ForumGüncel Politika - İskender'in Düğümü  Yeni Konu 

411 Ertuğrul ayağa kalk - Melih Altınok

20 Mayıs 2011

hurkus

411 Ertuğrul ayağa kalk

Melih Altınok

O bana “liberal arkadaş, ey demokrat” falan diye sesleniyor ama ben karnından konuşan ‘organik’lerden değilim.

Size, memleketin en netameli zamanlarında attığı o utanç verici manşetleriyle zihinlerimizde yer eden Hürriyet ’in kadim yönetmeni ve kanlı kaleminden bahsedeceğim.

Hani şu, Ahmet Kaya’nın linç edildiği dönemde fotomontajlarıyla ilk taşı atan, İslamifobinin ve demokrasi düşmanlığının doruk noktası “411 el kaosa kalktı” manşetini “bulan” gazeteci var ya.

Hah, şimdi bana demokrasi dersi vermeye soyunan adam o işte: Ertuğrul Özkök.

Bir dönem isim vermeden aklınca çakmaya çalıştığı ama hayatının ayarlarını yediği Perihan Mağden’in tabiriyle bu “mızmız” yayın yönetmeni eskisi, geçen cumartesi de bir yazıma cevaben “Barajın altına inerse yuh olsun” başlıklı bir şeyler yazıktırdı.

Her zamanki gibi, köşesinde ilkokul beşinci sınıf talebesi düzeyindeki belagatini konuşturan Ertuğrul’un, uzunca bir alıntılama yaptığı yazımı anlayabilmesini beklemiyordum elbette. İşim de başımdan aşkın, ama yarattığı manipülasyona dur demek için zorunlu bir açıklama farz oldu.

Mızmızın çarpıttığı yazımda, Milliyetçi camiadaki demokratikleşen refleksleri nedeniyle partiden uzaklaşan kesimler olduğunu ve bu tavırlarını referandum sürecinde kitlesel evetler vererek gösterdiklerini ele aldım. MHP yönetimininse bu hareketlilik karşısında, tabanın dönüşümüne ayak uyduramadığı ve arkaik milliyetçi söylemlerini daha da sertleştirerek ulusalcı kesimlere yedeklendiğini ileri sürdüm.

Ardından bildiğiniz üzere benim için yeni olmayan bir temennimi dile getirdim. Yeni bir anayasa yapmanın eşiğinde olduğumuzu ve en naif demokratik açılım adımları karşısında bile “bölünüyoruz” diye ülkeyi geren ve bu haliyle seçmenini bile kendisinden uzaklaştıran MHP’nin parlamentoda olmamasının faydalı olacağını söyledim.

Tabii ki bu tesbitimde demokratik katılımcılığa dair ezberlerle ilgili analizler de yaptım. Demokrasi inşası sürecinde, kemikleşmiş demokrasi karşıtı güçlerle bir uzlaşma arayışının vakit kaybının ötesinde olanaksız olduğunu da açıklamaya çalıştım.

Şimdi de, yine Perihan Mağden’in kendisine seslendiği bir yazıda dediği gibi “Anlamadıklarının listesi, hayatta, anlamayacaklarının teminatı” olan mızmızın köşesinde madde madde sırladığı yanlışlarını düzeltelim:

Bir:

“Marjinal dediği parti, şu an Meclis’te yüzde 14 oyla temsil ediliyor” diyorsun Ertuğrul. Yazı gayet açık ama bir daha söylüyorum. Ben büyük çoğunluğu ülkedeki değişim sürecine uyum sağlayan seçmenine ayak uyduramayan, hâlâ 80’lerin arkaik milliyetçi söyleminde ısrarcı olan MHP yönetimine ve onun zihniyetine marjinal diyorum.

İki:

Arzu ettiğim anayasada sadece kendi zihniyetimin temsil edilmesini falan istediğimi nereden çıkardın anlamıyorum. Yine ensenden element uyduruyorsun. Tamamen farklı kutuplarda olduğum kesimlerin bile sivil toplum örgütleri aracılığıyla anayasa yapım sürecine dahil olması gerektiğini savunduğum bir makaleden bunu nasıl çıkartabiliyorsun?

Üç:

Ülkede hangi siyasi partinin olacağına ben değil kimse karar veremez elbette. Ancak demokrasi, bir sosyalistin, militarist partilerin bekasını kendine dert edindiğini deklare etmek zorunda olduğu suya tirit bir “çoğulculuk” güzellemesi değildir. Mesela, Pamukoğlu’nun HEPAR’ının da Meclis’te olmasını istemem ve bunun demokratlığıma halel getirdiğini de hiç sanmıyorum.

Dört:

Türk milliyetçilerini eleştirirken, “Kürt aidiyetini savunanlara” iltimas geçtiğimi de yazımın neresinden çıkardığını gerçekten merak ediyorum? Milliyetçiliğin ne pozitifine ne de negatifine olumlu bir değer atfetmediğim sır değildir. Kürt milliyetçiliğini de tüm diğer milliyetçilikler gibi hastalık olarak gördüğümüzü sen de gayet iyi biliyorsun.

Ha bir de MHP’nin baraj altında kalacağına dair verilerin “tek kişilik anketime” dayandığını söylemişsin.

Günlerdir yollardayım. Mardin, Diyabakır, Urfa, Adıyaman, Antep, Adana, Antalya, Mersin... Üstelik sadece bu seçim arifesinde değil ben sokakta çalışan bir yazarım, gazeteciyim. Senin gibi gölgemden korkmadığım için halkla beraberim.

Anladın?

411 Ertuğrul, görüyor musun, yine anlamadan, çarpıtarak bir yazara çemkirmeye çalışmışsın, rezil oldun. Şimdi oturabilirsin, sıfır.

Ertuğrul yoldaş kavgayı öğretiyor

Samimiyeti olmadığı insanlarla bile, parkta gezdirdiği köpeğiyle konuşur gibi diyalog kurmaya alışmış Ertuğrul, muhtelif zamanlarda siyasete, iş dünyasına ya da medyaya dair bazı çevrelerde kredi notu sayılan makûller listesi yayımlar. Yukarıda vakit kaybettiğimiz yazısının altında da benim gibi tukaka olmayan geleceği parlak “post Ergenekon yazarlarının” bir listesini yayınlamış. Kimler yok ki, bağımsız, devrimci ve bir o kadar da Radikal’in yazarı Sırrı Süreyya’yı mı ararsınız, Oray Eğin’i mi? Süper bir karma. Ama Hürriyet bu işi iyi biliyor, bilirsiniz. Bayram değil seyran değil Grup Yorum konserlerine yarım sayfa ayıran gazetemizin başındaki yazar, bana çakmaya yeltenince bir anda tüm ulusalcı-faşist solcuların da gözdesi oluverdi. Bu şer ittifakınız da hayırlara vesile olsun inşallah.

Şaşırıyoruz reyiz.


melihaltinok@gmail.com

Taraf/198.05.2011

Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0