IRKÇILIK SÖMÜRGECİ İDEOLOJİSİDİR

03 Temmuz 2018 21:16 / 901 kez okundu!

 

 

Irkçılığın temeli 'beyaz adam ırkçılığıdır.' Diğer halklar, renkleri, dinleri, alışkanlıkları gibi sebepler gösterilerek aşağılanmış ve horlanmıştır. Bu ırkçı politikalara karşı da bu halklar arasında 'milliyetçilik' akımları filizlenmiş, sömürge ve yarı sömürge ülkeler bu ideoloji çerçevesinde mücadele verebilmiştir. Bu nedenle geçtiğimiz yüzyıl bir, 'ulusal kurtuluş mücadeleleri' yüzyılı olmuştur.

 

****

 

IRKÇILIK SÖMÜRGECİ İDEOLOJİSİDİR

 

Başka kavimleri, ulusları ve insan toplumlarını köleleştirip onların yerlerinin yurtlarının, sahip oldukları doğal kaynakların imkanlarını kendileri için kullanmak isteyen toplum ya da ulusların ideolojisidir. Kendi ırkının tahakkümünün maddi temeli için diğer toplumların aşağı, kendilerinin üstün görülmesine ihtiyaç hissederler. Bu 'üstünlük' fikri tüm değerleri kapsar. Aşağılanan halkların adetleri, gelenekleri, görenekleri, kültür ve sanat anlayışları, yaşam biçimleri velhasıl tüm değerleri aşağılanır.

Antik çağın bilinen ilk medeniyeti, Mısır medeniyeti idi. Mısırlılar ulaşabildikleri bölgelerdeki halkları köleleştirdiler. Onları insan olarak görmezlerdi. Kendilerine 'insanoğulları' derlerdi. Yunan ve Roma medeniyetleri de kolonyalist ve yayılmacı politikalar izledikleri dönemlerde, sömürgeleştirdikleri yöre halklarını 'barbar' olarak tanımlamışlardır.

Kapitalist yayılmacılık ve sömürgeciliğe teorik temel olarak ırkçılık, sistemleştirildi. Amerika'nın istilası sırasında Avrupalılar uzun süre kendi aralarında Amerikan yerlilerinin 'insan sayılıp sayılmayacağını' tartıştılar. Bu tartışma şu açıdan önemliydi; eğer insan sayılacaklarsa o zaman kendi dinlerine itaat etmeliydiler. Vahşi sayılırlarsa kendi hallerine bırakılmalıydılar. Sonunda Amerikan yerlilerinin insan sayılmasına karar verildi ve yaygın misyoner faaliyetleri ile 'vahşilerin' Hıristiyanlaştırılması sağlandı.

Dünyayı kapitalist hegemonya altına alma döneminde Avrupalılar yalnızca Amerikan yerlilerini değil, Asya, Afrika ve Avustralya yerlilerini de aşağı ırk olarak gördüler. Kendilerini de üstün ırk. Bu üstün ırk fikri, daha sonraları teorileştirildi ve ünlü ırkçı ideolojilerin ortaya çıkmasına yol açtı.

Bunların en bilinenleri köleleştirilen Afrikalılara uygulanan Amerikan ırkçılığı, Nazizm ve Apartheid'dır. Beyaz adam ırkçılığı Kızılderililerin, Aborjinlerin, Maorilerin neredeyse soylarının tükenmesi mertebesine varmıştır. Kara Afrika'nın ise tümüyle köleleştirilmesine. Bu ideolojiler, günümüzde de 'neo' görünümler altında hala sürdürülmek istenmektedir. Bunları savunan az buz batılı politikacı yoktur. Trump ırkçılığı, Avusturya yönetiminin tutumu, Alman Pegidası, Yunanistan Altın Şafak hareketi, Hollanda'nın Geert Wilders'i, Fransa'nın Le Pen'i bu akımın temsilcileridir.

Amerikan Irkçılığı Ku Kluks Klan hareketini yaratmıştır; bu zihniyet Amerikan polisinin siyahiler karşı takındığı pek çok tavırda hala yaşamakta olduğunu sık sık göstermektedir. Amerikan iç savaşında ırk ayrımını ve köleliği savunan güney eyaletlerinin oluşturduğu Konfederasyon liderlerinin heykelleri hala pek çok güney kentlerinde ayaktadır.

Nazizm'i bütün dünya tanımaktadır ondan söz açmaya bile gerek yoktur. Apatheid'a gelince; nasıl sonlandırıldığı hala hafızamdadır. Mandela uzun yıllar hapiste yattıktan sonra Güney Afrika'da devlet başkanı olabilmiş ve bu ülkedeki beyaz adam ırkçılığının kırılmasının önü açılabilmiştir. Hala dahi etkilerinin ortadan kalktığı söylenemez. Günümüzde ise en somut ırkçılık, Myammar'lı Rohingya (Arakan)Müslümanlarına uygulanmaktadır. Hiç bir hakları yoktur, insan yerine konulmamaktadırlar.

Irkçılığın temeli 'beyaz adam ırkçılığıdır.' Diğer halklar, renkleri, dinleri, alışkanlıkları gibi sebepler gösterilerek aşağılanmış ve horlanmıştır. Bu ırkçı politikalara karşı da bu halklar arasında 'milliyetçilik' akımları filizlenmiş, sömürge ve yarı sömürge ülkeler bu ideoloji çerçevesinde mücadele verebilmiştir. Bu nedenle geçtiğimiz yüzyıl bir, 'ulusal kurtuluş mücadeleleri' yüzyılı olmuştur.

'Beyaz adam ırkçılığı' kendi değerlerini en üstün değerler sistemi olarak, kendisini de en gelişmiş uygarlık olarak bütün dünyaya dayatmış, kabul etmek istemeyenleri zorla boyun eğdirmiştir. Bu 'aşağı ırkların' hakları da milliyetçilik akımlarının etkisi ile gündemine girmek zorunda kalmış tartışılmış ve tanınmak gerekliliği benimsenmiştir. Benimsenmiştir ama, bundan vazgeçilip geri dönülmesini isteyenler küçümsenemeyecek kadardır. O eski 'vahşi' ırkçı ideolojiler tarihteki mezarlığından hortlamak için fırsat kollamaktadır. Avrupa'nın sığınmacılara karşı takındığı tutum bu eğilimleri beslemektedir.

Bütün bu gerçekler ortada iken 'beyaz' Avrupalıya karşı ırkçılık güdüldüğünü ve batı düşmanlığı yapıldığını sanmak safdillikten de öte bir şeydir.

 

Firuz TÜRKER

02.07.2018

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.