ForumGüncel Politika - İskender'in Düğümü  Yeni Konu 

Türkiye küçük Millet Meclisleri Nisan 2010 FORUM Toplantı Tutanakları Üzerine Değerlendirme Raporu

08 Mayıs 2010

hurkus

TkMM Nisan 2010 FORUM Toplantı Tutanakları Üzerine Değerlendirme Raporu

Referandum’da neye evet, neye hayır; niçin evet, niçin hayır? “Ya hep, ya hiç!” şart mı? 2010Nisan ayı TkMM toplantılarının tümünde tartışılan genel gündem maddesi oldu.

TkMM mutfağı olarak bu konuyu önermemizdeki amaç, olası bir referandumda insanların “evet” ya da “hayır” oyu kullanırken, bunu beğendikleri parti liderine bakarak değil, “Yapılacak değişiklik hayatımıza ne getirecek, ne götürecek?” sorusunun yanıtını bilerek yapmasına katkıda bulunmaktı.

Ortak Payda:

Bir sonuca ulaşıldı mı? Hayır, henüz ortak paydalardan söz edemiyoruz. Tartışma tutanaklarını incelerseniz, sivil toplum katılımcılarının çoğunun konuya önerilen açıdan değil, yakın oldukları siyasi çizginin söylemleri açısından yaklaştığını göreceksiniz. Sivil bir Anayasa’ya doğru önümüzde alınacak daha uzun bir yol var. Ama TkMM’ler, adlarına layık olmaya çalışıyor. Referanduma kadar her ay, yapılabilen her ilde, olağan toplantılarımıza ek olarak, Anayasa değişiklik paketindeki maddeleri yukarıdaki soru temelinde tartışacak bir toplantı daha yapılmasını önerdik ve şimdiden birçok ilden olumlu yanıt geldi. Bu toplantıların tutanaklarını ve Ortak Payda raporlarını da aynı yöntemle kamuoyuna ileteceğiz.

Demokratikleşme Programı adına hazırlayan

Ebru İlhan, 15.04.2010

“Bu rapor yalnızca Türkiye küçük Millet Meclisleri toplantılarında konuşulanlar esas alınarak TESEV tarafından hazırlanmıştır. Raporda yer alan görüşler TkMM katılımcılara aittir ve bir kurum olarak TESEV’in görüşleriyle birebir örtüşmeyebilir.”

Raporun Özeti:

Önceki aylara ait TkMM toplantılarında mevcut anayasanın ‘darbeci’, ‘otoriter’, ‘devletçi’, ve ‘anti-demokratik’ olduğu ve Türkiye’nin demokratik, sivil ve evrensel hak ve özgürlükler ekseninde yeniden tanımlanmış bir vatandaşlık ilkesine dayanan yeni bir anayasaya acilen ihtiyacı olduğu katılımcılar tarafından dile getirilmişti. Sivil bir anayasanın gerekliliğine yönelik görüş birliği olmasına rağmen hükümetin anayasa değişikliği paketinin ve paketi referandum ile oylama girişiminin değerlendirildiği Nisan ayı toplantılarında katılımcıların görüşlerinin büyük ölçüde ayrıştı. Toplantılarda anayasa değişikliğine ilişkin iki temel duruş gözlendi: “Paket yetersiz olsa da hiç yoktan iyidir, desteklenmeli” diyenler ve “Anayasa tamamen değişirse desteklenmelidir” diyenler.

İki uçtaki bu görüşlerin yanı sıra anayasa değişiklik paketini ve referandum önerisini yöntem ve içerik olarak eleştirenler de çoğunluktaydı. 26 ilde yapılan toplantılarda iktidar partisini tutanların değişiklik paketini sahiplendiği ancak muhalefetin yanı sıra sivil toplumun da anayasa değişiklik paketine yüksek oranda destek çıkmadığı görüldü. Son olarak, anayasanın değişmesi gerektiğine yönelik toplumsal talep ve iradenin güçlü olduğu bir defa daha gözlemlendi.

TkMM Nisan 2010 Toplantıları Raporu

Nisan ayında gerçekleştirilen TkMM toplantılarında anayasa değişiklik paketinin kamuoyuna, muhalefet partilerine ve parlamentoya sunuluş yöntemine ve paketin içeriğine ilişkin tartışmalar çoğunluktaydı.

Yönteme ilişkin eleştiriler

• Anayasa değişiklik paketi hazırlanırken toplumdaki tüm paydaşların görüş ve önerileri alınmamıştır.

TkMM Nisan ayı toplantılarındaki katılımcılar arasında anayasa değişikliği paketinin hazırlık aşamasında danışılacak aktörlerin seçiminde AK Parti’nin yanlış davrandığını öne sürenler vardı. Örneğin, Batman kMM’de, işbirliğine kapalı olduğu düşünülen CHP ve MHP’nin anayasa değişiklik paketine ilişkin görüşlerini almak için gayret sarf eden hükümetin demokrasiye katkı sağlamaya gönüllü olduğu öne sürülen BDP’ye hiç danışmadığı dile getirildi. Katılımcılar Ak Parti’nin anayasa paketini hazırlarken kapsayıcı değil dışlayıcı davrandığını öne sürerken bir yandan da anayasanın toplumsal bir sözleşme olduğuna dair görüş birliğine ulaştılar. Bu özelliği nedeniyle de anayasanın içeriğinin de kabulünün de olabildiğince geniş katılımlı bir mutabakat zeminine oturtulması gerektiği anlaşıldı. Toplumsal mutabakatın ya da meşruiyetin yoksun olduğuna ya da olacağına inanan katılımcılar anayasa değişikliğinin hükümet ile yargı arasında bir “hesaplaşma”nın ötesine geçemeyeceğini de vurguladılar.
Diğer yandan, Kayseri kMM’de kolaylaştırıcının ifadesiyle toplumsal meşruiyetin de yüzde yüz olması mümkün değildi: “Anayasalar uzlaşma ile yapılmalı evet ama %100 bir uzlaşmayı hiçbir zaman yakalayamayız. O zaman da demokrasi olmaz sanıyorum. Uzlaşmada belirli bir yüzdenin üstü makul bir çoğunluktur.”

• Paketin onaylanacak yönleri de olsa bir bütün olarak oylamaya sunulmuş olmasının sakıncaları vardır.

Anayasa değişikliği paketinin tüm maddelerinin tartışılmaya açılması ve ayrı ayrı oylanması fikri Nisan ayı TkMM toplantılarında sıklıkla gündeme geldi. Pek çok katılımcı paketin içinde olumlu bazı değişiklik önerileri olduğu konusunda görüş birliği içindeydi. Ancak, maddelerin bir paket halinde ele alınıyor olması katılımcıların bir kısmı tarafından sakıncalı bulundu. Örneğin, İzmir kMM’sinde bir katılımcı, 1982 Anayasası’nın darbe anayasası niteliğini değiştirmeye ve 12 Eylül darbesi ile yüzleşmeye yol açacak bazı maddeleri olan anayasa değişiklik paketinin bu yönlerini olumlu bulduğunu ancak memurların grev hakkının verilmemesinin sorunlu olduğunu söyledi. Hakkari kMM’sinde bir katılımcı değişiklik önerilerinin 2-3 paket halinde gelmesini, diğer illerdeki pek çok katılımcı ise her maddenin mümkünse ayrı ayrı değerlendirilmesi/oylanması gerektiğini ifade etti. Malatya kMM’sinde bir katılımcı ise “Hayallerimizin gerisinde bir paket. Ancak basamak basamak gitmek gerek” dedi.

Bu konuda Ak Parti’nin tavrının dayatmacı olduğu görüşü pek çok ildeki toplantıda dile getirildi. Çanakkale kMM’ye katılan Meclis Anayasa Komisyonu üyesi Ak Parti milletvekili Mehmet Danış ise şöyle konuştu, “Büyük hukukçular, bu meclis anayasa yapamaz diyor. Milletin seçmiş olduğu meclis her zaman kurucu iktidardır. Referandum tartışılıyor. Millet kurucu iktidardır. Referanduma giderse eğer kurucu iktidar karar vermiş olacak. Doğrudan kurucu iktidar olarak yetkisini kullanmasıdır. Bütün maddeler tek tek oylansın buna ben saygı duyarım”. Anlaşılan madde madde oylama da Ak Parti hükümetinin tamamen reddettiği bir yöntem değil.

• Acele edilmesinin toplumsal meşruiyet ve özümseme yoksunluğu getirecektir.

Anayasa değişiklik paketinin acele ile referanduma sunulacak olması kMM toplantılarındaki bazı katılımcıları endişelendiren bir gelişmedir. Tunceli/Dersim toplantısında bir katılımcı “AKP adeta yangından mal kaçırır havasında. Çok az bir kesimin görüşünü alıp bütün tepki ve itirazlara rağmen Meclis’e getirdiler anayasa konusunu” diyerek acele etmenin sakıncalarının altını çizdi. Hatay kMM’deki moderatör referandum süresinin 120 günden 40-45 güne çekmenin anti-demokratik olduğunu “Süreyi kısaltarak yapılan oylama bana göre demokratik değildir” sözleri ile ifade etti. Bir diğer kaygı kaynağı da referanduma sunulacak değişikliklerin oy kullanacak vatandaşlar tarafından tamamen anlaşılamayacağıydı. Iğdır kMM’sinde bir konuşmacı “Ayrıca ülkemizdeki her vatandaş bu maddeleri yeterince anlayabilmekte midir? Dağdaki çoban bu maddelerden ne anlar ki neyi oylasın?” dedi. Muş kMM’deki bir diğer konuşmacı da bu tesbiti destekler nitelikte ifadeler kullandı: “Bugün topluma baktığınızda, tamam anayasa değişecek deniliyor ama kimse neden bu değişikliğin gerektiğini, nelerin değişeceğini bilmiyor. Yani toplum bu konuda bilgili değil. Toplumu bilgilendirmek de hükümetin görevidir.”

• Muhalefetinin tavrı kafa karışıklığına yol açmaktadır.

Muhalefetin, daha paketin içeriğini incelemeden toptan reddetmesi ve Anayasa Mahkemesine gitmekten söz etmesi ancak sonradan “üç madde ayrılarak oylanırsa” geri kalanlar için birlikte çalışmaktan söz etmesi bu konuda samimi olduğuna dair kuşkular doğurdu. Çanakkale kMM toplantısında bir katılımcı “Geçen gün mesela, CHP lideri siyaset meydanında parti kapatmaya ne hacet diyor. Bunlar kamuoyunu nasıl bilgilendiriyorlar ben anlamadım. Burada duyduğumuz farklı TV’de duyduğumuz yine farklı…” diyordu.

• Anayasa değişikliğinin kurucu meclis tarafından yapılması gerekmektedir.

Hatay ve Kayseri gibi illerdeki kMM toplantısında anayasa değişikliği için gerektiği düşünülen kurucu meclisin kurulması için genel seçimlerin yapılması ve daha sonra anayasa yapmakla mesul bir meclisin bu görevi yürütmesinin daha yerinde olduğu fikri ileri sürülmüştür. Kayseri kMM’de bunu öneren katılımcılardan biri anayasa paketine temel teşkil eden Venedik Kriterleri gibi ilkelerin ya da kıta Avrupası’ndaki bazı düzenlemelerin Türkiye’ye uyarlamasının söz konusu olmadığını çünkü mevcut meclisin Avrupa’dakilere benzemeyen, laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu iddia edilen bir parti tarafından doldurulduğunu savundu. Dolayısıyla kimilerine göre mevcut meclisteki temsil sorununun yeni kurulacak bir kurucu meclisle çözülmesi mümkün.

• Mevcut haliyle, değişiklik geçerli kılınsa bile Anayasa Mahkemesi’nin değişiklik paketini iptal etme imkânı vardır.

Bu konuda İstanbul kMM’de söz alan bir konuşmacı önemli bir uyarı yaptı: “Yine de HSYK'nın ve Anayasa Mahkemesi'nin yapısında yapılması öngörülen vb. değişiklikler, askeri vesayeti kaldırmaya yönelik adımlar gibi düzenlemeler ileri adımlardır. Ne var ki bu düzenlemeler de Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmeye adaydır. 411 milletvekilinin meclisten geçirdiği üniversitelerdeki başörtüsü yasağını kaldırmaya yönelik düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. Anayasa düzenlemesi de aynı sürece girdiğinde Ak Parti bu kısır döngü konusunda ne yapmayı düşünüyor?” Kocaeli kMM’de ise bir katılımcı 110 milletvekilinin kararı alındığında muhalefetin anayasa değişikliği, onaylanmış olsa bile, Anayasa Mahkemesi’ne götürebileceğini ancak referandum yapıldıktan ve geçtikten sonra artık Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapılamayacağını belirtti. Aynı toplantıda eski bir CHP’li “CHP’nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde Anayasa Mahkemesi’ne başvurmasını tavrını benimsemediğim için oy vermedim. Şimdi benzeri tutumu bu değişiklikte sergiliyor. Biz konulara objektif bakmak zorundayız” diyerek anayasa değişikliğinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne gitmenin muhalefet için tercih edilir bir seçenek olmayabileceğini hatırlattı.

İçeriğe yönelik eleştiriler

Nisan ayı toplantıları katılımcılarının anayasa değişiklik paketi ve referandumu irdelerken odaklandıkları bir diğer alan ise paketin içeriği idi.

• Yetersiz olsa da savunmalıyız diyenlerin temel savunusu demokrasiye doğru atılan her türlü adımın desteklenmesi gerektiğiydi.

Bu gruba mensup olan görüşlere bir örnek olarak İstanbul kMM’de söylenen şu sözler verilebilir: “Sunulan paket vesayeti az da olsa sınırlıyor ve paketi yetersiz olsa da savunmalıyız. Taleplerimiz varsa tamamen karşı durmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Pakette, kuvvetler ayrığına aykırı olan somut bir ifade yok. Bu değişiklikler bir adımdır, kapıyı aralayalım. Seçim barajının düşürülmesini Anayasa’da değil, Seçim Kanunu’nda düzenleyelim.” Yine Kayseri’den katılan bir katılımcı “Bundan sonrası için daha güzel değişikliklere önayak olacağına inandığımız için evet diyeceğiz” demiştir. Sakarya toplantısında bir konuşmacıya göre anayasa değişikliği paketine şimdi verilecek destek ilerde topyekûn bir değişikliğin tetikleyicisi olabilir.

Anayasa değişikliği paketine destek vereceklerini ifade edenler genelde paketin olumlu yönlerine de değindiler. Bazı katılımcılar için olumlu gelişmelerden biri çocukların korunması ile ilgili düzenlemelerdi. Pek çok katılımcı askerlerin sivil mahkemelerde yargılanacak olmasını olumlu olarak değerlendi. Özellikle bu düzenlemenin darbe anayasası diye tabir edilen 1982 Anayasası’nın militarist yönünü törpüleyeceği düşünülüyor. Ayrıca, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılabilecek olması iyi bir gelişmedir diyen katılımcılar vardı. Son olarak, Malatya toplantısındaki kolaylaştırıcının ombudsmanlık kurumunu hatırlatarak “AB ilerleme raporlarında da sürekli gündeme getirilen ve Türkiye'de oluşturulmak istenen ombudsmanlık kurumu yani kamu denetçiliği kurumu idarenin yaygın ve etkin denetlenebilmesi açısından önemli bir kurumdur. Bu kurum yeni anayasa değişikliği paketinde yer alıyor” demesi önemlidir.

• “Birkaç maddenin değişmesi yeterli değil; topyekûn ve kökten bir anayasa değişikliği gereklidir” diyenler baştan bir sivil anayasa yazılmadığı takdirde süreci desteklemeyeceklerini belirttiler.

Bursa kMM’den bir katılımcı “1982 Anayasası 36. kez değiştirilmesine rağmen bir türlü gerekli demokratik tavır benimsenememiştir” dedi. Buna karşılık Diyarbakır kMM’de konuşan Ak Parti milletvekili Abdurrahman Kurt “Olabilecek ile doğrunun arasında tedrici bir güzergâh çizmek lazım. Vesayeti değiştirmenin 2 yolu var. Ya devrim ya da evrim.1. seçeneğin şansı kalmamıştır” dedi. Elazığ toplantısındaki katılımcıların neredeyse tümü anayasa değişikliğinin kısmen değil tamamen yapılması gerektiğini dile getirirken bu toplantıya katılan MHP İl Başkanı Behçet Susmaz “Biz MHP olarak bu anayasa değişikliğinin gerektiğine inanıyoruz. Günümüz şartlarına uymayan, ülkemiz insanının yapısını uymayan maddelerin değiştirilmesini savunuyoruz. Ama zaman ve zemin açısından bu değişikliğin bu kaos ortamında değil de seçimlerden sonrasına bırakılmasını savunuyoruz. Çünkü AKP hükümeti kendi kafasına göre gündem tayin edip bir AKP Anayasası meydana getirmiştir” diyerek farklı bir görüş açısı ortaya koydu. Son olarak, Muğla’da kMM katılımcısı bir kişi yetersiz değişikliklerin onaylanmasının daha sonra tatmin edici ve bütüncül bir anayasa değişikliğini önleyeceğini ve geciktireceğini düşündüğünü söyleyerek sözlerine şöyle devam etti: “Bir ucubenin tamir edilmesindense yeni baştan yapılmasını düşünüyorum. Referandumun da sağlıklı olacağını düşünmüyorum. Hayır demeliyiz ki hayırların da baskılı bir sonucu bu ülkede anayasanın kökten değiştirilmesinin istendiğine dair sonuç çıkmalı diye düşünüyorum.”

• Pakette kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık yapılmamaktadır.

Adana toplantısında ve Muğla toplantısında özellikle vurgulanırken pek çok ilde kadınlara yönelik pozitif ayrımcılığın anayasa değişiklik paketinde noksan olması eleştirildi. Adana kMM’de konuşan CHP milletvekili Nevin Gaye Erbatur Anayasada kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık olmadığının altını çizerek değişiklik paketine CHP grubunun itirazlarından birinin de bu konuda olduğunu ekledi. Muğla’da söz alan bir katılımcı “Kadın kuruluşları diyor ki, bu anayasa yine erkek gözüyle görülmüş erkek gözüyle yazılıyor kadının adı gene yok. Toplumun yarısından fazlası kadın zaten. Kadınlara ve çocuklara yönelik pozitif ayırımcı yaklaşımı teşvik edici yasalar yer almalı yeni yapılacak Anayasada.”

• Yargıya yönelik önerilen düzenlemeler kısıtlı kalmakta ve günümüzde yargının içindeki sorunların tümüne cevap verecek nitelikte olmamaktadır.

Anayasa değişiklik paketinin yargıya yönelik düzenlemeleri TkMM toplantılarında görüş ayrılığının en keskin olduğu alanı oluşturuyordu. Bir yanda anayasa değişiklik paketinin bürokratik kurumları dönüştürme iradesine sahip olduğuna inanan ve özellikle anayasa yargısına ve Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) yapısına ilişkin düzenlemelerin sakıncalı olduğunu savunan katılımcılar vardı, diğer yanda ise yargının bağımsız olmadığını ve demokratikleşmesini savunan katılımcılar. Eskişehir’deki toplantıda dile getirilen bir diğer eleştiri de Anayasa değişikliği paketinde yer alan yargıya ilişkin düzenlemelerin hükümetin değişmesi durumunda karşılaşılabilecek yolsuzluk ve usulsüzlük soruşturmalarının önüne geçecek adımların atılmasına imkan sağlayacağıydı. Adana kMM’sine katılan CHP milletvekili Nevin Gaye Erbatur ve Eskişehir toplantısına katılan CHP milletvekili Murat Sönmez, AK Parti’nin Anayasa paketindeki HSYK ve Anayasa Mahkemesine ilişkin sorunlu değişiklikleri diğer olumlu öneriler arasında gizleyerek geçirme çabası içinde olduğunu savundu. Adıyaman’da söz alan bir kadın platformu sözcüsü “Adalet Bakanı ve müsteşarı HSYK’da olmamalıdır ve Anayasa Mahkemesi’nin üyelerini yürütmenin bir parçası olan Cumhurbaşkanı belirlememelidir” dedi. Diğer yandan, Adıyaman kMM toplantısına katılan Ak Parti milletvekilleri yargının siyasete katılması ve hükümet olarak önerdikleri tüm değişikliklerin yargıya tabi olmasından dolayı kuvvetler ayrılığı ilkesinin zaten zedelendiğini ifade ettiler. Hüsrev Kutlu “Türkiye’de herkes siyasete karışmaktadır; dünyadaki insan hakları Türkiye’de olmalı” dedi. Şanlıurfa toplantısına katılan Büyükşehir Belediye Başkanı ise “Anayasa Mahkemesi de bu kadar rahat hareket edemeyecek. Çünkü halkın bir baskısı olabilecek” sözleri ile anayasa değişiklik paketinin yargı kurumunu daha demokratik ve hesap verebilir hale getireceğine dair inancını vurguladı.

• Memurlara grevsiz toplu sözleşme hakkı verilmiş olması yetersizdir.

Bu konuda pek çok toplantıda dile getirilen eleştiriyi, Malatya toplantısında söz alan bir sendika temsilcisinin sözleri ile özetlemek mümkün: “Bu anayasa değişikliği yeterli değil. Daha önce Hak-İş olarak beş maddelik bir değişiklik tasarısı sunduk. Fakat bunlardan üçü kabul gördü. 51, 52 ve 53. maddeler, bu maddeler daha çok çalışanlarla ilgili olan, grev, lokavtta sendikaların sorumlulukları ile ilgiliydi. 65 ve 82. maddeler kabul görmedi. Bu konuda Hak-İş olarak katkı sunmak istiyoruz ve kabul edilen 3 madde bizim için çok önemli. Hak-İş olarak referanduma ‘evet’ diyeceğiz. Fakat bunun yeterince tartışılmaması da bizi endişelendiriyor. Herkesin mutabakatının aranması önemli”.

• Parti kapatmaların zorlaştırılması yeterli değildir, zira parti kapatılmamalı ve suç teşkil eden eylemi yapan kişi cezalandırılmalıdır. Seçim barajı düşürülmelidir.

Şanlıurfa, Malatya gibi bazı illerde anayasa değişikliği paketinin parti kapatmalarına ilişkin düzenlemelerinin yeterli ya da olumlu yönde evrilebilecek nitelikte olduğu dile getirilirken TkMM toplantılarına katılan pek çok katılımcı siyasi parti kapatmalarının önüne geçebilmek için daha kapsamlı bir değişiklik gerektiği görüşüne sahip olduğunu söyledi. İstanbul kMM’de bir katılımcı “Mesela milletvekili dokunulmazlığı, eşit vatandaşlık ilkesine ters düşer ve bunun için kaldırılmalıdır. Seçim barajı da eşit vatandaşlık ve adalet ilkesine terstir. Patrikhaneler ya da Aleviler’in yaşadıkları sorunlar, keyfi vergilendirme, parti kapatma, Youtube’un kapatılması, köprü zammı vb. eşit vatandaşlık ilkesine aykırıdır” diyerek parti kapatmaları daha geniş bir hak ekseni çerçevesinde irdeledi. Öte yandan, bazı katılımcılar sadece anayasa değişikliği ile yetinmeyerek Siyasi Partiler Kanunu’nun da düzelmesi gerektiğini vurguladılar. Parti kapatmalara yönelik konuşmalar aynı zamanda seçim barajı ile ilgili yorumlara da ev sahipliği yaptı. Nisan ayı toplantılarının katılımcılarının ezici çoğunluğuna göre seçim barajının düşürülmesi ya da kaldırılması gerekliydi. Bu gereklilik yerine getirilmediği ölçüde Ak Parti’nin demokratikleşme ve reformlar konusundaki samimiyetinden şüpheye düşülüyordu. Van toplantısına katılan Ak Parti milletvekili İkram Dinçer ise eleştirilere yanıt olarak “Seçim barajının düşürülmesi bizimde arzumuz ve çalışmamız var. Bu seçim kanunu yasasıyla ilgili bir durum. Paketten farklı. Bugün CHP ve MHP’nin yaptığı ortada. Emekli yargıçlar ve Cumhurbaşkanın tutumu ortada, biz onlarla bir değiliz, olamayız. Yapılan çalıştaylar için yarım kaldı demek doğru değil. Bardağın hep boş tarafına bakmayalım, dolu tarafını da görelim” dedi.

• İnanç grupları ve etnik gruplara yönelik hak alanlarını geliştirecek düzenlemeler yapılmamıştır.

Bingöl toplantısında özellikle başörtüsü sorunun giderilmemesi ve ırk tanımının net olarak yapılamaması mevcut anayasa değişiklik paketinin en önemli eksiklikleri olarak belirtildi. Diyarbakır toplantısında konuşan bir katılımcı, tepkisini “Kürtlerin eğitim ve öğretimi, resmi kabulü konusunda risk almalıdırlar. HSYK ve vesayet riskini alıyorlar. O halde Kürtlerin resmi kabulü, eğitim ve öğretim talepleri konusunda risk almalılar. Aleviler için Diyanet riski niye ele alınmıyor?” diyerek dile getirdi.

Değişik öneriler

Toplum değişiklik paketi ve maddelerin içeriği, anlamı ve olası yansımaları ile ilgili bilgilendirilmelidir.

Anayasa paketi bir bütün olarak değil, madde madde ayrılarak oylamaya sunulmalıdır.

Din ve vicdan hürriyetini kısıtlayan 1982 Anayasası’nın 24. maddesi gibi düzenlemeler kaldırılmalıdır.

Temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslar arası mevzuatın Türkiye’deki yargı mensupları tarafından uygulanması zorunlu hale getirilmelidir.

Anayasa hazırlanırken yasa yapıcılar ve uygulayıcılar bağımsız hareket etmelidir.

Yerel gündemler

Yerel gündem konusu olarak kalkınma ve turizm ilişkisi, sanayi ve yatırımlarını geliştirirek kalkınma, kültür ve turizm (Gökçeada), taciz, hırsızlık ve kapkaç olayları, İzmit Körfezi’nde liman ve kıyı dolguları, madde bağımlısı çocuklar, kadına yönelik şiddet, kot işçileri, mevsimlik işçiler, Ahtamar Kilisesi’nin ibadete açılması gibi konular konuşuldu. Deprem haftası nedeniyle Elazığ, Hakkari, Eskişehir ve Malatya illerinde yerel gündem konusu olan depreme dair konuşulanlar deprem kuşağında olan tüm bu illerin pek çok açıdan depreme hazırlıklı olmadıklarını ortaya koydu.

Referanduma kadar KONUMUZ ANAYASA
Neye evet, neye hayır, niçin evet, niçin hayır?


Şu anda her ay 27 ilde toplanmakta olan –ve il sayısı her ay artan, Mayıs ayında 33 ile ulaşması beklenen- “Türkiye küçük Millet Meclisleri”, Mayıs ayından başlayarak referandum yapılıncaya kadar bütün toplantılarında Anayasa değişikliklerini konuşmaya devam edecek. Buna ek olarak her ay bir de özel “Anayasa tartışması” toplantısı düzenlenmesini önerdik. Bu, -en azından- referandum gününe kadar 30’dan fazla ilde 90 ile 180 arasında toplantı demek.

Her biri o ildeki başka bir sivil toplum kesiminin temsilcisi olan 20 kadar katılımcıdan oluşan küçük meclisler, istenen değişikliklerin “ne anlama geldiği” yani günlük yaşamımızda ne gibi değişiklikler sağlayacağının anlaşılması ve anlatılması için önemli bir görev yapabilirler.

Şu anda toplantı yapılan illerin yarıdan çoğunda Belediyelerin meclis salonlarını kullanıyoruz. Ayrıca bu belediyeler, her ay kamuoyunca bir tanınmış kişiyi “konuk moderatör” olarak davet ediyor ve ağırlıyor.

Biz de, başta “Sivil Anayasa” kampanyasının ilk imzacıları –özellikle de hukukçular- olmak üzere, bu konuda gönüllü katkıda bulunan kişileri üç saat için de olsa “küçük Millet Meclisi Başkanı” olmaya davet ediyoruz.


Sayılarla TkMM Nisan 2010 Forum toplantıları

Gerçekleşme sayı ve oranları:
Yapılması gereken toplantı sayısı: 30
Yapılan toplantı sayısı: 26
Toplantı gerçekleşme oranı: % 86,66
Ertelenen toplantı: 3, Katılım sağlanamayan toplantı: 1

Sivil Toplum katılımı:
Olması gereken sivil toplum katılımcı sayısı : 520
Toplam sivil toplum katılımcı sayısı: 313; % 60,19

Seçilmişlerin katılımı:
Katılması gereken milletvekili sayısı: 138
Katılan toplam milletvekili sayısı: 24; % 17,39

Katılması gereken belediye başkanı sayısı: 26
Katılan toplam belediye başkanı sayısı: 6; % 23,07
Kolaylaştırıcı ağırlayan belediye sayısı ve oranı: 9 % 34,61

Medya ilgisi:
Toplantılara katılan medya muhabiri sayısı toplam: 79
Toplantı başına düşen medya muhabiri sayısı: 3

Toplantılara kim ev sahipliği yaptı?
Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 16 % 61,53
Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: 5 % 19,23
Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 5 % 19,23

Sivil toplum bileşenlerinin katılım oranları:
Katılımcı meslek odaları sayısı: 36
Toplam katılımcı sayısına oranla: % 11,50
Katılımcı sendika sayısı: 54
Toplam katılımcı sayısına oranla: % 17,25
Katılımcı dernek/vakıf/girişim sayısı: 223
Toplam katılımcı sayısına oranla: % 71,24

İzleyiciler:
İzleyici olarak katılanlar: 232
Toplantı başına düşen izleyici: 8


Türkiye küçük Millet Meclisleri
Nisan 2010 Raporu



Referandum’da
Neye “Evet”, neye “Hayır”?
Niçin “Evet”, niçin “Hayır”?
“Ya hep, ya hiç!” Şart mı?


2008 Haziran ayında 5 ilde başladı.
2009 Haziranında 18 ilde düzenli toplanıyordu.
2009 Kasımında 30 ile yayıldı.
2010 Haziranına kadar 41 ile,


www.tbmmocg.net
tel: 0216/ 492 0504; 0216/532 7545, faks: 0216/ 492 1840
e-posta: info@tbmmocg.net



Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0