ForumŞeytanın Avukatı diyor ki  Yeni Konu 

Eleştiriye tahammül edememe sorunsalı üzerine...

21 Haziran 2012

hurkus

Eleştiriye tahammül edememe sorunsalı üzerine...


Türkiye’de, siyaset ve popüler kültür eleştiriden hiç hoşlanmaz!

Siyaset eleştiriye bütünüyle kapalıdır!

Geleneksel olarak böyledir bu.

Osmanlı’nın son döneminde ekilmiş olan siyasi eleştiri tahammülsüzlüğü ki, can almaya kadar gitmiştir bu tahammülsüzlük—Cumhuriyet’le birlikte kreşendo bir durum izlemiştir.

Özellikle siyasi iktidarlar eleştiriden hiç hoşlanmazlar.

Duyguları eleştiriye kapalıdır.

Popüler kültür de günahı kadar sevmez eleştiriyi.

Ancak, eleştiriye kapalı olan popüler kültür, sistemin doğurduğu bir kültürdür bizim coğrafyada. Oysa halkın kendi ürettiği bir popüler kültür vardır ki; gerçek popüler kültürdür o; ve geleneksel olarak mizahıyla, taşlamasıyla, kendini eleştirmesiyle, meseliyle, sonuna kadar açıktır eleştiriye; ne var ki, bu kültür sistem tarafından unutturulmaya, üzeri örtülmeye çalışılmaktadır.

Piyasanın popüler kültürünün eleştiriye tahammülsüzlüğü, aslında ürettiği ürün ve hizmetlerin kalitesiyle ilgilidir. Bu da, piyasada gerçek rekabet ortamının olmayışından ya da çok zayıf olmasındandır bence.

Gerçek bir rekabet, eleştiriden beslenir zira.

Kalitatif olarak birbirine çok benzeyen ürünlerin çoğunlukta olduğu bir piyasada şu veya bu biçimde kapılar tutulduğundan, eleştiri tehdit olarak görülüyor; ileriye doğru itici bir güç yerine, kapı garantisini yok eden bir düşman gibi algılanıyor adeta.

Bu durumun zirve yaptığı alan ise televizyon dizileriyle ilgili; özellikle dizinin dramasını oluşturan, yani dizinin entelektüel yapısını kuran, sosyo- politik- ekonomik analizlerini yapan ve kültürel biçimlendirmenin temelini atan, beyin takımı diyebileceğimiz ki, dizinin omurgasıdır kadroların, eleştiriye –çoğunlukla kapalı oluşları ilginçtir.

Eleştiri, üretimin bir parçasıdır çünkü; yaratımın sağlıklı kan deveranını sağlayan kültürel bir titreşim dalgasıdır.

Ve bu ülkede tv dizilerinin en muhtaç olduğu şeydir bana göre.

Çünkü medya gruplarının yayın organlarında yayımlanan eleştiri kılıklı yazılar birer takım oyununun unsurundan öteye geçemiyor çoğunlukla; kendi gruplarının dizilerini eleştirmek bir yana, yersiz övgülere mazhar ediyorlar bazen.

Dizileri eleştirel bir gözle değerlendirme, aslında bir ayırt etmedir; dizinin mevcut özüne doğru bir yolculuktur. Bu yolculuk aynı zamanda idealizasyonu da önleyen tek şeydir bana göre.

Tv yapımcılarının ve senaristlerinin bir kısmının Telesiyej’den hiç hoşlanmadıklarını zaman zaman gelen maillerden biliyorum (ama bir de okur- seyirci mailleri var tabii, eleştirileri paylaşan, hatta katkı sağlayan). Bazı diziciler hiç eleştirilmek istemiyorlar, sadece övülmekten yanalar. Bu anlaşılır bir şey tabii.. ama Telesiyej’in işi de tv’de olup bitenlere eleştirel bir bakışla, olabildiğince objektif yaklaşmaktır; ve bunun da anlaşılması gerekir.

Önceki gün Talha adı ya da rumuzuyla aldığım mail, bu söylediklerime iyi bir örnek bence; pazartesi günkü Telesiyej’de eleştirdiğim Şebeke adlı tv programıyla ilgili şöyle diyor okur: “Taraf gazetesinde kaleme alınan yazınızda bir taraftan programı eleştirirken, diğer taraftan yazının sonunda reklamını yapmanızı garipsedim.”

Okur, programı eleştirdikten sonra yazının sonunda programın gününü ve saatini yazmamı anlayamamış, beğenmediğim bir işin reklamını yaptığımı düşünmüş.

Oysa eleştiri, yaratımın ve üretimin daha kaliteli, gerçekliğe daha uygun olması için yapılır; o diziye ya da programa harcanmış emeğin de seyirci tarafından layıkıyla değerlendirilebilmesi için o dizinin ya da programın belli bir süre yayında kalması gerekir.

Nihai kararı verecek olan seyircidir çünkü.

Esas olan şudur galiba; bir toplumda ne kadar demokrasi varsa, o kadar eleştiriye tolerans bulunuyor.

Bu yazıyı niye yazdığıma gelince.. tatile çıkmadan önce; eleştiriye, eleştiriye tahammülsüzlüğe eleştirel bir bakış atma çabası diyebiliriz belki.

***


‘Tiyatro Medresesi’ne ilişkin önemli not


Telesiyej’de salı günü yayımlanan Şirince Nesin Vakfı Matematik ve Felsefe Köyleri hakkındaki yazıda söz ettiğim Matematik Köyü’nün eteklerindeki Tiyatro Medresesi’nin, Seyyar Sahne’nin öncülüğünde, tiyatrocuların ve tiyatroseverlerin desteğiyle yapıldığını belirtmemişim. Yol yorgunluğuma verin.

Çalışmaları, 2010 yılında kurulmuş olan Performans Araştırmaları Derneği tarafından desteklenen ve yürütücü ekibi ağırlıklı olarak Seyyar Sahne’li tiyatroculardan ve akademisyenlerden oluşuyor.

Tiyatro Medresesi, dünya tiyatrosunda iz bırakacak bir çekim merkezi ve buluşma noktası olmayı hedeflediğini belirtiyor, tanıtım broşüründe.

Mimarisi Sevan Nişanyan’a ait olan Tiyatro Medresesi, gerçekten etkileyici bir yapı.


Telesiyej/Taraf

telesiyej@gmail.com

Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0