Hatalý Kodlama

04 Haziran 2012 12:01 / 1906 kez okundu!

 


Sabaha karþý saat 05.30 civarýnda, Kuzey Londra’da bir hastanenin acil servisinde, verilen onca morfine raðmen acýdan kývranak ama sessiz sedasýz bir þekilde oturuyorum. Yanýma gelen biri Afrikalý diðer Asyalý iki hemþireden Asyalý olaný rahatlamam gerektiðini söylüyor. Yüzüne “þaka mý bu?” dercesine bakarken, aðrým olduðunu söylüyorum. Afrikalý görünen hemþire, meslektaþýnýn bu davranýþýndan utanýp geriye çekiliyor ama Asyalý hemþire ýsrarlý:

“Aðrý ve rahatlamak baþka þeylerdir.”

“Rabbim beni Asyalý hemþireyle mi sýnýyosun?” diye düþünürken yine de centilmenliði elimden býrakmadan cevap veriyorum:

“Eminim bunu bana yardýmcý olmak bunu söylüyorsunuz, teþekkür ederim ama bana verdiðiniz onca morfinle çoktan uyumuþ olmam gerekirken, gördüðünüz gibi hala aðrým yüzünden uyanýðým?” Gülümsüyorum da bu arada.

Asyalý belli ki, benim sabaha karþý acilde oturmamý hobim zannediyor:

“Hayýr ben sizi gördüm, iki saat uyudunuz.”

Devamýný anlatmayacaðým, çünkü insan her zaman gurur duyacaðý þeyler yapmaz. Fakat ayný gün içerisinde bu gibi birkaç hikayem daha var.

Þu olay caným ülkemde yaþansa olay çýkar ve muhtelen saðlýk personeli de son zamanlarda moda olduðu üzere dayaðýný(!) yer otururdu. Ama toplum olarak nedense kendimizi yermeye bir hayli meyilliyiz. Bunlarýn sadece bizde olduðunu zannetmekte üstümüze yok.

Örneðin bizde bir kar yaðar, hayat aksar ve velvele baþlar.

“Avrupa’da olmuyo kardeþim iþte bu.”

Net söyleyebilirim ki bal gibi de oluyor. Bankalar erken kapanýyor, trafik kilitleniyor ve daha nicesi. Bunun geliþmiþlikle diil de alýþmýþlýkla bir ilgisi var çoðu zaman.

Metro’da iki adým fazla yürüyen isyan bayraðýný çekiyor.

“Madem bu kadar yürüyecektik, neden metroya bindik?”

Adeta Strabourg’un göbeðinden, Bavyera’nýn baðrýndan kopup gelen bu isyanýn da haklý bir tarafý yok. Gayet her metroda o kadar merdiven yürünüyor. Toplum olarak önce birbirimizi hýrpalamaktan, olaný yermekten artýk gerçeklik algýsýný kaybetmiþiz.

Fakat asýl eleþtirilmesi gerekenleri de görmezden gelmekte de hayli ustayýz. Fikir ve düþünce özgürlüðü her gün geriye gidiyor, gençlerin eðitimiyle ile alakalý durumlarda her gün skandallar yaþanýyor, bir mahkeme 26 kiþinin tecavüz ettiði 13 yaþýndaki kýza “Psikolojisi bozulmamýþtýr” raporu verebiliyor ve bu durumlarýn bütün sorumlularý hala koltuklarýnda oturup birde piþkin piþkin açýklama yapabiliyorlar. Bunlardan herhangi biri, metrosundaki merdiven sayýsýyla kýyaslanan bir ülkede gerçekleþse, kýyamet kopardý.

Örnek mi istersiniz? Avusturya’da ensest Fritz davasýný herkes hatýrlar. Sadece Fritz davasýndan sonra Türkiye’de ayný olaydan kaç tane yaþandý? Ben hýzlýca bir baktým ve dört tane buldum ama siz bunlarý duymamýþ olabilirsiniz. Normaldir, 3.sayfada çýktý ve bitti gitti. Hiçbiri uluslararasý bir skandala dönüþmedi.

Ama polis korumasýndaki kadýnlarýn, ruh hastasý eþleri tarafýndan öldürülmesi olaðan bir adli vaka haline dönüþtü. Hergün etrafýmýzdaki "benim istediðim gibi yaþayacaksýn" çemberi daralýyor ama hiç birimizinde kýlý kýpýrdamýyor. Nasýl bir acayip kodlamaysa bizdeki, baþýmýzdakiler çok güzel çözmüþ. Ne zaman toplumu ilgilendirebilecek bir konu gelse, önümüze yalandan bir polemik atýyorlar. Yani bir arkadaþ yapsa görmezden geleceðiz de, kiþi ülke baþbakaný olunca, neden þimdi bunu söyledi demek yerine herkes o tuzaða düþüp, günlerce konuþuyor. Biniyoruz bir alamete, gidiyoruz kýyamete. Zaten sürekli pompalanan popüler kültür bombardýmanýndan bahsetmiyorum bile.

Neyse çok sýkýcý konular bunlar, boþverelim. O deðilde Hürrem’de noldu geçen? Galatasaray þampiyonluðu haketti ama Fener’e de helal olsun valla. Kürtaj da yasaklanacakmýþ diyorlar. Þu havalar da ýsýnmadý gitti...


Fatih BALTAÞ

03.06.2012, Londra

Son Güncelleme Tarihi: 09 Haziran 2012 15:40

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.