Emin Yeðinboy'dan 2 film, 1 yönetmen

06 Mayýs 2009 01:40 / 2415 kez okundu!

 


Ýki hafta boyunca sinema yazýlarýndan uzak kaldýðýmýz Sevgili Yeðinboy, bu kez iki film birden tanýtarak kendisini affettiriyor: STATE OF PLAY (Devlet Oyunlarý) ve X-MAN THE ORIGINS: WOLVERINE (Wolverine'nin Geçmiþi ve Bugünü). Sadece bununla da kalmýyor; "sýradan insanlarýn yönetmeni" Ken Loach'u tanýtýyor. Ýyi okumalar diliyoruz...

KAHRAMAN GAZETECÝNÝN DÖNÜÞÜ

DEVLET OYUNLARI – STATE OF PLAY
YÖNETMEN: KEVIN MACDONALD
OYUNCULAR: RUSSEL CROWE, BEN AFFLECK, HELLEN MIRREN 

Araþtýrmacý gazeteci serüvenleri sinemada ayrý bir kategori olabilecek zenginliðe sahip olmamasýna karþýn etkileyici kahramanlar yaratmýþtýr. ‘It Happened One Night-Her Þey Bir Gecede Oldu’da (1934) Peter Warne (Clark Gable), ‘All the President’s Mann-Baþkanýn Bütün Adamlarý’nda (1976) Carl Bernstein (Dustin Hoffman) ve Boby Woodward (Robert Redford), ‘Good Nights,Good Lucks-Ýyi Geceler, Ýyi Þanslar’ (2005) Edward R. Murrow, Zodiac’ta (2006) Robert Graysmith (Jack Gyllenhall ve Rober Avry (Robert Downey Jr.) bu konuda en iyi anýmsanan karakterler. 

Bu kez Russel Crowe’un canlandýrdýðý Call McAffrey tam çekirdekten yetiþme eski tarz bir gazeteci. Saçlarý gibi daðýnýk hayatý, külüstür arabasý, bakýmsýz göbekli vücudu ile bu günün bakýmlý, sosyal, etkin gazetecileriyle tam bir tezat. Sanki hýzla masasýna oturup bir sigara yaktýktan sonra bilgisayarda deðil de daktiloda yazýsýný yazmak ona daha çok yakýþacakmýþ gibi duruyor. Bir politikacý sekreterinin ölümüyle ilgili gerçeðin peþinde koþturuyor. Uyguladýðý yöntemlerin detektif/polis sýnýrlarýna kaymasý kaçýnýlmaz oluyor yer yer. 

Böyle bir hikayenin olmazsa olmazlarýndan huysuz ve sürekli yazý isteyen yayýn yönetmeni Cameron (Helen Mirren) ise gerçeðin deðil, ne olursa olsun haberin peþinde. Bir holding tarafýndan satýn alýnan gazete Washington Globe çalýþanlarýnýn iþ güvenliðini saðlayabilmesi için daha fazla satmalýdýr. Cameron bir tek bununla ilgilenmektedir. 

Çýtýr gazeteci kadrosunda ise Rachel McAdams’ýn canlandýrdýðý Della’nýn bir þekilde Call ile ayný haber konusunda yolu kesiþiyor. Bundan sonrasý senaryonun yapacaðý ufak tefek sürprizlere kalýyor. Onlarý da politikanýn sahte ve kirli yollarý halledince ortaya ortalamanýn üzerinde, aksamadan yürüyen, ufak tefek mantýk problemleri dýþýnda sorunlarý olmayan film karþýmýza çýkýyor. Ben Affleck mimikten yoksun yüzüyle iyi mi kötü mü olduðu belli olmayan politikacý kimliðine cuk diye oturmuþ. 

Dürüst, cesur gazeteci karakterini tekrar hatýrlatan, bu günden daha çok düne ait baþarýlý bir yapým. 

***

WOLVERINE’NÝN GEÇMÝÞÝ VE BUGÜNÜ 

X-MAN THE ORIGINS: WOLVERINE 
YÖNETMEN: GAVIN HOOD
OYUNCULAR: HUGH JACKMAN, LIEV SCHREIBER,RYAN REYNOLDS 


Bir çok mutant kahramandan oluþan X-Man ekibi artýk yoluna tek tek devam edecek gibi gözüküyor. 

Ýlk olarak Wolverine sahne alýyor. Wolverine’i baþlangýca dönerek tanýyoruz. Batman, Hulk filmlerinde olduðu gibi, kahramanýn geçmiþine gidip nasýl süper güçlere sahip olduðunu öðreniyoruz. Asýl adý Logan olan kahramanýn çocukluk yýllarýndan itibaren neler yaþadýðýna ve nasýl Wolverine olduðuna tanýklýk ediyoruz. Kanada hükümeti tarafýndan yürütülen Weapon X projesinde toplanarak süper askerler yaratýlmak istenen mutantlar arasýna katýlýr. Bu proje kapsamýnda mutantlara bir çok deney yapýlýr, bunlarýn sonucu ya yaþamlarýný yitirir ya da mahluka dönüþerek ortadan kaybolurlar. Logan‘ýn bedenine verilen Admantium onun iskelet sisteminin yerini almýþ ve onu ölümsüz kýlmýþtýr. Bir süre sonra Logan projeden kaçar. Deneyin diðer bir üyesi Sabretooth olarak anýlan Victor (Liev Schreiber) ise geçmiþte Logan ile olan dostluðuna raðmen onu yok etmekle görevlendirilir. 

Bryan Singer’ýn serinin ilk üç filminden sonra yönetmenlik koltuðunu 2005’te Yabancý Film Oscar’ýný Toots ile kazanan Güney Afrika kökenli Gavin Hood’a devretmiþ. Hood Wolverine’nin insani yönlerini ve mutant vahþiliðini dengelemeye çalýþmýþ. Onun normal insan olarak yaþamýný sürdürmeye gönüllü olduðunu fakat mutant özelliðinden dolayý rahat býrakýlmadýðýný ön plana taþýyor. Onu avlamak için izleyen Sabretoth ona ‘senin özün bu, bundan kaçamazsýn’ diyor. Artýk Wolverine’in söz konusu olduðu bir filmi Hugh Jackman olmadan düþünmek mümkün deðil. Fizik ve artýk ruh olarak da mükemmel bir uyum içinde. Eski dost, yeni düþman Sabretoth’da Liev Schreiber oldukça iyi bir oyuncu seçimi olmuþ. 

Son dönemin baþarýlý senaristlerinden David Benioff’un üç yýlda yazdýðý senaryo günümüz dünyasýna uyan, bilimkurgusal veya metafizik olaylarýn daha uzaðýnda kalan salt aksiyon ile seyircisini eðlendiren bir yapým. 




***

KEN LOACH VE SIRADAN ÝNSANLARI

Ken Loach’u kýsaca ‘sýradan insanlarýn yönetmeni’ olarak tanýmlamak mümkün. Sýradan insanlarýn kendi sosyal çevreleri içindeki gündelik yaþamlarýný, baþarýlarýný, yenilgilerini gerçeklik duygusundan kopmadan adeta bir belgesel çekercesine yansýtýr. Bireyin yaþamýnda yaptýðý seçimlerin, maðlubiyetlerinin yalnýz kendi eseri olmadýðýný, çevre baskýsýnýn, yaptýrýmlarýnýn sonucu, hatta bir gerekliliði olduðunu gösterir. Taraf tutar, solcu ve radikal kimliðinin gereði haksýzlýklarýn ardýndaki sömürücü güçleri yalýn bir dille eleþtirir. Bu deðiþmez duruþu Loach’un birbirinden çok farklý iki filminden bahsetmeyi mümkün kýlmaz. Alt sýnýf insanlarýn dramlarýný anlatmak duygularý yumuþatan melodram riskini de birlikte taþýr. Bu duruma düþmemek Loach için bir görevdir; bunun için oyuncularýný genelde tanýnmamýþ veya profesyonel olmayan oyunculardan seçer, özgür diyaloglarý, doðal ýþýðý, gerçeklik duygusundan kopmayan direk bir sinematografiyi tercih eder. Karakterlerini sever, onlarýn arkasýnda durur, sýrtlarýný sývazlar fakat onlar için asla aðlamaz, aðlanmasýný da istemez. Kararlarýna saygýlýdýr; sonucun onlar için kötü olacaðýný bilse de müdahale etmez. Sonuç olarak, bu yaþam tüm seçimleriyle onlarýndýr. Ýçindeki adalet anlayýþýný asla duygularýna yem etmez. Onun kaybeden iyi insanlarýnýn arkasýnda yürek buran bir müzik hiçbir zaman duyulmaz. Baþ karakterleri hayranlýk duyulacak kahramanlar deðildir. Hepsi etten kemikten, hatalarýyla yaþayan insanlardýr. 

1936 doðumlu yönetmen, hukuk öðrenimi sonrasý kýsa bir süre tiyatro oyunculuðu yapar ve BBC televizyonuna girer. 1967'de çektiði ilk sinema filmi olan Poor Cow’da (Düþen Kadýn) kenar mahallede yaþam mücadelesi veren bir kadýný anlatýr ve filmin gerçekliðini desteklemek için TV habercileri gibi aralara halkla söyleþiler koyar. 1969'da çektiði ikinci film Kerkenez’de (Kes) Ýþci sýnýfýnýn kötü yaþam koþullarýný Yorkshire’daki bir madenci kasabasýnda geçen öyküsünde anlatýr. Kapitalist sýnýfý keskin bir dille eleþtirirken, düzenin kurbaný genç bir adamda öyküsünü þekillendirir. Sonra sýrasýyla Aile Hayatý (Family Life 1971), Kara Jack (Black Jake 1979), Bakýþlar ve Tebessümler (Looks and Smile 1981), Gizli Dosya (Hidden Agenda 1990) filmlerini yapar. Bilhassa son iki film ile Ýngiliz toplumuna bitmez tükenmez eleþtirilerini sürdürür. Bakýþlar ve Tebessümler de iþsizliðin gençlik hayallerini nasýl tükettiðini anlatýr. Cannes Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü alan Gizli Ajanda ise Ýngiliz Polisi’nin Kuzey Ýrlanda’da yaptýðý þiddeti ve provakasyonu yansýtýr ve Ýrlanda meselesine ilk yaklaþýmý olur. Artýk izlenen bir yönetmendir ve daha olgun filmler yapma dönemine gelmiþtir. Bu dönemin ilk filmi Ayak Takýmý (Riff- Raff 1991) olur. Londra’nýn kenar mahallerinde yaþayan ayak takýmý insanlarýn yaþamlarýný mizaha kaçan bir dille anlatýr. Bir sonraki filmi Yaðan Taþlar 'da (Raining Stones 1993) ise ayný temayý Manchester’in kenar mahallerine kaydýrýr. Film bir kez daha Cannes Jüri Özel Ödülü kazanýr.

1995 yýlýnda çevirdiði Ülke ve Özgürlük (Land and Freedom) siyasal sinemanýn en seçkin örneklerinden birisi olur. Ýspanya iç savaþýna katýlmýþ bir Ýngiliz’in gözünden faþistlere karþý savaþ ve sol fraksiyonlar arasýndaki tutarsýzlýklar anlatýlýr. Loach solcularýn arasýndaki anlaþmazlýklarýn, savaþýn belki de savaþlarýn kaybedilmesindeki payýn önemini vurgular. Yönetmen Carla’nýn Þarkýsý'nda (Carla’s Song 1996) Glaskow’daki otobüs þoförüyle Sandinist gerilla bir kýz arasýndaki aþktan yola çýkarak Nicaragua’daki iç çekiþmelere ve gerçeklere yöneltir kamerasýný. Adým Joe (My Name Joe 1999) ise Glaskow’da amatör bir futbol takýmýnýn antrenörlüðünü yapan, alkolik Joe’nun buruk yaþamýný anlatýr. Peter Mullan‘ýn mükemmel performansý bu kiþisel filmin en güçlü yaný olur. Ýlginç olan aðýr Ýskoç aksaný nedeniyle film Amerika’da Ýngilizce alt yazý ile gösterilir. Afili Delikanlý'da (Sweet Sixteeen 2002) bu kez on altý yaþýndaki Glaskow’lu Liam’ýn dramý vardýr. Uyuþturucu satýcýlýðýndan hapiste yatan annesinin hapisten çýkacaðý günü dört gözle bekleyen Liam ona sýcak bir yuva hazýrlamak istemektedir. Ýþsizlik ve hoþ görüsüz toplum onun aþamadýðý sorunlardýr. Genç yaþýnýn ataklýðý onu kaçamadýðý bir sona sürükler. Amerika’da bir grevi öykülediði Ekmek ve Güller'den (Bread and Roses 2000) sonra Demiryolcular'da (The Navigators 2001) özelleþtirilen demir yollarýnda çalýþan iþçilerin her an iþten atýlma korkularýný, sermaye tarafýndan ezilmelerini anlatýr, Bu film usta yönetmenin kiþisel anti global manifestosu olur adeta. 11 Eylül sonrasý artan Müslüman/Hýristiyan çatýþmasýný Pakistanlý Casim ve Glaskowlu Roisin arasýndaki aþký öykülediði Duygudan da Öte-(Ae Fond Kiss 2004 ) filminde yorumlar. Duygudan da öte olan kültürel uyumsuzluðu iki taraf ta engelleyemez. 


Özgürlük Rüzgarý (The Wind That Shakes The Barley 2006) ise Ýrlanda sorununu baþtan alarak 1920'li yýllardan itibaren ÝRA’nýn kuruluþunu, kardeþin kardeþi nasýl vurduðunu, Ýngiliz askerinin yaptýðý zulmü etkileyici görüntülerle ve epik bir sinematografi ile anlatýr. Bu film yönetmene bir kez daha Cannes’da 2006 En Ýyi Film Ödülü'nü kazandýrýr. Özgür Dünya (It’s Free World 2007) kaçak iþçi sorununu, onlarýn sömürülmesini tüm çýplaklýðýyla gösterir. Bu iþte iyi niyetli bir iþ veren olmadýðýný iki kadýn baþ karakterinin tutarsýzlýðýnda yansýtýr Loach. 

Ken Loach, popülist sýnýrlarýn uzaðýnda anlattýðý gerçek öyküler ile yaþayan en tutarlý yönetmenlerden birisi olmayý sürdürüyor. Artýk onun için dönüþ yok. 

Emin Yeðinboy
06.05.2009

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
10 Temmuz 2009 13:49

emin yeginboy

yazýlarýmý beðendiðiniz için tþkler, yazýlarým alýntý veya çalýntý deðildir. Sinema yazmak benim için çok haz aldýðým bir yan uðraþýdýr, böyle bir hazzý çalýntý veya alýntý yaparak bölemem görüþlerinizi her zaman beklerim tekrar tþkler.EMÝN YEGÝNBOY  

01 Temmuz 2009 20:28

gerçekten çok teþekkürler film yorumlarýnýz ve makaleleriniz eþsiz güzellikte fakat bunlar çalýntý deðil mi?
09 Mayýs 2009 10:59

emin yeginboy

Övgüleriniz için tþk sayfanýn görselliðini yaratan editör ekibime tekrar tþk sunarým.

Bundan sonra önemli yönetmenleri sinemayý sanat olarak gören onunla yeni ufuklar açmaya yönelik yönetmenleri, klasik sinemayý yaratan ustalarý, baþyapýt düzeyinde filmleri bu köþede okuyabileceksiniz.Bu konuda yazýlarý on beþ günde bir güncellemeyi planlýyorum. Besson, Truffaut, Kitano, Wai, Chabrol hepsi sýralarý geldiðinde bu köþedeki yerlerini alacak, Gelecek haftaki yönetmen yine hepinizin tanýmaktan büyük mutluluk duyacaðý bir isim. Svgr

06 Mayýs 2009 12:32

sultan

Emin Bey, yine bize bir sinema þöleni yaratmýþsýnýz. Teþekkür ederiz. Görseller de çok iþtah açýcý olmuþ.  
06 Mayýs 2009 09:31

deepblueeagle

ken loach için teþekkür ederiz. filmlerini çok sevdiðimiz, sade sinemanýn en sevdiðimiz yönetmenlerinden o. kes, riff raff, karlanýn þarkýsý, ülke ve özgürlük, özgür dünya, sinema sanatýný bize sevdiren filmlerdendir. bir de mike leigh yazarsanýz memnun oluruz. sinemayý sanat yapan filmleri, yönetmenleri tanýtmakla sinema sanatýna katkýda bulunmuþ oluyorsunuz. wong kar wai, zhang yimou, luc besson, cronenberg, lynch, eric rohmer, werner herzog, c.lelouch, c. chabrol gibi yönetmenleri de tanýtsanýz ne güzel olur. keþke sinema salonlarýndan hiç çýkmasak. :)
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.