|
habibtaskin
|
TARİHİN KARANLIK SAYFASINDA KALAN HALEPÇE KATLİAMI
Dünya ülkelerine dünü ile bugününe baktığımızda karşımıza insanoğlunun barbarlığı sırıtarak çıktığını görmekteyiz. Kendimize niçin insanoğlu bu kadar acımasız ve barbardır? diye sorabiliriz. Bunun altında yatan nedenleri sırlayabiliriz. Bunlardan birkaçı şöyledir: Sömürü ve baskı düzenini sürdürebilmeleri, dini açıdan başka dinleri, diğer halkları yok sayma ve diğer etkenlerde olabilir.
Dünyanın birçok ülkesinde halkları inkâr etme, asimilasyona uğratma taktikleri, şiddeti, aşağılama kültürünün devam ettiğini görebilmekteyiz.
Halepçe katliamı insanlık adına bir utanç, dünya tarihinde ise kara bir sayfa olarak yerini aldı. Saddam Hüseyin iktidarında 16-17 Mart 1988 tarihinde, Irak Hava Kuvvetleri'ne ait uçaklar Halepçe kenti üzerine kimyasal bombaları yağdırdı.
Kimyasal gazın etkisiyle 7 bin insanın, Kürdün canına kıyıldı. Halepçe'de kimyasal gazın etkisi 2015 yılında bile hissedilmektedir. Halepçe katliamı özünde Irak'ta yaşayan Kürtlere karşı girişilen bir soykırım hareketidir.
Kaynak araştırmalarına baktığımızda, Irak'ta yaşayan Kürtleri asimilasyon, imha etme planlarında 182 bin Kürdün katledildiği, yerinden ve yurdundan edildiği, sakat kaldığı, aç bırakılarak ve bakımsız kamplarda cezalandırıldığı bilgisine ulaştığımızda ortaya şu sonuç çıkıyor: 7 bin değil, 128 bin değil, katledilen Kürdün sayısı daha fazla olduğunu düşünmekteyim.
Saddam Hüseyin rejimi Kürtlere karşı, Araplaştırma politikasını yürürlüğe koydu. Bu politika, 1970'lerden itibaren, Saddam'ın iktidarını, elini iyice güçlendirdikten sonra daha şiddetli bir şekilde savunuldu. Dünya ülkelerinin birçoğunda işleyiş böyle işlemektedir. İktidarda olan, azınlıkta olan halkları asimilasyona, soykırım politikalarıyla yok saymaya, imhasına gitti.
İran-Irak savaşı1979'da başladığında başta ABD Irak'ı, Saddam Hüseyin'i destekliyordu. Daha önce Irak'a satılan silahlar olduğu gibi her türlü silahı ve kimyasal silahların, bombaların bu dönemde geçtiği de kesindir. Kürtlerde Irak'ın baskıcı sistemine karşı İran'ı destekledi.
Savaşın sonlarına doğru İran'la anlaşmaya varan Saddam, bir bakıma savaşın acısını Kürtlerden çıkarmaya kalkıştı ve o güne kadar uyguladığı baskı ve şiddeti soykırım derecesine yükseltti.
Saddam Hüseyin kimyasal bombaları kendi ülkesinde üretmedi. Emperyalist dediğimiz ülkelerden bilinen ABD başta olmak üzere İngiltere, Fransa'nın Irak'a kimyasal bombalar satarken diğer ölümcül silahları da sattıklarını basına yansıdığı kadarıyla biliyoruz. Bu silahların Türkiye üzerinden NATO üyesi, müttefiki olarak geçirildiği de iddia edilmişti.
İnsan hayatı emperyalizmin bakış açısıyla çok ucuzdur. Kendi çıkarları için hangi halktan, mezhepten, ten rengi farklı olan insanların katledilmesi, soykırıma uğraması umurlarında olmadı. Dünya ülkelerinde dünüyle, bugünü arasında oynanan oyunun adı barbarlıktır.
Eğer bizler bu kokuşmuş çarkı durduramazsak, emperyalizm dünya halklarıyla dama oyununu oynarcasına oynayacaktır. Daha çok halkların masum kanı para, iktidar uğruna akıtılacaktır.
Uygar olduklarını söyleyen ülkelere dikkat ederseniz! Dünyanın yeniden şekillenmesinde oyunu mekân içinde oyuncularıyla, figüranlarıyla harekete geçirir. Oyun oynandığında duruma göre hareket planını değiştirir. Kimi zaman hâkim, savcı, asker olur. Yalan üstüne kurulu masalları televizyonlarda ballandıra anlatırlar, gazetelerde aynı yolu izlerler.
Duyarlı olmak zorundayız. Savaşlara, silahlara karşı olmalıyız. Sınırların kalkmasından yana olmalıyız. Dünya halklarının diliyle, kültürüyle birlikte yaşamasından yana olmalıyız. Örgütlenerek çoğalmalıyız. Emperyalizmi tarihin çöplüğüne o zaman gömmüş oluruz. Barbarlığın dili değil! Sevgi ve saygının dilini hep beraber konuşmuş oluruz.
Halepçe katliamını, soykırımını unutma unutturma…
Hüseyin Habip Taşkın
Yazarevi Topluluğu Derneği
|
Sitemizde yayınlanan yazılar, yazarlarını bağlar.
