BÝR LÝMAN ÞEHRÝ

09 Aðustos 2010 14:23 / 14921 kez okundu!

 


Onu, çocukluðumda filmlerde görürdüm hep. Film yarýsýna gelince, beyaz bir gemiye binilip, benim þehrime gelinirdi. Nedense! Hiç düþünmezdik. Birbirine aþýk olan gençlerin, kýzý hep oradan, delikanlýsý bizimkindendi. Þimdi düþününce hatýrlýyorum, filmlerdeki o þehrin kýzlarý hep çok güzeldi.

Ve o filmler hep yaz aylarýnda geçerdi. Belki de o yüzden o þehir aklýmda hep yaz ve hep bir beyaz gemi olarak kaldý. Ve bir gemi düdüðüyle, sallanan beyaz mendiller. Ve belli belirsiz hatýrladýðým bir ayrýlýk hüznü.
Çocuktum daha, hiç bilmiyordum ayrýlýðýn ne olduðunu. Filmlerden baþka bir yerde.
Savaþ zengini karþý komþumuz tek bakkalýydý semtimizin. O þehre giderlerdi karý-koca. Çocuklarý olmamýþtý. Aylardan Aðustos. Eylülde dönerlerdi. Hala yazdý. Küçük þiþelerde sarý bir kolonya. Komþulara hediye. O þehri hep öyle kokuyor sanýrdým küçüklüðümde. 'Altýn Damlasý' altýn renginde. Þimdiki parfümlere taþ çýkartýr kokusu.
Uçaklar, trenler o zamanlar ancak filmlerde görülür, yolculuklar ancak filmlerde yapýlýrdý.
O yýllarda herkes yerli yerinde. Yaz olunca bir iki iskele ötedeki plajlara vapurla gitmek en zevkli yolculuklardý. Hazýrlýklarý günler öncesinden baþlar, Anýlarý aylarca sürerdi.
Þehre ‘inilirdi’, gidilmezdi. Tek yol, savaþta asker taþýmýþ, yorgun ve yaþlý vapurlardý. Baþka bir þehir de tanýnmazdý. Filmlerdeki zengin ailenin kýzýnýn yaþadýðý, o beyaz geminin düdük çalýp ayrýldýðý o liman þehrinden baþka.
Küçük dünyalarýmýzda, küçük semtlerde, küçük evlerimizde küçük mutluluklar içindeydik. Baþka bir þey bilmezdik ki.
Diðer þehirleri tanýmam gençliðimde oldu. Bir Anadolu turnesinde, bir yaz günü, bir günlüðüne uðradýk ona da.
Ýlk karsýlaþmamýzda aþýk olmadýk birbirimize. Filmler ve düdük sesi aklýma bile gelmedi. Hâlbuki mevsim yazdý. Ama ben o þehri hiç görmedim o gün. Vardýðýmýzda geceydi, ertesi gün sokaða ilk adým attýðým yer ise Cehennem. Hava yanýyordu.
Ýlk tanýþmamýz böyle oldu. Hiç sevmedik birbirimizi. Hatta birbirimize hissettiklerimiz nefretti.
O gün düþünmemiþtim bile nefretten ne doðar diye.
O, sinsice izledi beni yýllarca, benim onu unuttuðumu sandýðým gençliðim boyunca. Karþýma, benim þehrimde, kendininkilerle çýktý. Yine anlamadým, bana nasýl yaklaþmakta olduðunu. Beni sessizce kuþattýðýný.
Ýkinci geliþimde bir yaz kaldým. Alýþtým. Tanýdým ve sevdim Ve aþýk oldum. O þehirde.
Sonra askerlik yaptým, iki yýla yakýn. O þehirde. Aþýktým hala.
Sonra niþanlandým. O þehirde. Aþkým niþanlým oldu.
Sonra mesleðime baþladým O þehirde. Deniz kenarýnda bir tiyatro.
Sonra evlendim. O þehirde. Limandan içerlerde eski bir Rum semtinde. Eski bir Ýngiliz kilisesinde.
Sonra bir-iki-üç kýzýmýz oldu. O þehirli. O þehir kadar güzel. On yýl kaldýk.
Sonra çocukluðumda Filmlerdeki o beyaz gemilerden birine bindik. Düdük çalmadý Filmlerdeki gibi belki ama rýhtýmda mendil sallayanlarýmýz vardý. Filmlerdeki gibi gözleri yaþlý.
O þehir o liman þehri, çocukluðumda sandýðým gibi 'Altýn Damlasý' kokmuyordu. Ama yaz geceleri sokaklarý yasemen kokuyordu. Bizim evimizde ise hiç eksilmeyen bebek kokularý.
Bir beyaz gemiyle ayrýldýk o limandan.
Sevdiðinden ayrýlýnca insan, her gördüðünü ona benzetir, ondan bir þey bulur, o sanýr ya.
Hiç benzemese de, bu buz tutmuþ kýþ gününde, belki de sýrf limaný var diye, bu þehri ben o liman þehri yaptým, kendimce.

*

Seni nasýl unuturum çocukluðumun filmlerinin liman þehri. Ayrýlýðý senin gemi düdüðünle tanýmýþtým çocukluðumda.
En güzel anýlarýmý ve en deðerli 'çocuðumu' býraktým sende, bebek kokularý içinde.
Ayrýlýðýn en acýsýný, sende tattým.
Gittiðim her þehre götürüyorum ikinizi de þimdi içimde.

Memo
6.Ocak.2008 Geceyarýsýna doðru
Boston

* * *

Ertesi sabah. Yine saat 06.00, yazma vakti. Masal Perileri uyandýrdý. Yerleþtikleri gözkapaklarýmý açtý. Bitmediðini söylediler Liman'dakilerin. Ve þunlarý fýsýldadýlar kulaðýma hava aydýnlanmadan:
Liman Þehri sana bir demet býraktým. Ömrümün en güzel yýllarýndan oluþan bir demet.
Ve dünyanýn en güzeli ve senin en güzel kýzýný, sana.
Benim demetimi, onun baþucuna koy.

*

Senden ayrýlalý ne çok zaman oldu. Hatýralarýn havai mavisi rengine döndü; bütün görüntülerin.

*

Eski filmlerin, ayrýlýk sahnelerinin Liman Þehri. Biz seni unutmadýk.
Sen de o günü hatýrla...

*

Onun arzusuna uyarak beyazlar giyindik, beyaz birer mendil olduk hepimiz ve sallandýk arkasýndan onu son yolculuða yollarken. Beyaz mendiller gibi. Sallandýk. Nerdeyse düþecektik. Ardýndan biz de topraða. Dayandýk. Ne bir vapur düdüðü ne bir hýçkýrýk. Öylece donduk, beyaz mendillerdik. Bembeyaz yaslardýk. Film dondu kaldý o karede. Vapurun rýhtýmdan ayrýldýðý an, o sahnede. Bembeyaz olduk. Donup kaldýk. Bir ilkyaz günü o liman þehrinde. Hayat durdu. Yüreklerimiz acýlarýn en yakýcýsýyla kavruldu. Film yandý, o karede.
Hep yaktýn beni ilk günden beri ‘Beyaz Gemilerin Ayrýlýk Þehri’.
Nasýl unuturum ben seni.
Her gittiðim yere seni de götürüyorum. Nasýl götürmem ki. Çünkü sen beynime saplanan bir kurþun gibi, yakýp yüreðimi yapýþýp kaldýn içime. Seni çýkartamam ki. Yoksa hemen ölürüm.
Her gittiðim yere taþýyorum seni de bu yüzden.
Bu yüzden her yeri sana benzetmem.
Bu yüzden, hayat akýp giderken, onun içinde yanýk bir film karesiyle, bir limanda beyaz bir mendil olup en güzel kýzýmý uðurlarken donup kalmýþ bir kopuk filimle yaþamam.
Liman Þehri.

*

Bir liman þehrinde beyaz bir geminin ayrýlýþ sahnesi, limandan. Sen iþte böyle bir görüntüyle girdin hayatýma; çocuktum.
Artýk filmimim sonuna yaklaþtým.
Filmin yanan karesini arýyorum, bir gün bir liman þehrinde bulurum ümidiyle, dolaþýyorum þehirlerini dünyanýn liman liman. Giden o gemiyi ve götürdüðü kýzý arýyorum. Rastlarým belki bulurum diye. Liman, o sahne, yanan o kareyle, içimde...
Bulacaðým. Eminim.
Susan düdüðü, çalacak bir gün, duyacaðým, o beyaz geminin; benim için. Duyacaðým eminim. Beni de alacak, o beyaz gemi, bir gün.
Ve getirecek sana.
Ve yepyeni bir film oynamaya baþlayacak. Yepyeni. Ayrýlýk sahnelerinin hiç olmadýðý, limansýz, þehirsiz, sýnýrsýz. Sonsuz. Bir film. Yepyeni.

*

Ne tuhaf. Ne tuhaf. Filmler, yazý ve hayat birbirinin içine karýþarak akýp gidiyor.
Geceyarisina doðru yazýlýp biten bir yazý, gecenin bitip, günün baþladýðý yerde, yeniden baþlýyor. Kural deðiþmiyor: Periler kalemi; Kader bizi yazýyor.
"ÇALAKALEM"

* * *

Liman Þehri...
Beyaz mendillerdik. Sallandýk, nerdeyse düþecektik ardýndan, topraða. Donduk kaldýk. Film durdu, dondu o karede. Sonra yandý, kavruldu. Ve koptu film. O sahnede. Yandý bütün mendiller tutuþup yüreklerinden kavruldu.


Mehmet Çerezcioðlu

Son Güncelleme Tarihi: 10 Aðustos 2010 23:04

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Diðer Mehmet Çerezcioðlu Yazýlarý
Yorumlar
09 Aðustos 2010 23:07

hurkus

Sevgili Mehmet,

Güzel ve hüzünlü bir þiir okur gibi okudum yazýný.
Senin gözünden Ýzmir'e bakmaya çalýþtým.
"Mavi Saçlý Kýz"ýný, Burçak'ý ne güzel anlatmýþsýn.
Beni çok aðlattýn. :((

Bizlerle paylaþtýðýn için gerçekten çok teþekkürler. Aramýza hoþ geldin.

Sevgiler,
Hürriyet

Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.