Ecdat ve ekonomi

07 Aralık 2012 20:46 / 1575 kez okundu!

 


Dünyanın gelişkin ülkelerine baktığınızda pek öyle ata kültürüyle ve kültü ile uğraşmazlar. Geçmişteki hatalarından dersler alıp, gelecekte aynı sıkıntılara düşmemek için çaba sarf ederler…

Gelişmemiş ve az gelişmiş toplumlarda, ata kültürü ve kültü egemendir. Atalarının hatalarını ve yaptıkları insanlık dışı olaylarını görmezden gelirler. Ataları, bunların gözünde çok kıymetlidir, asla hata yapmamışlardır; aksine, bütün dünyayı da, atalarına düşmanlık etmiş gibi görürler!

Allah sağlık ve selametlik versin, sayın Çetin Altan, yazılarında bu tür olaylara çok değinir ve ne kadar böbürlenmeyi seven bir toplum olduğumuzu anlatır…

Ortaokul ve lise öğrencisiyken, bizleri okulun salonunda toplarlar; hiç tanımadığımız gözlüklü ve sert mizaçlı insanlar, bizlere “Atalarımız Viyana önlerine giderken, bahçelerden kopardıkları meyve ağaçlarının dallarına, bağlardan kopardıkları üzümlerin asmalarına birer kese altı bağlarlardı!...” gibi hamaset nutukları çekerlerdi.

Sonradan bu sert mizaçlı insanların, gelişen Kürt sorunuyla ilgili gençlik arasında gelişen politikaları engellemek amacıyla devletin görevlendirdiği görevliler olduklarını öğrendik...

Türkiye’nin muhafazakar zihniyetli insanlarında, atalarıyla övünme ve böbürlenme duyguları daha fazladır. Atalarını çağ açan ve çağ kapatan birer kahraman olarak görürler.

1453 İstanbul’un alınışını destan şeklinde anlatanlara göre, bu fetih çağ açıp, çağ kapatmıştır. Oysa ki, çağ açıp, çağ kapatan, Roma gibi iki bin yıl dünyada hüküm süren, devasa bir imparatorluğun tamamen tarih sahnesinden silinmesi olayıdır. Bilindiği gibi, Bizans İmparatorluğunun bir adı da, Doğu Roma İmparatorluğu'dur.

Bizans zaten tarihi ömrünü tamamlamış, etrafı çevrilmiş, Haliç civarına sıkışıp kalmış bir durumdaydı ve dört bin askerle, II. Mehmet’in devasa ordusuna karşı savaştılar! Savaş da yapılmasa, belli bir süre sonra, zaten kendiliğinden yıkılacak bir durumdaydı.

Türkiye'de televizyon yapımcıları, tarihi diziler yapıyorlar ama tarihi de pek araştırmıyorlar. TRT’nin yapmış olduğu Osmanlı'nın kuruluşunu anlatan “KURULUŞ” adlı dizide, Orhan Gazi rolünü, Yaşar Alptekin adlı esmer delikanlı manken oynuyordu. Tarihçilere göre, Orhan Gazi, sarışın mavi gözlü biriymiş!

Günümüzde ise, sayın Başbakanı hiddetlendiren ve savcıları göreve davet ettiren, Kanuni Sultan Süleyman’ı anlatan “MUHTEŞEM YÜZYIL” adlı diziyi izleyenlerinin sayısı kesin olarak artmıştır.

Başbakan Erdoğan tepkisini: “Benim Ecdadım otuz yıl at sırtında gezerek ülkeler fethetti, onların gittiği yerlere biz hayli hayli gideriz…” diye sert bir hamasetle de göstermiştir!...

Elbette Başbakan Erdoğan haklıdır, ülkesini dünyanın on altıncı büyük ekonomisi yapmıştır. Komşularla da sıfır sorunlu dış politika yürütüyor. Ortadoğu'da, Türkiye’den izinsiz kuş bile uçmuyor! Türkiye’yi Ortadoğu'da demokrasi ve özgürlüğün beşiği yapmıştır. Hiç gazeteci ve siyasi tutuklusu olmayan tek ülke yapmıştır!

KCK tutuklamaları ve tutuklu gazeteciler olayı gerçekleri yansıtmıyor, ekonomisi gelişen Türkiye karşısında, dış güçlerin karalamasından başka bir şey değildir. Bir zamanlar da, Tuzla Tersaneleri'ndeki iş kazaları sonucu ölen işçilerden dolayı; zamanın Sanayi ve Teknoloji Bakanı, hemşerim Zafer Çağlayan, konuyla ilgili yaptığı açıklamada; “Tersane ve gemicilik alanında dünya ikincisiyiz, bizden geri olan bazı güçler, bunu hazmedemiyorlar…” diyerek, iş kazalarının sebebini, dış güçlerde aramıştır!

Zaten, Türkiye'de olan sosyal olayların ya da toplumda derin iz bırakan olayların hiçbir zaman iç politikayla ilgili olan kısmına bakılmaz, hep kökü dışarıda diye dış güçler gösterilir ama Allah için bir ülke ismi de verilmez! Bu gidişle, doğal olayların sonuçlarını da dış güçlere bağlarlarsa hiç şaşmam.

Geçenlerde internette sörf yaparken Uluslararası Para Fonu olan İMF’nin hazırlamış olduğu, dünya ülkeleri kişi başına düşen milli gelir düzeyini gösteren raporlara baktım.Yine merkezi Dubai'de olan “Legatum Enstitüsü”nün Mutluluk Endeksi'ne baktım.

Legatum Enstitüsü’nün Mutluluk endeksinde 110 ülke arasında yapılan sıralamada Türkiye 75’inci sırada, yabancılara gösterilen toleransta 82’inci sırada, azınlıklara gösterilen toleransta 94’üncü sırada ve bireysel özgürlüklerde de 95’inci sırada!

Kısa adı WHO olan Birleşmiş Milletler'e bağlı Dünya Sağlık Örgütü'nün 34 ülke arasında yaptığı Mutluluk Endeksi’nde,Türkiye öfke sıralamasında birinci. Mutluluk sıralamasında ise, 34’üncü yani son sırada. Birinci sırada ise Ermenistan var!

Birleşmiş Milletler İnsani Gelişme Endeksi 178 ülke arasında yaptığı araştırmalarda, İsrail 23’üncü sırada, ekonomisi bozuk denilen komşumuz Yunanistan 24’üncü sırada, dünyanın 16. büyük ekonomisi olan Türkiye de 94’üncü sıradadır!

Kısa adı IMF olan Uluslararası Para Fonu’nun 178 dünya ülkesi arasında yapmış olduğu kişi başına düşen milli gelir listesinde ise; İsrail, 27’inci sırada kişi başına düşen milli gelir 29.531 Dolar. 52.978 TL. eder.

Ekonomisi bozuk komşumuz Yunanistan 29’uncu sırada ve kişi başına düşen milli gelir 28.434 Dolar. 51 bin TL. eder.

Dünyanın 16. büyük ekonomisi olan Türkiye, 64. sırada, kişi başına düşen milli gelir 13.511 Dolar. 24.239 TL. eder.

Bu rakam Türkiye’nin kişi başına düşen milli gelirini gerçekçi bir şekilde yansıtmadığı gibi, gerçekleri de manipüle ediyor. Şöyle ki, asgari ücretle çalışan bir işçinin yıllığı azami olarak, 15 bin TL’yi geçmez. Yukardaki verilen rakamlara göre, 9 bin TL. noksan almaktadır!

27 yıl hizmet yapan 3.000 ek gösterge ve 1/4 dereceden emekli bir öğretmen, 1.430 TL. emekli aylığı alıyor. Yıllığı, 17.160 TL. eder. Yukarıda verilen rakama göre, 7.079 TL. milli gelirde noksanlık var! Aylık 590 TL. zarar demektir.

Yukarıdaki kısa adı IMF olan Uluslararası Para Fonu verilerini ele aldığımızda,İsrail'de bir kişi ayda 4.415 TL. kazanıyor. Ekonomisi bozuk denilen komşumuz Yunanistan'da ise bir kişi, ayda 4.250 TL. kazanıyor.

Dünyanın 16. büyük ekonomisi diye böbürlenilen Türkiye'de ise, IMF verilerine göre bir kişinin ayda en az 2.020 TL. kazanması gerekir! Görüldüğü gibi, rakamlarla gerçekler birbirini tutmuyor!

İktisatçı ve gazeteci Prof. Dr. Mehmet Altan'ın geçenlerde medyada yaptığı açıklamada, tüm bankalardaki mevduat hesaplarının yarısı 51 bin kişiye aitmiş!

Kısacası, ecdatları otuz yıl at sırtında gezen fakat kendisi üç dakika bile at üzerinde duramayan sayın Başbakanın yönettiği ülkenin gerçekleriyle, uluslararası kuruluşların verilerinin vermiş olduğu rakamlar, maalesef birbirini tutmuyor ve gelir dağılımındaki adaletsizliği rakamlar bile haykırıyor!

Tayyip beyin ecdadının topları İstanbul surlarını döverken, Ayasofya’daki din adamlarının meleklerin cinsiyetini tartıştıkları gibi; Türkiye’de de gelir dağılımı arasındaki eşitsizlik, alıp başını giderken, tıpkı Bizans’taki gibi, bizim yetkililer de ecdat edebiyatıyla, televizyon dizisi filmlerle uğraşıyorlar!

Sayın Çetin Altan’ın dediği gibi, yine de enseyi karartmayalım…


Erkan ARSLAN

07.12.2012

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.