BÝRBÝRÝMÝZÝ ANLAMAK VE ANLAÞMAK NEDEN BU KADAR ÝMKANSIZ? - Neslihan ACU

26 Aralýk 2010 14:22  

 

BÝRBÝRÝMÝZÝ ANLAMAK VE ANLAÞMAK NEDEN BU KADAR ÝMKANSIZ? - Neslihan ACU

Neslihan Acu'dan "iletiþimsizlik" üzerine bir yazý. Binnaz Toprak Radikal'deki veda yazýsýnda bu durumu gayet iyi bir örnekle açýklamýþtý. Neden insanlar birbirlerini dinlemiyor, anlamaya çalýþmýyor ve neden herkes birbirine bu kadar düþman? Mizah ve empati eksikliði mi yol açýyor bu duruma?

Binnaz Toprak Radikal’deki son yazýsýnda Ionesco’nun “Kel Þarkýcý” adlý oyunundan bahsediyordu. Lafý da oradan ülkede bugün yaþanan iletiþim imkansýzlýðýna getirmiþ. Nefis bir örnekle…
Sahaflar’da bir kitapçýya “Constantinople” kitabýný soruyor… Müþteriler arasýndan bir genç, öfkeyle, “Bu þehrin ismi Ýstanbul!” diyor. Binnaz Toprak, “biliyorum ama kitabýn adý Constantinople” diyor. Genç týnmýyor, sözünü daha da sert bir þekilde yineliyor. Diyalog (!) ayný minvalde sürüp gidiyor.

Türkiye’de konuþarak anlaþmak hakikaten çok zorlaþtý. (Komik bir cümle oldu, farkýndayým)
Ben bu durumu ortalýkta çok fazla “enformasyon” olmasýna baðlýyorum.
Yeterli altyapýdan yoksun insanlarýn kafalarý bu kadar fazla “bilgi” ile týka basa dolunca, ortam tam bir “aðzý olan konuþuyor, kulaðýyla deðil kýçýyla dinliyor” müsameresine dönüþtü.
Nedir yeterli altyapýdan yoksun olmak?
Ortalýkta dolaþan fazla bilgiyi seçecek, çerini çöpünü ayýracak, doðru yorumlayacak donanýmýn olmamasý demektir.
Bildiðin diplomalý cahillik durumu…
Herkes ordan buradan kaptýðý üç kuruþluk çakma bilgiyle, vitamin hapý gibi paketlenmiþ özlü sözlerle, her konuda ahkam kesiyor, her konuya laf yetiþtiriyor.

Özellikle twitter’da bu durumu tüm kasvetiyle hissediyorum son zamanlarda.
Mesela Woody Allen’la ilgili bir þey yazýyorum, anýnda “sen git ABD’de yaþa, madem bu ülkeyi beðenmiyorsun” tarzý abuk bir cevap geliyor.
Zamandan, kara deliklerden bahsediyorum… “dünyanýn fani olduðu hiç aklýna gelmiyor dimi?” þeklinde zýrva ötesi bir tweet geliyor.

Apaçýk hissedilen "düþmanlýk" insanýn tüylerini ürpertiyor.

Ýnsanlar, anlamadýklarý her þeye düþman bu ülkede.

Bir espri yapacak oluyorum, anýnda türlü zýrva yorum yaðýyor. Espriyi açýklayabilmek için 2-3 tweet daha yazmak zorunda kalýyorum.
Geçenlerde bunun esprisini de yaptým, “okul müfredatlarýnda kara mizah zorunlu ders olmalý” dedim.
Yine kara mizah yapýyordum tabii.
Yoksa felsefe, mantýk derslerinin kaldýrýldýðý, müzik ve resim derslerinin bile angarya görüldüðü okullarda “kara mizah” dersinin iþi ne?
Ama buna da ciddi (!) cevaplar yetiþtirmekte gecikmediler.

Gerçekten çok acýklý bir durum…
Hani þu günlerde iki dil konusu dönüp duruyor ya ortalýkta…
Yahu bu ülkenin insanlarý tek dille bile birbirlerini hiçbir þekilde anlayamayacak hale getirildiler… Ýki dil olsa n’olur, üç dil daha olsa ne olur?
Olaya bir de buradan bakmak lazým yani.

Geceleri her kanalda tartýþma programlarý var biliyorsunuz.
Bakýyorsun koskoca adamlar kadýnlar birbirlerini ses yükselterek bastýrmaya, çýðýrtkanlýkla, þirretlikle alaþaðý etmeye çalýþýyorlar.
Kimse kimseyi dinlemiyor.
Herkes sadece konuþmak istiyor.
Hem de çýðlýk çýðlýða.

Birbirimizi anlayalým da bir iki çözüm üretelim, sivil topluma iki üç faydamýz olsun demiyor hiç kimse.
Nedir bu durumun iþaret ettiði þey?
Topluca, bir çýldýrma eþiðine gelindiði mi?

Aslýnda çok yazýk bir durum...
Çünkü dünyada ilk kez “bilgiye bu kadar kolay ulaþýlabilen” bir çað yaþanýyor.
Ne yazýk ki, anlamayý ve öðrenmeyi bilmeyen insanlar yüzünden, onca bilginin çerçöp kadar deðeri yok.
Ve o yüzden, aslýnda hýzla ilerlememiz gereken bir yüzyýlda, hýzla geriliyoruz.
Teknoloji müthiþ, hayatlar teknik olarak çok kolaylaþtý…
Ama ruhlar giderek ýssýzlaþýyor, insanlar giderek daha da çok yalnýzlýða ve mutsuzluða gömülüyor.
Anlaþmanýn imkansýz olduðu bir ülkede yaþýyoruz.
Kimsenin kimseyi anlamaya çabalamadýðý bir ülkede.
Mizah duygusundan ve empati yeteneðinden tümüyle yoksun, katýr kutur insanlarýn yaþadýðý bir ülkede.
Ve bu ülkede, mutluluk çok çok uzak bir hayal…


Neslihan Acu

medyatava.com



 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaþ
0