Milli bayramlardan al bir manzara

23 Kasım 2012 12:38 / 1392 kez okundu!

 


Bir toplumun milli manevi değerleri toplumun bireylerini bir ağ örüsü gibi bir arada tutar, birlikte yaşama amaçlarını besler, tabi bu Bayramların bir kenarında da olsa ahali kendini görebiliyorsa.

Eğer bu Bayramlar bürokratik zincir içinde bir o kadar da militarist bir hava içinde anılıyorsa, milli bayram özelliğini kayıp eder ve birlik beraberlik için bir katkı yapmaktan çok bir angarya gibi sembolik kutlama düzeyinde kalır.

Millet olarak iki dini, dört mili bayramımız var güya, Dini Bayramlarımız Ramazan ve Kurban bayramı Milli bayramlarımız ise 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 23 Nisan Meclisin açılışını anımsatan çocuk bayramı, 19 Mayıs Anadolu’nun başkaldırı efsanesinin başlangıç günü ve 30 Ağustos Zafer Bayramı.

Ne mutlu ki böyle ortak değerlere sahip bir milletiz, Dini bayramlarımızı halk kutluyor, ancak son yıllarda milli bayramlarda halkı görmez olduk neden acaba? Nedeni açık halk değerlerini buralarda göremiyor da ondan, üstelik horlanırlar, küçük düşürülürler, bu bayramları militarist bir hava içinde bir kesim devlet erkanının başkasına hava attığı platformlar haline getirdik.

Cumhuriyet Bayramı güya halkın kendi kendini idare etmeye karar verdiği gündür “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” düsturuyla cumhuriyet kurulmuş, bir de bakıyorsunuz bu tür bayramlarda daha çok ırkçı söylevleri abartılı bir şekilde dile getirdik¸ne Anadolu insanı bir yönüyle kendini bu tür bayramlarda görebiliyor, ne din ne iman açısından vatandaş programı içinde göremeyince de ayrıla ayrıla bayram vatandaşsız kaldı, kala kala bürokratik zincir içinde militarist güçlere kaldı ve kendileri çalıp kendileri oynuyorlar ve bu kutlama tarzından da bir şikayetleri yok galiba, çünkü bu konuda kendilerini sorgulayan yok, diyorum ki her ilde neredeyse 400-500 dernek var, köy ve mahalle muhtarları var, hiç bunları bir gün bir pusulayla davet edebildik mi? “Bu bayramlar sizin” diyebildik mi? Gelen vatandaşa hürmet ilgi gösterdik mi? Sadece kendileri gelse eminim beraberinde üç beş kişi de getirirler ve gelenlerin memnun ayrılması bir sonraki bayrama katılımcı sayısını arttırır. Ama ne çare böyle bir şeye tenezzül eden kim? Siyasetçi ve Bürokratın umurunda mı vatandaş…

Ben okul müdürüydüm bir ara, 23 nisan bayramına katılmak için evimden kalktım bayrama gideceğim diye neşe içinde yola çıktım, tam stadyuma girmek üzereyken, asker önümü kesti bu kapıdan giremezsiniz burası protokol kapısı, diğer kapıdan giriş yaptım; orada da polis ters ters vatandaşa bakıyor, derken bu seferde okul müdürlerine ayrılan yere ulaşamadım, bir az sahada dolaştım kendimi yabancı bir yerdeymiş gibi hissettim.Bayrama hem katılım az, hem de 23 Nisan çocuk bayramında çocuklara bağırıp çağırıyorlar, çocuk bayramını çocuklara zehir ediliyor. Bayram çocukların aklına bile gelmiyor, tam tersine aldığı rollerle, birilerinin beğenisini alabilecek miyiz? diye tereddüt ve endişe içindedirler.

19 Mayıs Bayramına gelince, hele o eski kutlama hazırlıkları aman Allah’ım!...hatırlayınca kahrolmamak elde değil, bir ay boyunca bayram törenine seçilmiş çocuklara ne cezalar çektiriliyordu, her yıl başka başka hareketler, o hareketlere öğrencileri alıştırana kadar bin bir türlü hakaret, ayrıca eğitim öğretimlerindeki aksama…hangi birini sayayım. Velhasıl gençlerin bayramını büyüklerin göz zekine kurban ediyorduk. Nereden mi biliyorum buyurun gençleri serbest bırakalım bakalım gençliğin %1’i oranında ideolojik düşünen ve bu sayede memleketin kaymağı yiyen kimseler dışında kim geliyor bakayım isterseniz bir bayram gününde bir anket yapalım var mısınız? Bir bayramda 30 yaşındaki bir vali yardımcısı 60 yaşındaki milli eğitim müdür yardımcısına öyle bir bağırdı ki bilinçli insanlar kahroldu.Neymiş efendim, tören düzenli gitmiyormuş.

30 Ağustos zaten hepten askeri, işin içinde vatandaş yok. Halbuki o savaşı halk kazanmıştı. Onun askeri zeminini hazırlayan Kuvva-ı Milliyeydi o da Doğu, Güneydoğuda teşkilatlanmıştı. Bir bayramın içinden Anadolu insanını çıkarırsanız gerisi ne kalır ki. Demem o ki biz cumhuriyeti iyi idare edemedik, halka sevdiremedik, halka soralım bakalım ne diyecek eminim diyecek ki “Gölge etme başka ihsan istemez” buyurun bir de siz sorun.

Yakın tarihte Diyarbakır hava alanına inen bir “insan hakları” ekibi ilk gördüğü vatandaşa soruyor memleketin halini, vatandaş diyor ki,

- Bir sorun yok Begim,

Ekip başı diyor ki,

- Biz de bir insan hakları ekibi olarak bekli buralarda katkıda bulunabileceğimiz bir durum var diye gelmiştik, o zaman geri dönelim arkadaş. Vatandaş diyor ki,

- Anladım siz devlet adamı değilsiniz herhalde, evet cevabını alınca, vatandaş diyor ki,

- Olur mu efendi bin bir türlü sorun var, ben sizi devlet adamı sandığım için,derdimi dile getirmeye ne gerek var diye düşündüm ilk etapta.

İşte meselenin aslı bu, şimdi anlaşıldı mı bu memlekette neden sorun bitmiyor. Ne demişle. “Var varanın, baykuşu çok olur viranenin”

Ders alana ne mutlu, ben çoktan dersimi almışım.


Eyüphan KAYA

23.11.2012


 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.