15 Temmuz Devriminin Radikalizmi

26 Mart 2017 15:29 / 1385 kez okundu!

 

 

Bütün devrimlerin ilk kuralı radikalizmdir. Devlet aygıtını karşı devrimci güçlerden temizlerler. Bunu başaramayan devrim ise güdük kalır ve bir süre sonra restorasyona uğrar.

*****

15 TEMMUZ DEVRİMİNİN RADİKALİZMİ

 

Bütün devrimlerin ilk kuralı radikalizmdir. Devlet aygıtını karşı devrimci güçlerden temizlerler. Bunu başaramayan devrim ise güdük kalır ve bir süre sonra restorasyona uğrar.

Ne yazık ki 15 Temmuz devrimi yeterince radikal olamadı. Bütün diğer devrimler gibi 15 Temmuz devriminin de kendine özgü bir karakteri var. Liderinin çağrısına uyan halk, sokaklara döküldü ve karşı devrimci güçleri yenilgiye uğrattı. Bir ay boyunca sokaklarda ve meydanlarda nöbet tutarak devrimin kazanımını korudu. Karşı devrimin yeniden toparlanmasına fırsat vermedi. Üstelik bu karşı devrimin arkasında Amerika ve Almanya gibi neo emperyalizme oynayan güçlü ülkeler vardı. 

Sokaklardaki halk, karşı devrimcilere şiddet uygulamadı. Sokak infazları ve linçler olmadı. Onlar, büyük bir tevekkül içinde canlarını ortaya koyarak darbecilere karşı durdular. Tam tersine şiddeti uygulayan karşı devrim idi. Darbeciler (yurt dışına kaçanlar ve illegaliteye geçenler hariç) teker teker yakalanıp savcıların önüne çıkarıldı. Şimdi de olağanüstü 'devrim' mahkemelerinde değil, sanki sıradan suçlularmış gibi normal mahkemelerde yargılanıyorlar. Ve  'olağanüstü hal yasaları' değil, geçerli hukuk kuralları uygulanıyor.

Mevcut iktidarı devirip, halkın 14 yıllık kazanımını yok etmek ve ülkeyi neo emperyalizmin ellerine teslim etmek isteyen darbeci güçlerin devlet aygıtından acilen ayıklanması elzemdi. Fakat bu büyük bir dirençle karşılaşıyor ve çok yavaş yürüyor. Tayyip Erdoğan isteseydi 15 Temmuz akşamı, kendine inanan halkı, şiddete sevk edebilir, ordu ve polisin içindeki yurtsever güçlerin de katılımıyla darbe 'kanlı' bir şekilde bastırılabilirdi. Zaten darbecilerin arkasındaki güçlerin büyük yaygarası böylesi bir korkudan kaynaklanmaktadır. Ama öyle olmadı. Devrim, şiddete maruz kalmasına rağmen barışçıl bir yol izledi.

Şimdi bu tasfiyenin yine şiddet dışı yöntemlerle sağlanabilmesi için 16 Nisan referandumuna gidiliyor. 'Diktatörlük' söyleminin arkasında yatan gerçek amaç bu gelişmeyi engellemek içindir. Karşı devrim 15 Temmuz'da yenilgiye uğratılmış ama somut bir tehdit olmaktan çıkması sağlanamamıştır. Halkın tercihi, kazanımlarını korumak yönünde olursa (ki öyle olacağı da görünüyor) devlet aygıtının en ücra köşelerine kadar sızmış bulunan şer güçlerinin radikal ama barışçı yollarla tasfiyesinin hızlanması imkanı yaratılacaktır. Sonrası ise bu imkanın ne derece kullanılabileceğine bağlı.

 

Firuz TÜRKER

26.03.2017

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.