Seçim günü, sultan sensin

30 Ekim 2015 14:24 / 1237 kez okundu!

 

 

Hani zaman zaman siyasileri, vekilleri, hükümeti eleştiriyoruz ya, aslında öz eleştiri mahiyetinde dönüp topluma baksak, yani kendimize baksak çok şey değişecek. Unutmayalım meclise nitelikli vekil gönderilirse oradan da bir yandan nitelikli hükümet, zaman içinde rahatlatıcı yasalar çıkar.

Ne hikmetse Demokratik düzenden vatandaşa düşe düşe 4-5 yılda bir, bir seçim sandığı düşüyor. Ama “Sandık” deyip geçmemek lazım, eğer adam gibi vekil meclise gönderirsek, işimize gücümüze baktığımız gibi onlar da işine gücüne bakacaklar yani yasama ve denetlemeye endeksli çalışırlar yararlı yasalar çıkarmak için çaba harcayacaklar.

Öyleyse seçmenlere bir tavsiyem var, gereksiz yere birbirleriyle uğraşacağına partiler arasında seçim yapmakta hassas davransınlar.

Kendinize yakın hissettiğiniz partinin hayat felsefesi nedir? Gerçekten Meclise giderse ne yapabilir? Özellikle muhalefet durumunda kalacakları bilinen partilere bakmak lazım onları iktidara göre vaatlerinden çok muhalefette kalırlarsa ne yapabilirler sorusuna göre değerlendirmek lazım.

HDP’nin Kürt soruna endeksli eylem planı nedir? Olabilirliği mümkün olan bir hedefi var mı? Yoksa hep onu bunu eleştirerek zaman kayıp gününü gün etmeye mi gidiyor? Ona göre barış neyi ifade ediyor? Bu halkımızın başına bela çıkartan “öz savunma”, “öz yönetim” nedir, neyin nesidir? Büyükşehir yasasıyla bütün yetkiler belediyelere verildiği halde hizmet etmekte geride olan bu politik zihniyet bu kavramlarla ne diye halkın kafasını karıştırıyorlar? Bu soruların cevaplarını iyice irdelemek lazım.

MHP, bu Türkçülüğe dayalı etnik milliyetçiliği ne zamana kadar sürdürecek? Ülkeyi bir yerden bir yere getirmek için elinde bir eylem planı var mı? Ne zamana kadar Türk vatandaşlarımızı “Ne mutlu Türküm diyene” sloganlarıyla oyalayacak? AK Parti iktidarında bir düzeye getirilmiş çözüm süreci için ne düşünüyor? Malumunuz, halkımız artık bu terör sorunuyla birlikte yaşamaktan bıkmış vaziyette.

CHP’nin Cumhuriyet döneminde haksız yere din üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanılan laiklikle arası nasıldır? hala o eski günler için “hey gidi dünya, neydi o günler” diyor mu? İslam’ın önünde var olan tüm engellerin ortada kaldıracak kadar halkımıza özgürlük vermeyi içine sindirmişler mi?

AK Parti “ilk günün aşkıyla hep beraber” diyerek bir anlamda eski samimi günlerine dönmeyi özlemiş gibi, o günlere dönerse hem nitelik bakımından iyi bir vekil grubu mecliste olacak, hem de halkın hakkı adına kamu menfaatlerini önceleyecek.

  1. Kamu idaresinde bir iyileşme yapacak mı? Yönetim akademisi gibi bir yetiştirme kurumu ile 4 ay, 6 ay il müdürleri yetiştirebilecek mi?
  2. 1000 Kaymakam yetiştirerek ülkede var olan sorunlarını % 50’sini basit bir yönetim usulü ile hal edebilecek mi?
  3. Meşhur 4 Bakan ve Bakara/Makara diyecek kadar şahsiyetsiz kimseleri etrafından uzaklaştıracak mı?
  4. Eğitim öğretim müfredatını zenginleştirip okuldaki ders saati sayısını azaltacak mı?
  5. Çocuklarımız bütçeden ayrılan payı arttıracak mı?
  6. Bütçeden Ar-Ge için ayrılan payı 1,3'ten en az 3’e çıkaracak mı?
  7. Sivil Toplum Örgütlerine bütçeden bir pay ayırıp, bu oluşumları nitelikli hale getirerek muhatap kabul edecek mi?
  8. Çözüm süreciyle barış ve huzuru getirerek bu ülkenin önünü açabilecek mi?

Dikkat ederseniz AK Parti ile ilgili bir az detaya indim, soru sayısını arttırdım. Çünkü AK Parti'nin tek başına iktidar olacağına inanıyorum, en kötü ihtimal koalisyonunun büyük ortağıdır (Allah göstermesin). Şunu da samimiyetle söyleyebilirim, AK Parti'nin bu kadar uzun süre iktidarda kalması muhalefetin yetersizliğindendir. 7 Haziran’dan sonra CHP ılımlı bir muhalefet izledi umarım diğer muhalif partiler de bundan etkilenir.

Dolayısıyla bana kalırsa AK Parti'ye oy vermek lazım ama 1 Kasım’dan sonra da ensesinde olmak gerekir. “Seçim günü, sultan sensin” bir düşün, pir düşün derim. Benim bu tercihim kamu yararına endeksli bir tercihten başka ne olabilir? İnşallah birileri yine ucuz politik yaklaşımlarla beni eleştirmezler.

Zaman, sağ duyulu davranma zamanıdır.

Saygıyla arz olunur.

 

Eyüphan KAYA

28.10.2015, Diyarbekir

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.