Dünyayı ‘Küresel Vicdan’ kurtaracak - Murat Çetin

31 Ekim 2011 13:54  

 

Dünyayı ‘Küresel Vicdan’ kurtaracak - Murat Çetin

'Deprem bölgesinde kar yağışı bekleniyor’ haberi düştü şimdi ajanslara, belki yazı çıkana kadar kendisi de düşmüştür.

O yüzden, Van’ın üstüne kar beyaz çarşafını örtmeden; soğuk ulumasını kesmeden kurdun; kömürsüz tezeksiz, sobasız ekmeksiz, başını sokacak bir dam bulamadan yakalanmasın diye kışa Vanlılar, kış kışlığını etmeden seferber oldu devletten önce halk...

Vicdan da depremle gündeme geldi.

Acıyı bal eylemek

Depremin yaralarını sarmak için koşturan halkın hızına devletin yetişemediğinin görüntüsü, devletin tel tel olmasa da dökülmesi yanında bir şeyi daha ortaya çıkardı ki o da ‘vicdan’dı.

Elbette dayanışmacıydık, yardımseverdik ama üç gün önce doğum günü olan Ahmet Kaya’yı linç eden vicdansızlığın bu toplumdan çıktığını unutmamak gerekiyor.

Kaldı ki inkâr edilemez bu dayanışmacı ruhumuz herkesi çok etkilemiş olmalı ki The Economist Dergisi iki gün önceki başyazısında bunun altını çizme gereği duyuyordu:

“Bazen bir trajedi gerekir. Türkiye’nin Kürt çoğunluklu Van ilini 23 ekimde vuran ve yüzlerce insanın ölümüne yol açan deprem, bir dayanışma rüzgârı estirdi. Milyonlarca Türk, yardım kampanyalarına bağışta bulundu. Gönüllü konvoyları, İstanbul’dan binlerce kilometre uzaktaki Van’a, İran sınırındaki bu yoksul ve dağlık bölgeye enkaz altında kalanları kurtarmak için gitti.”

Belki cehalet, belki çaresizlik, belki de başka bir sebepten ölümle koyun koyuna yaşamaya alışmış, acının her türlüsünü tatmış bu vakur coğrafyaya yönelik, nefretinden, ağzından çıkanı kulağı duymayanlara ise cevabı bu toplum gene vicdanı ile verdi.

‘Biraz kül biraz duman’

Üzülmek için kafasına göre ‘ölüm’ seçenler ‘kamu vicdanı’nda yargılanırken, ölümüne düşmanlıklar bile ‘cehennemin öteki adı’ yokluğu, yoksunluğu, terörü ve depremi bir arada yaşayagelmiş bu toprakların dışında kaldı neyse ki...

O topraklar ki aynı ülkenin bir bölgesi olarak hâlâ ‘sürgün’ yeri olarak addedilir. Mahmut Makal’ın ‘Yer Altında Bir Anadolu’ kitabında anlattığı türden empati yapılamayan trajikomik hayatlar yaşanır:

“Tezek kendi kendine yanıyor, alevsiz bol duman verip sonra kül oluyor. ‘Biraz kül biraz duman’ deyimi aslında tezeğin tanımını yapmaktadır. Bu yüzden, tezek kullanan Anadolu köylüsünün de hali küldür. Vaktiyle yakıt parası isteyen bir müdüre İstanbul’dan tel çekmişler Doğu’ya:

-‘Bu tezek nasıl bir şeydir, kalorisi nedir, bildirin de parasını ona göre yollayalım.’

Taşralısının nasıl ısındığını bilmeyen ‘saray adamları’na Van’daki müdürün karşılık telgrafı şöyleymiş:

-‘Tezek boktur, kalorisi yoktur.’”

Şimdi sadece Türk halkı değil, tüm dünya, İsrail gibi düşman da olsa, Van gibi sürgün yeri Doğu’ya da olsa yardıma koşuyor; ‘acıları ortak’ kılan bir duyguyla harekete geçiyor...

Acılar yerel, ‘vicdan küresel’

‘Aşağı tükürsen bıyık, yukarı tükürsen sakal’, örgütle devlet arasına sıkıştığı gibi ölümle yaşam arasına sıkışık yaşayan, şimdi de depremin vurduğu halka, özellikle Hakkâri’nin Çukurca İlçesi’nde 24 askerin şehit olmasının ardından ve hâlâ durmayan şiddet olayları ve ölümlere karşılık, daha on gün önce polis eşini Güroymak’ta PKK mayını sonrası kaybeden İnci Kılıçaslan’ın, Van Depremi sonrası yardım seferberliği başlatması gibi ‘insanlığın içini ısıtan’ yardım harekatını görünce, Mehmet Altan’ın ‘Küresel Vicdan’ kitabının bu konularla bir ilgisinin olması gerektiğini düşündüm. Öyleydi...

Birçoğunun ilk görev yeri olan Van’da, neredeyse ders verdikleri kalabalık sınıflar kadar çok öğretmenin yoklama listesine ‘yok’ yazıldığı deprem kadar vurucu bir başka depremle başlıyordu kitap amacını anlatmaya...

“Ben ‘küresel vicdan’ ihtiyacının yakıcılığını ilk kez yedi yıl önce hissettim. 26 Aralık 2004 tarihinde Endonezya’nın Sumatra Adası’nın batısında, Richter ölçeğine göre 9.15 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Hint Okyanusu’nda meydana gelen bu deprem bilim çevrelerince ‘Güney Asya,’ ‘Sumatra,’ ‘Endonezya’ ya da ‘Sumatra-Andaman’ Depremi olarak adlandırıldı. Depremin oluşturduğu tsunami kıtalararasında dolaşarak büyük can kaybına ve ekonomik zarara neden oldu. Depremden ve özellikle tsunamiden dolayı 283.100 kişi hayatını kaybetti. Bu deprem, yüzyılımızın en ölümcül depremi oldu.

Maliyeti oldukça düşük bir ‘tsunami erken uyarı sistemi’ yoksul ülkelerin bölgesine kurulmadıysa, ABD üssüne bir şey olmuyor da yanı başında iki yüz bin kişi ölüyorsa, burada bir vicdan sorunu var demektir.

Bu, ‘küreselleşmenin vicdanı’nın eksikliğidir. Başta Amerika olmak üzere, herkes ‘küresel vicdan’ını gözden geçirip, bir dünya bireyi olma sürecini yerine getirmek zorunda. 200 bin insanımızın hayatına mal olan tsunami felaketi, ‘küreselleşmiş birey’i ve ‘küresel vicdan’ı yaratabilecek mi?

Bütün dünyayı vatanımız, bütün insanları da vatandaşımız olarak görebilecek miyiz?

Bu soruları sormanın ve cevaplar aramanın zamanı geldi. Bu kitabın da bu bakımdan bir başlangıç olmasını umuyorum.”

‘Küresel Vicdan’ kurtaracak

Mehmet Altan, Van Depremi ertesinde herkesin bir kez daha sorduğu soruyu, ‘Küresel Vicdan’ çerçevesinde, depremden önce yazdığı kitabında sormuş: ‘Felaketlerin çaresi bulunduğu halde, neden uygulaması herkesi kapsar hale gelmedi’?

Bu olumsuz tabloya rağmen Altan, tüm dünyanın deprem ertesinde yardıma koşmasını ise şöyle açıklıyor:

“Küresel vicdan sadece kendi içinde yaşadığı toplumdan değil, dünyanın her coğrafyasından sorumlu olmayı gerekli kılıyor.”

Sadece Türkiye’deki depremden sonra, çatışmalara rağmen ortaya çıkan dayanışma ve vicdan duygusu mu? Amerika’dan dünyaya yayılan ‘işgal’ eylemleri de Yunanistan’ı ve Avrupa’yı kurtarmak için seferber olan dünya ülkeleri de Mehmet Altan’ın kitabında sorduğu ‘bütün dünyayı vatanımız, bütün insanları da vatandaşımız olarak görebilecek miyiz’ sorusunun cevabını veriyor sanırım.

İngiltere’de özel bir araştırma şirketinin üç bin yetişkinin katılımıyla gerçekleştirdiği anket, insanların çarşafları yeni değiştirilmiş bir yatakta yatmak ya da uzun zamandır görmedikleri bir arkadaşları ile yolda karşılaşmak gibi küçük şeylerden büyük mutluluk duyduklarını ortaya koyuyordu... Vicdan sahibi bir toplumda ve dünyada yaşamak kuşkusuz çok daha büyük bir mutluluk olmalı...

Taraf

Son Güncelleme Tarihi: 31 Ekim 2011 14:07

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0