EVET ÇIKTI AMA...

17 Nisan 2017 00:33 / 1110 kez okundu!

 

 

Aslında gönlümden geçen bu akşam farklı bir yazı yazmaktı ama gerçeklik gönlümden geçene uygun olmadı. Bu yüzden gönlümden geçeni gerçekliğin yerine koymak hem doğru olmaz hem de mümkün olmaz.

Doğrusunu söylemek gerekirse bu, beklediğim bir sonuç değildi. AK Parti'nin de beklediği bir sonuç olmadığı kanısındayım. Hatta MHP'nin de... Bu sonuç bir zafer değildir ama meşruiyeti tartışılmayacak bir galibiyettir. Evet oylarının fazla çıktığı bir gerçeklik. % 48.8'i, % 51,2'nin yerine geçirmeye çalışmak isteyenler olursa bu da doğru ve mümkün değildir. Üstelik daha bunun üstüne yurt dışı oyları gelecektir.

AK Parti ve MHP oylarının son seçimdeki oranlarını toplarsak % 60'ın üzerinde evet çıkması gerekirdi. Ama olmadı. Bunu sadece 'MHP tabanı yeterli desteği vermedi'ye bağlarsak MHP'ye haksızlık etmiş oluruz. Bence MHP seçmeninin en az yarısı destek verdi. Kayıp, sadece MHP'den değil, aynı zamanda AK Parti'dendir. Kılıçdaroğlu, 'AK Parti içinde gizli hayırcılar var' dediğinde bunu hafife almış ve gülüp geçmiştim. Şimdi doğruyu söylediğini düşünüyorum. Ve de bunun kulağına fısıldanmış olduğunu tahmin ediyorum.

Ben bu referandumu baştan beri bir iç politika sorunu olmaktan çok, dış tehdit altındaki bir ülkenin mücadelesi olarak algıladım. Gerçekten de yabancı yayın organlarının, hatta yabancı devletlerin bu referanduma taraf olarak dahil olmaları bu düşüncemi güçlendiriyordu. Fakat görülen o ki seçmen böyle algılamamış. Yani bu düşünce yeterince seçmene yansımamış. Ya da seçmene inandırıcı gelmemiş.

Kürtler bu kez 1 Kasım seçimlerinden farklı bir yol izleyerek ağırlıklı olarak hayır dediler. Referandum öncesi hangi Kürt tanıdığıma sorduysam onundan yedisi sekizi hayırdan yana olduğunu söyledi. Yani Kürtlerin hayır diyeceğini anlamıştım ama bu derece yüksek oranda olacağını da tahmin etmemiştim. Demek ki Kürt seçmen, hendek kalkışmasını onaylamamıştı ama 'Başkanlık Sistemi'ne de yeşil ışık yakmadı. Yeni sistem, Kürtleri kazanmak için epey çaba sarf etmek zorunda.

Evetin böyle zayıf çıkmış olması yeni sisteme güçlü bir destek olmadığı anlamına gelir. Bu da Türkiye'ye karşı çeşitli komplikasyonlar içinde olan odakların elini güçlendirecektir. Yani 'biraz daha sallarsak olacak' düşüncesine kapılacaklar. Tabi bu günün şartlarıyla yarına yönelik planlar yapmak pek tutmaz. Yarının şartları bambaşka olacak ve bu şartlar seçmen davranışını da etkileyecektir. Bunun en güzel örneği 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri arasındaki farktır.

Açıkçası 2019'daki ilk yürütme yetkisine sahip Cumhurbaşkanı seçiminde umulmadık bir sonuç çıkabilir. Türkiye seçmeni hemen her seçim ve referandumda tahmincileri ve erken hesap yapanları yanılttı. Bu da gösteriyor ki gücü verdiğine, aynı zamanda bunu geri alabileceğinin de mesajını veriyor. İleri gittiğini düşündüğünden de desteğini çekiyor ya da azaltıyor. Bu da Türkiye seçmeninin büyük bir olgunluk içinde olduğunun göstergesidir. Ben her zaman halkın sağ duyusuna ve sezgilerine güvenmiş ve tek karar merciinin o olduğunu düşünmüşümdür. Demokrasinin tanımı da budur. Gerçekten, ama gerçekten halkın sözünün geçtiği bir yönetim biçimi. Yeni sistemde bu daha da artacak. Çünkü % 50+1 alamayan hükümet kuramayacak.

Sonuç olarak; halk bir karar vermiştir. Buna saygı duymak ve üzerinde tepinmeye kalkmamak gerekir. Bunun çok olumsuz sonuçları olur. Eğer hayır çıksaydı onun için de aynı şeyleri yazardım. Sonuçta halk, TBMM'nin aldığı bir kararı az farkla da olsa onaylamıştır. Bu karar üzerinde şaibe yaratmaya kalkmak hem seçilmiş meclise hem de halka karşı büyük bir saygısızlık hatta densizliktir.

Bu karar ülkemiz ve halkımız için hayırlı olsun. Dış tehditlerin bu kararın 'kırılganlığına' sığınarak ülkemize yönelik girişimlerine imkan vermesin.

 

Firuz TÜRKER

17.04.2017

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.