12 Eylül’den betermiþ

17 Aralýk 2012 22:53 / 2182 kez okundu!

 


12 Eylül Darbesinden sonra ilk getirildiðim cezaevinde, aklýnýza gelebilecek bütün sosyal imkanlardan mahrum bir durumdaydýk. Aylarca sürdü bu durum. Bir yýl geçtikten sonra gýdým gýdým verildi bazý haklarýmýz.

Gazete verilmiyordu. Býrakýn Televizyonu, bir arkadaþýmýzýn emanette olan küçük radyosu bile yasaktý. Kitaplarýn esamesi okunmadýðý gibi, dilekçe yazmak için kalem ve kaðýt bile bulmak nerdeyse mucizeydi. Ceza evi idaresine dilekçe yazacaðýnýz gün en az elli defa iletirdiniz talebinizi.

Sorgu ve iþkence süreci sona erip, tutuklanarak koðuþa gelenlerin büyük çoðunluðunun vücudunda, haliyle aðýr yaralar vardý. Hiç unutmam, Ekim-1980’de, Zonguldak’tan Gölcük-Konca askeri cezaevine getirilip koðuþa girdiðimizde savaþta yaralananlarýn bulunduðu bir hastahane revirine konduðumuzu zannettim ilk anda. Suratý daðýlmýþ, ayaðý kýrýk, vücudu yaralarla dolu, o kadar çok insaný o durumda görünce, biz kendi durumumuzu unutup, onlarý daha fazla düþünür ve ilgilenir olmuþtuk.

Yaralý arkadaþlarýmýz doktora götürülmediði gibi, elimizden geldiðince, aklýmýzýn erdiðince, kendi kendimize tedavi etmemiz için gerekli olan, basit ilk yardým malzemeleri bile verilmiyordu, yasaktý. Avukatlarýmýzla görüþme yapmamýzýn önüne bir dolu engel konuyor, bütün engelleri aþýp görüþebildiðimizde ise süre 10 dakika ile sýnýrlýydý. Yakýnlarýmýzla görüþmemiz apayrý bir zulüm ve iþkenceydi.

Aklýnýza gelebilecek bütün insani haklarýn hepsi yasaktý. Yasaklarla birlikte cezaevinde sizin insan olarak hiçbir deðeriniz olmadýðý gibi askeri statüde bir tutukluydunuz ve askeri hiyerarþide en altta görüldüðünüzden en alt rütbede olan erlere dahi zorla ve dayakla “Komutaným” demeniz isteniyordu.

12 Eylül darbesinden sonra yaþanan günler sadece içerdekiler için deðil, dýþarýda yaþayan insanlar açýsýndan da baþtan sona acýlarla dolu olan bir süreçti.

Ne kadar anlatýlýrsa anlatýlsýn, yaþanan acýlar anlatmakla bitmez.

Ne gariptir ki, son günlerde, “Ulusalcý-Sol’cular” tarafýndan, giderek yoðunlaþtýrýlan bir söylem var. Bunlar “Silivri’de ki yargýlamalarýn ve cezaevi koþullarýnýn eline, 12 Eylül dönemi su dökemez,” “Bugün yaþananlar 12 Eylül’den beter” vs türü söylemler.

Bugün bazý sorunlarýn yaþandýðýný, bazý insanlara haksýzlýk yapýldýðý söylense, anlayacaðým. Daha rahat empati yapabileceðim. Kuþkusuz insan haklarý açýsýndan, bugünlerde olmasý gereken noktaya göre, epeyi uzaktayýz, hala bazý acýlar yaþanýyor. Ama bugünlerde yaþananlarýn 12 Eylül’den daha fazla beter olduðu söylendiðinde, içimde garip bir burkulma ve ruhumda kekremsi bir hisse kapýldýðýmý hissediyorum.

Bunu yapanlarýn farkýnda olarak veya olmayarak, bilerek veya bilmeyerek, 12 Eylül dönemini akladýklarýný ve daha sempatik gösterdiklerini düþünüyorum.

Þimdilerde Silivri’dekilerin sýklýkla ve rahatlýkla kullandýklarý “susma hakký”, 12 Eylül döneminde susmama hakkýydý. Konuþmak mecburiyetindeydiniz. Konuþmadýðýnýz sürece biteviye dayak yerdiniz.

Þimdilerde Silivri’de yatanlarýn 6 ayda bir kitap yazýp yayýnladýklarýný görünce, aklýma o günlerde 15-20 günde bir yapýlan koðuþ aramalarý geldi. Bu aramalarda zaten gazete kitap vs. olmadýðý için, denetimden geçerek “okundu” damgasý yiyen mektuplarýmýz ve mahkeme için yazdýðýmýz savunma veya savunma notlarýmýz toplanýr alýnýrdý. Bu alýnanlar tekrardan elden geçirilir ve idarenin uygun gördükleri bize yeniden verilirdi. Hiç unutmam niþanlýmdan gelen ve okundu damgasý yiyen mektuplarýn bazýlarý aramalarda alýnýp bir daha geri verilmezdi. “Neden vermiyorsunuz, sizin uygun görüp verdiðiniz mektuplardý” dediðimde ise “þimdi uygun görmüyoruz” diyorlardý.

Þimdilerde, Silivri’de cezaevi önüne gelenlerin “cezaevinin duvarlarýný yýkacaðýz, içerdekilerini, dýþarýya alacaðýz” rahatlýðýnda eylem yapanlarý gördükçe, 12 Eylül döneminde bizi ziyarete gelenlerin nasýl bir zulüm yaþadýklarýný hatýrlýyorum. Hatta bazen “bugün görüþ yasaklandý” denilerek, kilometrelerce uzaktan gelen yakýnlarýmýzýn nasýl sýkýntýya sokulduðunu biliyorum.

Silivri’dekilerin mahkemede ki savunmalarýný görüntülü kaydedip kendi TV’lerinde yayýnladýklarýný görünce, bizim nasýl asker koridorunda dayak yiyerek, gidip geldiðimizi, mahkemede askerlerin beðenmediði bir þey söyleyenin nasýl dayak yediði günleri hatýrladým.

Haklarýnýzý aramanýza hiçbir þey demiyorum. Ýnsani her hakkýnýzýn verilmesini de caný gönülden istiyorum.

Ama hiç olmazsa bunu yaparken, bir taþla iki kuþ vurma anlayýþý ile hem bugüne vurup, hem de 12 Eylül dönemini cici göstermeye çalýþmayýn.

Sevgiyle kalýn.


Ergün EÞSÝZOÐLU

17.12.2012

Son Güncelleme Tarihi: 22 Aralýk 2012 00:29

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.