Sayýn Devlet Bahçeli
22 Nisan 2013 16:30 / 2387 kez okundu!
Sizin, zamanýnda MHP’li gençleri darbecilerin cirit attýðý platformlardan uzak tutmaya çalýþmanýzý, MHP tabanýnýn darbecilerce yer almasýný çok arzuladýklarý zeminlerden uzak tutma çabalarýnýzý hep övdüm. Ne zaman 12 Eylül Darbesi öncesini hatýrlasam, "Keþke o günlerde Devlet Bahçeli olsaydý MHP'nin baþýnda" diye düþünürdüm. 2000'li yýllarýn baþlarýnda da MHP'nin baþýnda sizin olmanýzý Türkiye için hep bir þans olarak düþündüm.
Ancak, 23 Mart 2013'de Bursa'da düzenlenen mitingde, "Vur de vuralým, Öl de ölelim" türünde demokratik olmayan, saldýrganlýk, þiddet ve vahþet içeren slogana anýnda verdiðiniz tepki ile, hemen arkasýndan grup toplantýsýnda bu tepkinizi hararetle savunmanýz, en son olarak da 20 Nisan’da Ýzmir’de düzenlediðiniz mitingde taþýnan pankartlar ve yaþananlarla, sizin de demokratik olmayan çözümleri düþünmeye ve ilgilenmeye baþladýðýnýzý gösteriyor. Demek ki siz de, demokratik yollardan iþ baþýna gelemeyeceðinizi ve giderek eriyen marjinal bir parti olacaðýnýzýn farkýna varmaya baþladýnýz.
Demokratik hukuk devletinde hiç kimse kendini "Vuracak, Öldürecek ve Öldürülecek" bir makam ve kurum olarak tayin edemez. Hele hele sizin baþýnda olduðunuz kurumlar (Parti) demokrasilerde kendini bir saldýrý ve saldýrganlýk aracý gibi gösteremez. Bu yaptýðýnýz demokratik sistemlerde suçtur. Kimi, ne adýna vurma yetkisini kendinizde görebiliyorsunuz? Kim size bu yetkiyi veriyor ve ne hakla veriyor? Her önüne gelen “ben vurma, ölme ve öldürme yetkisini kendime veriyorum” derse ne olur?
90 gündür bir tek gencimizin ölmemesinin sizi rahatsýz ettiðini mi düþünmeliyiz? Acaba oyuncaðý elinden alýnan çocuðun gösterdiði tepkiler olarak mý deðerlendirmek lazým, bu hýrçýnlýðýnýzý. Silahlarýn kesin olarak susacaðý bir dönemde eski söylemlerinizin bir anlamý kalmayacaðý için, yeni döneme iliþkin söylemelerinizin de olmamasý korkusundan mý kaynaklanýyor bu sertleþmeniz.
Ýlk önce bir sokak kabadayýsý gibi tehdit ederek baþladýðýnýz bu sertleþme eðiliminiz, giderek saldýrýrýz diyen bir lider olma noktasýna geldi. Mitinglerinizde "Vur de Vuralým" sloganlarý artýk daha rahat biçimde atýlmaya baþlandý. Þimdi soruyorum, "yarýnlarda oluþacak saldýrý ve þiddet ortamýnýn tetikleyicisi ve baþ kýþkýrtýcýsý” olmakla suçlanýrsanýz, nasýl kendinizi savunabilirsiniz?, "Biz bu saldýrý olaylarýnýn içinde yokuz, bizi alet ediyorlar" tarzýnda klasik savunmanýza kim inanýr sayýn Bahçeli? Yol yakýnken bu eðiliminizi terk edin, 12 Eylül öncesinde de aynen bu þekilde oynanan bu oyunda, siz de bir figüran olarak rol almayýn. “Oyun bitince Þah da, Piyon da, ayný kutuya konur” der bir filozof. Bu filmi daha önce de seyrettik, bu filmin insani ve demokratik hiç bir sonucu yok. Bu filmi yönetmek için locada oturanlar, iþleri bittiðinde, aynen Alparslan Türkeþ’i ve o dönemin ülkücülerini bir kenara attýklarý gibi, sizi de bir kenara atacaklar bundan emin olun.
Sayýn Devlet Bahçeli bir düþünün, bu hararetle savunduðunuz, saldýrganlýk, þiddet ve vahþet içeren sloganlarý çok karþý olduðunuz BDP yapsaydý ne derdiniz? Nasýl tepki gösterirdiniz?
Siz bu þekilde saldýrganlýk ve vahþet noktasýna yönelirken, bakýn o çok eleþtirdiðiniz ve karþý olduðunuz partinin genel baþkaný Selahattin Demirtaþ ironi yaparak, ne kadar insani ve düzeyli bir yanýt veriyor size:
"Devlet, bahçeli olsun ama bu bahçede rengarenk çiçekler olsun. Devlet, bahçesiz olmasýn ama bahçede kan, gözyaþý olmasýn. Bu bahçede Isparta'nýn gülü de Hakkari'nin lalesi, sümbülü de olsun"
Bir düþünün Sayýn Bahçeli, sizin tabanýnýza verdiðiniz, vurma ölme ve öldürme içeren mesaj mý güzel, yoksa Demirtaþ’ýn verdiði mesaj mý?
Yol yakýnken sizin de bir an önce yeniden, eskiden olduðu gibi, demokrasi sýnýrlarý içinde kalan eski çizginize dönmenizin ve de gerginliði azaltan, þiddete dönüþtürmeyen, “yasal sýnýrlar içinde olan eleþtiri ve teþhir” çizginizin, sizin için de, ülke için de en hayýrlýsý olacaðýný bilmenizi istiyorum.
Sevgiyle kalýn.
Ergün EÞSÝZOÐLU
22.04.2013
