Başka bir kıyı mümkün: İnciraltı, EXPO ve İzmir’in gündelik hayatı için gelecekçi öneriler

05 Mart 2012 13:46 / 5207 kez okundu!

 


On beşinci yüzyıldan beri ivmelenen düşünsel süreçler ile on sekizinci yüzyıldan itibaren hız kazanan teknolojik gelişmelerin yarattığı modernleşme deneyiminin dünyaya mutlu bir gelecek getireceğine inanmış olan insan, ne yazık ki yirminci yüzyılda kendisini sömürü, savaş, kan, acı, gözyaşı, açlık, yoksulluk, isyan gibi hallerin orta yerinde bulmuştur.

Küreselleşme ve bilişim kavramlarıyla açıklanan gelişmelerin dünyaya egemen olduğu yirmi birinci yüzyıla gelindiğinde ise karşımızda bir taraftan kötülüklerle dolu yakın tarihin yaralı, aç, yoksul bıraktığı coğrafyaların gerçekliği, diğer taraftan da her geçen gün daha hızlı, daha tüketici, daha yalnızlaştırıcı hale gelen bir gündelik hayat vardır. Bu dünyanın mekânsal karşılığı, kimi zaman insanların birbirini kırıp geçtiği, evsiz, susuz, elektriksiz, yalınayak insanların yaşadığı yoksul kentler; kimi zaman da en büyük, en yüksek, en şaşırtıcı binalara sahip olmak isterken “tekdüzeliğin yarattığı sıkıntı, bina yoğunluğunun yarattığı sıkışmışlık-boğulma, fazla devinimin yarattığı tükenmişlik, tanıdık kodların yenilenmelerle yok olmasından kaynaklanan yabancılaşma” gibi hallerle yüz yüze gelen varsıl kentlerdir.

Peki, insan bu döngüye daha ne kadar süreyle katlanabilir? Deniz çoktan bitti; kıyı yoruldu; yine de başka bir dünyanın mümkün olduğuna inanmak ve kentlerin elinde kalan son hayat boşluklarını doldurmadan önce farklı gelecek olasılıkları üzerine düşünmek zorundayız. İnsan-doğa-evren ilişkisini sorguladığı kitaplarından birine “Boşluk Bakışımın Biçimini Alıyor” adını veren astrofizikçi Hubert Reeves’in de söylediği gibi boşluk bakışımızın biçimini alacak. Doğa ve doğaya uyumlu yaşam biçimleri her geçen gün daha çok özlenirken, insanın taşıyabileceğinden daha hızlı bir devinimin içinde kalan büyük dünya kentlerinde doğayı yerleşimlere entegre etmek için çözümler aranıyor.

Yirminci yüzyılın ortalarından itibaren yoğun-sıkışık yapılaşılan, yeşili yok edilen, kıyı kullanımından uzaklaşılan bir kent haline gelen İzmir’deki “son mavi-yeşil boşluk”, “herkes için ulaşılabilir rekreatif potansiyelli son kıyı” ve “boşluktan anlam kazanan bir bellek alanı” olan İnciraltı’nın geleceği, “ekolojik-kentsel modellerin tartışıldığı dünya gündeminin” içinde önemli bir gerçekliğe karşılık geliyor. Tarımsal aktivitesini ve kuş yaşamı gibi doğal niteliklerini geçmişten bugüne değin sürdürmenin yanısıra, “rekreatif, sportif, siyasi, sanatsal, doğal vb. bellek katmanlarına” sahip olan İnciraltı boşluğunun geleceği için, apartman, otel, alışveriş merkezi, kruvaziyer limanı, üniversite, gökdelen, EXPO tesisleri vb. bir dizi yapılaşma önerisi gündemde… 1940’lar, 1950’ler, 1960’larda “kentin modern plajı olarak kullanılan”, denizin kirlendiği 1970’lerin başında “6. Uluslararası Akdeniz Oyunları sporcu konaklama tesisini barındıran”, tesisin yurda çevrilmesinden sonra 1970’lerin “sol merkezli örgütlenme ve eylemlerine” tanık olan, 1980’lerde “fotoğraf, sinema, edebiyat vb. sanatçıların üretimleri için mekân-konu sağlayan” ve günümüzde de “kentin orta-yoksul sınıfının gezinti-dinlenme amaçlı erişebildiği son yakın kıyıyı oluşturan” İnciraltı’na ne olacak?

İnciraltı’nı yapılarla doldurmak ve onu kentin çoğu yerinde olduğu gibi tekdüze-sıkışık bir mekâna, yorgun gündelik hayatımız için hiçbir farklı öneri getirmeyen sıradan bir yere dönüştürmek tek çözüm mü? Başka bir kıyı mümkün… Yapılarla boğulan İzmir’de “Kentliler İçin Bir Kıyı” kurgulamak…İnciraltı’nı sağlıklaştırarak İzmir kenti için “doğa temelli rekreatif hizmet” verebilecek bir ortama dönüştürmek… “Doğa ile uyumlu minimalist bir yapılaşma ve küçük-orta ölçekli işletmeler sistemi” aracılığıyla “doğayı kentsel normlarda hizmet alarak yaşama olanağı verecek bir doğa işleri dizisini” hayata geçirmek… Doğa ve kent açısından “büyük”, yapılaşma ve işletme kurgusu açısından ise “küçük” düşünmek… Bölgedeki toprak yapısı ile su rejiminin iyileştirilmesi için gereken çalışmaları başlatmak ve işletme-finans modeli açısından teknik destek verebilecek kurumsal sistemleri kurmak… İnciraltı-Bahçelerarası bölgesini doğa temelli rekreasyon hizmeti ile güçlendirirken, konaklama, ticaret vb. işlevli yeni, iri yapılaşmaları halihazırda kötü yapılaşmış olan Balçova’yı sağlıklaştırmak üzere bu bölgeye kaydırmak…İnciraltı’nda “kahvaltı bahçeleri, balık-et ve yerel yemek lokantaları, balık-ekmek sandalları vb. yeme-içme hizmeti”; “ata binme, inek, koyun, keçi, tavuk vb. evcil hayvanlarla yakınlaşma ve üretim biçimlerini tanıma, kuş bahçeleri ve doğada kuş gözlem üniteleri dolayısıyla kuş türlerini tanıma vb. hayvanlarla yakınlaşma hizmeti”; “doğada koşu-yürüyüş parkuru, yüzme havuzu, jimnastik tesisi, yelken tesisi vb. spor hizmeti”; “kır düğünü bahçeleri, müzikhol bahçeler, açıkhava sineması-tiyatrosu, doğal galeri, doğada sanat atölyeleri vb. eğlence-kültür hizmeti”, “geliştirilecek kent ormanı aracılığıyla orman yürüyüşü ve ağaçlarla iç içe bir kıyıda piknik vb. doğada ücretsiz zaman geçirme hizmeti”, “çocuklar ya da büyükler için kurulabilecek çadır kampları vb. konaklama hizmeti”, “balıkçılık, gündüz ve gece hizmet verebilecek gezi tekneleri, sandal kiralama vb. denizle yakınlaşma hizmeti” “sezonluk kiralanabilecek hobi bahçeleri vb. toprakla ilişkili üretimleri deneyimleme hizmeti”, “ziyaretçilerin satın alacakları çiçekleri toplayacakları ve bu arada isterlerse kafe hizmeti alabilecekleri seralar, narenciye-sebze bahçeleri vb. doğayla yakınlaşma hizmeti”, “eski plaj, gazino, kamp, kahve vb. tesislerin alanları ile 6. Uluslarası Akdeniz Oyunları konaklama tesisinin ve siyasi tarihe konu olmuş alanların işaretlenmesi, Yenikale’nin, İzmir kayıklarının varlığına konu olan süreçlerin bilgisinin mekâna getirilmesi vb. bellek mekânları hizmeti”, “denizin temizlendiği bir gelecek olasılığı paralelinde yürütülecek çalışmalar aracılığıyla hayat bulabilecek günübirlik denize girme hizmeti” verebilecek gelecekçi bir dönüşüm sürecini başlatmaya cesaret etmek…

Yirmi birinci yüzyılın bilişim olanakları içinde tıpkı Eurovision, Dünya Güzellik Yarışması vb. organizasyonlar gibi eski önemini çoktan yitirmiş bulunan EXPO ise eğer İzmir’e gelecek olursa, “gündelik hayatımızın geleceğine karşılık gelebilecek ekolojik-kentsel bir dünya için yeni yollar” önermeli… EXPO merkezi, İnciraltı’nın geleceği için tasarlanacak minimalist-ekolojik yapılaşmanın bir parçasını oluşturmak üzere bu kıyıda yer alsa bile, diğer birimler tıpkı tarihi kentlerde gerçekleştirilen EXPO organizasyonlarında uygulandığı gibi kentin farklı bölgelerinde konumlandırılabilir. “Mavi-yeşil” sıfatını uzun zaman önce yitirmiş olan İzmir için “doğa temelli rekreasyon imkânlarıyla sağlık sunacak, minimalist-ekolojik yapılaşmış bir İnciraltı modelinin parçası olacak ve bu merkezden dönüşüm alanlarını-ulaşım sistemlerini sağlıklaştırmak üzere kente yayılacak EXPO birimleri” düşleyebiliriz….

Başka bir EXPO mümkün… Başka bir İnciraltı, başka bir kıyı, başka bir hayat, başka bir dünya…


Emel KAYIN


05.03.2012

Son Güncelleme Tarihi: 07 Mart 2012 19:10

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
02 Ağustos 2013 17:51

Selçuk Oğuz

Bir başka kıyı, bir başka kent, bir başka yaşam olanaklı...

İşte İzmir'in mimar yazarı Emel Kayın'dan bu olanağı gösteren güzel bir yazı... Emeğine sağlık Emel Kayın...

Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.