ForumPolitikitiraf.izmir  Yeni Konu 

SOSYAL MEDYADA BİRİLERİ

27 Ocak 2020

habibtaskin

Hüseyin Habip Taşkın Geçmiş yıllara uzanalım; nedeni o günlerde olanları şimdiki zaman diliminde yaşayanlara aktarmaktır amacım. Radyo vardı. Tahtadan dışı yapılmıştı. Üzerinde sollu ve sağlı olmak üzere iki tane ayar düğmesi vardı. Bu düğmelere ‘gözleri' adını takmıştım. Sadece bunlardan oluşmamaktaydı. Radyonun özelliklerinden biriside çok uzaklardaki yabancı yayın yapan radyoları çekiyordu. Telsiz konuşmaları ara sıra takılıyordu. Gür sesi vardı. Ailece öğlen ve akşam haberlerini dinlerdik. Türk halk müziği, pop, aranjman olarak da dinlerdik. Skeçler, tiyatrolar, piyesler, okullar arası düzenlenen bilgi yarışmalarını dinlerdik. Ben maçları dinlemesini sevmezdim. Maç yayınları yaptığı günlerde olurdu. İzmir Bayındır'a gazeteler çıktığı gün değil, bir gün arayla gelirdi ve okuyucusuyla buluşurdu. Her yazın bir ayında Hemşin Pazar Badara'ya gittiğimizde nahiyeye gazetelerin, isteyen kişiye göre sayı belirlenerek geliyordu. En tenha yerlerden biri olduğundan üç gün ya da bir haftaya yakın bir günde okuyucusuna geliyordu. Dünyada teknoloji hızla gelişirken kendisini yenileyerek gelişti. İnsanlarda ister istemez bu değişime ayak uydurmak zorundaydı. Bu değişimlere ‘şeytan işidir.' Buna benzer cümle kuran kişilerde vardı. Gazetelerimizi günlük okumaya başladık. Siyah beyaz televizyon yayın hayatına girdiğinde zaman içinde izlemeye başladık. Radyonun zaman içinde bir önemi kalmadı. “Türkiye'de televizyon yayınları ilk kez İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından 9 Temmuz 1952 günü başlatıldı. 1. banttan 100 watt güçle yayın yapan İTÜ TV vericisi Philips şirketinden edinilmiştir. Türkiye'nin televizyon ile tanışması 1 Mayıs 1964 tarihli TRT Yasası'nın yürürlüğe girmesiyle birlikte, Türkiye sınırları dahilinde TRT dışındaki kurumların radyo ve televizyon yayınları yapması yasaklandığından, İTÜ TV, 1970 yılında yayınına son verdi ve vericileri de 1971 yılında TRT'ye devredildi. Renkli televizyon yayınına kısmen olsada 1980'de girildi.” “Fransız şirketi 1925 yılında Ankara ve İstanbul'da çalışmalarına başladı. Telsiz vericilerinin inşaatı sürerken radyo yayınının nasıl yapılacağı bilinmiyordu. Bunun için ilk çalışmaları İleri gazetesinin sahibi Sedat Nuri Bey başlattı. Sedat Bey bunun için bir şirket kurdu. 1926 yılında vericilerin yapım işlemi tamamlandığında radyonun kuruluş çalışmaları da başlamıştı.” Şuan ki durumda internet, cep telefonu var. Her ikisi her eve, işyerine, insanın olduğu her alana girmiştir. Bunun yanında gazeteler, edebiyat ve diğer dergiler, kitaplar yayın hayatlarına devam ediyorlar ama ülkemizde zor koşulları yaratanlar tarafından yayın hayatları her an sonlanabilir. Varsayalım edebiyatla uğraşıyoruz. Uğraştığımız dal öykü olsun. Edebiyat dergileri can çekişmektedir. Birçoğu yayınını sonlandırmıştır. Bir edebiyat dergisinin bin tane çıktığını düşünürsek eğer, bunun satışı çok azdır. Burada sistem para üzerine inşa edildiğine göre ekonomik sorunları da göz önüne almalıyız. Aynı durum gazeteler içinde geçerlidir. İnternet ortamında gazetecilik, edebiyatçılık, e kitap, müzik ve benzerlerini yapabilirsiniz. Her dalın okuyucusu ve dinleyicisi vardır. İnternet deyip geçmeyin çağımızın iletişim aracıdır. İyi kullanıldığında ulaşamayacağınız hiç kimse olamaz. Öykü yazdığınızı varsayalım. İnternet üzerinden herkese uzanabilirsiniz. 26.01.2020
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0