YERLİ VE MİLLİ

09 Haziran 2018 10:02 / 865 kez okundu!

 

 

Moody's eliyle bir operasyon yürütüldüğü açık. Bunu diğer uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının da izlemesini bekliyorum. Moody's bir kaç ay önce erken seçim kararı alınmış olmasının Türkiye ekonomisini negatif etkileyeceğini açıklamış, ardından kredi notunu düşürmüştü. Şimdi de Türk bankalarına yönelik 'not indirimi' açıkladı. Adı 'Türk Bankaları' olmasına karşın, bütün bankaların yabancı ortakları vardır.

 

*****

 

YERLİ VE MİLLİ

 

Moody's eliyle bir operasyon yürütüldüğü açık. Bunu diğer uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının da izlemesini bekliyorum. Moody's bir kaç ay önce erken seçim kararı alınmış olmasının Türkiye ekonomisini negatif etkileyeceğini açıklamış, ardından kredi notunu düşürmüştü. Şimdi de Türk bankalarına yönelik 'not indirimi' açıkladı. Adı 'Türk Bankaları' olmasına karşın, bütün bankaların yabancı ortakları vardır.

Konuya girmeden bir açıklama yapmam gerekiyor. Ben 'sol' ve 'sağ' kavramlarının geçen yüzyıla ait olduğunu düşünen birisiyim. Bu yüzyılda bu kavramlar anlamını yitirdi. Çünkü 'emperyalizmin can çekişen kapitalizm' olduğu tezi doğru çıkmadı. Kapitalizm, kendini yenilemeyi başardı. Emperyalizm, bir üst evreye, 'küresel emperyalizm' aşamasına yükseldi. Sovyet sistemi bu gelişme karşısında tutunamayarak dağıldı. Marksizm'in klasik sınıf teorisi geçerliliğini yitirdi. Sınıflar farklılaştı. Dünyanın temel çelişkisi sınıfsal çelişki olmaktan çıktı, finansal çelişkiye dönüştü. Bu çelişkinin en somut ifadesi devletler ve kişiler düzeyindeki borçlanmadır. Sistemi sarsacak olan işte bu borçlanma düzeyinin geri ödenemez noktaya varması olacaktır. Bu tespitle ödenemez noktaya varılması engellenemez ve kaçınılmazdır demek istemiyorum. Nasıl emperyalizm, küresel evreye yükselebildiyse, tekrar bir yenilenme ile bu çelişki de aşılabilir.

Sol ve sağ kavramlarının tarihe karıştığını düşünürken kafadan atmıyorum. Kendini eskiden sağ ya da sol olarak tanımlayanların günümüzde nasıl parçalanıp dağılarak yeniden ve farklı biçimde bir siyasal mevzilenme içinde toplandıklarına bakarsanız neyi kastettiğim daha iyi anlaşılır sanıyorum.

Eski siyasi kavramların değişiğini ve sınıfların farklılaştığını düşünmeme rağmen tamamen ortadan kalktığını da söylemek istemiyorum. O yüzden başlığa aldığım terimden ne anladığımı açıklayabilmek için yine de sınıf terminolojisini kullanacağım.

Günümüz Türkiye'sinde siyasal kutuplaşma ve temel çelişki, emperyalist mahfiller ile onlarla koordineli çalışan yerli, ama milli olmayan , yani onlarla işbirliği içinde olan burjuva kesimleri ile, ülkesinin milli birliğini ve devlet yapısını korumaya, ülkesini kalkındırıp küresel düzeyde diğer devletlerle rekabet eder hale getirmeye çalışan yerli ve milli burjuva kesimler arasındadır. Diğer sınıf ve kategoriler bu iki merkez etrafında konumlanıyor. Yerli kültürün etkisindeki halk sınıfları, yerli ve milli çizginin, batı kültürü (emperyalist kültür demeyeyim) etkisi altındaki elitist çevreler ise muhalefet partileri çevresinde toplanıyor ve iktidardaki 'yerli ve milli' anlayışı tasfiye etmek istiyorlar. Emperyalizmin de istediği budur. Çünkü Türkiye, kendisine vurulmuş boyunduruğu söküp atma yolunda ilerliyor.

İşçi sınıfı ideolojisini savunduğunu, bu ideolojiden geldiğini düşünen aydın sosyalizmi formasyonundaki düşünce biçimi, kendi ülkesinin burjuvazisinin yanında yer almak yerine, uluslararası normları savunmanın daha doğru olduğunu sanmaktadır. Bu, kendi burjuvazisinin yanında yer alma-almama konusu geçmişte de işçi sınıfı siyasi hareketleri içinde çok tartışılmıştır. Son ve en köklü tartışma birinci dünya savaşı çıktığında yaşanmış ve 2. Enternasyonalin çöküşüne neden olmuştur. Bazı partiler 'millilik' adına kendi burjuvazilerinin yanında emperyalist savaşı, bazı partiler ise emperyalist savaşa karşı çıkarak 'devrimi' savunmuştur. Bazı partiler de bu iki görüş arasında bölünmüştür. Bu tartışmadan 1917 Rus Bolşevik devrimi doğmuştur.

Günümüz dünyası ve Türkiye'sinde durum o zamanki durumdan çok farklı. Dolayısıyla o günün tartışmaları o günlerde kalmış, dünya değişmiştir. Küresel düzeye yükselen emperyalizm, bütün ülkeleri yutmak, devletleri ele geçirmek, dünyanın tümüne hükmetmek istemektedir. Sırf bunun için yeni bir dünya savaşını provoke edecek pervasızlıkla hareket etmekteler. Bizim ülkemiz de bunların hedef tahtasında olan ülkelerdendir. Ben, emperyalizmin şırıngaladığı düşüncenin yanında durmaktansa, kendi ülkemin, yerli ve milli olanın yanında durmanın daha doğru olduğunu düşünüyorum. Niye muhalefet partilerini sürekli eleştirdiğimin ve onlara karşı olmamın sebebi budur. O partiler yanlış yerde durmayı seçtiler. Kendilerine bir iktidar devşirebilmek uğruna ülkenin çıkarlarına uymayan kesimlerle işbirliğine gittiler. O yüzden de 'yerli ve milli' halk kesimlerinin güvenini ve tercihini kazanamıyorlar.

 

Firuz TÜRKER

08.06.2018

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.