ForumPolitikitiraf.izmir  Yeni Konu 

DÜNYADAKİ TÜM ANADİLLERE İNADINA ÖZGÜRLÜK

01 Nisan 2014

habibtaskin

İnsanların ortak noktaları olan insanca yaşama ve eşit koşullara evet demesi gayet doğaldır. Dillerimiz, kültürlerimiz, ten rengimiz farklı olsa da birlikte yaşamanın koşullarını yaratmalıyız. Sosyalizm ‘toplumculuk' ilkesiyle hareket ederek, dayanışma, kolektif çalışmanın içerisinde yer alarak, dünya ve Türkiye'de var olan halkların kaynaşmasını yaratarak, bu kaynaşmayla birbirine özgüvenin yolunu açarak, adımlarımızı ileriye doğru taşımış oluruz. Dünyada ve Türkiye'de dillerin inkârı bugüne ait bir sorun değildir. Bu sistem yapısıyla ve işleyişiyle özdeştir. Güçlü olan devletler kendi topraklarında yaşayan diğer halkları yok sayarak, inkâr yoluna gitme politikası izlemiştir. Kendi ülkesinde yaşayan diğer halkları asimile etmek için kademeli olarak çalışma başlatmış ve tek devlet ile dili dayatarak ırkçı, kafatasçı bir politikanın tohumlarını atmıştır. Bu tek dil ve devlet kavramı günümüz Türkiye'si için de geçerlidir. Yıllardır işlenen konu ‘hepimiz Türküz ve müslümanız.' Türkiye'de yaşayan halklar, diğer dinler hep inkâr edildi ve yok sayıldı. Türkiye'de başta Kürtler olmak üzere Çerkezler, Lazlar ve diğer halklar anadillerini konuşma ve yaşatma hakkını isterlerken, kültürlerini yaşatmak içinde mücadelelerini kamuoyu ile paylaşmaktadırlar. Irkçı bir söylemle ‘Tanrı Türkü' korusun diyenler, sanki bu ülkede başka halklar yoktur demeye getirmektedirler. Tanrı sadece Türkü mü koruyor? Burada dini anlamda da ırkçılığın, kafatasçılığın olduğu kesinleşmiş oluyor. Almanya Nazi faşist döneminde ‘safkan Alman kanı' diye bir söylemde bulundular. ‘Ari ırkı' Irkçılık ve kafatasçılık her ülkede zaman zaman devletin tezgâhıyla gündeme getirilmektedir. 20 Nisan 1924'te yürürlüğe giren 1924 anayasasının 2. Maddesinde: Türk Devletinin resmi dili Türkçedir diye geçer. İlkokuldayken küçücük beyinlerimize Türkçülüğü yani Türk-İslam sentezi eğitimini yerleştirdiler. Hepimiz birer Türkçü olurken kendi anadilimizin inkârı yaşanırken, diğer halkların dilleri, kültürleri hep inkâr edildi. Kurtuluş Savaşını tarih dersinde doğru bir şekilde ne bizlere, ne de bizden önceki kuşaklara ve şimdiki kuşaklara anlatılmadı. Bize öğretilen sadece Egedeki efeler ve Anadolu halkı idi. Oysa tarih kitaplarından bize aktarılan Kurtuluş Savaşı çarpıtmalarla doluydu. Kurtuluş Savaşına Çerkesler, Kürtler ve Lazlar aktif olarak katılmışlardır. Hüseyin Rauf Orbay'dan Çerkes Ethem'e kadar Kurtuluş Savaşı'nın Kafkas kökenli pek çok önde gelen siması vardır. Müdafa-i Hukuk Cemiyetleri'nin yöneticileri içinde Çerkesler vardır. Mustafa Kemal Kurtuluş Savaşı'nın "Türk, Kürt, Laz, Çerkes tüm anasır-ı İslamiyet'in ortak savaşı" olduğunu belirtirken bu gerçeği de teslim eder. TC'nin ilanından sonra diğer milliyetler inkâr edilirken, ‘Ne mutlu Türküm' deme zamanının başlangıç tarihi olarak ve tarihte yer alarak günümüz 2014 yılına da damgasını vurmuştur. 1934 soyadı kanunu ile Çerkesler, Lazlar, Kürtler, Rumlar, Ermeniler, Hemşinliler ve diğer milliyetten olanlar zorunlu ad ve soyadı Türkçeleştirilirken yaşadıkları yerlerin isimleri de zamana yayılarak Türkçeleştirilmiştir. Sivas'ta kurulan ilk mecliste Laz ve Kürt mebusu diye geçmektedir. Daha sonra bu inkâr edilmiştir. Türkiye'de halklar yoktur. Türkler vardır diye. TMMOB Kürt Sorunu üzerine yayınlamış olduğu metinden bir bölüme bakalım: İsmet İnönü ise "Hatıralar" da, Kürtler‘in Milli Mücadelede canla başla beraberlik gösterdiklerini ve Lozan görüşmeleri yapılırken de vatansever olarak Türklerle beraber olduklarını anlatır. Daha sonra Fransızlarla yapılan Ankara Antlaşması ile bugünkü Suriye sınırı belirlenirken, Kürtler‘in yaşadığı bölgenin bir kısmı Fransızlar‘a akabinde Lozan Antlaşmasıyla Kerkük ve Musul gibi petrolce zengin Kürt illeri İngiliz yönetimine geçmiştir. Bu paylaşım neticesinde Kürtler‘in özgürlük mücadeleleri Musul Petrolleri karşılığı İngilizler‘le birlikte yıllarca süren mücadelelere rağmen kanla bastırılmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarından sonra giderek Kürtler‘in varlığı ret ve inkâr edilmeye ve asimilasyon politikası yürütülmeye başlandı. Kürtler yeni bir sürece tabi tutuldu. Kürtler kimi zaman bu politikalara sert tepki gösterdi. Bu inkâr edilmeyi aynı zamanda Türkiye'de yaşayan Lazların, Çerkeslerin, Hemşinlilerin, Rumların, Ermenilerin, Süryanilerin ve diğerlerinin yok sayılmasıyla birlikte asimilasyona uğramalarının başlangıcı sayabiliriz. Günümüzde bile ‘Türkiye bölücüler tarafından bölünüyor' diye sesler yükseliyor. Oysa Türkiye'nin bölücüler tarafından bölündüğü yok! Bu halkların Osmanlı İmparatorluğu ve öncesinde dilleriyle birlikte yaşadıkları alanlarda var olan halklardır. TC'nin en büyük hatası tarihi anlatırken bu ülke coğrafyasında yaşayan halkları, dilleri, dinleri anlatmamasıdır. İnkâr ve yok saymasıdır. Karşımıza Çerkes, Kürt, Laz, Gürcü, Süryani, Hemşinli ve diğer halktan kişiler çıktığında, benim anadilim var dediğinde! Toplumun belirli kesimi Türk- İslam sentezi ile yetiştiği için kafatasçı tepkiler alınırken, şiddet kültürünün etkisiyle saldırılar da olmaktadır. Bunların olması devletin işleyiş mekanizmasının bir yansımasıdır. Türk, Kürt, Laz, Gürcü, Çerkes, Abaza, Roman olabiliriz. Hıristiyan, Katolik ve diğerleri olabiliriz. Alevi- Suni mezhebinden olabiliriz. Bu bizlerin suçu değildir. Ortak sorunumuz emek- sermaye çelişkisidir. İnsanca onurumuzla yaşabilmeliyiz. Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) 21 Şubat Dünya Anadili günü öncesinde yayımladığı "Tehlike Altındaki Diller Atlası"na göre, Türkiye'de 15 dil tehlike altında. Son derece tehlikede olan diller: Hertevin. Ethnologue.com'a göre Siirt kökenli, Kuzeydoğu Arami dilerinden olmasına karşın diğerlerinden oldukça farklı bu dili 1999'da bin kişi konuşuyordu. Ciddi anlamda tehlikede olanlar: Gagavuzca, Türkiyeli Yahudilerin konuştuğu Ladino ve Süryanice. Kesinlikle tehlikede olanlar: Abazaca, Hemşince, Lazca, Pontus Yunancası, Çingene dilleri (Atlasta yalnızca Romani bulunuyor), Süryanice'ye benzeyen Suret (atlasa göre Türkiye'de konuşan kalmadı; konuşanların çoğu göçle başka ülkelere gitti) ve Ermenice. Güvensiz durumda olanlar: Abhazca, Adige, Kabar-Çerkes dilleri ve Zazaki (Zazaca). Kaybolup giden üç dil Atlasa göre Türkiye'deki üç dil kayboldu. Kapadokya Yunancası, dünyada da son derece tehlike altında. Diyarbakır Lice'deki Kamışlı köyünde konuşulan Mlahso da kayboldu. Suriye'ye göçen köylülerden İbrahim Hanna'nın 1995'te ölümüyle bu dil de öldü. Ubıhça da Tevfik Esenç'in 1992'de ölmesiyle kayboldu. Yukarıda verilen materyallerde Türkiye'de üç dilin yok edildiğini, Konuşulan dillerde tehlike ve tehlikenin altında olan diller sıralanmış olup bu dillerin yok oluşunu Türkiye'nin bilinçlice izlemiş olduğu Türk- İslam politikasının bir yansıması olarak görmek durumundayız. Dünya devletleri hemen hemen dil sorununu büyük oranla çözmüş, çözme aşamasında olup, ne yazık ki yaşadığımız Türkiye coğrafyasında Türkçe dilin dışında var olan halkların dillerinin göz göre göre inkâr edilmesi ırkçı ve kafatasçı politikadan başka bir anlam ifade etmiyor. Bunun yanında Müslüman ve suni olacaksın dayatması yapılıyor. Her birey kendini nasıl tanımlıyorsa saygı gösterilmesi gerekiyor. Ama ülkemizde farklı düşünemezsin çünkü eskiden komünist diye etiketlenirdiniz. Şimdilerde ise bölücü etiketi ile fişleniyorsunuz. Dillerin ve kültürlerin özgür olacağı sistem sosyalizmdir. Ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı diye bir hakkı vardır. Hiçbir dil ve kültür baskı altında olmasın! Yok edilmesin! Dil zenginliktir. Dil farklı kültürlerden olan halkların insanlarını bir araya getirir. Kaynaşma sağlanırken ortak sorunlarda, dayanışmada, sınıfsız sömürüsüz bir toplum için koşulların yaratılmasında dil bir araçtır. Her şey tüm dilleri, ten renklerini ve onların kültürlerini sevmekle başlar. Kafatasçılığa, ırkçılığa, faşizme karşı omuz omuza olmamız gerekir. Hüseyin Habip Taşkın 24.03.2014 http://www.circassiancenter.com/cc-turkiye/kultur/022_cerkesler.htm http://www.tmmob.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=3224&tipi=16 http://bianet.org/bianet/bilim/112702-unesco-turkiyede-15-dil-tehlikede
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0