Ey Arapları küçük gören kafa - Roni Margulies

03 Şubat 2011 00:17  

 

Ey Arapları küçük gören kafa - Roni Margulies

İtiraf etmek istiyorum artık.

Ertuğrul Özkök’e yaklaşık bir yıldır sempati duyuyordum!

Fikirsel değil, sadece kişisel düzeyde. Ama olsun, bunu yine de hiç kimseye söyleyemiyor, içimi dökemiyordum.

Artık dökmek istiyorum. Ta 14 ay önce bir yazısını okuduğumdan beri, kalbimde bir yer açtım Özkök’e.

Siz de açmaz mıydınız, bakın:

“Pazar sabahı eşim Tansu ile çok ilginç bir sabah sohbeti yapıyoruz.

‘Bir dahaki seçimde oyumu Türkiye Komünist Partisi’ne vereceğim’ diyor.

Yüzümdeki hayret ifadesini görünce devam ediyor:

‘Hiç TKP’nin genel başkanının fotoğrafını gördün mü? İnsana güven veriyor. Ayrıca söyledikleri de öyle.’

Aman Allahım, ‘TE KA PE’...

Birden 1970’li yıllara dönüyorum.

O partilerin yıkılan duvarın altında kaldığını sanıyordum.

Yıllar sonra eşimin oy tercihi olarak hortluyor ve karşıma çıkıyor.

Ama hemen arkasından klasik tavra dönüyor:

‘Öyle diyorum ama, sandık başına gittiğimde eminim yine elim CHP’ye gider’ diyor.”

Nasıl da yürek burkucu bir durum!

Koskoca Hürriyet gazetesinin koskoca yayın yönetmeni. Ömrünü paylaştığı kadınla tatlı bir sabah sohbeti. Ve kadın, damdan düşercesine, başka bir erkeği övmeye başlıyor! Hem görünümünü, hem söylediklerini övüyor.

Ertuğrul Bey anlayışlı adamdır herhalde, anlamıştır Tansu Hanım’ın ne demek istediğini, aslında haklı olduğunu.

Ama yine de, aynı şeyin benim de başıma gelebileceğini düşünüp çığlık attıktan sonra, engelleyemediğim bir sempati uyandı içimde.

Nihayet, bugün iyileştim. Normale döndüm.

“Ey Türk halkı, görüyor musun” başlıklı bir yazı yazmış bugün. Bana hitaben yazılmamış olmasına rağmen, ben de okudum.

Hayran kaldım doğrusu!

Ülke siyasetine müdahale etmeye çalışan herkesin, Özkök gibi olabilmek için daha çok fırın ekmek yemesi gerek.

“Ey Cumhuriyet’i yerden yere vuran, her kötülüğü, Cumhuriyet’in günah hanesine yazmaya teşebbüs eden kafa.

İzliyor musun Mısır’da, Mağrip’te, Maşrık’ta olup biteni.

Ey, sen, durmadan mazini, 80 yıllık demokrasini, 60 yıllık çok partili hayatını paspas yapan, yerden yere vuran, karalayan, azarlayan küfürbaz..

Arap dünyasının sefaletini görüyor musun.

Görüyor musun, Atatürk’ü, bir İsmet İnönü’sü olmayan ‘devletsiz’ halkların perişan halini.”

Tunus’ta bir diktatörü deviren, Mısır’da devirmek üzere olan, Cebelitarık’tan Yemen’e kadar devrim ve özgürlük rüzgârları estiren bir halkın mücadelesine bakıp “sefalet” gören bir adam!

Dünyanın her yanında, İngiltere’den Malezya’ya, tüm ezilenleri, emekçileri, yoksulları heyecana boğan bir mücadeleye baktığında, aklına sadece Atatürk’le İnönü’ye dua etmek gelen bir adam!

Ve dünyanın en eski diktatörleri devrilirken, bunu Türkiye’de demokrasi ve özgürlük için mücadele edenlere laf çakmak için vesile etmeyi becerebilen bir adam!

Vallahi de helal olsun, billahi de helal olsun!

Ben şimdi burada bu adamın yazısının ne kadar anlamsız ve gülünç olduğunu, Atatürk ve İnönü’yü demokrasi havarileri olarak görmenin, Cumhuriyet tarihi boyunca demokrasi için mücadele edip hapislerde çürüyen, asılan, katledilen yüz binlerce, milyonlarca kişiyi “küfürbaz” olarak karalayıp geçmenin ne kadar “sefil” olduğunu anlatsam ne fark eder?

Türkiye’de değişim isteyen herkesi suçlu gören ve küçümseyen, seçilmiş hükümetlere karşı askeri destekleyen, darbecileri aklayan, katilleri masum gören bir gazetenin başındaki adamın, Tunus’a ve Mısır’a baktığında doğal olarak “sefalet” göreceğini, sokaktaki kitleleri değil Bin Ali’yle Mübarek’i kendine yakın bulacağını anlatsam ne fark eder?

Türkiye’de ne kadar demokrasi varsa, Türk halkının bu demokrasiyi iki kişinin himmetine borçlu olduğunu iddia etmenin, demokrasinin Türk halkına bu iki kişi tarafından ihsan edildiğini düşünmenin Türk halkını küçük görmekten kaynaklandığını anlatsam; Arap ülkelerinde demokrasi olmamasını oralarda bir iki tane Atatürk ve İnönü çıkmamasına bağlamanın gülünç olduğunu anlatsam ne fark eder?

Fark etmez. Özkök kimin için yazdığını iyi biliyor. Tansu Hanım gibilerini ikna etmenin yolunu kimse Ertuğrul Bey kadar iyi bilemez.

Bu sabah belki de “aferin kocacığım,” demiştir, “ne güzel yazmışsın yine. İyi ki Atatürk varmış. İyi ki Arap değiliz. Yoksa, Allah korusun, bizim de sokaklarımızda kaba saba kötü kalabalıklar ayaklanıyor olabilirdi.”


ronmargulies@btinternet.com

Taraf


 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0