TSK devletin bir parçasý mý? Yoksa devletin üstünde bir erk mi?

13 Aðustos 2012 15:26 / 2140 kez okundu!

 


Emekli Tümgeneral Osman Özbek bir televizyon proðramýnda konuþmacýnýn sorusu üzerine aynen þöyle bir cümle kurdu; "...... eðer askerler, polisler, vali, milletvekilleri, savcýlar, hakimler ayný hizada olmazsa, bunlardan herhangi birisi askerden daha fazla öne çýkarsa, mesala yargý öne çýkarsa, kimse gidip baþarýlý operasyon yapmaz ......" dedi.

Bu cümlenin dikkatimi çekmesi üzerine ilgili TV kanalýna takýldým, acaba yanlýþ mý anladým diye programý tekrar izledim. Gördüm ki bilerek ve defalarca kullanýlan bir cümle. Emekli tümgeneral konuþmasýnda aðýrlýkla eþit olmalarý konusuna deðinirken, zaman zaman askerlere olan vurgusu diðerlerinin de önüne geçiyordu. Devletin kurucu gücünün askerler olduðu tespitini yapan emekli tümgeneral, kurucu güç olan askerlerin hepsinin önünde olmasýný da kendince çok normal görüyordu.

Bu bakýþ açýsý, demokrasi ekseninden baktýðýmýzda, ülkemizde yaþadýðýmýz ve tartýþtýðýmýz birçok sorunun nerden kaynaklandýðýný da gösteren bir cümle. Bana göre üzerinde düþünmemiz ve nasýl bir yanlýþ anlayýþ olduðunu öncelikle anlamamýz gereken bir bakýþ açýsý.

Önce doðruyu genel hatlarýyla hatýrlayalým. Bildiðiniz üzere, demokrasilerde "güçler ayrýlýðý" prensibi vardýr. Bu "güçler ayrýlýðý" sýrasýyla; 1- Yasama 2- Yürütme, 3- Yargý'dýr.

Yasama, kanun çýkaran güçtür. Yani parlementodur. Üyeleri seçimle gelirler, yani halk seçer. Yürütme, parlemento üyeleri tarafýndan seçilen, devlet dediðimiz mekanizmayý yöneten güçtür. Yürütme, yasamanýn (Meclisin) çýkardýðý kanunlar doðrultusunda devleti yönetir. Yargý ise kanunlarýn doðru uygulanýp uygulanmadýðýný denetleyen, kanunlara uymayanlarý kanunlarla belirlenen þekilde, uyaran, cezalandýran güçtür.

Gördüðünüz gibi güçler ayrýlýðý içerisinde Yasama, Yürütme ve Yargý vardýr. Emekli tümgeneralin anladýðý ve somutladýðý gibi yazacak olursak, yanyana eþit olarak duranlar þunlardýr: Milletvekilleri, hükümet üyeleri, hakimlerdir. Yani emekli tümgeneralin altýný çizerek önemle vurgu yaptýðý gibi bu yanyana gelenlerin içinde ayný hizada asker ve polis yoktur.

Yoktur çünkü; asker ve polis devletin bir kurumudur. Yani asker Yürütme'nin emrinde olan bir kurumdur. Bir kapýcý gibi, bir temizlik iþçisi gibi, bir öðretmen gibi, bir vergi memuru gibi, bir mühendis gibi, asker de, polis de hükümetin yönetiminde olan devlet aygýtýnýn bir parçasýdýr. Eðer yanyana yazýlacaksa asker-polis-mühendis-öðretmen-memur-iþçi vs. yanyana yazýlýr.

Devletin bir memuru hangi haklara sahipse, asker de o kadar haklara sahiptir. Kuþkusuz bazý mesleklerin uzmanlýk gerektiren yanlarý olduðu gibi özel bazý zorluklarý olabilir, bu anlamda askerlerin farklý özlük haklarý ve manevi bir misyonu vardýr ancak bu durum ona bütün güçlerin üstüne çýkma hakký ve gücü vermez demokrasilerde.

Ýþte tam da bu noktada, demokrasi ekseninden bakýldýðýnda, tümgeneralin anlayýþý hemen sýrýtýyor. Emekli tümgeneral atanmýþlarýn bir kesimi olan olan askerleri, devlet memurlarý içinde yanyana olacak sýralamaya koyacaðýna, alýp onu üç ana erk içine koyuyor.

Emekli tümgeneral Osman Özbek bunu bilerek yapýyor. Çünkü böyle öðrenmiþler. Bu eðitim onlara liseden itibaren böyle öðretiliyor. Aldýklarý eðitim gereði, "Siviller beceriksizdir, cahildir, her iþi yüzlerine gözlerine bulaþtýrýrlar, bu devleti kuran güç askerlerdir. askerlerin bu üstünlüðü ona bütün güçlerin önüne geçme üstünlüðü verdiði gibi onlara gerektiðinde müdahele etme hakký da veriyor vs" bu temelde bilinçleniyorlar, öðreniyorlar. Bu anlamda emekli tümgeneral Osman Özbek'i çok iyi anlýyorum. Böylesine yanlýþ eðitim alan bir kurumun bir ferdi olarak Osman Özbek'in de böyle düþünmesi çok doðal deðil mi?

Bu anlayýþ yüzündendir, 1950 seçimlerinden sonra generallerin Ýnönü'ye "Ýstiyorsanýz kominizmi bahane ederek müdahale edebiliriz" diye kendilerini yetkili görebiliyorlar. Bu anlayýþa sahip olduklarý için 1960 darbesini yapabiliyorlar. 12 mart, 12 eylül, 28 þubat, muhtýralar, darbe hazýrlýklarý vs.'yi yapmayý çok normal görüyorlar. Bence sorun Osman Özbek'te deðil. Osman Özbek'e bu müdahele etme yetkisini veren "Biz herþeyin üstündeyiz" anlayýþýdýr. Askerleri temelde, demokrasi ekseninde eðitmekten baþlanmalý ve temelde öðrendikleri bu yanlýþ eðitimin kalýntýlarý temizlenerek, demokrasinin ne olduðu anlatýlmalý ve demokrasi içerisindeki yerlerinin ne olduðu, yetkilerinin nereye kadar olduðu öðretilmelidir, diye düþünüyorum.

Aksi taktirde çok normal olarak kendi aralarýnda yapacaklarý bir askeri sohbette bile "Nasýl muhtýra veririz, nasýl hükümeti geriletiriz, deviririz vs" sohbetlerini yapacak kadar ileriye gidebildikleri gibi bu doðrultuda adýmlar da atabilirler.

Bütün devlet memurlarý, devlet içindeki görevinin sýnýrlarý bilmek durumundadýr. Bir kapýcý nasýl görevlerini ve yetkilerinin sýnýrlarýný biliyorsa, bir polis de "Ben gerektiðinde canýmý veriyorum, görevim çok aðýr öyleyse ben bütün devleti yönetmeliyim" diyemez ve polis yürütmenin emrinde bir memur olduðunu bilmek ve bunu daha mesleki eðitimini alýrken öðrenmek zorundadýr.

Sevgiyle kalýn,


Ergün EÞSÝZOÐLU

13.08.2012


 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.