|
habibtaskin
|
AKADEMİSYENLER ONURUMUZDUR
Türkiye, Hitler dönemindeki faşist Almanya'sına doğru tam gaz gidiyor. Erdoğan üniter devlet modelinde Hitler'i örnek göstermiş ve daha sonra tepkiler üzerine yanlış anlaşıldım demiştir. Bunda yanlış anlama yoktur. Hitler ideolojisinden alınan taktikler vardır.
AKP HDP'li belediyelerde belediye başkanlarının yerine kayyum atamayı düşünüyor ve dillendiriyor.
Hitler sol söylemle faşist ideoloji tabanda yerini buldu. Elini güçlendirince sosyal demokratlar, sosyalistler, komünistler ile kendinden olmayan belediye başkanlarının işine son verdirdi. Yerine kendisi gibi düşünen ırkçı kişileri atadı.
Türkiye'de en güçlü muhalefet Kürtlerdir. Seçimlerde devrimcilerin, sosyalistlerin çoğunluğu HDP'yi destekledi. Bu oluşumdan rahatsızlar ve MHP'de rahatsızdır. Daha doğrusu TC devleti rahatsızdır.
Erdoğan ve AKP'si Kürt bölgelerinde topluca imhayı, yok etmeyi başardığı anda bu bir varsayım olarak kabül edersek; sıranın CHP'de olduğu kesindir. Liberaller, sıradan halkada gelecektir.
Faşist diktatörlüğe doğru tek adam baskı sistemine doğru gidiyoruz. Kendileri gibi düşünmeyenleri vatan haini ilan etmektedirler. Korku ve sindirme imparatorluğu her türlü olayların başındadır.
Belediye Başkanlığından bu serveti nasıl yaptığının hesabı verilmelidir. Oğlunun ve Bakanlarının yargılanmasının önü de açılmalıdır. Hatta tüm yolsuzluklar ve rüşvetler dâhil.
Neyse konumuza dönelim!
Akademisyenler Kürt bölgelerinde yaşanan kirli savaşın biran önce durmasını isteyen bir bildiriye imza atarak kamuoyu ile paylaşmışlardır. Barış istemek, silahların susmasını istemek insani bir talep olduğu kadar bir onurdur.
Erdoğan ve AKP'si azgın boğalar gibi devlet kurumundaki savcılarına, hâkimlerine, polisine kafalarını biran önce ezin talimatı vermiştir.
Eski ülkü Ocakları” mafya” kökenli ve şimdilerde AKP destekli Osmanlı Ocakları sorumlularından Sedat Peker mafyası sahneye çıkar:
Sedat Peker, 1 Kasım genel seçimi 9 Ekim'de Rize'de "Teröre lanet" sloganıyla yaptığı mitingde tepki çeken "oluk oluk kan akıtacak" sözlerini tekrarlayıp bu sefer akademisyenleri hedef aldı.
Peker, 1128 akademisyenin kurduğu "Barış için Akademisyenler" grubunun "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı metnine şu sözlerle tepki gösterdi: "Oluk oluk kan akıtacağız ve akan kanlarınızla duş alacağız."
Bu kafatasçı, ırkçı söylemleri rahat söylemesinin nedeni Erdoğan ve AKP'sinin kendisine verdiği rolden kaynaklıdır. Bu rol “şiddet, korku, katliam”dır.
***
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Kanal D'de yayınlanan Beyaz Show'a telefonla bağlanarak, "Burada yaşananlar ekranlarda çok farklı aktarılıyor. Sessiz kalmayın. Görün, duyun ve artık bize el verin. Yazık; insanlar ölmesin, çocuklar ölmesin" ifadelerini kullanan kişi hakkında "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan soruşturma başlattı.
Beyaz dik duruş gösteremedi ama linç kampanyası onun üzerinden devam ediyor. Ayşe öğretmen dik duruşuyla kendisine yakışanı yaptı.
Devlet, muhalif olanlara tahammül edemiyor. Artık her türlü şiddet kültürünü dayatıyor.
Akademisyenler ve Ayşe öğretmenler gibi niceleri bu ülkenin onurlarıdır. Sedat Peker gibi mafyalarla halkların birliğini, dayanışmasını engelleyemeyeceksiniz. Nasıl Musolin'i, Hitler cezasını bulduysa, halklara kan kusturanlarda bir gün bulacaktır.
Akademisyenlerin imzasını ben, sen, biz attık. Onlar bizim onurumuzdur.
Hüseyin Habip Taşkın
Yazarevi Topluluğu Derneği Üyesi
15.01.2016
|
Sitemizde yayınlanan yazılar, yazarlarını bağlar.
