ForumPolitikitiraf.izmir  Yeni Konu 

HER YER DURAK

15 Mart 2018

habibtaskin

HER YER DURAK İki, üç, beş katlı evler kol kola girmişler, karşılıklı birbirine bakıyor, insanları da. Evdeki konuşmalar, bağrışmalar, kavgalar, sövmeler yapılsa da, çocuğundan, büyüğüne duymayan kalmazdı. Yılanın kıvrımına benziyor yolu, daracık. Kaldırım çalışması buralara uğramamış, burada yaşayanların da umurunda olmamış. Çöp tenekeleri kapı önlerinde, gözleri günlerce gelmeyen çöp arabasını beklemektedir. Kediler ve köpekler karınlarını doyurmak için çöp tenekelerini devirmektedir. İçindekiler gelişi güzel toprağa saçılmaktadır. Kedilerin kendi aralarında, köpeklerinde kendi aralarında ve kedi ile köpeğin arasında karın doyurma ya da burası benim bölgem hırlaşması başlar. Bazen bu hırlaşmaya kadını terlik fırlatarak, erkeği yerden eline aldığı taşı atarak sonlandırır, arkasından küfrü basar. Burada yaşayanların çoğunluğu inşaatlarda amelelik yapmaktadır. İşi olanların morali az da olsa iyiydi. Ara sıra işe gidenler ise orta şekerliydi. İşsizler ise barut fıçısıydı. Buraya ilk gelen ailelerde kadınlar evdeydi. Çalışmak, eve ekmek getirmek erkeğe mahsustu. Adına; ‘örf ve âdetimiz' denilmiş. Kılıf böyle olunca kadın ev hapsine mahkûm olmuş. Adına da kader, alın yazısı denilmiş ve çark böyle dönmeye devam etmiş. Buranın giyimi, kuşamı ile beş yüz metre ilerideki çok katlı evlerde oturanların giyimleri çok farklıdır. İleridekiler yırtık ve dikişli ayakkabı ile yamalı pantolon giymezler. Farklılıkları sadece bunlar değil ki. Her türden ayrımcılık var dersek yanlış olmaz. Göç dalgasıdır insanları buralara savuran. Ekonomi tıkırında değil burada, kim demiş toprağı bile altın? Evet, altın olan insanların solgun yüzleridir. Kaygılıdır gelecekten kaygılı. Derler ya! Fukaralıktan. Bilmem anlata bildim mi? Burada her yer durak. Dolmuş ise buranın temel direğidir. Zorunlu olunmadıkça dolmuşa binmezler. Parasızlık var ya! Hani o parasızlık. Yine de dolmuş buradan sık geçmez. Buranın sabah, öğlen akşam başyemeği tahranadır. Tahrana tarhanalıktan içine su katınca çıkar. Hiç kimse bunu istemez ama o da zorunluluktan. Heykel mi desem? Ne desem? Üç kişi tek katlı virane evin önünde duruyor öylece. Umutları çalınmış olmalı mı? Yok yok, yaşama mı küsmüşler? Dur hele bir yakından bakayım? Tanıdım bunları, Zeynel, eşi Pervin, kızı Dilan. Buraya geleli birkaç yıl oluyor. Bulundukları tek katlı virane evin iki sokak arkasında tek odalı, küçük bir mutfağı olan evde oturuyorlar. Bahçesi var beş adımlık. Evin kapısının çıkışında bir lavabo ve küçük bir tuvaleti var. Banyolarını da her mevsim burada yaparlar sıkıcıda olsa. Bir yere gidecekler, dolmuşu beklemektedirler. Birlikte sıkça dolmuşa binmezler. Herhalde herhangi bir ihtiyaçlarından dolayı iniyorlardır merkeze. Zeynel buraya geldiğinde hareketli, güler yüzlüydü. Kaldıkları günler içinde aradığını bulamadı gurbet ellerde. Pervin'i işe göndermedi. Kadın kısmı evde oturmalı düşüncesiyle. Kızını okutuyor nedense? Ama zorlanıyor. Zeynel'in hafiften kamburu çıkmış, yüzü hafiften çöküşe geçmiş ve solmuş. Pervin'in yaşamı küçük odadır. İçi sıvalı, kireç boyalıdır. Dışarısı sıvasızdır. Onun dünyasıdır küçük oda. Ara sıra komşularına gider. Mutlu gözükmeye çalışsa da, iç dünyasında çatışıyor. On altısında dayısının oğluyla evlendirmişler, kendisine sormadan, Zeynel ile. Derdini anlatamıyor Zeynel'e ya da komşusuna. O, bu ayıptır diyerek namusuna laf getirmemeye özen gösteriyor kendi hapishanesinde. Dilan burayı çok sevmişti; arkadaşları çoktu okuldan. Evde mutlu değildi annesinin, babasının engellemelerinden. Nede olsa o bir kızdı; söz hakkı onun değildi. Onun içindir ki içine kapanık bir yapıya bürünmüştü. Geldikleri yerde toprağın hâkimi varmış. O belirlermiş oradakilerin yaşamını. Hiç de adil değilmiş! Acımasız, kendini beğenmiş bir yapısı varmış. Zeynel on kardeşmişler. Üçü erkek diğerleri kızmış. Pervin'de dokuz kardeşmişler. Beş kız, dört erkekmişler. Akraba evlilikleri bir gelenekmiş. Aileye yabancı girmesini uğursuzluk sayarlarmış. Dolmuş gözükünce başlar çevrilmiş aynı anda; öylece kalakalmışlar, kurdukları, düşündükleri ve birbirine açıklayamadıkları düşünceleriyle. Hüseyin Habip Taşkın
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0