İstanbul Sözleşmesi ile Dünyaya Zulüm Ediliyor!

01 Mayıs 2020 21:54 / 1301 kez okundu!

 

 

Sevgili dostlar İstanbul Sözleşmesi öyle sıkıntılı bir sözleşmedir ki, sanırım anlattığım her şey, birçok okuyucuma tuhaf gelecek.

Peşinen şunu söyleyeyim kadın erkek eşitliği ile hiçbir alakası yoktur.

Yeddi hikaye içeriyorsa altı tanesi kesinlikle erkeği yetkisiz/etkisiz hale getirme küçük düşürme amacını taşıyor.

 

****

 

İstanbul Sözleşmesi ile Dünyaya Zulüm Ediliyor!

 

Sevgili dostlar İstanbul Sözleşmesi öyle sıkıntılı bir sözleşmedir ki, sanırım anlattığım her şey, birçok okuyucuma tuhaf gelecek.

Peşinen şunu söyleyeyim kadın erkek eşitliği ile hiçbir alakası yoktur.

Yeddi hikaye içeriyorsa altı tanesi kesinlikle erkeği yetkisiz/etkisiz hale getirme küçük düşürme amacını taşıyor.

İnsanlık alemine sıkıntı veren bir sözleşme uluslar arası olması hasebiyle İstanbul’da hazırlanmasına vesile olan, bu mübarek şerhinin adı böyle zararlı bir sözleşme ile anılmasına vesile olan her kim varsa ayrıca onlara da hakkımı helal etmem.

Eminim ki Cumhurbaşkanımız bu ailesiz toplum projesinin içeriği konusunda bilgilendirilmiyor. Yoksa İstanbul sözleşmesi için “nass değil” diyen Erdoğan bunu çoktan feshetmişti.

Bu sözleşme;  

- Kasımpaşa delikanlılığına sığmıyor,

- İslam’ın gayreti buna müsaade etmiyor,

- Anadolu efelerinin şanına yakışmıyor,

- Namus anlayışımıza meydan okuyor,

- Allah’ın lanetine mazhar olmuş birçok haller içeriyor.

Çünkü bu sözleşmeye göre kadına yönelik şiddet için örf, adet, gelenek, töre, sözde namus ve dinden gelen hiçbir norm kabul edilemez.

Medyaya yansıdığı kadarıyla KADEM’in “bu sözleşmede Dinimize aykırı maddeler vardır” itirafında bulunması da önemli buluyorum.  

Bu sözleşmesinin satır aralarını okumayan biri için her maddesi kulağına hoş geliyor, kadın erkek eşitliği, kadına karşı şiddetin önlenmesi..vs. Ama hiç de öyle değildir.

Mesela deniliyor ki,

Niye kadın ev işlerinde, erkek dışarıda çalışıyor tersi olabilir,

Kadın niye çocuğun altını temizliyor erkek temizlemiyor, bu adeti kim getirdi, biz niye bu adete göre yaşamaya devam ediyoruz,

Bir kız evlenir evlenmez, gayri meşru beraberliği yaşar, yaşamaz anne babasını ne ilgilendirir.

Evli bir kadın yabancı bir erkeği evine aldığı zaman, koca eve geldiğinde buna tepki göstereme hakkı yoktur.

Erkek kadına; ekonomik şiddet, psikolojik şiddet, cinsel şiddet, fiziki şiddet uygularsa kadının beyanı üzerine hem evden atılır, hem cezalandırılır. Buyur bu dört çeşit şiddetin tarifini siz yapın, alanını siz çizin çizebiliyorsanız.

Kadın erkek arasında bir dava açılırsa dava eden pişmanlık dilekçesini verse de dava düşmez, kamu davası olarak devam eder, ayrıca aralarını düzeltmek için herhangi bir arabuluculuk da yapılamaz.

18 yaşını doldurmayan her kız çocuğu yaşı ne olursa olsun kadındır, ama evlenemez(bazı istisnai haller hariç), fakat gayri meşru ilişkide bulunması suç olmadığı gibi aile bireylerinden herhangi birinin ona bir şey demeye hakkı da yoktur, müdahale eden cezalandırılır.

Binlerce gencimiz 18 yaş altı bir kızla evlendikleri için yıllardır ceza evinde, eşleri ve çocukları boynu bükük ve perişan.

Hele ki Toplumsal Cinsiyet Eşitliği diye belalı bir ifade barındırıyor, insan izah etmekte utanıyor.

Buna göre Kadın Erkek cins olarak aynıdır

Erkek kadın evliliği gibi erkek erkek evliliği, kadın kadın evliliği de olabilir. Sözleşmede bu menfur fiile ruhsat veren kavram “cinsel eğilimdir” ifadesidir.

Madem eşittirler o zaman tuvalet ve hamamlarının farklı olmasına da gerek yoktur. Aynı tuvalete aynı hamama gidebilirler.

Yani yarın oğlunuz -baba ben eve bir gelin getireceğim ama erkektir, ya da kızınız dese ki, -ben kocaya gidiyorum ama kocam kadındır anne baba yasal olarak bir şey yapamaz.

Bu LGBT’liler Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans artık bunlar ne anlama geliyor onu da siz araştırın.

Ayrıca gök kuşağı insanlığı ortak renkleri olmasına rağmen onları renk seçmeleri de insanlığa ayrı bir zulüm.

Böyle ahlaksızlığın danıkası olan bir fiili “onur” ile yan yana getirmeleri de kabul edilemez. Yeni Türkçe ile “onur” kültürel dilimizde “şeref” karşılığıdır ama onu da bu şekilde örselediler.

Bu sözleşmenin yargıya yansıması olarak 6284 numaralı yasa milyonu aşkın yuvayı dağıttı, bir o kadar da çocukları boynu bükük sosyal yetim olarak hayata tutunuyor.

Direk aile yapımızı baltalayan bu sözleşmeyi İstanbul’da imzaya açmamız açısından dünyaya karşı ayrı bir mesuliyeti de vardır. Yani bu menfur sözleşmenin başını Türkiye çekiyor maalesef!

Rusya dahi imzalamamış,

Ermenistan imza kampanyası açmış uygulanmasın diye,

İngiltere kendisi uygulamıyor, bizde uygulanması için projelere destek veriyor,

Peki kazanımı nedir?

Her maddesi erkeği öteliyor, görmezlikten geliyor,

İnanç ve kültürel değerlere meydan okuyor,

Kadına belden aşağı gayri meşru özgürlük hakkı getirerek kadını değerden düşürüp, iffetine halel getiriyor.

Bu sözleşmeye taraf olanlar, gafil değillerse AB projelerinden gelen para için hainlik karşı durmuyorlar üçüncü bir seçenek akla gelmiyor.

AB proje yönetiminin proje değerlendirme birimini de Eşcinsellik teşviki olan Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine yer veren projelere öncelik verdiği için de kınıyorum.

Hal böyle olunca hem İstanbul Sözleşmesinin hem bunun alt yapısını hazırlayan CEDAW sözleşmesinin bir an evvel meclis eliyle feshedilmesini bekliyorum.

Ne kadar ehli secde, ben müslümanım, ben insanım diyen her kim varsa herkesi bu talebe destek vermeye davet ediyorum.

Yarın çok geç olabilir.

Selam ve sebat ile mücadeleye devam diyorum.

 

Eyüphan KAYA

Türkiye Aile Meclisi Güneydoğu Bölge Başkanı

30.04.2020, Diyarbekir

 

Son Güncelleme Tarihi: 02 Mayıs 2020 11:21

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.