BİRBİRİMİZE BU ÖFKE KİN NİYE

BİRBİRİMİZE BU ÖFKE KİN NİYE

Şiddetin her türlüsünü, yaşamımızda, basında, sokağımızda, işyerimizde görüyoruz. Peki, bu şiddet karşısında birey olarak ne yaptığımızı hiç düşündünüz mü? Düşünmedinizse düşünün? Daha çok düşünün…

Türkiye’de “toplumun çoğunluğunun çoğunluğu” olayları kavramadığı gibi “beni ilgilendirmez” de diyebiliyor. Oysa şiddet konusu ülkemizdeki insanları yakından ilgilendiriyor. Toplumda bir çürüme, yozlaşma varsa, bu devamlı günden güne katmerleşerek çoğalıyorsa, devlet işleyişi bir çözüm bulmuyorsa, kişi olarak suskun kalınıyorsa, tehlike burdadır. Yozlaşan ve bireyselleşen topluma hızlıca gidiyoruz.

Duyarlı olan herkesin bulundukları konumdan topluma ses vermesi gerekiyor. Bu ses toplumsallaşmalı, bütünleşmeli. Güçlü bir muhalefet oluşturularak, halkın-halkların sesi olarak, bu şiddet kültürünün bitirilmesini birlikte başarabiliriz. Çünkü biz halkız, halklarız. Birlikte bir arada şiddetsiz, insanca yaşamak istiyoruz. Bunu istemek bizlerin en temel, doğal hakkıdır.

Şiddet denilince akla dayak, öldürme geliyor. Şiddetin bir yanı da: Kişinin, devletin insanlar üzerinde korku salarak, iri cüssesini, baskı araçlarını göstererek susturmasıdır.

Toplumumuzda şiddet, kadına, çocuğa, erkeğe ( diğer canlılara da) durmadan artıyor, hız kazanıyor.

Şiddetin yansıdığı olaylar halkasında spor da payını alıyor. Sporun her dalı özünde, kültürleri, dilleri, ten renkleri ne olursa olsun insanların kaynaşma ve birbirlerini tanımasıdır. Bu kaynaşma ne yazık ki, devletlerin kendi insanlarına işlemiş olduğu ırkçı, kafatasçı kültürü sayesinde spor karşılaşmalarında zemin buluyor.

Galatasaray Liv Hospital, Kızılyıldız basketbol karşılaşması öncesi saha dışında çıkan olaylarda Kızılyıldız’lı taraftar Marko Ivkovic, bıçaklanarak öldürüldü. Euroleague maçına kan bulaşmasına neden oldu.

Galatasaray Liv Hospital Başantrenörü Ergin Ataman, “300-400 tane Sırp zıbır, meşalelerle, taşlarla bizim taraftarımıza ve Türk polisine saldırıyorlar…” diye konuşmasını sürdürüyor.

Kendisinin de o esnada olayların içinde kaldığını ifade eden Ataman, “Maça girme izni olmayan 300-400 tane terörist Kapıkule’den otobüsle giriyor, Sultanahmet’te toplanıyor, sahil yolundan buraya yürüyerek geliyor ve bir kişi bile ‘dur’ demiyor. Ondan sonra da burada Galatasaray taraftarına saldırıyorlar… ” diye konuşmasını sürdürüyor.

Ergin Ataman bir de Galatasaray seyircisinin Kızılyıldız’lı taraftarları püskürttüğünü açıklıyor. Televizyon ekranında hepimiz gördük! Tekbir sesleriyle kovalanan Kızılyıldız’lı taraftarlar… Karşıda bir düşman mı vardı? Yoksa bizler mi o düşmanı göremedik. Bu öfke, kin niçin? Allah ve vatan millet adına Sırp asıllı Marko Ivkovic, bıçaklanarak öldürüldü. Türkiye halkının başı göğe mi erdi? Gururlandık mı? Dersiniz.

Yapılanlar insanlığa yakışmayan hareketlerdi. Bu hareketler Irkçılık, kafatasçılıktır. Ergin Ataman’ın basına verdiği ırkçı söylemlerine ne demeli? Sen bir antrenörsün. Kızılyıldız’lı taraftarların haksız olduğunu varsayalım, böyle bir açıklama yapmak doğru mu?. Ergin Ataman’ın yapması gereken, ortalığı sakinleştirecek, sporun kardeşlik, barış olduğunu vurgulamaktı. Ateşlenmiş olayı sakinleştirmek gerekirdi.

Ergin Ataman bir açıklama daha yapıyor ve diyor ki “Kızılyıldız’lı taraftar Marko Ivkovic’in öldürülmesinden önce bu açıklamayı yaptım…”

Bizim ülkemizde kafatasçılık, ırkçılık durmadan prim yapıyor. Devlet olanları görmezlikten geliyor.

Yıllardır devleti yönetenlerin nutuklarında ‘Türk milleti misafirperverdir’ sözlerini duyuyoruz. Bu mu misafirperverliğiniz? Yapılanlara baktıkça benim vicdanım hiç rahat değil.

Hüseyin Habip Taşkın

İzmir Yazarevi Topluluğu

26.11.2014