ForumPolitikitiraf.izmir  Yeni Konu 

YAZAR HÜSEYIN HABÝP TAÞKIN ÝLE SÖYLEÞÝ

20 Eylül 2018

habibtaskin

YAZAR HÜSEYIN HABIP TAÞKIN ILE SÖYLEÞI Sayfamýz yazarlarýndan Süleyman Deveci sordu, yazarlarýmýzdan Hüseyin Habip Taþkýn siz deðerli okurlarýmýz için yanýtladý. Benzer edebi söyleþilere ileride de yer vermeye devam edeceðiz. Ayrýca ulaþamadýðýmýz yazar dostlarýmýz da benzeri bir yöntem izleyerek kýyýda köþede kalmýþ, adý saný duyulmayan deðerli insanlarýmýzýn seslerini duyurmamýzda yardýmcý olabilirler. Süleyman Deveci: – Yazý maceranýz nasýl baþladý, ne zaman hangi düþüncelerle kollarý sývayýp yazmaya koyuldunuz? Ayrýca bugüne kadar neleri yazdýnýz, neler yayýnlandý? Gelecek planlarýnýz arasýnda neler var? Hüseyin Habip Taþkýn: – Ýlk denemem askerlikte oldu. Patlýcan, kabak, domates ile sistemi eleþtiren bir yazý yazmýþtým. Onbaþý arkadaþýma okuduðumda bana þunu söyledi: “Porto sakýncalýsýn bunu ele geçirirseler kabak dolmasý yerine seni oyarlar.” Demiþti. Sakýncalý çavuþtum ve en ufak boylusu da ben olduðumdan lakabým olan porto çavuþu bana takmýþlardý. Sanýrým bin dokuz yüz seksen üç ile bin dokuz yüz seksen altý arasý olmasý gerekiyor. Kültür Sanat dergilerinden birisine bir arkadaþýmla yazmýþ olduðumuz þiirleri göndermiþ, cezaevinde olduðumuzdan, okunmasý öne alýnmýþtý. Kýsacasý bize verilen yanýtta þiir konusunda mesafe alacaðýmýz yolun uzun olduðunu böylelikle arkadaþýmla birlikte görmüþ olduk. Çanakkale Özel E Tipi cezaevinde yazmaya karar vermiþtim. Yaþadýklarým ve duyduklarýmý yazýya dökecektim. Bu düþünce oluþsa da aradan geçen yýllar ve bin dokuz yüz doksan altýyý gösterdiðinde bir makale yazmýþtým. Makaleden baþka her þeye benziyordu. Duvar Gazetesinde yayýnlanmýþtý. ‘El yazýsý” ile. Aziz Nesin bir televizyon programýnda, tam aklýmda deðildir: “ Türkiye'de insanlarýn çoðunluðu þiir yazýyor.” Bende içimden: “Benim neyim eksik? Bende yazarým” Diyerek. Elime kâðýt alýr almaz yazmaya baþladým. Nazým Hikmet, Ahmet Arif, Ahmet Telli, Nevzat Çelik, Orhan Veli ve bazý yazarlarýn þiir yazýþ biçimlerini okuyarak inceledim. Karalama yapýp yazdýðým þiirleri ilk önceleri Güney Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisine yolladým. Yayýnlanýnca hoþuma gitti ve devam ettim. Ardýç Kuþunda sanýrým iki ya da üç þiirim yayýnlanmýþtý. Bir gün kadýn arkadaþým bana: “Habiþ tanýdýðým deðerli bir öðretmen var. Saz çalýp ayný zamanda söylüyor. Ona gösterelim. Sana en azýndan yol gösterir.” dedi. Lafý uzatmadan ilkbahar günüydü. Kadýn arkadaþýn balkonunda neskafelerimizi içerken, hocamda yazdýðým þiirlerden birkaçýna bakýyordu. Kadýn arkadaþýmla yüz yüze geldiðimizde gülüþtük. Ne de olsa sýnavdan ne alacaðýmdý? Okuma bittiðinde masanýn üzerine okuduklarýný býrakýr býrakmaz: “Dilin öyküye gidiyor. Bana kalýrsa kýsa öyküler yaz ve uzatmasýný yap derim?” Ýçimden: ‘Olur, mu hocam aslanlar gibi þiir yazýyorum.' Neyse, olmayan bir davadan gözaltýna alýndýk. Ýzmir Kýrýklar F Tipi denilen yerde altý ay içinde þiir ve öykü çalýþmalarým oldu. Ailemin getirdiði kitaplar ve cezaevinin içindeki kütüphaneden tedarik ettiðim kitaplarý okurken yazarýn nasýl bir yazýþ yolu izlemiþ ona bakýyordum. Mahkememiz dýþarýdan sürerken Canýmýn Ýçi Bak Hele adýnda bir þiir kitabý yayýnladým. Kitleye nasýl ulaþtýracaðýmý, acemiliðini yaþadým. Yanlýþ anlaþýlmak istemem? Bir yazarýn tanýdýklarýna gidip ben kitap bastýrdým demesi ve karþýsýndaki kiþinin tavrý çok önemlidir. Çoðunlukla hüsran oldum. Yayýnevinin daðýtýmý bence önemlidir. Türkiye'de kitap çýkarmak ve okuyucusuyla buluþmasýný saðlamak ip atlamaya benzer. Neyse, þiir kitabýmýn çýkmasý ve makale denemelerim. Birçok gazetenin köþe yazarlarýný incelememdeki amaç þuydu: “Elimde bir þiir kitabý var. Ben kimim ki, kitabýmý alsýnlar. Benim amacým geleceðe bir þeyler býrakmaksa, makale yazýsý yazmalýydým.” Böylelikle makaleye yazýsýna giriþ yapmýþ oldum. E postamda yazmaya baþladým. Önüme geleni e postama ekledim. Sonra baþým aðrýdý. “Vatan haini, manyak mýsýn? Beni niçin zor duruma býrakýyorsun?” Buna benzer yanýtlar alýnca çoðunu isteði üzerine sildim. Hem keskin devrimcileri de. Bana Spam uygulayanlar oldu. Moralim hepten bozuldu. Bana göre yazým normal! Karþýmdakinin ruh ve hali bambaþka olsa gerek. Yine de inadýna yazmak dedim. Tökezlene tökezlene bugünlere geldim. Ýzmir Kýrýklar F Tipi Cezaevinden çýktýðýmda, eski devrimci arkadaþlarým benden kaçtýlar. Adým Kürtçüye çýktý. Ýþsiz kaldým. Bu konulara baþka zaman vakit ayýralým. Konu yönünü þaþýrýr. Öykülerden oluþma bir dosyamý yazar arkadaþýma verdim. Bana: “Bunlarý çivile, birbirine ekle, kahramaný en üste çýkar ve devam et.” Dedi. Birkaç ayýmý öyle aldý. Bir yandan pazarlarda, iþportada zabýtalarla köþe kapmaca oynuyordum. Sonrasýnda bir birahanede bulaþýk iþi buldum. Sigortam vardý. On iki saat olunca okumaya, yazmaya vakit ayýramadýðýmdan oradan ayrýldým. Eski müdürüm beni sosyete bar kalap tarzý yerde bulaþýkhaneye aldý. O saat çalýþýyordum. Orada vakit ayýrabiliyordum. “ Burada da yaþanmýþ cümbüþlü yaþamým vardýr.” Evrensel Gazetesinin dört ya da beþ kez Hayat ekinde makale yazýlarým yayýnlanmýþtý. Yazar arkadaþým en sonunda bana: “Kitap hazýr.” dediðinde sevindim. Okumamý istedi. Okudum. Birçok hata vardý. Kendisine söyleyince ilginç yanýt aldým. ‘Bir bildiði vardýr' diye düþündüm ama: “Sen taþeron iþçisisin. Bu yazýþ biçimin geçerlidir.” Ben hepten þaþýrdým. Bu kez yönümü baþka bir yayýnevine çevirdim. Oradaki arkadaþýmýz. “12 Eylül 1980 askeri darbesini çýkar, konu sadece kadýnlar olsun. Çok eksiði var.” Dedi. Kitabýn adý Kadýn Olmak Zor'du. Ýki derde bir arada kaldým. Ýlk yazar arkadaþa ayýp olur diye onun dediðini yaptým. Ýlk romaným eksiklikleriyle çýktý. Yayýnevi, yazar arkadaþla konuþup halletmiþlerdi. Ben matbaa ve kâðýt parasýný ödedim. Ege 78'liler Derneðine üyeydim. Onlarýn aracýlýðýyla kitabýmý tanýttým. Oradan Tutuklu Gazetecilerle Dayanýþma Platformundan, fuar için cezaevinde yatmýþ biri olarak, konuþmacý oldum. Bu katýlým beni bir çýta daha öne taþýdý. Neydi Birlikte Yaþadýklarý adlý kitabýmda ayný yazar üzerinden gittim. Öykülerin birleþiminden oluþmaktadýr. Roman olarak ortaya çýktý. Neydi Birlikte Yaþadýklarý adlý kitabým özünde yayýnlanmayacaktý. Þuanda Ýzmir Balçova'da oturmaktayým. Aklýmda oluþan düþüncemi Balçova'nýn 78'liler kuþaðý olarak adlandýrýlan bizlerin geçmiþte doðrularýyla, yanlýþlarýyla, anýlarýyla bir anlatým belgesel olarak ele almaktý. O günün farklý siyasi hareketlerinde olan arkadaþlara gidip: “ Bir belgesel yapmak istiyorum. Tüm siyasi hareketlerin burada olan insanlarýyla bir araya gelip, gelecek kuþaklara bizleri anlatan söyleþiler yaparak, ölen yoldaþlarýmýzý anarak bir yapýt býrakmak ve izleyenlerin bizlerin olumlu ve olumsuz yanlarýný alýp bir deðerlendirme yapmalarýný amaçlýyorum.” 78'liler kuþaðýndan birçok insanýmýzý ülke genelinde kara topraða veriyoruz. Bizim kuþaðýmýzý bölgesel olarak yaþatmaktý amaç ama aldýðým yanýtlar bir gülmece mi? Kara mizah mý? Ne desem bilemedim? “MÝT gözetim altýna alýr.” “Deþifre oluruz.” “Çocuklarýmýz, ailemiz zor durumda olur.” Yönümü çevirerek Neydi Birlikte Yaþadýklarý romanýmý hazýrlamaya… Burada o günün aramýzda olan devrimcilerini anarak bitirdim. Kitap çýktýðýnda ilginç olaný ise: “Bize söyleseydin birlikte hazýrlasaydýk.” Benim yerime olsanýz ne derdiniz? Ben güldüm… Kitabýmý yayýnlayan yayýnevinin Çobanateþi Gazetesinde, Düþünürler diye bir köþem oldu. Sonra adý Newroz Gazetesi oldu. Cezamýz kesilince düþünce suçundan hiçbir ülkeye sýðýnma talebinde bulunmadým. Bulunmadýk. Manisa Özel E Tipi Cezaevinde Düþünürleri býrakýp açýktan ekonomik, demokratik, kültürel yazýlara aðýrlýk verdim. Alanya Mahmutlar L Tipine hepimiz sürülmüþtük. Gardiyanlarla sürtüþmemiz bolca oluyordu. Af Örgütünün kontrolündeydik. Cezaevinden çýkýnca Gazeteye yazý göndermeyi kestim. Ýnternet üzerinden e postalara gönderdim. Gomanweb.net-org, Sosuzumut.com, Gezite.com, Radikal Blog. ‘Bir yýl sonra yazýmý yayýnlamadýlar. Nedenini sorduðumda yanýt alamadým.' Öfke ve Umut.com, Kýrmýzý Siyah Bilim Edebiyat Dergisi sanýrým imkânsýzlýklardan dolayý yedinci sayýda son makalemde yayýn hayatýný bitirdi. Ýzmirizmir.net, Gazeteesenler.com, Tarimorkamsendiyarbakir.com, Þuanda Realitehaber.Com'da makalelerim. Pirtuk u Weje'de edebiyat üzerine yazýlan yazýlarým. Birçok yerde ayný yazýlarýmýn paylaþýmý vardýr. Bugüne kadar yayýnlananlar bunlardan oluþuyor. Saðlýðým elverdiðince ya da birileri hedef tahtasýna oturtmazsa yazmaya devam edeceðim. Zor koþullarda yazýyorum. Olanaklarý zor olan bir toplumda yazýyorum. Baskýnýn ve þiddet sarmalý bir toplumda yazýyorum. Çünkü her yazar bir taraftýr. Ben emekçilerin, ezilenlerin, halklarýn yanýnda yer alýyorum. Bedel ödedim ve ödemeye devam ediyorum. Yazdýklarýmdan sakýnmýyorum. Ama benden çekinenlerde var. Asýl her kötülüðün baþý benmiþim gibi. Yazmak kolay ama matbaada basmak zor! Kitleye ulaþmasý zor. Buda ayrý bir konu… Söyleþiler yapmak istiyorum. Edebiyata ve sanata gönül verenlerin bir çatý altýnda kolektif çalýþmalarýný istiyorum. Benim istememle olmuyor. Size bir aný düþüncemi anlatayým: “Çanakkale Özel E Tipi cezaevinde yatarken aklýma bir ortak dergi ya da gazete çýkarmak geldi. Her siyasi hareketten bir kiþi buraya yazý yazacak ve devrimcilerin birliðini saðlamayý hedefliyordum.” Edebiyat alanýnda da ayný düþünceyi taþýyorum. Burada bana yazý düzeltmelerinde yardýmcý olan Ali Fuat Karaöz arkadaþýma teþekkür ederim. – Günlük siyasi gündem ve geliþmelerle ilgili çok sýk yazdýðýnýz sosyal medyada göze çarpýyor, izleniliyor. Hatta bu yüzden caza da alýyormuþsunuz, kullaným yasaðý veya yaptýrýmý gibi. Bu denli aktif faaliyet içerisinde kitap yazmaya nasýl vakit buluyorsunuz? Nereden geliyor bu yorulmak bilmez yazma enerjiniz? – Türkiye'de yazý yazma malzemesi bol olan ülkelerden bir tanesidir. Makale, öykü, þiir, karikatür, tiyatro neye el atsanýz etrafýnýzda bolca malzeme çýkar. Önemli olan kitlelere neyi vermek istediðinizdir. Uyutmak mý? Yoksa uyandýrmak mý? Yazmak bu ülkede bedel ödemek anlamýna gelir. Benim amaçlarýmdan biriside ýrkçýlýðý ortadan kaldýrmak, halklar birbirine gerçek anlamýyla kardeþçe dokunabilsin, paylaþabilsin. Savaþa hayýr diyebilsin. Sömürüye ve talana hayýr diyebilsin. Zalimin önüne dikilsin. Hep beraber birlikte yaþasýn. Sýnýr mýnýr olmasýn. Asker, polis olmasýn. Silahlar, bombalar olmasýn. Yazdýklarýmýn ana temasýnýn bir bölümünü yukarýdaki yazýmda özetledim. Kaybedecek bir þeyi olmayanlardaným. Sosyal medyada özellikle facebookta çok ceza alýyorum. Önemli olan internetin her alanýný kullanabilmektir. Gelecek kuþaklara býrakmak istediðim birçok konu var. Öncelikle 78 kuþaðý dediðimiz genel anlamýyla bizlerin yaþadýklarýný ele farklý açýþlardan almayý düþünüyorum. Þimdi yaþadýðýmýz zaman dilimini anlatmayý düþünüyorum. Makale olarak yazýyorum. Romana dönüþtürerek yazmak, gelecek kuþaklarýn bizleri rahat anlamasý ve yorumlamasý gerekir diye düþünüyorum. Bir de yazdýkça kendimi daha huzurlu buluyorum. Geçmiþte içimde kalan bir duyguydu. Þimdi iþi pratiðe döktüm. Zor süreçlerden hepimiz geçiyor, bedel ödüyoruz. Emek, sermaye çeliþkisi, sömürüsü, baskýsý, ýrkçýlýðý ve diðer faktörlerini egemen güçler kurumlarýyla iþleme koyuyor. Ýnsanlara dokunmak güzeldir. Bir yazarýn halkýndan ve halklarýndan kendisini üstün görmemelidir. Onlarla birlikte, sorunlarýnýn çözümüne yardýmcý olmalýdýr. Yazarýn iletiþimi biraz daha çoktur. Halka ve halklara öncülük etmelidir. Iþýk ve ses olmalýdýr. Halka ve halklarla iç içe olduðunda ister istemez yüz yüze olmakla birlikte sorunlarýna dokunuyor ve karþýlýklý bir sýcak diyalog baþlýyor. – Yazýya saygý denilince ne anlýyorsunuz? Nedir bu yazýya saygý, sizce nasýl olmalýdýr? – Yazýya saygý üzülerek belirtmem gerekir ki, yaþadýðým ülkede hiçbir zaman olmadý. Gerçekleri yansýtýyorsanýz, sýnýf bilinci temelinde davranýyorsanýz. Yazýyý yazanýn soluðunu kesmeye çalýþýyorlar. Yasalarýyla, infazlarýyla, iþkence haneleriyle, cezaevleriyle. TC'nin dünüyle bugünü arasýnda hep var oldu. Öyle bir ülkede yaþýyoruz ki, eðitim sistemimizde bile bencillik var. Irkçýlýk var. Ben duygusuyla hareket et mantýðý beyinlere iþletiyorlar. Basýnýyla ve her türlü yayýn organýyla bu iþi baþarýyorlar. Yazý yazana, özünde düþüncesini ifade edene hemen bir engel vardýr. Yazýya saygý bu baðlamda yoktur. Ýnsanlarý uykuya daldýran, düþündürmeyen yazýlar sermaye cephesinden hoþ karþýlanýr ve teþvik edilir. Halk arasýnda bir söz vardýr. ‘Geyik sohbeti.' Ülke ve dünya gündemine deðinmeyeceksin. Ýþler týkýrýnda yazacaksýn. Ýktidar koltuðunda oturan diktatörde olsa yalakalýk yapacaksýn. Þu anki devir bu devirdir. Ülkemizde, 2018 yýlýndan söz edelim: Gazeteciler, yazarlar, edebiyat ve sanat alanýnda uðraþan kadýnýyla, erkeðiyle dört duvar arasýndadýrlar. Mahkeme kapýlarýndadýrlar. Ýþinden atýlmýþlarý da ekleyelim. Yazýya ve emeðe saygý yoktur. 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle Türkiye'de TC' sisteminin bitirilmesine, Ilýmlý Ýslam adýnda bir projeyi hayata geçirmeye çalýþan, köþe taþlarýný oluþturarak, hepten geriye doðru sarmaya baþlayan bir iþleyiþe geçildi. Yazma iþi dün zordu bugün hepten zorlaþtý. Zaten yazýya, yazana saygý yoktu. Gericiliði, ýrkçýlýðý hepten oturtmaya yönelik çalýþmalar vardýr. Bedeli ne olursa olsun iþimiz zoru yenmektir. – Hocam ben onu kastetmemiþtim, farklý bir perspektiften yaklaþmýþsýnýz ama siz bir yazar olarak yazýya saygý konusunda, edebi bir metne yaklaþým konusunda nasýl düþünüyorsunuz? – Öykü ya da roman taslaðý çýkartmadan önce neyin üzerinde yoðunlaþacaðýmý evde, yolda yürürken, arkadaþ çevremle otururken, o anlýk aklýmdan geçen konunun þekillenmesini düþünürüm. Bazen bunu yanýmda bulundurduðum not defterine yazma ihtiyacý duyarým. Bazen de aklýmýn bir köþesinde kalmasýný saðlarým. Ýlk yazýya baþladýðýmda çekincelerim çoktu. Etraftaki insanlar nasýl karþýlar? Kaygýsý taþýdým. Ýyi bir yazýnýn çýkmasý için öykü ve roman okumaya baþladým. Benim derdim geleceðe yaþadýklarýmý aktarmaktý. Edebiyatýn içeriðini taþýmasýný istiyordum. Ne yazýk ki çevremdeki ilerici, devrimci, demokrat yazar arkadaþlarýn desteðini alamadým dersem yanlýþ olmaz. Bana göre bunlar bireysel çýkýþlardýr. Bizlerin bir yaný da þu olmalýdýr. Eðer sýnýf bilinciyle hareket ediyorsak, birbirimize deðmek zorundayýz. Ýçimizden iyilerini çýkarmalýyýz. Kolektif çalýþmalarýmýzý yoðunlaþtýrmalýyýz. Hem öðretmen hem de bir öðrenci olmalýyýz. Yazýya harcanan bir emek var. Bu emeðin kitlelerle buluþmasý var. Bunlarý bireysel yollarla mücadele vererek bir ölçüde baþardým. Üstte yazdým. Kolektif çalýþmalar yapmalýyýz. Popüler edebiyatçý asla ve asla yaratmamalýyýz. Kim ne der? Sorusunu kafamdan attým. Ben halklara gerçekleri yazýp, sunmalýyým dedim. Yazmaya baþladým. Zaman içinde yazýlarýmdan dolayý benden çekinen arkadaþlarým oldu. Ummadýðým insanlarýn bana kucak açtýðýný gördüm. Yazýlarýmda zaman içinde farklý halklarýn sorunlarýna deðindim. Geçmiþte mücadele verdiðim, tanýdýðým bazý devrimci arkadaþlardan þöyle bir tepki aldým: Kürtleri fazla öne çýkarýyorsun. Hýrant Dink'in katledilmesinde yazdýðým makalelerde bana çok soðuk bakan insanlarým oldu. Bu baðlamda yaþadýðýmýz coðrafyada kimlerin yaþadýðýný bilmeyen çokça insanýmýz var. Yazdýðým yazýya saygý göstermeyen, ýrkçýlýk tohumuna þöyle ya da böyle bulaþmýþ insanlarýmýz var. Dernekleþerek ya da edebiyat gruplarý kurarak yazma ve okuma atölyeleri oluþturmalýyýz. Ýnsanlarý okumaya teþvik etmeliyiz. Gerçekçi edebiyata yön vermeliyiz. Baþta demiþtim; yazmak için bu ülkede birçok neden var. Ben insanlarýn anladýðý halk diliyle yazmayý önemsiyorum. Bu yazýþ biçimi karþýlýk buluyor. Bir yazý ýrkçýlýk kokmuyorsa o yazýya katýlmazsanýz dâhil saygý duyulmasý gerekir diye düþünüyorum. Ülkemizde edebiyatta daha çok yol almalýyýz. Ýlk önce insanlarýn diline, kültürüne, ten rengine bakmamalýyýz. El ele vermeliyiz. Üretken, birleþtirici, ileriye doðru hamleler yapmalýyýz. Marksim Gorki SSCB' döneminde tüm ülkelerdeki yazarlarý partinin emriyle bir araya getiriyor. Çalýþmalar yapýyor. Bizler niçin bir araya gelemiyoruz? Geleceðiz. – Makalelerinizden de anlaþýldýðý üzere edebiyat anlayýþýnýzda toplumsal gerçekçi öðeler aðýr basýyor. Biraz bundan bahseder misiniz, edebiyat sizce nedir, siz nasýl yorumluyor, edebiyattan ne anlýyorsunuz? – Toplumdaki olaylar bana göre her oynanan oyun bir tiyatroya benziyor. Senaryo hazýrlanýyor. Oyunu oynayacak kiþiler belirleniyor. Oyunu yönetecek kiþi belirleniyor. Aslýnda kiþiler gerçek yaþamda oyunu kademeli olarak yönetiyor. Sömürüye ve talana dayanan bir devlet yapýsýnda gerçek edebiyat ile sanata yer yoktur. Gerçekçilik anlamýnda bir yazar halkýna ve halklarýna karþý sorumluluðu vardýr. Onlarý derin uykularýndan uyandýrýp, kendi kurtuluþunun nasýl olacaðýný yazýya dökerek anlatýr. Yazar bir anlamýyla eþitçiliðin, ortak yaþamýn, paylaþýmýn ve diðer insani olan her þeyin öncüsüdür. Gerektiðinde bedel ödemeyi göze alandýr. Sermaye kendi düzeninin bozulmamasý için kendi edebiyatýný ve sanatýný ortaya koyar. Bunlarýn içi bomboþtur. Tozpembe dünyalar ortaya koyar. Ýnsanlarý gerçeklerden uzak tutar. Kaderciliði, boyun eðmeyi öðretir. Sorgulamamasýný ister. Bu dünyayý deðil öbür dünyayý düþünmesi saðlar. Satýlýk dediðimiz, halk arasýnda bir deyim vardýr. ‘Para için anasýný bile satar.' Yazarlardan söz ediyorum. Köþeyi dönmek, rahat yaþamak için sermayenin ideolojisini yazýsýna döker. Sermayenin geri kalmýþ, sömürge, yarý ve yeni sömürge, feodal, buna benzer ülkelerinde yazarýn iþi çok zordur. Öldürülen, cezaevine atýlan, iþkence tezgâhýndan geçen yazarlar dünden ve bugüne uzanan yýllar içinde var olmuþlardýr. Kýsacasý sömürü çarký döndüðü süre içinde yazarýn dili, kültürü, ten rengi ne olursa olsun bedel ödetiyorlar. Sermayenin her türlü olanaklarý vardýr. Televizyon, internet ortamý, cep telefonu, gazetesi, parasal gücünü de hesaba katmak gerekiyor. Edebiyatý bir süsleme sanatýna benzetirim. Kiþiler, doða, hayvanlar ve diðer unsurlarda iþin içine giriyor. Malzemeyi iyi kullanmak gerekiyor. Kimi sadeliði seviyor. Kimi de kurguyu. Yaþadýðýmýz olaylar gerçektir. Dün ile bugün arasýnda yaþanýlan tüm olaylar aynýdýr. Örneðin: Gasp, soygun, talan, zulüm, öldürme, cezaevi ve aklýnýza ne gelirse… Teknoloji, bilim çalýþmalarý farklý olsa da dünyada insanýn barbarlýðý aðýr basar. – Dünyayý çepeçevre kuþatan að da sayýsýz internet sayfasý, yine bir o kadar edebiyat sayfasý var. Sizce iyi bir edebiyat sayfasý nasýl olmalýdýr? Beðendiðiniz sayfalar var mý? Bunlarý neden beðendiðinizi bize açýklar mýsýnýz? – Ýnternet üzerinden çalýþma yapan edebiyat sayfalarý fazlasýyla vardýr. Hepsi de var olma çabasý yatmaktadýr. Dönem açýsýndan edebiyat anlamýyla çok zordur. Sermaye var gücüyle bireysel edebiyat yapýn, düþününü savunuyor. Oysa benim düþüncem toplumsallýk içinde olmalýdýr. Hem öðretmen, hem de öðrenci olmalýyýz. Pirtuk u Weje benim açýmdan edebiyat anlamýnda dönüm noktam oldu. Her hafta yazmadýkça içimde bir boþluk hissediyorum. Öykü yaným eksik kalmýþtý. Pirtuk u Weje ile tanýþmamdan sonra öykü yazmamý tetikleyen bir faktör oldu. Bana göre halklarýn buluþma mekâný olarak görüyorum. Tanýdýklarýmdan birkaçý “Bu yayýný yapanlar Kürt herhalde diyorlar.” Bende “ Olsa da olmasa da benim açýmdan bir engel yoktur. Anadilinde de yazýp çizmeliler. Ben Hemþinliyim. Bir anadilim var ama büyüklerimiz bu sayfayý kapatmýþ, bizlerde asimilasyona uðramýþýz. Pirtuk u Weje'yi bir tür dayanýþma yeri olarak görmeliyiz. Halklarýn edebiyat bahçesi gibi…” Pirtuk u Weje'deki emeði geçenleri tanýmasam da, ortak paydalarýmýzýn fazlasýyla olduðundan dolayý rahatlýkla hareket ediyorum. Ýnternet üzerinden yazýþmalarýmýz olsa da ayný dili kullanýyoruz. Ezilen halklarýn insanlarý, emekçileri, sanat ve edebiyatçýlarý birbirlerine daha çok sýcak davranýr. Pirtuk u Weje Kürtçe, Türkçe ve diðer birkaç dilde yayýn yapýyor. Bu hoþuma gidiyor. Geniþ bir çerçeveye anadiliyle hitap etmek her þeyiyle güzeldir. Emeðin Sanatý Dergisi hoþuma gidiyor. Oradaki arkadaþlarda özverilidir. En iyi edebiyat sayfasý bana göre edebiyatýn her alanýnda uðraþ veren emekçi yazarlardan bir kiþi kendi alanýndaki yazýlarý ele almalýdýr. Þiir, öykü, masal gibi… Bence daha iyi olur. Bir de ülkemizin ve dünya üzerindeki edebiyatçýlarýn dosyalarý hazýrlanmasý diye düþünüyorum. Ýnternet aðýnda gerçekçi edebiyata yönelenler vardýr. Edebiyatla uðraþmak sabýr ve mücadele istiyor. Emek isteyen bir üründür. – Üretken bir kalem olmanýzda azýnlýklara mensup olmanýz, ana dilinizden uzak olmanýz veya onu yeterince iyi kullanamamanýn verdiði dezavantajla ve sürekli bir þeyler anlatma ihtiyacýyla karþýlaþmanýz arasýnda nasýl bir iliþki var? -Ben bir Hemþinli'yim anadilim var elbette. Aile içinde büyüklerimden insanlarý ateþe atma diye uyarý çok aldým. Çünkü geçmiþimi araþtýrýrken belgelere dayandýrýyorum. Örneðin benim hatýrladýðým: “1966 yýlý ve 1980 arasýnda Türkiye genelinde oturanlar, yazýn bir ayýnda Hemþin Badara'da toplanýrlardý. Erkeklerden oluþan toplantýda önde üç kiþi oturur vaziyettedir. Üþ kiþinin biri en öndedir. Oradakileri yönetir. Ölenin yerine arkasýndan gelen kiþi doldurur. Konuþulan konulardan biri þudur? Rusyadan gelen bir mektup vardýr. O okunur ve bir tasýn içinde yakýlýrdý. Sonra mektup yazýlýrdý. Sovyet Sosyalist Cumhuriyet Birliði ülkelerindeki akrabalarýmýzýn. Hemþin'e gelmeleri istenir. Hiçbiri bugüne kadar gelmedi. O mektubu getiren ve götürenin kim olduðunu bilemedim.” Egeden Hemþin'e adlý bir roman hazýrladým. Bir arkadaþýma verdim. Ben halletmeye çalýþacaðým diye. Sonuç þu anda yoktur. Halklar konusunda konuþulmasý gerekeni ve insanca bir arada yaþamayý savunuyorum. Tehlikeli bir iþ yapýyorum. Olsun. Bu ülke coðrafyasýnda asimilasyonlar yaþanmasýn. Bir arada yaþamanýn, paylaþmanýn adýmlarý atýlmalýdýr. Dillere ve kültürlere özgürlük olmalýdýr. Hemþince yazamadýðým gibi konuþamýyorum. Bu benim gücüme de gidiyor. Hemþince yazý yazan siteler var. Masal kitaplarý da var. Hemþinceyi sökmem için konuþulan yerde üç yýla yakýn kalmam gerekiyor. O zamanda yazmadan kopmam anlamýna geliyor. Yaþta baþýný aldý koþturuyor. Bir anýmý aktarmak isterim. Çanakkale Özel E Tipinde kapalý görüþte babama: “Hemþin Badara'da evimizde erkekler üst katta toplanýrdý. SSCB'den gelen bir mektup okunur ve bir tasýn içinde yakýlýrdý. Sonrada yanýtý yazýlýrdý. Çarlýk Rusya'sýnda çalýþma alanlarý Kafkasya ülkeleriydi. Konuþtuðumuz dil Lazca mýydý?” Babam þaþýrmýþtý. “O günleri hatýrlýyor musun? Büyüklerimiz karar aldý ve bizlerde uyguladýk. Irkçý olmayasýnýz diye sizlere konuyu açmadýk.” Bende: “Bir anne ile baba çocuðuna bizim dilimiz asil, biz üstün ýrkýz derse o zaman ýrkçýlýk olur. Bu iþ sizde biterdi.” Bu konu biraz uzuncadýr. Baþka zamanlarda anlatýrsam iyi olur konuyu daðýtmama açýsýndan iyi olur. – Yeni bir blog sayfanýz var. Öncelikle baþarýlar dileriz. Nereden çýktý bu blog sayfasý, bunun da serüvenini bize anlatabilir misiniz? -Þöyle baþlamak istiyorum. Facebook da bir kadýn arkadaþ bana: “Yazýp, çiziyorsun bari sana bir sayfa açayým. Geçmiþte yazdýklarýný buraya aktar” dedi. Hoþuma gitti ve sayfayý kendisi açtý. Adýný ben “Yazmak Bir Tutkudur” diye koydum. Ben de bu öneriyi kabul ettim. Blog sayfa açma önerisi bir kadýn arkadaþýmdan geldi. Bildiðiniz gibi sayfayý oluþturduk. Burada geçmiþte yaptýðýmýz etkinlikleri, makalelerimi, þiirlerimi, fotoðraflarýmý, öykülerimi ve diðer etkinlikleri aktarýyorum. Ömrüm yeterse diyeyim! Yenilerini de ekleyeceðim. Amacým, hakkýmda bilgi edinmek isteyen olursa buradan bakabilsinler diyedir. Ýletiþimi nasýl kullanacaðýna baðlýdýr insanoðlunun. Ben de internet ortamýný en iyi bir þekilde kullanmaya çalýþýyorum. Söyleþi için bana zaman ayýrdýðýnýz için teþekkür ederim. Sevgi ve saygýyla kalýn. – Teþekkür eder çalýþmalarýnýzda baþarýlar dilerim. 09.09.2018 Hüseyin Habip Taþkýn kimdir? 17.11.1960 Çayeli – Rize‘de doðar. 1963 yýlýnda Bayýndýr Ýzmir'e babasýnýn mesleðinin Hukuk Hâkimi olmasýndan dolayý tayini çýkar, çocukluðunun ve gençliðinin bir bölümü bu ilçede geçerken ve 1976 yýlýnda Balçova Ýzmir'e ailece taþýnýrlar. Ödemiþ Endüstri Meslek Lisesi 1. Sýnýftan terktir. 12 Eylül 1980 askeri darbesi devamýnda, 1983 yýlýnda Ödemiþ Kapalý Cezaevinde ve Çanakkale Özel E Tipi Cezaevinde 1986 yýlýna kadar verilen cezasýný çekmiþtir. 2002 yýlýnda olmayan bir partiden yargýlanýp, düþünce suçundan ceza almasýyla yaþamý daha farklý bir yöne kaydýðýný görüyoruz. Toplam ara ara cezaevlerinde yedi ya da sekiz yýla yakýn Türkiye genelindeki cezaevlerinde yatmýþtýr. On bir yýla yakýn tuhafiye dükkânýný iþletip, kapatmak zorunda kalmýþtýr. Otel ‘joker', Restoran ‘garson' ve taþeron firmasýnda, hastanede, birahane ve alakart denilen yerde bulaþýkçý olarak çalýþmýþtýr. Çýkardýðý Kitaplar: Ýlk þiir kitabýný yayýnladý. “ Canýmýn Ýçi Bak Hele” Ýkinci kitabý roman. “Kadýn Olmak Zor “ Ýkinci baskýdýr. Üçüncü kitabý “Neydi Birlikte Yaþadýklarý” Güney Kültür Sanat Ve Edebiyat Dergisi, Ardýç Kuþu'nda Þiirleri yayýnlanmýþtýr. Evrensel Gazetesi'nin ‘Hayat' ekinde öykülerinin yayýnlanmýþtýr. Daha sonra Çoban Ateþi, Newroz Gazetesi'nde makaleleri yayýnlanmýþtýr. Ýnternet üzerinden: Radikal Blog, Gezite.Org, Gomanweb Sitesi, Ýzmirizmir.net, Sonsuzumut.Com, Gazete Esenler, Realitehaber.com ve diðer sitelerde makaleleri yayýnlanmýþtýr. Diðer internet sitelerinde de makaleleri yayýnlanmýþtýr. Pirtük Weje'de hikâye ve edebiyat üzerine makaleleri yayýnlamýþtýr. Cezaevleriyle ilgili çýkan sanat ve edebiyat dergilerinde: Eylül Tutsak Dergisi'nde öykü ve þiirleri yayýnlanmýþtýr. Ümüþ Eylül Dergisi'nde þiiri yayýnlanmýþtýr.Yazarevi Topluluðu Derneði yönetimindedir. Ege 78'Liler Sanat Ve Edebiyat kurucularý arasýndadýr. Evli olup bir çocuðu vardýr. Hüseyin Habip Taþkýn'ýn blog sayfasý: https://yazmakbirtutkudur.blogspot.com/ https://pirtukweje.wordpress.com/2018/09/20/yazar-hueseyin-habip-taskin-ile-soeylesi/
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.

Bu tartýþmayý Facebook'ta paylaþabilirsiniz:
Facebook'ta paylaþ
0