Ulusalcı sosyalistler gene çıkmazda...

27 Aralık 2013 19:44 / 2276 kez okundu!

 

 

Doğan Tarkan'ı 25 Aralık 2013'te sonsuzluğa uğurladık, zamana emanet ettik.

"Çayın yarım kaldı, yazın yarım kaldı, gülüşün yarım
Ütopyan, ütopya hala. 

Belki de, yarım bıraktıklarımızdır zaman"
(İlhami Mısırlıoğlu)

Sevgili Doğan Tarkan'ın 24 Aralık 2013 tarihli son yazısı...

 

Ulusalcı sosyalistler gene çıkmazda...

 

İlginç bir noktaya geldik. 17 Aralık'ta başlayan yolsuzluk operasyonu, 2 bakanın çocuklarının ve Halk Bankası Genel Müdürü'nün birçok başkası ile birlikte tutuklanması ile bitmedi ama duruldu. AKP, yolsuzluk operasyonu karşısında şaşırdı ve panikledi. İlk tepki olarak sayısız emniyet müdürü görevden alındı, yerleri değiştirildi. Soruşturmayı yürüten savcının yanına 2 savcı daha atandı. Son olarak ise, savcıların yürüttüğü soruşturmalarda, emniyet görevlilerinin üslerine bilgi vermelerini engelleyen yönetmelik değiştirildi.

Açık ki Cemaat, hükümete ve AKP'ye ağır bir darbe indirdi. AKP'nin "temiz" imajı büyük ölçüde sarsıldı.

Bütün bu gelişmeler içinde bir dizi ilginç olay ortaya çıktı.
Operasyonu sürdüren savcı Zekeriya Öz, daha önce de Ergenekon soruşturmasını başlatmış ve sürdürmüştü. Bugün Öz'ün soruşturmasını heyecanla izleyenler, o dönemde Zekeriya Öz için söylemediklerini bırakmamışlardı. Oysa Öz, o gün de, bugün de doğru olanı yapıyor; o gün derin devletin bir saldırı örgütünü ortaya çıkarıyordu, bugün de yolsuzlukların üzerine gidiyor. O günlerde "yesinler birbirlerini" diyenler veya "Türkiye'de darbe olmaz" tezini savunanlar veya "ABD'nin izni olmadan yaprak bile kıpırdamaz" diyenler, bugün coşkuyla ayaktalar. Darbelere karşı "tabii canım biz de askeri darbelere karşıyız" deyip yerlerinden kıpırdamayanlar, hatta darbelere karşı sokağa çıkan güçlere sürekli saldıranlar, bugün ayakta ve sokakta.
Yolsuzluklara karşı bir operasyon varken elbette sokakta olacağız. Elbette yolsuzluk operasyonunun sonuna kadar gitmesini isteyeceğiz, elbette kapitalizmi, bu hükümeti sonuna kadar teşhir edeceğiz, yolsuzluğa bulaşan bakanların istifasını isteyeceğiz. Ama dün de darbelere karşı sokakta olmak, lav silahlarına boru diyen İlker Başbuğ'a "çeneni kapa" demek gerekirdi.
Dün, darbelere karşı, askeri vesayete karşı mücadelenin başını ne yazık ki devrim, emekçiler çekmiyordu. Egemen sınıfın bir kanadı ile bir başka kanadı mücadele ediyordu. Bu mücadelede işçi sınıfı ve sosyalistler, sadece askeri vesayetin dağıtılmasını savunabilirlerdi, atanmışlara karşı seçilmişlerin yanında tutum alabilirlerdi. Nitekim işçi sınıfı, emekçiler, bu ülkenin tüm yoksulları, gerçek sosyalistlerle birlikte böyle yaptılar, bir kısım sosyalist ise tarihi bir karar verdi ve ulusalcı bir tutum alarak yeni bir nitelik kazandı: Ulusalcı sosyalist.
Ulusalcılar bugün süren operasyonun içinde antiemperyalizm aramıyorlar. Oysa dün darbelere, askeri vesayete karşı mücadele, onlara göre ABD emperyalizminin bölgeyi yeniden şekillendirmesinin bir parçasıydı ve AKP'yi de bu yeni düzen içinde öne çıkarmayı planlıyordu.
Ulusalcı sosyalistler, Suriye'ye de sadece bu açıdan baktılar. Suriye'de Esad rejiminin antiemperyalist ve laik olduğunu düşündüler ve ABD'nin yeni dizaynı içinde BAAS rejimini yıkmak istediğini, Türkiye'de de AKP'nin bu amaca hizmet ettiğini söylediler.
Oysa kısa zamanda anlaşıldı ki, AKP'nin hedefleri ile ABD'nin hedefleri Suriye konusunda uyuşmuyordu. Nitekim Esad rejiminin kimyasal silah kullanımından sonra, ABD, Suriye politikasını radikal bir biçimde yeniledi ve şimdi Esad ile anlaşma içinde. Türkiye'de ise AKP ortada kalmış durumda.
Askeri vesayete karşı mücadele günlerinde, Ergenekon, Balyoz davalarının sürdüğü ve sonuçlandığı günlerde, Türk ulusalcıları hep bir ağızdan yargının AKP'nin kontrolünde olduğunu iddia ediyorlar ve yargı kararlarını meşru görmüyorlardı.
Doğrusu Türk yargısına hiçbir aşamada güvenilemez. Daima bütün ülkelerdeki yargılar gibi egemen sınıfa bağlıdır, esas olarak onun çıkarlarını korur. Ancak ulusalcılar bundan öteye, yargının hükümete doğrudan bağlı olduğunu söylüyorlar ve bunun da Referandum'da gerçekleştiğini iddia ediyorlardı. Bu nedenle de Referandum'da "Yetmez ama Evet" diyen büyük kitleyi aralıksız olarak suçluyorlardı. O kadar ki, trafik kazası olsa, Türk ulusalcı sosyalistlerine göre bunun nedeni sarhoş şoför değil, "Yetmez ama Evet"çilerdi.
Oysa Referandum'da üç önemli madde vardı. En önemli olarak subaylar sivil mahkemelerde yargılanabilecekti. "Yetmez Ama Evet" diyenler bunu mümkün kıldı, birçok general ve subay böylece sivil mahkemelerde yargılandı ve ağır cezalar yediler. Ulusalcılar işte bunu yargının AKP'nin kontrolünde olması olarak gördüler. Çünkü onlar askeri vesayete karşı mücadelede tarafsız değil, taraflar. Askeri vesayetten, Kemalizmden, ulusalcılıktan yanalar.
Referandum'da ikinci önemli nokta, 12 Eylül generallerinin yargılanmasının mümkün hâle gelmesiydi. Ulusalcılar, "AKP, 12 Eylülcüleri yargılayamaz" dediler ve "hayır" oyu verdiler. 12 Eylül generalleri bugün yargılanıyor ve haklarında ömür boyu hapis cezası isteniyor.
Referandum'un üçüncü önemli maddesi ise HSYK'da görev alacakların seçilme yönteminin değiştirilmesiydi. Öneri, HSYK üyelerinin seçimine hakim ve savcıları ortak ediyordu. Ulusalcılar bunu da AKP'nin yargıya hakim olması olarak yorumladılar ve askeri vesayetin tamamen kontrolünde olan eski yöntemi savundular.
Bugün AKPnin kontrolünde olduğu söylenen yargı, AKP'li bakanların çocuklarını ve yakınlarını tutukladı. Belli ki yargı, pek de AKP'nin kontrolünde değilmiş. Kontrol altında olanlar başkalarıymış!
Türkiye işçi sınıfı ve gerçek sosyalistler, dün darbeye, askeri vesayete karşı sokaktaydılar, mücadele içindeydiler, bugün de yolsuzluklara karşı sokaktalar ve mücadele içindeler.
Askeri vesayete karşı mücadelede "yesinler birbirlerini" kılıfı altında taraf olanlar ise düştükleri pisliğin içinde çırpınıp duruyorlar. Şimdi çözümü, AKP'ye karşı MHP ile ittifak yapan, İstanbul'da Sarıgül'ü, Ankara'da ülkücü Yavaş'ı aday gösteren CHP'nin yanında tutum almakta buluyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar içinde oldukları pislikten kurtulamazlar!

Doğan TARKAN

24.12.2013

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.