'Demokrat Zihniyetsiz' bir demokrasi - Erol Katırcıoğlu

19 Mayıs 2011 16:41  

 

'Demokrat Zihniyetsiz' bir demokrasi - Erol Katırcıoğlu

Her ne kadar elli yıldan fazladır bu ülkede “demokrasi” var diyorsak da bu “demokrasi”nin kalitesinin hayli düşük olduğundan genellikle sözetmiyoruz. Tıpkı başka konularda olduğu gibi. “Var, var olmasına ama nasıl var?” diye sorabileceğimiz yüzlerce şey gibi.

Yollar mı? Var olmasına var ama bu yollar nasıl yollar diye bir sorun bakalım. Mesela arabanızla İzmir’e gitmeyi bir deneyin. Altınızdaki, ülkenin üçüncü büyük şehri İzmir’e giden şehirler arası bir yol mu yoksa bir tarla mı diye bir sorun kendinize.

Ya da ne bileyim alın son zamanların önemli konusu gökdelenleri. Evet bizde de varlar. İstanbul’da Büyükdere Caddesi boyunca neredeyse her gün yeni bir tanesi yükseliyor. Gökdelenlerimiz var mı var! Ama nasıl varlar? İnanılmaz bir keşmekeş içinde varlar, sanki biri kazmayı fırlatmış da, kazma nereye düşmüşse orayı kazmışlar ve bu gökdelenleri de oraya dikmişler gibi.

Uzatmayayım. Ne dediğimi anlamışsınızdır. Demokrasimiz var var olmasına ama bu demokrasi nasıl bir demokrasidir diye baktığınızda hüzünlenmemeniz mümkün değil.

Bir zamanlar halkın, “demokrasi”yi kendi parti sembolü olan beyaz atla ilişkilendirmesi kolay olsun diye “demir kır at” olarak telaffuz etme cinliği göstermiş siyasetçilerin olduğu bir demokrasi bu demokrasi. O zamanların güçlü elitleri bu yönetim tarzını, halkın talepleri ortaya çıksın ve ülke bu talepleri karşılayacak bir siyasi anlayışla yönetilsin diye bir dertleri olduğundan değil toplumu kendi istedikleri gibi yönetebilmenin en uygun aracı olduğundan tercih etmişlerdi.

Nitekim öyle de oldu. Toplumun önüne sandığın konulmasıyla öyle bir imaj yarattılar ki toplum sahiden toplumun taleplerini taşıyanlarca yönetiliyor gibi göründü. Madem ki çoğunluk bu insanları seçti, o zaman onlar tarafından yönetilmek de doğru olandır diyerek sonuca razı olundu vs.

Oysa bu demokrasi “eksik” bir demokrasiydi ve her seferinde toplumun oylarını alanlar, toplumun dertlerine çare bulmaktan çok kendi sorunlarına çare bulmaya çalıştılar. Oyun da böyle oynandı gitti.

Fakat ne var ki günün birinde, özellikle bu sistemin mağduru olanlar “sandığın” bir başka gücü olduğunu farkettiler. Varolan demokrasinin orta oyunu tadında bir demokrasi olmasına rağmen gerçek siyasetin de aracı olabileceğini keşfettiler. Kürtler uzun bir süre “bağımsız” adaylarla, Müslümanlar her seferinde daha güçlenen siyasi partileriyle, işçiler ve Aleviler ise daha dağınık bir biçimde de olsa yine siyasi partiler içinde organize olarak “sandığı” kullanmayı denediler. Bugünün demokrasisinin kısa tarihi kısaca bu.

Ama bu demokrasi “temsili demokrasi“nin kötü bir kopyası olan ve esas olarak “sandığı” dikkate alan bir demokrasi. Böyle bir demokrasinin bir kıymeti harbiyesi var mı diye sorarsanız var tabii ki! Ama artık her geçen gün, “demokrat bir zihniyetle” kuşatılmadıkça bu tür demokrasilerin göstermelik demokrasiler olarak kalacağı da herkesin malumu.

“Şerefsiz”, “korkak”, “üçkağıtçı”, “ahlaksız”, “karşıma çık da göreyim” gibi ifadelerin bu seçim döneminde de liderler tarafından kullanıyor olmasından dolayı değil ama bu ifadelerin “demokrat bir zihniyet”ten çok “ataerkil bir zihniyete” işaret ettiklerini ve bu nedenle de demokrasimizin “eksik” olma halinin hala sürmekte olduğunu belirtmek istedim.

Evet ne derler? Allah eksik etmesin varlığını. Amenna! Ama böyle demokrat zihniyetsiz bir demokrasinin çoktan ömrünü tamamladığını da konuşmamız gerekiyor. Ve tabii bu toplumun böyle bir değişimi çoktan hakettiğini de...

erolkatircioglu@gmail.com

Taraf

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0