1982 Anayasasý'nýn ruhu

01 Ekim 2012 16:11 / 2061 kez okundu!

 


Adamýn biri “Bir motor icat edeceðim ve kayýðý nehirde bununla yürüteceðim” der. Köyün müzmin muhalifi “Gitmez bu kayýk” diye basar yaygarayý. Karþý çýkan etkili olur ve herkes “icat çýkaran”la alay eder. Ancak gün gelir, motor yapýlýr, kayýða takýlýr. Kayýk, büyük bir gürültüyle nehirde yol almaya baþlar. Bütün gözler müzmin muhalife döner. Yüzünde mahcubiyet izi yoktur. Omzunu silkeleyerek kayýðý gösterir; “Durmaz bu!..”

Þimdilerde de, anayasanýn merkezinden vesayetçi gücü çýkararak, anayasa'nýn merkezine insaný-bireyi koymak isteyenlere böyle davranýyor, eski anayasayý savunanlar.

Geçen hafta anayasalara sinen dile deðinmiþtim, anayasa konusunda kaldýðým yerden devam etmek istiyorum. Eðer anayasaya sinen bir dil varsa, bu dili konuþan, anayasa'ya hakim bir anlayýþ, düþünce ve "ruh" da var demektir.

Cumhuriyetin ilanýndan bu yana, bütün anayasalara sinen bir anlayýþ, bir düþünce ve bir "ruh" var. Bu "ruh", Cumhuriyeti kuranlarda hakim olan anlayýþtan kaynaklanan bir güçtür.

Cumhuriyeti kuranlar, özellikle askerler, halkýn cahil olduðunu, cahil olduðu için de halka güvenilemeyeceði ve halkýn kandýrýlmaya müsait olduðu düþüncesinde olduklarýndan, kurduklarý devletten tutun da, bu devlete þekil veren bütün kurumlara egemen olacak þekilde, ipleri ellerinde tutacaklarý, her þeyin üstünde, tepesinde duran bir "gücü" hazýr ve nazýr tutacak bir yapý kurdular.

Siz istediðiniz kadar sistemi deðiþtirmek inancýyla milletvekili seçilerek meclise gelin, mecliste istediðiniz kadar çoðunluðu saðlayýn, bir de bakýyorsunuz meclisin üstünde, meclise yön veren, meclisin yapacaklarý hakkýnda karar alan, içinde askerlerin ve atanmýþlarýn yer aldýðý Milli Güvenlik Konseyi diye bir kurumun var olduðunu görürsünüz.

MGK'da, mevcut anayasadan ve anayasanýn ilgili maddelerinden bahsedenlere, bu MGK toplantýsýnda "kýrmýzý kitap" fýrlatýlýr, al da öðren diye. Meclisin kabul ettiði anayasa gibi, meclisin üstünde bir kurum olan MGK'nýn da bir anayasa'sý var, bu da "Kýrmýzý Kitap"týr.

1924'ten bu yana, var olan anayasanýn dýþýnda bir de "kýrmýzý kitap" diye anýlan "özel bir anayasa"nýn olmasý boþuna deðildir.

Halka güvenmeyen anlayýþ görüldüðü gibi, halký devletin bir argümaný ve bir alt birimi olarak gören bu vesayetçi anlayýþ, kendini öylesine güçlü bir hale getiriyor ki, demokratik çözümlerin önünü her durumda týkayan bir mekanizma kuruyor. Buna ilaveten meclisin üzerinde olmaya çalýþan yargý, devletin üstünde kendini gören askeri kurum, vs gibi durumlarda cabasý.

1982 Anayasa'sýnda, "devletin milleti, devletin dili, devletin vatandaþý" tarzýnda bir dili hakim kýlan ve anayasa'da bu dili konuþturan, devlete ve topluma egemen olan bu vesayetçi anlayýþ ve güçtür

Bu vesayetçi anlayýþtýr, günümüzde bütün sorunlarýn kaynaðý olan "ulus devlet" anlayýþýný getiren. Bugün yaþadýðýmýz bütün sorunlarýn kaynaðýnda iþte bu anlayýþ vardýr. Bu anlayýþtýr hayatýmýzý allak bullak eden.

Cumhuriyetin ilanýndan sonra, halka güvenmeyen tepedeki bu "güç"ün sahip olduðu anlayýþtan dolayý, mutlaka kendine bazý hayali düþmanlar yaratmak istemesi boþuna deðildir. Ýþte bu yüzden komünistler, Müslümanlar, Aleviler ve Kürtler egemen gücün her zaman düþman olarak gördüðü, hiç güvenmediði, hep kuþkuyla baktýðý bu kesimler hep kontrol altýnda tutulan, potansiyel tehlike olarak görülen camialardýr.

Düþmanlarýnýz bunlar olunca ne yapmak durumundasýnýz? Bu kesimleri tek bir ulus altýnda eritmek, asimile etmek zorundasýnýz.

Ýþte bu yüzden devletin dini, islamýn çarpýtýlmýþ Hanefi mezhebi olmuþtur. Bunu saðlamak ve hayata geçirmek içinde devlet eliyle Diyanet kurumu kurulur. Bu kurum vasýtasýyla Alevilerin köylerine kadar camiler yapýlýr. Ýslamýn diðer mezhepleri ve tarikatlarý baský altýna alýnýr ve yasaklanýr.

Hedeflenen ulus yaratma projesinin en temel hedefi tek tip insan yaratmaktýr. "Kaynaþmýþ, sýnýfsýz bir topluma, ulusa" ulaþmak için tek tip insan yaratmak bu projenin temel taþýdýr.

Bunu saðlamak için ne yapmak lazým? Eðitim sistemini buna uygun olarak tesis ederek, Herkesin "Türk" olduðu anlatýlýr, Anadolu'da yaþayan herkesin Orta Asya'dan geldiði anlatýlýr, Türkçe'nin dýþýndaki bütün dillerin uyduruk olduðu söylenir ve Türkçe dýþýndaki bütün diller yasaklanýr ve unutturulmasý saðlanacak bir yapý tesis edilir.

Ýþte böylece anayasaya egemen olan anlayýþ kendini dalga dalga toplumun bütün parçalarýna nüfuz edecek biçimde yayýlarak derinlere sýzar.

Eðer yeni bir anayasa yapýlacaksa, her þeyden önce devletin tepesinde duran bu gücü, bu anlayýþý, tamamen tasfiye ederek, bireyi öne çýkaran, hayatýn ve anayasanýn merkezine insaný oturtan, devleti ve bütün kurumlarý da bu bireye hizmet eden mekanizmalar haline getiren bir anlayýþ gelmelidir.

Eðer bir güç olacaksa bu güç, devletin ve anayasanýn patronu olan BÝREY olmalýdýr.

Sevgiyle kalýn.


Ergün EÞSÝZOÐLU

01.10.2012


 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.