tartışma olmuş. Hemen bir anlam çıkarma.

Yoksa Tanrım beni eskisi gibi sevmiyor mu? Acaba mı?

“Dün gece yeis içinde kendimden geçtim teselli aradım meyhanelerde”. Hoop kendine gel. Ne o öyle salya sümük.

“Çıksam şu dağların yücelerine”. Artık doğa ile dertleşiyor.

Derken haber gelir.

“Affeyle suçum ey gül-i ten başıma kakma”. “Çok özledim o demleri”. “Diyorlar kül olmaz ateş yanmadan. Denizler durulmaz dalgalanmadan”.

Artık her şey ona farklı gelir. Sevdiği grip olsa etekleri tutuşur.

“Baharda bu yıl bir melal var, yüzün gibi”.

Kız bir gün randevusuna gecikir. “Bekledim de gelmedin gözyaşımı silmedin”.

Sonra uzaktan, sevdiği görünür. “Süzül güzel süzül de gel”.

Gelir. “Ellerim böyle boş mu kalacaktı”. “Hoş geldin evimize şiir oldun dilimize”.

Eh “Love is a many splendoured thing”dir artık.

Tehlikeli virajlar başlamaktadır. Dünya işleri, çevre, iç dünya.

Gün olur “Göze mi geldim sen mi unuttun?”. “Dün gece o şuh’un bezmine gittim”.

Mutlu son veya ayrılık.

“Ayrılık yarı ölmektir”. “Ben seni ellerin olsun diye mi sevdim”. “Nereden sevdim o zalim kadını”. “Titrer yüreğim her ne zaman yadıma gelsen”. “Çatılmış kaşlarınla niye düşman gibisin”. “Hatıran yeter bana uzakta kal sevgilim”. “Unutturamaz seni hiçbir şey unutulsam da ben”. Ve ömür böyle geçer.

Mutlu son olmuşsa şarkılar daha kısır kalır. Şarkıların dili tutulur.

Belki de “Dert adamı söyletir” doğrudur. “Kavuşmanın tadını” der ve ekler: ”Ah. Ayrılık feryadını”.

Birliktelik hala hatıralara bağlıdır. “Şarkılar seni söyler”.

Olmayanı da vardır: “Gel göklere yükselelim gel de seninle”. “Geçsin günler haftalar aylar. Sen gözlerimde bir renk dudaklarımda bir ses ve gönlümde bir nefes olarak kalacaksın”.

“Bu akşam gün batarken gel”. İyi de bunların “mutlu son” sonrası söylenip söylenmediklerine dair elimizde kesin deliller yok.

“Solgun durma isteklen”. Öncesi mi söylenmiş sonrası mı belli değil.

“Geçti hayal içinde bunca yıl”. Geçen ne. Hayal ne. Aşk mı sevgili mi.

Öyle veya böyle son yaklaşmakta.

“Seni coşkun suların koynuna mehtap alamaz”. “Kalbime koy başını doktor nabzımı bırak”.

İstediğiniz gibi yorumlayın.

“Gurup etti güneş sular karardı”. Batan ne, gerçekten güneş mi.

Ne diyelim?

“Ah bu şarkıların gözü kör olsun”.

Ama;

“Mavi gök mavi deniz ne güzel şey yaşamak”

En güzelidir. 


Gökhan Özgen
02.09.2009










 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
07 Temmuz 2010 18:41

Nurten Düzkantar

Çok hoş en duygusal şarkılara bile ince espirilerinle ilginç bir yorum getirmişsin, bu şarkıları bir de bu bakış açısıyla dinleyice insan hüzünlenemez bile..gülümseyerek dinliyorum en duygu yüklü sözleri bile seni yürekten kutluyorum...sevgiyle kal..

27 Ekim 2009 09:02

softfeelings

piri mugan- men ta senin yanında dahi hasretem sana..öpüyorum.farklı ve oldukça güzel bir bakış açısıyla yorumlamışsıın..
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.