'Sivil diktatörlük' ve Nazilerin seçimle iktidara geldiği yalanı...

12 Kasım 2010 23:56 / 1967 kez okundu!

 


Zaman zaman öyle yazılar, notlar görüyorum ki acaba aynı ülkede mi yaşıyoruz diye düşünüyorum. Bazen de öylesine iddialarla karşılaşıyoruz ki; şaşırıyor ve “bunu yazanın tarihten hiç mi haberi yok” diye insanın sorası geliyor. Referandum oylamasında evet diyen çoğunluğun işçi ve emekçiler, yoksullar olduğu çok açık. Zengin ilçeler, semtler hayır oyu verdi. En zengin semtlerde hayır oyları daha da yüksekti. Yoksul ilçelerde ise evet kazandı, yoksulluk arttıkça 'evet' oyları da arttı.

Hayır çağrısı yapanların bir kısmı bunu açıklamaya çalışırken ister istemez 'Nazi aklayıcısı' bir duruma düşüyorlar. “Çoğunluk, işçiler ve emekçiler de yanlış bilinçle yanlış seçimler yapar. Yoksulların referandumda evet demesi böyle bir şeydir, zaten Almanya’da Naziler de, seçimle işbaşına gelmişti, işçilerden oy almıştı” diyebiliyorlar.

Naziler üstünden yapılan bu iddialar bütünüyle gerçeklerin çarpıtılması.

Almanya’da Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Alman İmparatorluğu'nun bir devrimle yıkılmasından Nazilerin iktidarı kucaklamasına kadar geçen sürede yaşananlar, sınıfların bu süre içindeki tutumları Nazilerin seçimle işbaşına gelmediğini, Alman işçi sınıfının oylarını kazanamadığını çok açıkça gösteriyor.

Alman Devrimi 1918 yılının Kasım ayında başladı ve 1923’de geri çekilmeye başladı. 1919 yılında Alman sosyalist partilerinin oyu yüzde 45.5’idi. 1920’de 3 sosyalist partinin toplam oyu yüzde 41.7’idi. 1924’de sosyalistlerin oyu yüzde 33.9’a düştü. İşçi sınıfının mücadelesinin yükseldiği devrimci günlerde orta sınıflardan işçi sınıfına doğru gelenler 1924’de geri çekilip orta sınıf, milliyetçi partilerine gittiler.

1924’den Hitlerin Başbakan olduğu 1932 yılına kadar sosyalist partilerin oyları küçük iniş çıkışlarla hep aynı kaldı. Yani bütün bu dönem boyunca işçi sınıfı istikrarlı bir biçimde sosyalist partilere, Sosyal Demorat parti (SPD) ve Alman Komünist Partisi’ne (KPD) oy verdi.

Orta sınıf partilerini oyları 1919’da yüzde 35 iken 1923’de yüzde 40.56’ya çıktı ve devrimin gerilediği yıllarda orta sınıf milliyetçi partilerinin oyları değişmeden yüzde 47 civarında oldu. Ancak, orta sınıf partilerinin kendi içindeki oy dağılımında önemli değişmeler oldu. 1920’de en sol, orta sınıf partisi olan DVP’nin oyları yüzde 4.4’den yüzde 13.9’a yükseldi ve sonra gene düştü. DVP’nin oylarındaki hızlı yükseliş ve sonra yeniden düşmenin de nedeni 1919-1923 arasındaki devrimci durumdu.

Milliyetçi orta sınıf partileri içindeki asıl değişiklik Nazilerin seçim sahnesine çıkması ile oldu. İlk kez 1924’de seçimlere katılan Naziler yüzde 6.5 oranında oy aldılar. Daha sonra 1924 ve 1928 seçimlerinde Nazi oylarının oranı yüzde 3’e ve 2.6’ya düştü. Ancak 1930 seçimlerinde Nazi oyları yüzde 18.3’e çıktı. Bu seçimlerde oylarını yüzde 10.6’dan 13.1’e yükselten Komünist Partisi seçim zaferi çığlıkları atarken Nazilerin oy patlamasını ve bu patlamanın önemini göremedi. Ne var ki Nazi oylarındaki bu büyük artışa rağmen orta sınıf partilerinin Naziler dahil oylarında bir artış olmadı. Yani aslında orta sınıf oyları diğer partilerden Nazilere kaydı.

1932 yılının Temmuz ayında yapılan seçimlerde bu kayışın boyutları daha da büyüdü. Naziler yüzde 37.4 oranında oy aldı ama toplam milliyetçi orta sınıf oyları aynı ölçüde yükselmedi. Orta sınıflar milliyetçi partiler içindeki en radikal olanı, Nazileri tercih etmişlerdi. Aynı yıl Kasım ayında yapılan ikinci seçimlerde Nazi oyları bir miktar azaldı ama toplam orta sınıf milliyetçi oylar aynı oranda kaldı. Komünistlerin ve sosyal demokratların oyu ise çok küçük oranda arttı.

Seçim sonuçlarına ilişkin bütün bu sayılar gösteriyor ki, Alman işçi sınıfı daima sosyalist partilerin yanında tutum alırken orta sınıflar ise; milliyetçilerin ve daha sonra Nazilerin yanında tutum aldılar.

Dolayısıyla Nazilerin işçi sınıfının oylarını aldığı iddiası tam bir yalan.

Elbette Nazilere oy veren ve hatta bu partinin milis örgütlenmesi olan SA içinde örgütlenen ve hatta Nazi partisine üye olan işçiler de vardı. Ancak burada bir sınıf tutumundan bahsedemeyiz. Sınıfsal tutum yukarıda da belirtildiği gibi işçiler sol partilere, orta sınıflar milliyetçi partilere oy vermiştir.

Türkiye’de de işçiler ve emekçiler Anayasa Referandumunda 'evet' demiştir, orta sınıfların üst, zengin kesimleri ve zengin sınıflar 'hayır' oyu vermiştir.

HİTLER'İ İKTİDAR YAPAN ALMAN SİLAHLI KUVVETLERİ İDİ

Nazilerin seçimle işbaşına gelmesine gelince, Hitler’in başbakan olduğu 1932 yılında Nazi oyları yüzde 33.1 idi ve iki sol partinin toplam oyları yüzde 37.3 idi. Hitleri iktidar yapan seçmenler değil Alman silahlı kuvvetleri idi.

Buradan kısaca 'sivil diktatörlük' konusuna değinirsek, ordu desteği olmadan hiçbir diktatörlük kurulamaz, yaşayamaz. Almanya’da 1919’dan itibaren devim, ordu ve onun unsurlarının oluşturduğu paramiliter örgütler tarafından bastırıldı. Rosa Lüksemburg ve Karl Liebknecht’i öldüren Freikorps eski subaylardan ve askeri okul öğrencilerinden oluşuyordu ve yakalarında gamalı haçlı rozetleri vardı.

Nazilerin milis örgütlenmesi SA ordudan ve polisten para yardımı alıyordu ve Hitler başbakan olduktan sonra bile işçi semtlerine polisin koruması olmadan giremiyordu.

Daha sonra ise; Nazi diktatörlüğünü iktidarda tutan örgütlenmeler ordu ve onun desteğini almış olan SS ve gestapo idi. Kısacası ordunun desteği olmadan 'sivil bir diktatörlükten' ve hatta Nazi iktidarından bile bahsedemeyiz...



Doğan Tarkan

12.11.2010

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.