Son 25 yýlýn en iyi 25 filmi -1

13 Temmuz 2009 00:55 / 4710 kez okundu!

 


Emin Yeðinboy, izmirizmir.net için “yaz sezonu özel programý” yaparak son 25 yýlýn en iyi filmlerini tanýttý. Korkmayýn, üç bölümden oluþuyor...
Ayrýca vizyondan yeni bir film: Halkýn Düþmanlarý



Son 25 yýlýn en iyi 25 filmi

1. Ucuz Roman-Pulp Fiction (1994)
2. Yüzüklerin Efendisi Üçlemesi-Lord of The Rings(2001-03)
3. Er Ryan’i Kurtarmak-Saving Private Ryan (1998)
4. Kuzularýn Sessizliði-The Silence of The Lambs(1991)
5. Matrix-The Matrix (1999)
6. Dövüþ Kulübü-Fight Club (1998)
7. Büyük Lebowski-The Big Lebowski (1997)
8. Leon (1994)
9. Yedi-Seven (1996)
10. Affedilmeyen-The Unforgiven (1992)
11. Titanic (1997)
12. Anayurt Oteli (1987)
13. Yeraltý-Underground (1993)
14. Eþkiya (1996)
15. Cesur Yürek-Braveheart (1994)
16. Amerikan Güzeli-The American Beauty (1998)
17. Þöhrete Bir Adým-Almost Famous (2000)
18. Karanlýk Þehir-Dark City (1997)
19. Akýl Defteri-Memento (2000)
20. Danny Darko (2001)
21. Schindler’in Listesi-The Schindler’s List(1993)
22. Hayat Güzeldir-La Vita e Bella (1997)
23. Mavi Kadife-The Blue Velvet (1986)
24. Shrek (2001)
25. Üç Renk: Kýrmýzý-Trois Couleurs :Rouge(1994)

Son yirmi beþ yýlýn en iyi yirmi beþ filmini seçerken bazý filmlere haksýzlýk yapmamak mümkün olmadý. Bir Rüya Ýçin Aðýt, Sýký Dostlar, Doðru Þeyi Yap, Çarpýþma, Derinlik Sarhoþluðu sýralamaya yakýþacak filmlerdi. Sinemaya yeni bir soluk kazandýrmýþ, büyük kitleleri etkilemiþ filmlere Türk Sinemasý da eklenince yirmi beþ film bir çýrpýda sýralanýverdi. Bu filmlerin 1’den yirmi beþe kadar bir podyum sýrasýnda olmadýklarýný da belirtelim. 


Quentin Tarantino 1992’de Rezervuar Köpekleri ile sinema dünyasýna þaþýrtýcý bir giriþ yapmýþtý. Kara Film türüne yenilikçi bir yaklaþým ile dinamik bir kurgu, abartýlý bir þiddet, sokaðýn lisanýný getirmiþti. Esas referanslarý B-sýnýfý filmler ve Uzakdoðu kökenli aksiyonlardý. Ýkinci filmi 1994'de gösterime giren ‘Ucuz Roman- Pulp Fiction’ tüm zamanlarýn en baþarýlý filmlerinden birisi olur. Ýlk filminde sinyallerini verdiði kurgunun zaman ve mekan olarak parçalanmasýný bir adým daha ileriye götürerek tüm öyküyü her bir karakter için ayrý bölümler halinde anlatýr. Tarantino kullandýðý abartýlý derecede kan ve vahþet ile þiddeti adeta karikatürize eder. Þiddeti tiksindirmekten öte eðlendirici bir þekle dönüþtürür.

Sohbetler ise ayrý bir eðlence konusudur. Sokaktaki aðýzla yapýlan boþ geyikler tarzýnýn en önemli temel taþlarýndan birisi olmuþtur. Ucuz Roman’da olduðu gibi örneðin Paris’te Mc Donald’ta satýlan hamburgerler veya ayak masajý üzerine boþ sohbetler dakikalarca uzayýp gider. Film müzikleri olarak ise ellili ile seksenli yýllar arasýnda ünlenmiþ Rock, Country, Soul ve Pop parçalarýný kullanýr. John Travolta bu film sayesinde yeniden hatýrlanmýþ, Tim Roth, Uma Thurman, Samuel L. Jackson gibi oyuncular Ucuz Roman ile kariyerlerini saðlamlaþtýrmýþtýr. Tarantino çeþitli yönetmenlerden ödünç alýp kolajladýðý, cesur sinema tarzý ile birçok genç sinemacýya ilham kaynaðý olmuþtur. 




J.R.R.Tolkien’in tarihin en fazla satýlan fantastik Orta Dünya roman serisi Yüzüklerin Efendisi bir çok sinema adamýnýn hayallerini süslemiþ, otuz yýlý aþan bir süre film için çeþitli giriþimler yapýlmýþ , senaryolar yazýlmýþtý. Sonunda Peter Jackson bu dev eseri üç bölüm halinde sinemaya aktarmayý cesaret etti ve baþardý. ‘Yüzük Kardeþliði’, ‘Ýki Kule’ ve ‘Kralýn Dönüþü’ 2001-2003 arasýnda dünyada 1 milyarýn üzerinde seyirciyi sinema salonlarýna çekti. 2003’de son bölümü ile toplamda 11 Oscar ödülü kazandý. 


















Dahi yönetmen Steven Spielberg ‘Er Ryan’ý Kurtarmak’ ve ‘Schindler’in Listesi’ ile yer alýyor. Ýkinci Dünya Savaþý’na farklý açýlardan bakan iki film. Siyah beyaz çekilen ‘Schindler’in Listesi’-görüntü yönetmeni Janusz Kaminski’nin olaðanüstü güzellikteki görüntüleriyle-Yahudi soykýrýmý üzerine yapýlmýþ en etkileyici filmlerden birisi olur. 1993’de toplamda yedi Oscar ile ödüllendirilir. ‘Er Ryan’ý Kurtarmak’ýn açýlýþýndaki 27 dakika süren Omaha Plajý çýkartmasý insanýn kanýný donduran sahneleri ile savaþ filmleri kategorisinde yeni bir dönem baþlatýr. Artýk her yeni savaþ filmi savaþýn þiddetini tüm vahþetiyle yansýtan bu sahnelerin üstüne çýkmayý hedefler. Film 1998’de beþ Oscar ile ödüllendirilirken savaþýn þiddetini tüm çýplaklýðýyla yansýtýr. Ve ayný zamanda bir kahramanlýk destaný olarak Amerikan milliyetçiliðini de yüceltir. 

Emin Yeðinboy
13.07.2009










Devam edecek… 

VEEEEEE SEZONDAN YENÝ BÝR FÝLM...


EKONOMÝK KRÝZ YILLARININ GANGSTERLERÝ
HALKIN DÜÞMANLARI - PUBLIC ENEMIES
YÖNETMEN: MICHAEL MANN
OYUNCULAR: JOHNNY DEPP, CHRISTIAN BALE, MARION COTILLARD


Michael Mann suç dünyasýný kusursuz yansýtan sayýlý yönetmenlerden, Heat-Büyük Hesaplaþma, Collateral, Miami Vice gibi polisiye türün klasikleri arasýnda sayýlan filmlerinden sonra bu kez 1930'larýn ekonomik kriz döneminin ünlü gangsteri John Dillinger’in öyküsünü anlatýyor. Banka soygunlarý, sürekli hapisten kaçmasý ile halk arasýnda adeta modern bir Robin Hood olarak anýlan Dillinger Mann’ýn kamerasýndan soðukkanlý ve bir o kadar da duygusal bir karakter olarak yansýyor. Johnny Depp kendisine eldiven gibi oturan bir Dillinger canlandýrýyor. 


Mann her þeyden önce kurgu stili ve kamera yönetimi ile öykünün çarpýcýlýðýný arttýrýyor. Karakterlerini yakýndan izleyen kamerasý ile onlarýn her aksiyonunda seyirciye þiddeti tüm gücüyle hissettiriyor. Yakýn plan çekimlerde karakterlerinin adeta gözlerinden ruhlarýna sarkýyor. Sokak çarpýþma sahneleri gerçek kadar sert. Hiçbir sahnede oyalanmýyor, olaylarý kesintisiz birbirine baðlýyor. Heat de olduðu gibi iki zýt kutup Pacino /DiNiro gibi Deep/ Bale de çok kýsa karþý karþýya geliyor. Her iki filmde de seyirci iyi veya kötünün tarafýna geçmiyor her iki tarafa da eþit mesafede duruyor. Bunda en büyük pay her iki tarafý da derinliðine iþleyen, onlarýn iyi ve kötü taraflarýný eþit aðýrlýkta seyirciye sunan Mann’ýn ustalýðýnda yatýyor. 

Büyük Buhran yýllarýnda küçük çetesiyle büyük bir þöhrete ulaþan Dillinger kanun kuvvetleri ile adeta dalga geçmektedir. Çarçabuk gerçekleþtirdiði banka soygunlarý, hapishane firarlarý, halkýn hoþuna giden polisi aþaðýlayýcý demeçleri onu idolleþtirir. Kuruluþundan itibaren çok baþarýlý iþlere daha imza atamamýþ FBI hükümetten gelen baský ile Dillinger’ýn peþine en baþarýlý ajaný Melvin Purvis’i (Christian Bale) takar. Dillinger’in bir gece kulübünde tanýþtýðý Billie Frechette’e(Marion Cotillard) aþýk olmasý hayat akýþýný etkiler.

Cotillard içinden gelerek oynayan tutkulu bir oyuncu. Bunu bir kez daha Dillinger’ýn sevgilisi Frechette’de kanýtlýyor. Depp ile müthiþ bir ikili olmuþlar. Bale artýk her filmde karþýmýz çýkar oldu. Ýyi bir oyuncu fakat yüzünü biraz fazla eskitiyor.

Çevrilmiþ olan en iyi gangster filmlerinden birisi Halkýn Düþmanlarý. 

Emin Yeðinboy
17.07.2009




 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
15 Temmuz 2009 18:35

deepblueeagle

tamam. þimdi anlaþtýk. :) 

daha önceki eleþtiri yazýlarý için seçtiðiniz filmlerden sizin bir sinema meraklýsý, sinefil olduðunuzu anlamýþtým zaten. çok sevindim. yani, mesela, melville'in le cercle rouge'unu sürekli izleyebilirim de, cesur yürek ve schindler'in listesi veya seven ve matrix'i, defalarca izlemem.:))) kýzýl çember, bu arada, 60-85 arasýnýn en iyi 25'i arasýnda benim için. 

arþivinizin üçte ikisi avrupa ve uzakdoðu ise çok sevindim. :))) fransýz kara filmlerine bayýlýrým ben. fransýz polisiyelerine de. yani, þimdi sizde deux hommes dans la ville var. delon, gabin. þehirde iki adam. veya, yaþasýn pazar, vivement dimanche, truffaut, j. louis trintignant, fanny ardant. ne güzel.

truffaut yazýnýzý bekleriz.

sinemaseverler film isimlerini konuþarak bile heyecanlanýr.:)

örneðin, öznel listeme koyamadýðým için üzüldüðüm bi dolu film var: þarküteri, protesto (la haine), varolmanýn dayanýlmaz hafifliði, amelie, trainspotting, büyük hesaplaþma (the heat) gibi.

motive edebildiðime sevindim. yani, okuyoruz yazýlarýnýzý. suya yazýlmýyor. suda yürümüyor yazýlarýnýz, peter sellers gibi :)))
blow up gibi hayali deðil. :))) blow up, kýzýl çember ve being there. benim en iyi filmler listemdedir.

bütün iyi filmleri izleyin ve yazýn.
sýrada "körlük" olmalý. :)

bu arada, 60-85 arasý 25 yýlýn 25 filmini yazsanýz ya. ben de düþüneyim. burada bikaç tanesini yazdým zaten. :)

bu arada, benim için kare as þudur: taksi þöförü, üç renk:mavi, derinlik sarhoþluðu, köprü üstü aþýklarý. 

bir amerikan ve üç fransýz.
ama en sevdiðim film, ne yazýk ki, taxi driver. :)
amerikan ama ne yapabilirim. :)

izlenecek filmlerin bitmemesi dileðiyle.

 

15 Temmuz 2009 14:41

emin yeginboy

Son 25 yýlýn en iyi filmleri listesi derken kiþisel seçimden çok daha popüler  büyük kitleleri etkilemiþ filmleri seçmek için bir gayret gösterdiðimi itiraf etmek zorundayým. Eðer sadece kiþisel beðenilerimin peþinden gitmek gibi bir yol seçseydim listemde (ki bu liste 1'den 25'e kadar bir sýralama deðil , harman bir liste) sizin listenizdeki filmlerin üçte biri (en az) yer alýrdý (Le Grand Bleu, Italian for Beginner, Betty Blue, Cinema Paradiso, Pianist, In the Mood for Love, Hable con Ella gibi). Amerikan sinemasý çok da hazzettiðim bir sinema olmadý, arþivimin üçte ikisini avrupa ve uzak doðu sinemasý oluþturuyor. Hala ellili yýllarýn Fransýz Film Noir filmlerini seyretmeyi bitiremedim (buldukça arþive ekliyorum), Jules ve Jim veya Le Samourai benim kaç kez seyrettiðimi unuttuðum filmlerdir (Truffaut yazým yakýnda geliyor). Tüm Holllywood endüstrisinin baþarýlý filmlerinin avrupadan esinlendiði bir gerçektir. Bu hafta sinemalarda gösterime giren Halk Düþmanlarýnýn yönetmeni Michael Mann (filmin eleþrisi hazýr) en etkilendiði filmlerin baþýnda Fransýz Film Noir türü olduðunu kendisi söylemektedir. Hatta Jean Pierre Melville in Bob le Flambeur (1954) filmini Thief olarak tekrar çevirmiþtir. Tüm filmlerinde bu dönemin yapýsý hakimdir. Kahramanlarýnýn iç dünyalarý onu çok ilgilendirir, aksiyon ise sadece bir kaç çarpýcý çatýþma þeklinde ortaya çýkar. Polisiyenin tüm karakter irdelemesi vardýr filmlerinde. Kadrajlarý o dönem Fransýz ve modern Amerikan sinemasý karýþýmýdýr. Bu örnekleri çoðaltmak o kadar mümkün ki, bu alan yetmez. 

Geçen hafta yayýnlanan Bunuel yazýmda yorumladýðým Le Discret Charme de Bourgoisie hangi zamanýn aþýnmasýna muhatap olabilir? 

Görüþleriniz beni daha fazla motive ediyor, tþkler.
14 Temmuz 2009 03:35

deepblueeagle

bayýlýrým listelere, listelemeye. :) hele de sinema, müzik ve kitaplar söz konusuysa.

ben de son 25 yýlýn en iyi filmlerine bir katký yapmak istedim. daha çok avrupa, uzakdoðu ve güney amerika sinemalarýný seviyorum. amerikan sinemasý bunlardan sonra geliyor benim için. türk sinemasýnýn en iyi filmlerini ise ayrýca deðerlendirmeli. seçimlerim öznel. yani hayatýmýn filmleri gibi oldu. isimlerini yazmak bile heyecanlandýrýyor.

25 Film:

1. Üç Renk: Mavi (Bleu) (Kieslowski-93)
2. Köprüüstü Aþýklarý (Les Amants du Pont-Neuf) (Leos Carax-91)
3. Derinlik Sarhoþluðu (Le Grand Bleu) (Luc Besson-88)
4. Meleklerin Düþ Yaþamý (La Vie Revee des Anges) (Erick Zonca-98)
5. Yeni Baþlayanlar için Ýtalyanca (Italian for Beginners) (Lona Scherwig-2000)
6. Betty Blue (37:2 Le Matin) (Jean-Jacques Beineix-86)
7. Konuþ Onunla (Hable con Ella) (Pedro Almodovar-2002)
8. Anadan Doðma (Full Monty) (Peter Cattaneo-97)
9. Ölü Ýkizler (Dead Ringers) (David Cronenberg-88)
10. Aþkýn Büyüsü (Les Enfants du Siecle) (Diane Kurys-99)
11. Mavi Kadife (Blue Velvet) (David Lynch-86)
12. Amerikan Güzeli (American Beauty) (Sam Mendes-99)
13. Cennet Sinemasý (Cinema Paradiso) (Giuseppe Tornatore-88)
14. Paramparça Aþklar Köpekler (Amores Perros) (Alejandro Gonzalez Inarritu-2000)
15. Yeþil Iþýk (Le Rayon Vert) (Eric Rohmer-86)
16. Farinelli (Gerard Corbiau-94)
17. Dünyanýn Bütün Sabahlarý (Tous Les Matins du Monde) (Alain Corneau-91)
18. Bir Öðrencim Ýçin (Not One Less) (Zhang Yimou-99)
19. Aþk Zamaný (In the Mood for Love) (Wong Kar Wai-2000)
20. Piyanist (La Pianiste) (Michael Haneke-2001)
21. Dönüþ Yok (Irreversible) (Gaspar Noe-2002)
22. Avrupa (Europa) (Lars Von Trier-91)
23. Arizona Rüyasý (Arizona Dream) (Emir Kusturica-93)
24. Billy Elliot (Stephen Daldry-2000)
25. Herkesin Keyfi Yerinde (Stanno Tutti Bene) (Giuseppe Tornatore-1990)


bu listeye w.allen, angelopulos, antonioni, herzog, lelouch, chabrol, loach, leigh, bertolucci, deray, resnais filmlerini koyamadýðým için üzüldüm de. bir de, “sex, lies and videotape-seks yalanlarý” ile “dead poets society-ölü ozanlar derneði” dýþarýda kaldý. hayat treni, merkez istasyonu da. ve hatta malena ve basquiat da. bir de full metal jacket. ama tüm sevdiðim ve sinema sanatýnýn öncü filmlerinden olduðunu düþündüðüm filmleri listeye koyabildim.

listede 8 fransýz, 3 italyan, 3 amerikan, 2 danimarka, 2 ingiliz, birer tane de çin, hong kong, meksika, almanya, kanada, polonya ve ispanya filmi oldu. 

bol bol film yeni filmler izlemek dileðiyle...
14 Temmuz 2009 00:55

deepblueeagle

son 25 yýlýn en iyi filmlerini bize anýmsattýðýnýz için çok teþekkür ederiz. hepsi unutulmaz filmler. tarantino, jackson, spielberg, fincher, coen'ler, besson, eastwood, kusturica, proyas, nolan, lynch, benigni, kieslowski ve diðerleri. biz sinemaseverler için ne önemli yönetmenler. amerikan sinemasýnýn hakimiyeti nedeniyle seçtiðiniz filmlerde amerikan sinemasý aðýrlýðý var. zaten avrupa, uzakdoðu, güney amerika sinemalarýný sinemalardan çok sinematek tarzý özel derneklerde, klüplerde izleyebiliyoruz. ama amerikan sinemasýna biraz da iltimas geçmiþsiniz. :) 25 filmin arasýnda 19 amerikan filmi (bazýlarý ortak iþler olsa da), 2 türk, 1 italyan, 1 fransýz, 1 polonya, 1 de yugoslavya var. herhalde her tarafýmýz amerikan filmleri ile dolu olduðu için.

seçtiðiniz filmlerden leon, amerikan güzeli, hayat güzeldir, mavi kadife ve kýrmýzý, bu beþi, bayýldýðým filmlerdendir. hepsini beþ on kez izledim. ve her zaman izlerim. benim kiþisel ölçüm, bir filmi her zaman býkmadan izleyebiliyorsam, o filmi sevmiþim demektir. sevmediðim filmleri bile en az iki kez izliyorum. ikiden fazla izlemeye baþlamýþsam, biraz sevmeye baþlamýþým demektir. örneðin, beþinci element'i aralýklarla izliyorum. mavi'yi de. 

tabii, bir filmi sevmekle o filmin iyi olmasý, sanat açýsýndan deðerli olmasý farklý konular. örneðin, özel bir kadýn'ý, dokuzbuçuk hafta'yý en az yirmiþer kez izledim. ama onlar popüler filmler. ama bazen en sevilen filmle sanat filmi ayný de olabiliyor. 

önemli olan da sinemayý sevmek, sürekli izlemek, elbette sanat aðýrlýklý, yenilikçi, öncü filmleri ayýrmak. 

daha çok fransýz, italyan, alman, ispanyol, meksika, ingiliz, çin, japon, rus, slav ve kuzey avrupa sinemalarýnýn sinemayý ileri götürdüðünü, sinemada öncü yeni diller, öyküler, çekim stilleri yarattýklarýný düþünüyorum. belki de, daha kiþisel, yaratýcý, stilize filmleri sevdiðim, daha özel, öznel sinemadan yana olduðum için. 

ama öyle de olsa, böyle de olsa, tüm filmleri, tüm sinemalarý, tüm yönetmenleri, tüm oyuncularý, sinema salonlarýný, sinema kitaplarýný, sinemaseverleri, herþeyiyle sinema sanatýný seviyorum. bazen sanatsal bazen eðlence, bazen popüler, bazen entelektüel, bazen de alternatif. sinema hayatýmýz bizim. onsuz olmaz.

sinema yazýlarý için teþekkür ederiz. okumak bile heyecanlandýrýyor.

yaþasýn sinema. viva :)
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.