deepblueeagle
|
DERİNLİK SADELİKTEDİR
Yaşam uzun ve sakin bir ırmak
Ama ben bir başkasıdır
Geçitler kapanır
Perde iner
Her öğreti birbiriyle ilintili. Herkes farklı bir yoldan ulaşmaya çalışıyor kaynağa ama varılacak nokta aynı zaten. Ben kimim ve niye buradayım diye soran her birey er ya da geç yolculuğuna başlıyor ve yollardan birini seçiyor. Kendinin farkına varmaya çalışırken, kendini ifade etmeye çalışırken yöntemler çeşit çeşit.
Müzik, eski kültürler, dinler, yoga, felsefe, tasavvuf, psikoloji. İnsanı anlamak, anlatmak için kullanılan yöntemler hepsi. Yeni çağ akımları, doğa bilimleri ve sporları, Eskimo, Kızılderili kültürleri, gestalt, yeni sol, çevre, varoluşçu psikiyatri, batı felsefeleri, Uzakdoğu felsefeleri, edebiyat, başkaldırı ruhu, alternatif yaşamlar, şifa teknikleri, sanat. Menü geniş. Yola girince siz yoldan çıksanız da bedeniniz, ruhunuz, aklınız, kalbiniz veya sağlığınız yine sizi yola geri ittirir. Zihin bazen yolu karıştırsa bile güvenle akışa bırakmak yeterli.
Arınmak, sadeleşmek, berraklaşmak için yapılması gerekenler aynı aslında. Hepimiz bir ana server’a bağlı p.c.’ler gibiyiz. Kimimizin server’la bağlantısı kopuk, sadece power kablosu var, harıl harıl kendine çalışıyor. Kimimiz cpu’ya aşırı yüklenmekten server’da hazır olan bilgileri bir türlü download edemiyoruz. Mümkün olduğunca sadeleşmeliyiz, gereksiz programları, yük getiren işleri silip cpu’yu rahatlatmalıyız ki kaynağa hızla ulaşalım. Server’dan sadece bilgi indirmiyoruz orayı yani kollektif bilinci besliyoruz da. Bir çeşit upload. O yüzden düşündüğümüz her şeye, gönderdiğimiz her pakete dikkat etmemiz lazım. O düşünceleri bir gün bir başkası indirebilir.
Sadeleşmek önemli. Derinlik sadelikte. Sahip olma duygusundan kurtulup, her şeyi olduğu gibi kabullenip koşulsuz sevmek gerekiyor. Konsantre olup içimize dönmek.
Sürekli kendimizi geliştirmek, çevremize ılımlı bir sıcaklık yaymak. Dinlemek. Zihnimizi beklentilerden kurtarıp birbirimizi dinlemek ve anlamak. Kendimizden uzaklaşmak. İnsanın kendini bile anlaması zorken başkalarını anlaması daha da zordur. Bunun için zihinlerimizi sakinleştirmeliyiz. Ancak boş zihinle alıcı olabiliriz.
Dünya değişiyor, insanoğlu ise halen çatışma halinde. İnsanın özü kolay değişmiyor.
Arada bir doğaya çıkıp kendimizi dinleyip yenilenmeliyiz. Hayal kurmalı, karamsar düşünceleri iptal edip geri yollamalıyız. Karamsar düşünceler, çatışmalar bizde abyss olgusu yaratır, uçurumun dibine inmek gibi.
Sonuçta hepimizin bir hikayesi var ve yaşadıkça devam ediyor. Hayat bir oyun sonuçta. Hayata verdiğiniz kadar alıyorsunuz. Ying yang durumu yani.
İnsan her durumda mutlu olacak bir yan bulabiliyor. En mutsuz sonlarda bile. Çünkü, mutsuz sonlar bizim elimizde olan koşullar sonucu doğmuyor genellikle.
Her durumda yaşamaya, öğrenmeye hevesli olmalı. Yılmadan. Kırılmadan.
Gökhan Özgen
|