Gelişi de hoş, gidişi de hoş Ramazan

12 Haziran 2018 02:25 / 836 kez okundu!

 

 

İslam’ın beş şartlarından biri olan Oruç, Ramazan ayına mahsus bir ibadettir.

Ancak öyle bir aydır ki “İnanarak ve hasseten Allah rızası için ihya edilirse kişinin geçmişe dönük tüm günahlarının mağfiretine neden olur.”

 

*****

 

Gelişi de hoş, gidişi de hoş Ramazan

 

İslam’ın beş şartlarından biri olan Oruç, Ramazan ayına mahsus bir ibadettir.

Ancak öyle bir aydır ki “İnanarak ve hasseten Allah rızası için ihya edilirse kişinin geçmişe dönük tüm günahlarının mağfiretine neden olur.”

Geçende Nurradyo programına konuk oldum şu cümleler dilime geldi “Yüce Allah namazı ve orucu üzerimize farz kıldığı için ne kadar şükür etsek azdır” diye.

Namaz olmazsa günde beş vakit nasıl sevap kazanırız, İlahi buyruğu yerine getirmenin gururunu yaşarız, kendimize, yakın çevremize insanlık alemine dua ederiz, ölülerimizin ruhunu şad ederiz değil mi?

Ya Oruca ne demeli “Uykusu ibadet, sessizliği tesbih, ibadeti kat kat makbul olan” bir manevi hal bundan daha hoş bir zaman dilimi var mı?

Kendimi tanıyalı Ramazan ayının gelişine hep sevinmişimdir,

Bu ayı ihya edenlere ne mutlu,

Hakkını vererek Yüce Allah’ın rızasını elde edenlere ne mutlu,

Nefsini terbiye ederek mana aleminde bir basamak daha yükselenlere ne mutlu,

Ya Ramazan’ın sonundaki Bayrama ne demeli?

Bayram namazı özel bir ibadettir, öyle ki farz namazlarını kılmayanlar dahi Bayram namazına iştirak ediyor,

Tekbiratla yüce Allahın büyüklüğü gür sesle tasdik ve ilan ediliyor,

Bayram namazı ve sonrasında okunan hutbe ile o güzel gün başlıyor yani Bayram günü.

Ya ödenen fitreye ne demeli, onun anlamlarından bir de şu olsa gerek; bu beden Allah’tan kiralanan bir ev o evin kirası ödeniyor, az olsa da Oruc’un kabul olması onun ödenmesine bağlanmıştır. Az olması da Yüce Allah’ın cömertliğinden kaynaklanıyor.

Büyüklerinin ellerinin öpüldüğü,

Küçüklerinin kucaklanarak sevildiği,

Yetimlerin, kimsesizlerin başının okşandığı,

Akrabalar arasında karşılıklı ziyaretlerin gerçekleştiği,

Dostlar arasında ziyaretlerin oluştuğu bir huzur günü olsa gerek bayram günü.

Ah ah keşke bu günü daha da huzur içinde, endişesiz ve mutlulukla geçirebilseydik,

Vatandaşlarımızın huzur ve mutluluğunu dert edinen bir siyaset,

hizmetinde olan bir bürokrasi, geleceğini düşünüp o konuda kafa yoran bir sivil toplum ve Allah rızasını hedef edinmiş bir toplumumuz olsaydı…

Çok şey mi istiyorum acaba?

İnanın değil;

Dinimizi,

Dilimizi,

Kültürümüzü,

Tarihimizi,

Doğru öğrenip sahiplenseydik bunlar sıradan beklentiler olurdu.

Gelin bu dört değerimizi sahiplenelim, ölüm bizim için “şeb-i arus” olsun, Mevlana’nın dediği gibi ne dersiniz?

Hayırlı bayramlar diliyorum.

 

Eyüphan KAYA

12.06.2018, Diyarbekir

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.