|
habibtaskin
|
DEVLETİN ELİYLE 2 TEMMUZ 1993 SİVAS KATLİAMI
Türkiye'de karanlıkta kalan olaylar ne zaman aydınlanacak? İnsan gibi yaşamanın önü ne zaman açılacak? Senin gibi olmayanları, düşünmeyenleri anında öteye itmemen, dıştalamaman ne zaman olacak?
Sorular soruldukça yanıtları ister istemez bekleniyor ya da aranıyor. Yıllardır bu ülkede Türk- İslam sentezi ile Sünnicilik insanlara dayatılıyor. Sizin düşündüğünüz gibi her insan düşünmeyebilir. Farklılıkları olabilir ya da hepten olabilir.
Sizin gibi düşünmeyenler hakkında yukarıdan emir verilerek zincir halkası gibi uygulanması ile doğan sonuçta Allah adına verilen fetvada ölmesi, öldürülmesi bir hak değildir. İnsanlık suçudur. Aynı zamanda barbarlıktır.
2 Temmuz 1993'te Sivas'ta Madımak otelinde ırkçı, faşist bir o kadar kendilerini Müslüman görenler tarafından, fetvayı veren tarafından diri diri yakılarak insanların öldürülmesi, katledilmesi hiçbir hakka, vicdana sığmaz.
2 Temmuz 1993'te Sivas'ta Madımak otelinde yaşanan katliamın sorumlusu TC. Devletidir. Devletin başında bulunan o günkü DYP-SHP koalisyon hükümeti de suç ortaklarıdır. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Tansu Çiller, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü, Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, İçişleri Bakanı ve Bakanları bu katliamın suç ortaklarıdır.
İşin özü şudur: Devletin üst yapısıyla alta kadar uzanan birimlerde suçludur. Sivas Valisinden, Belediye Başkanına, Emniyet müdürüne, Askeriyesine ve diğerleri suçludur.
2014 yılındayız aradan 21 yıl geçti. 2 Temmuz 1993'te Sivas'ta Madımak otelinde barbarca, yakılarak katledilen canların asıl suçluları yargı önüne çıkartılamadı. Göstermelik mahkeme ile bu dava burada bitmez. Vicdanlar rahat olamaz.
Madımak Oteli'ne sığınan aydın ve sanatçılar bilinçlice gericilerin, faşistlerin ortasında katledilmek üzere terk edildi. Devlet katliama uğrayanlara sahip çıkmadı. Aksine utanmadan olaylara karışanları aklarcasına basına demeç verdiler:
Erdal İnönü, başbakan yardımcısı: Koalisyon ortağı SHP'nin Genel Başkanıydı. Madımak Oteli'ndeki Aziz Nesin'le telefonla görüşerek "en kısa zamanda takviye güç gönderileceğini, kimsenin kılına dahi zarar gelmeden kurtarılacağını" söylemişti. Eleştirilere "Ne yapayım, yetkim yoktu" diye cevap verdi.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in: “Halkla güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmeyiniz” talimatı verirken, yaptığı açıklamada, “Olay münferittir. Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş... Güvenlik kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır... Karşılıklı gruplar arasında çatışma yoktur. Bir otelin yakılmasından dolayı can kaybı vardır” diyordu.
Tansu Çiller de, "Çok şükür, otel dışındaki halkımız bu yangından zarar görmemiştir!. Halktan kimsenin burnu kanamamıştır ve ölenler de çıkan yangından boğularak ölmüşlerdir. Olayı bu kadar büyütmek yanlış, bir futbol maçında da bu kadar insan ölebilirdi"
11 Aralık 1977 Malatya katliamı. 19 Aralık 1978 Maraş katliamı. 5 Temmuz 1980 Çorum katliamı. Bu katliamlar devlet eliyle bilinçlice tezgâhlandı ve aşama aşama uygulandı. 2 Temmuz 1993'te Sivas katliamında da aynı çirkin oyun oynandı. Tüm olaylarda gerçek suçlular yargı önüne çıkartılamadı. Güçlü devlet geçen yıllar içerisinde ve günümüzde aynı oyunu sahneye birçok kez koydu.
Karanlıkta kalan ama katillerin nereden beslendiklerini korunduklarını bizler çok iyi biliyoruz. Yıllardır iktidar koltuğunda aynı düşünce yapısı oturabilir ama bu devran elbette böyle gitmeyecek. Bu halk ve halklar bir gün hesap sormasını da bilir.
2 Temmuz 1993 Pir Sultan Abdal Şenlikleri kapsamında Sivas Madımak otelinde gericilerin, faşistlerin, kafatasçıların linç girişimi sonucunda katledilen 33 canı unutmak ve unutturmak mümkün değildir.
Hepimiz insanız aynı yaşamın birer yolcularıyız. Birbirimizi dillerimizle, kültürlerimizle, sosyal yaşantılarımızla kabul etmek zorundayız.
Hüseyin Habip Taşkın
30.06.2014
|
Sitemizde yayınlanan yazılar, yazarlarını bağlar.
