ForumBizi Biz Yapan Öykülerimiz  Yeni Konu 

İLK OTOPSİM

08 Eylül 2009

deepblueeagle

İLK OTOPSİM

Genç kızlığımda polis olmayı aklıma koymuştum. Başvuru formlarını doldurdum. Üstüne resmimi de yapıştırdım. Ama, ağabeyimin bir arkadaşı, deli misin sen, kardeşinin polis olmasına izin mi vereceksin, ne olacak, dağın başına tayin olacak, bir başına gitmesine izin vermeyeceksiniz, annesiyle gidecek uzaklara, bir yığın zorluk olacak, boşver, demiş.

Bunu duyan ağabeyim formları yırttı. Bu sefer de savcı olmak istedim. Ama savcıların iş yükü çok ve sık nöbetleri var diye ağabeyim buna da izin vermedi. İçimde kaldı. Ben de sosyal bilimlerde okuyup adliyede savcı katibi oldum. Sonra da yükseldim yazı işleri müdürlüğüne. Bu arada, ağabeyimi uyaran arkadaşı ile ağabeyim dünür oldular. Babamız ölmüştü. Adamın niyeti başkaymış.

Olay mahalline daktilo ile gitmeye ve zabıt tutmaya alışmıştım.

Bir gün, savcı, hadi gidiyoruz dedi. Mübaşiri de aldık, üçümüz bir olay yerine gittik. Savcı, ceset göreceksin, şaşırma, hazırlıklı ol, dedi. Olay yerine vardık. Ama cesedi göremedim. Cesetler ya olay yerinde kalır ya da hastaneye gönderilir incelemeye. Ama ceset yoktu. Savcıya sordum. Baksana dedi, görmüyor musun. Göremedim dedim. Bak şu silaj makinesinde, dedi. Baktım, bir tarım aleti. Üstü kıpkırmızı. Ama ceset filan yok. Sonra dikkatle baktım. Ufak tefek et parçaları. En büyüğü elim kadar. Bir ceset olduğu bile anlaşılmıyor. Bir hayvan da olabilir. Ama yakından inceleyince, makinenin çarkında bir deri parçası gördüm ve bir göbek deliği. Bir mısır işçisi kadın kendini makineye kaptırmış. Parçaları bir torbaya doldurdu mübaşir.

Döndük adliyeye. Öğle yemeğindeyiz. Ve domates çorbası var. Koyu mu koyu. Midem bulandı, yiyemedim. Savcıya dönüp sordum, nasıl yiyebiliyorsunuz, diye. Biz alıştık İpek hanım, siz de alışırsınız, dedi. O gün yemek yiyemedim. Gecelerce kabuslar gördüm. Uzun süre evde salçalı yemek pişiremedim.

Sonra alıştım. İşimi çok seviyorum. Tekrar dünyaya gelsem yine aynı işi yapardım. İnsan işini sevince ona dünyanın en güzel işiymiş gibi geliyor.

Bir gün savcı, yine, hadi gidiyoruz, dedi. Adliyede davalar önce savcının önüne gelir. Konusuna göre ilgili mahkemelere dağıtılır. Mübaşiri de aldık. Ama mesai bitmiş akşam olmuştu. Kış günü. Bir otopsi durumu vardı. Ama mezarlığa gitmek durumundaydık. Çünkü, bir zehirleme iddiası vardı. Fethi kabir yapmak durumundaydık. Yani, mezar açılacaktı ve ceset adli tıbba gönderilecekti otopsi için. Karanlıkta üçümüz mezarlığa gittik. Kar yağdığı için her yer bembeyazdı. Fakat hava ılıktı. Ortam sinir bozucuydu. Mezar açıldı. Daktilomu hazırladım, oturdum bir yere. Adliyede hazırladığım kağıdı taktım daktiloya. Yazmaya başlayacağım. Ama bir rüzgar çıktı ve kağıt mezara cesedin üzerine uçtu. Mübaşire alsana dedim. Ama karda, rüzgarda, karanlıkta öyle zor ki mezara inip kağıdı almak. Çok uğraştık ama aldık sonunda. Ceset otopsiye alındı sonra ve midesinde zehir bulundu.

Bir gün de morgdayız. Yine bir otopsi. Savcı, ben, mübaşir, bir iki genç mübaşir daha, bir de adli tabib. Cesedin elektrik çarpması sonucu öldüğü söylendi. Adli tabib inceledi. Ben, elektrik çarpması raporu veremem, dedi. Çünkü, elektriğin nereden girip nereden çıktığı belli değil, dedi. Yani, otopsi gerekiyordu. Cesede baktım, genç bir oğlan. Daktilomu çıkardım. Hazırlandım. Ceset yarıldı. Bir ara lavaboya gittim geldim. Cesedin yüzü yok. Yüzü kıpkırmızı. Hani, kurban kesilir, kırmızı et ortaya çıkar ya. Düşünün. Ondan daha koyu bir kırmızılık var adamın yüzünün olması gerektiği yerde. Savcıya, ne oldu yüzüne, dedim. Savcı güldü. Meğerse, ensesinden derisini çekip çıkarmışlar. Beyni açılacak çünkü.

Neyse, organlar çıkarıldı, tabib inceledi. İş bitince, cesedin organları tekrar cesedin karnına doldurulup dikilir. Ve karın bölgesinden çok kötü bir koku çıkar. Genç mübaşirler cesedi doldurmaya başladılar. Başımı yana çevirmiştim bir ara. O sırada “ınngh” diye bir ses duydum. Ceset canlandı diye bağırıp koşmaya başladım. Çığlığımın etkisiyle mübaşirler de savcı da korkup kaçtı. Odada sadece adli tabib kalmıştı. Sonra döndük yine. Meğerse, genç mübaşirler, bağırsakları kaldırıp cesedin karnına sokmaya çalışırken, zorlanmışlar, o nedenle çıkarmış o sesi mübaşirlerden birisi.


08.09.2009
Gökhan Özgen

07 Temmuz 2010

Nurten Düzkantar

yalın bir anlatım, adeta olayın içine girdim,yaşadım.. artı bir de gerçek hayat hikayesi olunca daha da etkili oldu..ürperdim..bileğine sağlık..
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0