ForumGüncel Politika - İskender'in Düğümü  Yeni Konu 

Endişeli modernlerden değilim... - Oral Çalışlar

17 Şubat 2013

hurkus

Endişeli modernlerden değilim... - Oral Çalışlar

1975 yılında Komünist yönetim döneminde Arnavutluk’a bir gezi yapmıştım. Arnavutluk’un o dönemdeki yöneticileri camileri ve kiliseleri ahır yapmakla övünüyor, laikliğin kökleştiğini öne sürüyorlardı. Rejim yıkılınca, dindarlar kiliselerine ve camilerine koştular. Hayat kendi seyrine döndü. Arnavutluk, toplumu baskı ile dönüştürmenin imkânsızlığını hepimize gösterdi.

“Endişeli modern”lerin yüzeyselliğinden uzak durmayı her zaman tercih ettiğimi belirtmeme herhalde gerek yok... Ancak son dönemdeki “gündelik hayata müdahale girişimleri”ne kayıtsız kalmak imkânsız.

Dindarların farklı bir dünya özlemlerinin olması, anlaşılır bir durum. Yıllarca yaşam tarzları, giyim kuşamları nedeniyle dışlandılar, baskı gördüler. Ancak, kendi hayat tarzları üzerindeki baskıdan yakınan kesimlerin, başkalarının hayat tarzına müdahale yoluna girmeleri, insana “yazık” dedirtiyor.

AK Parti içinde bir damar, bazı uygulamaları ve “uygulama girişimleri”yle, toplumun geniş kesimlerinin psikolojik dengeleriyle oynuyor. Önümüzdeki en güncel örnek THY...

Bu ülke topraklarında “birbirimizin yaşam tarzına saygı” konusundaki karnemiz çoğu zaman kırıklarla doldu taştı. Dayatmacılık, değişen iktidarlara ve toplumsal eğilimlere göre değişen şekillerde sürdü...

“Otoriter laikler”; ellerindeki devlet gücüyle, dindarlar başta olmak üzere topluma kendi hayat tarzlarını dayattılar. Giyime, kuşama, okunana, okunmayana karıştılar. Silahla, darbeyle toplumu korkuttular, tehdit ettiler. Hâlâ başörtülü kadınlar üzerindeki kısıtlamaların bazıları sürüyor...

Tabii, “yaşam tarzı meselesi”, sadece “dindarlık-laiklik” konusuna dair olmadığı gibi, bu coğrafyayla sınırlı da değil. “Toplu taşıma araçlarında cep telefonu kullanımının serbest olup olmaması” gibi basit görünen bir tartışma bile, yaşam tarzına dair bir çatışmadır.

Bireyler ve topluluklar; bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi yeme- içme- sigara alışkanlıklarını, internete ilişkin görüşlerini, sessizlik veya müzik ihtiyaçlarını, dildeki değişime ilişkin tercihlerini, çevre konusundaki duyarlık veya duyarsızlıklarını, ekonomik önceliklerini, sınıfsal psikolojilerini, cinsel kimliklere ilişkin yaklaşımlarını, çalışma ve tatil normlarını toplumun geneline empoze etmek isteyebilirler. Doğal olarak, hiçbir birey ve topluluk, kendini “dayatma yapan” tarafta görmek istemez. “Karşı taraf”ın “dayatmacı” olduğunu düşünmek tercih edilir.

Kürtler “ötekileştirme”den çıkarken

“Türk’ün Kürt’ü, Kürt’ün Türk’ü anlaması” noktasında tarihsel bir dönemece yaklaşıyoruz. Toplumumuzun en temel “öteki”lerinden olan Kürtlerle yeni bir sözleşmeye hazırlanıyoruz.

Kritik ve cesur hamlelerin göze alındığı bir dönemdeyiz. Kürtlerle barışmak demek, “öteki”leştirme alanında çok ciddi bir anlama döneminin başlaması demek.

Tam da böyle bir “yeni bilinç dönemi”nin ilk işaretlerinin belirginleştiği günlerde, bazı “dindar”ların “laik yaşam tarzı”nı tehdit altına alan bir görüntü vermeleri ve özeleştiriden uzak bir duruş sergilemeleri, hatları karıştırıyor...

Dayatmacılık kimseye bir yarar getirmedi. Bunu en iyi bilmesi gerekenler, bu ülkenin dindarları.


oralcalislar1@gmail.com

Taraf

Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0