HAVRA SOKAÐI

13 Ekim 2010 21:29 / 9333 kez okundu!

 


Ne güzel sokaktýr Havra Sokaðý; bir ucu yakýnlarda yanan Saray Sinemasý’na, diðer ucu da Kestane Pazarý Camisi’ne çýkar. Saray Sinemasý’nda yoksul bekâr erkekler için üç film birden; Kestane Pazarý Camisi’nde Fethullah Gülen’in va’zý; sokaðýn adý Havra! Havra Sokaðý bir ressamýn paleti gibi rengârenkti; mevsimine göre yemyeþil marullar, yeþil beyaz taze soðanlar, mor mor patlýcanlar, sarý sarý limonlar, al al domatesler, karalý kýrmýzýlý turplar, turuncu mandalinalar, portakallar, gümüþ giysili grili pembeli balýklar…

Barka dedem, Kürt Niyazi’nin çay ocaðýna giderken beni de alýrdý yanýna. Havra Sokaðý’na, Ýkiçeþmelik Caddesi’nden girilince sol taraftaydý Kürt Niyazi’nin çay ocaðý. Ýki can dost bilmezlerdi o zaman kim Türk kim Kürt; pek bir hararetli konuþurlardý her þeyden. Bense, þaþýrtýcý, baðýrýþ çýðýrýþ olan sokaðý yeniden keþfe çýkardým. “Uzaða gitme.” derdi dedem. Aldýrmazdým uyarýya. Nasýl olsa Bodrum’da ve denize falan da açýlacak deðildik; söz dinlememenin bir tehlikesi yoktu yani.

Dedem, daha önceden de getirdiði için, yerini bildiðim kokulu ve çekirdekli Bodrum mandalinalarýnýn olduðu tezgâhlara süzülürdüm. Artýk Bodrum’da bile yok; Japon Satsuma’ya yenik düþtü bizim yerli mandalina. Yan tarafýnda da balýkçýlar vardý birkaç tane. Sanki bilerek yan yanaydýlar; Bodrum mandalinasý ve balýklar; kokularý bir arada. Tezgâhlara teneke konserve kutularýyla serpilen sular sýçrardý yüzüme gözüme; üstüme baþýma. Gözlerimi kapardým; Bodrum’daymýþýz, dedemle balýk avlýyormuþuz ve bana mandalina vermiþ, ben de yiyorum. Bodrum denizinin serpintisi geliyor üstüme Havra Sokaðý’nda; mandalinalarýn, balýklarýn kokusu…

“Ben sana uzaklaþma demedim mi!?” diye telâþ ve öfkeyle baðýrýyor dedeciðim.

Dede, Bodrum’a gidelim! Ne olursun gidelim, gidelim dede! Kayýðýmýza, denizimize, balýklarýmýza gide… Boðazým düðümlenir gelmezdi gerisi.

Gözyaþlarýma yumuþardý dedem, çömelir öper kucaklardý; hâlimden anlardý, bilirdi kendi hâlinden beni. “Demek ki vaktimiz gelmiþ Bodrum’a…” O da getiremezdi gerisini; ama susardý, saklayabilirdi gözlerinin nemini.

Havra sokaðý, sevgi ve hoþgörü sokaðý; bir ucunda yoksul bekârlara üç film birden, diðer ucunda cami ve etrafýnda havralar. Bodrum mandalinasýyla balýðýnýn; çay ile limonun; Çaycý Kürt Niyazi ile Bodrumlu Barka Kaptan’ýn uyumlu ve birlikte olduðu sokak; Bodrum’un deðerleri gibi senin de deðerlerini kaybediyor muyuz?

Neler oluyor bize?


Ertuðrul Barka

08.10.2010



 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
20 Ocak 2011 21:35

hurkus

Betül Atýlgan

teþekkürler ERTUÐRUL BARKA ne kadar güzel anlatmýþsýnýz torunlarýmýza gösterecek güzellikler O kadar azaldýki çocukluðumuzun tertemiz havasýný suyu aðaçlarý keþke göstere bilseydik torunlarýmýza .
Onlarda torunlarýna göstere bilseydi keþke
kaleminize saðlýk

20 Ocak 2011 21:34

hurkus

Sevgili dostum, yazýnýzý okudum ve beðendim. merak ederiz kompozisyon dersinden kaç alýrdýn.

Selam ve saygý ile

Alaettin Hacýmüezzin
Ziraat Yüksek Müh.
TEMA Vakfý Ýzmir Temsilcisi

20 Ocak 2011 21:32

hurkus

Serkan Engin

Torununuza nasýl imrendiðimi söylemeden geçemeyeceðim...
Ben dedelerimden birini hiç görmedim, öteki ise deðil masal, hikaye, anýlarýný anlatmak, deðil bir kere baþýmý okþamak, bir kez olsun gözlerimin içine sýcacýk bakmadý bile...
Uzaktan bile olsa, benim de dedem olsanýza Ertuðrul Bey...

20 Ocak 2011 21:31

hurkus

Selam, ihtiyar adam:))

Ne güzel,anlatmýþsýn,Doruk bebek,bütün bunlarý göremesede,senin yazdýklarýndan eminimki,görmüþ gibi olacak,

en azýndan hayalinde canlandýrabilecek,eline, kalemine,yüreðine saðlýk...

sevgilerimle..

Þeyma ERTAN

10 Aralýk 2010 01:32

hurkus

Turgut Üzüm

"Adý ile birlikte bütün çeliþkileri içinde barýndýrýr, havra sokaðý, aslýnda kemeraltýnýn içinde minyatür bir kemeraltý'dýr havra sokaðý, ne dersiniz?"

04 Aralýk 2010 10:24

hurkus

Yüreðinize saðlýk... Hele Bodrum Mandalinasý için söyledikleriniz beni derinden yaraladý, Milas'lý olarak ve o mandalinanýn tadýný arayan olarak...
Gelelim "Bize ne oluyor" sorunuza... Gerçi siz zaten benden daha iyi biliyorsunuz cevabýný ve içinizin acýsýný da bu anlamda çok iyi yansýtmýþsýnýz... Ama ama yýlmak yok önce sýký sýkýya bir arada olacaðýz. Ondan sonra mý? Zaten birlikte olduðumuzda karþýmýzdaki bu yok edici soluk kendiliðinden sönecektir... Umutla...

Selamlarýmla...
Emine Cin
30 Kasým 2010 14:55

hurkus

Izzet Özketen

Ýnsan hayatý ilginçtir. Seksen öncesi yaþantým Konak meydaný, Bayram yeri, Agora, Altýnpark civarýnda geçti. Alýþveriþi Havra Sokaðý'ndan yapardýk. O zamanlar kapitalizm daha tam yerleþmemiþti biraz çarpýktý. Faþizm kol geziyordu. Derken 12 Eylül faþizmi geldi. Bir genel gözetim furyasý çýktý. Bodrum'a sürüldüm. Barka ismiyle orada karþýlaþtým. Beni ilk baðrýna basanlar oradaki kaptanlar oldu. Ýsimlerini hâl anýmsýyorum: Yasemin Kaptan, Metin Kaptan, Bahattin Kaptan. Raþitin kahvesine gelirlerdi. Bodrum'u onlardan tanýdým. Doðrusu hiç aramadým memleketimi. Sýk sýk söylerlerdi Ýzmir'deki akrabalarýný. Aralarýnda ayrý yerim vardý Ýzmirli olarak. Cevat Þakir Ýzmir'de oturuyordu. Oradan hakka yürüdü. Duydum ki O da benim gibi cennete sürülmüþ. Mezarýnýn nerede oldugunu bilmiyorum; ama ben kendime Akyarlar Kemer yalýsýnda fenerin dibindeki mezarlýkta yerimi ayýrttým. Çocuklarýma oraya gömmelerini tembihledim. Mezarýmýn yönü denize dogru olsun, oradan geçen gülyüzlü Bodrum kaptanlarýný seyredeyim...
05 Kasým 2010 00:48

hurkus

yazýnýzý okurken çok aþina sokaklardan, anýlardan süzülüp geçtim..... Ayrýcalýðýnýz þüphesiz. Kalp aðlar el yazar... Sevgilerimle...

Pýnar Güvenel

05 Kasým 2010 00:46

hurkus

"Her uðradýðýmda mutlaka fotoðraflarým; çok sevenlerdenim."

Ali Altay
05 Kasým 2010 00:44

hurkus

Hikayelerini okurken ,hep gurur duyduðum sevgili babam MEHMET ÖZEL in yazýlarýný okuyormuþum gibi geliyor bana Ertuðrul abicim...kimbilir belki seni onunla özdeþleþtirdiðim içindir...yine soluksuz keyifle okudum....yüreðine saðlýk....

Saadet Deniz Balkan
05 Kasým 2010 00:42

hurkus

Abi geçen gün mail kutuma geldi yazýn. Büyük bir keyifle okudum ve burada paylaþtým. Hatta bazý Ýzmirli arkadaþlar bu yazýdan sonra "havra sokaðý"na gitmeye karar verdi. Güzel yazýlarýnýn devamýný bekliyoruz :)

Serkan Engin
05 Kasým 2010 00:40

hurkus

Sevgili arkadasim,

Bu saate kadar oturup sadece son yazin "Havra Sokagi" ni degil tüm yazilarini ozellikle giritli olanlarini buyuk bir keyifle okudum. Ben de Esrefpasa ortaokulunda okumus ve cocuklugu Karabaglar - Esrefpasa da gecmis birisi oldugum icin yazilarinda kendimi buldum. Kalemine saglik diyecektim ama artik klavyene saglik deniliyor herhalde...

Yalniz ozgecmisinde KMO Ege Bolge Subesi Baskanligi yaptigini neden yazmadin?

Saglicakla kal,

Erdinç ÝKÝZOÐLU
05 Kasým 2010 00:38

hurkus

Sevgili Ertuðrul Aðabey,

Senin yazdýklarýný okuyan buram buram Ýzmir kokusunu hisseder
ciðerlerinde. Öyle güzel betimlemiþsin ki, Havra sokaðý içinde gezintiye
çýktým okurken.

Kalemine saðlýk..

Güzel günlerde görüþmek dileðiyle,


Prof.Dr. Coþkun SARI
05 Kasým 2010 00:36

hurkus

“Bodrum’un deðerleri gibi senin de deðerlerini kaybediyor muyuz?”

Kaybetmiyoruz. Suni teneffüs yapýyorsunuz iþte. Tekrar dirilecek oralarý, Ýnanýyorum. Oteller sokaðý, tilkilik, ilk arkeoloji müzesi (Ayavukla -Gözlü- Kilisesi), Anafartalar caddesi, namazgah, akýncý kurtuluþ vs… Özellikle Pazar günleri buralarda kaybolmak çok hoþuma gidiyor. Yýlda 2-3 defa yaparým bunu.

Ertuðrul Aðabey, ucundan acýk biraz fotoðraf çekebilirim. Derler ki makinen ne güzelmiþ. Kimse bilmez sanancýlýðýn ne olduðunu.
Ne güzel kalem kullanýyorsunuz.
Saygýlarýmla,

M Ý M A R B Ý R C A N C O Þ K U N

05 Kasým 2010 00:31

hurkus

Kutluyorum seni yeni, yine, yeniden... Þu yazýlarýný nedense sonuna doðru gözlerim nemlenerek bitiriyorum..Yaþlandým mý /yaþlandýk mý acaba ???

Mine Uygur

21 Ekim 2010 17:26

Nurten Düzkantar

Bodrum un kendisi gibi insanlarý da renkli..epey oldu gitmeyeli..deðiþimin olumsuz yönde olmasý üzücü..anýlarýmdaki gibi kalsýn isterim.Dileðim gören gönül gözümüzden ayrýlmayalým...
21 Ekim 2010 11:25

Bülent Guzey

Yazdýklarýnýzý okuyunca fotoðraf makinamý alýp önce havra sokaðýna gidip oranýn renkleriyle buluþmaya karar verdim. Düþündüm ki oldukça uzun zaman olmuþ uðramayalý, en az 2 sene. Bir o kadar da Bodrum'a olmuþ gitmeyeli.
Ve gideceðim bu hafta önce Havra sokaðýna belki tatilde de Bodrum'a
Ancak yazýnýzda aklýma takýlan ve unutmadýðým birþey var; sevgi ve hoþgörü.
Bir de o devirlerde aðýzdan çýkan sözlerin senet olduðu. Ýki yüzlülüðün kol gezmediði,
insanýn insaný gerçekten sevdiði, birbirinden ürkmediði,
ötekileþtirilmediði o güzel günlerin dostluklarýn anýsýna gideceðim.
Teþekkürler Ertuðrul Barka düþündürdüklerin için.
Sevgilerimle

20 Ekim 2010 05:23

hurkus

Aklýna saðlýk. Havra sokaðý benim de aklýmda böyle yaþýyor hala.
Ben de 1969 ile 1974 arasýnda hemen her hafta dedemle giderdim oraya.
Dedem Urla'daki dükkanýna mal alýrdý, sonra da eve birþeyler almak için mutlaka Havra sokaðýna girerdik.
Aldýklarýmýzý eve götürmeyi bekleyemezdim sabýrsýzca.
Aslýnda þu da önemli deðil mi?
Dedelerimizle geçirdiðimiz zamanlar çok özeldi.
Nerede olursa olsun.
Umarým bizler de torunlarýmýzýn hafýzasýnda kalacak yakýnlýklarý ve ortamlarý yaþayabiliriz onlarla.

Sevgilerimle,

Kaya ÞENER
19 Ekim 2010 19:45

kseros

Yaþlanýyoruz Ertuðrul abi... Biz yaþlandýkça da bütün renkler ayný hýzla kirleniyor iþte... Kardeþlik, kentler, vadiler, koylar, köyler... Her þey metalaþýyor. Tahir abinin dediði gibi "kapitalizmden nerfret ediyorum". Her þeyi tüketiyor, bozuyor... Elimizde kala kala beton yýðýnlarý içinde "ölü kuþlarý önemsemeyen" bir kent kalýyor iþte...
18 Ekim 2010 15:05

Þeyhmus Diken

Ne zaman ki;
Þehirler, sokaklar ve mekânlar
çok katlý blok plancýlarý ile
yapsatçý rantiyecilere teslim edildi þehir o vakit bitti.
Arayaný, soraný hak getire.
Havra Sokaðý gibi dile geliþler de olmasa,
geriye ne kalýr ki!
Selam ve dostluka sevgili Barka.
Dede'nin ruhu sað olsun....
Þeyhmus DÝKEN / Dîyarbekir

17 Ekim 2010 22:04

Birol Üzmez

Büyükþehir Belediyesi kemaraltý yenileme projesinin dördüncü ayaðý bina dýþ cephe düzenlemelerine baþladý.Ancak bu onarým havra sokaðýný teðet geçiyor. Muzaffer bey zamanýnda havra sokaðýna paralel uzanan küçük havra sokaðý ve paralel sokak esaslý bir onarým görmüþtü.Ne var ki onca emeðin ve yapýlan masrafýn karþýlýðýnda gidin görün buralarýn halini. Sidik kokusundan ara sokaklarý giremezsiniz. Banklar,mermerler,aydýnlatma direkleri her þey kýrýk dökük halde.Pislik diz boyu.Muzaffer beyin çok güzel bir hayali vardý. Týpký Ýspanyadaki Juderialar gibi bu havralar bölgesini turizmin çekim merkezi haline getirmek istemiþti. Ne oldu?Kim sahip çýktý? Yaþam olamadan kemeraltý her zaman ölü bir kemeraltýdýr. Biz belgesel fotoðrafçýlar iþimiz gereði bu sokaklarý,kenar mahalleleri adým adým dolaþýyoruz. Özellikle özfatura döneminde ayakkabýcýlar ýþýkkente taþýnýnca buralarý ölü mekanlar haline geldi. Þimdi buradaki atýl duran iþhanlarýna hayat veremezseniz bu sokaklarý kurtaramazsýnýz. Tarýk Dursun K nýn hikayelerin de de çok güzel anlatýlýr havra sokaðý. Ertuðrul hocam da çok güzel anlatmýþi eski havra sokaðýný. Havra sokaðýnýn paraleli ile eski kahraman sokaðý ve azizler sokaðýndaki tüm atýl iþhanlarý,eski aile evleri günümüz koþullarýna uyarlanarak öðrenci pansiyonlarýna dönüþtürülmeli. Böylece izmire okumak için gelen öðrenciler bornovada ev tutup kazýklanmaktanda kurtulmuþ olurlar. Son bir not. Havra sokaðýndaki balýkçýlar bayatlamýþ balýklarý millete kakalamaktan artýk vazgeçsinler,Tirsi yi sardal ye, orkinosu karadeniz palamutu diye yutturmasýnlar.Ýzmir in kötü ve bayat balýðý havra sokaðýnda satýlmaktadýr. Sevgilerimle.
17 Ekim 2010 15:55

Merih Yücel

Çocukluðumun Havra Sokaðý'ný anýmsadým. Her ürünün en kalitelisi orada satýlýrdý. Her gün açýk olan, Ýkiçeþmelik, Namazgah ve Dibek baþý'nýn pazarý gibiydi. Semtten taþýnanlar arada oraya uðrarlar, alýþtýklarý esnaftan alýþ - veriþ yapardý. Hala zaman zaman oraya uðrar, o eski göz, göz olmuþ, lezzetli , o zamanýn tulum peynirini ararým.
Evet bize ne oldu? Kürt, Türk, Rum, Yahudi, Çingene hep bir arada, bir mahallede yaþardýk. Ayni okulda, ayni sýralarý paylaþýrdýk. Onlarýn kültürlerini öðrenirdik. Yahudiler cumartesi ateþ yakmazlardý. Merak ederdik. Herkes birbiriyle dosttu. Yardýmlaþýrdý esnaf, biri ayrýlsa diðeri onun tezgahýný beklerdi.
BÝze ne oldu????
14 Ekim 2010 12:50

HÝLMÝ ERGÝM

Bazen bende senin gibi zaman tünelinden gerilere gider, Soma'da geçen çocukluk günlerimi hatýrlarým. Evin önünden geçen maden iþçilerini, ellerinde salladýklarý karpit lambalarýný, eli ve yüzü kömür tozuna bulanmýþ siyah adamlarý, ekmek parasý için hayatlarýný hiçe sayanlarý hatýrlarým. Þimdilerde onlarýn birçoðu yok hayatta. Yer altýnda çalýþanlar, bir hiç uðruna deðil bizleri ýsýtmak için savaþýrlar. Kara elmas onlarýn sonunu yavaþ yavaþ getirir, ya göçük altýnda kalýrlar, ya da emekli olduktan kýsa bir süre sonra akciðer kanserinden yok olup giderler. Kömür gördüðümde hep saygý duyarým o siyah taþa ve uðruna ölen binlerce maden iþçilerine....

HÝLMÝ ERGÝM

Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.