ForumGüncel Politika - İskender'in Düğümü  Yeni Konu 

İrticayla Mücadele Planı ya da darbecilikte dönüm noktası

27 Ekim 2009

nuhungemisi

Ergenekon davası savcısına halen görevdeki bir bir subayın yazdığı içten mektup ve ekinde Taraf'ın yayınladığı korkunç belgenin orijinalinin bulunması Türkiye'deki gündemi değiştirdi. Üstelik bu belgenin, bu kez ülkemizin geleceğine kalıcı etkileri olabilecek kimi ciddi değişimlere yol açması da artık kaçınılmaz.

Ezbere yazılıp çizilenlere artık yeni bir gözle bakma zamanıdır. 

www.uludagsozluk.com da yazdığım bir yazıyı buraya taşıyorum. Üstelik ünlü darbecilik belgesini de tam metin olarak yazıma eklemiştim. Baş harflerin büyük olmamasına takılmayın çünkü sözlük formatındaki durum budur.

önyargıyla öğretilmiş sloganları savuran arkadaşlara önerim, aşağıda yer verilecek belgeyi dikkatle okumalarıdır. tarihsel bir belge okuduklarını ilk satırından itibaren hemen anlayacaklarına eminim. tarihe tanıklık ettiklerini,, üstelik tarih yapmak için de bir şansları olduğunu unutmamalarını diliyorum. bu belgeyi tümden okuduktan sonra elbette ki herkes istediğine inanmak, istediğini savunmakta, istediğini eleştirmekte özgürdür. ancak yeni tür cumhuriyet mitingleri furyasıyla halkı kandırmak isteyenlerin tuzağına düşmemelerini herkese öneririm. bu kış komünizm geliyor, bu kış şeriat şeriat geliyor yalanlarının iflas etmesinden sonra şimdi de bu kış bölücülük geliyor diyerek bu işten sıyrılmalarına artık fırsat vermeyelim. çünkü bu kış godot geliyor.

belgeyi kısa yol olarak koymuyorum çünkü yarın birgün taraf gazetesi parasızlık nedeniyle kapanırsa koyduğum kısa yol çıkmaza girebilir. bu arada taraf gazetesinin nasıl bir iş yaptığını teslim etmeliyiz. tıpkı darbe günlüklerini yayınlayan nokta dergisi gibi o da artık unutulmazlarımız arasında olacak. keşke yayınını sürdürebilse...

belge şöyle:

Sayın Savcım,
Kuşaklar boyu TSK'ya hizmet etmiş bir aileye sahip olmaktan onur duyan bir subayım. Son dönemde TSK'nın tarihinde hiç olmadığı kadar itibar kaybına uğraması, beni ve benim gibi vatanını ve milletini seven birçok silah arkadaşımı son derece rahatsız etmiştir. Dosta güven, düşmana korku vermiş ordumuzun kendi milleti nazarında güven kaybediyor olması çok acı bir durumdur. Kendi milletine karşı psikolojik harekât yapan, toplumu bölen ve toplumun değerlerini karşısına alan bir TSK'nın hayal edilmesi mümkün olmadığı nasıl bir gerçekse, TSK'nın tamamının böyle olmadığı da gerçektir.

Cunta oluşumunda görev aldım

Maalesef önceleri doğru ve gerekli olduğuna inandığım ancak şu an içinde bulunmaktan büyük pişmanlık duyduğum, sadece 3. dünya ülkelerine özgü bir şekilde kendi vatandaşına "psikolojik harekât" uygulayan ve bunun adına da "bilgilendirme faaliyeti" şeklinde masum ve haklı görünen bir maske uyduran bir cunta oluşumunda birçok arkadaşımla birlikte görev aldım. Bu oluşum ilk başta gayet haklı gerekçelerle kurulan ve gerçek görevi düşmana karşı psikolojik harekat uygulamak olan Psikolojik Harekât Daire Başkanlığı'nı kendine maşa olarak kullanıyordu.
Bu güzide kurumun imkan ve kabiliyetlerinden yararlanılarak devletin vali, kaymakam, savcı, hâkim gibi önemli kadrolarında görevli personeli de dahil olmak üzere insanlarımız haklarında oluşturulan "Bilgi Fişi" adı verilen belgelerle tek tek fişlendi. Cunta yapılanmasının organize ettiği yasal dayanağı bulunmayan faaliyetlerin kamuoyuna yansıması sonucu bu kurumumuz yıprandı, adı "Bilgi Destek Harekât Daire Başkanlığı" olarak değiştirilmek zorunda kalındı ve görev alanı daraltıldı. Hali hazırda devam eden cunta faaliyetleri neticesinde, son olarak toplam sayısı dört olan ve muharebede Ege Ordusu Komutanlığı dahil tüm Ordu komutanlıklarını destekleyecek olan Bilgi Destek Taburlarının sayısı 1'e düşürülerek asli görevini yapamayacak hale getirildi. Geriye kalan son taburda görevli bazı personel halen asli görevlerine yönelik çalışmaları bir kenara bırakarak cunta örgütlenmesinden aldıkları örtülü ve yasadışı görevleri yürütmeye devam etmektedir. Yukarıda ifade ettiğim TSK içerisindeki "ülke yönetimine el koyma heveslileri, yani "darbe taraftarları", başka bir ifadeyle "Cunta Örgütlenmesi"; yıllardır işgal ettiği makamlarla, kilit pozisyonlar ve sivil uzantılarıyla ülkenin gündemini elinde tutmuş ve faaliyetlerini kamuoyuna "Tüm TSK'nın ortak görüşü" gibi göstermiş ve göstermeye de devam etmektedir.

Gerçeği bilen sindiriliyor

Cunta örgütlenmesi ve faaliyetlerinden haberdar ve rahatsız olan benim gibi personel gerçekleri anlatmak için zemin bulamamakta ve sesini duyuramamaktadır. "Biz silah arkadaşıyız", "Ortak düşmanlar", "Biz bir aileyiz", "TSK'yı yıpratmak istiyorlar" gibi temaları kullanarak sözde "korumacı bir yaklaşımla" hedef saptırmaya çalışıyorlar.
Bu "sözde korumacı yaklaşım"la birlikte, gerçekleri bilen ve duyurmak isteyen personel de "korkutma ve sindirme" faaliyetleri ile susturulmaktadır. Bu şekilde birçok olay karşısında "kol kırılır yen içinde kalır" mantığı yürütülmektedir. Cuntanın pisliklerini içerde gizlemek durumunda kalan TSK'nın itibarı ise sürekli zedelenmeye devam etmektedir.

Dört kurmay albay

Ayrıca; 2007 yılı Eylül ayında dönemin Genelkurmay 2'nci Başkanı Org. ERGiN SAYGUN'un emri gereği, üniversiteden bir kısım akademisyen ve CHP yönetiminden bazı politikacıların desteği ile dönemin Genelkurmay Harekât Başkanı Korg. H. Nusret TAŞDELER'in himayesinde Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı'nda şube müdürü olarak görevli kurmay albaylar Dursun ÇiÇEK, Sedat ÖZÜER, ilker Ziya GÖKTAŞ ve Fuat SELVi tarafından kamuoyunu yönlendirme maksatlı çeşitli belgeler hazırlandığına tanık oldum. Yukarıda isimleri geçen şahıslar, görev alanlarının dışındaki birçok konuyla ilgili olarak hiçbir hukuki dayanağı olmaksızın çeşitli faaliyetlerde bulunmuşlardır. Bu konuda örnek olması bakımından bahse konu cunta tarafından hazırlanmış bir çalışma EK-B'de sunulmuştur. EK-B'nin altında imza bulunmamasının sebebi evrağın elektronik ortamda gönderilmiş olmasından kaynaklanmaktadır.

Asıl amaç Eylem Planı'nda

Toplumun genelinde bilinen ve dedikodu şeklinde kulaktan kulağa yayılan TSK ile ilgili birçok konuyu (PKK'ya yardım, uyuşturucu, fişleme, suikast, örtülü operasyonlar vb.) olayların olduğu bölgelerde görev yapanlar, medya aracılığıyla öğrendi. Ancak medyanın bilmediklerini ben ve benim gibi Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı bünyesinde görev yapan arkadaşlar, yani bu faaliyetleri bizzat planlayan ve icra eden kişiler çok yakından biliyoruz. Bilgi destek personeli olarak bizzat olayların içerisinde (Aktütün'de, Dağlıca'da, Poyrazköy'de, Çukurca'da ve daha birçok yerde) olduğumuz için gerçekler tüm çıplaklığıyla bilinmektedir.
Ayrıca, askeri okullarda başlayıp karargah, birlik ve lojmanlarda her anı bir arada geçen, tatillerini bile beraber yapan bizler birbirimizi çok iyi tanıyoruz.
Özellikle ülke gündemini uzun süre meşgul eden ve devletin kurumlarını birbirine düşüren son "irticayla Mücadele Eylem Planı"na bakıldığında; her olayda oldu gibi bu olayda da cuntanın kendi bekası için ülkemizin tüm değerlerini paramparça etmeye çalıştığı görülmektedir.

Plan'ın aslını dosyadan aldım

TSK'da psikolojik harekât birimlerinin kuruluş safhasından bu yana aktif bir şekilde görev alan ve 2009 yılı genel atamalarına kadar Genelkurmay Bilgi Destek Okul Komutanlığı'nda görev yapan Hv. Öğ. Bnb. Hicri DiNÇEROL bahse konu belge hakkında; "Bu belgeyi biz hazırlamıştık, nasıl sızdı anlayamadım?" demiştir. Bu ifade, Hv. Öğ. Bnb. Hicri DiNÇEROL'un da cuntanın bir elamanı olduğunun ve söz konusu cuntanın faaliyetlerinin irticayla Mücadele Eylem Planıyla sınırlı kalmadığının açık bir göstergesidir.

Sayın Savcım, "irticayla Mücadele Eylem Planı" basında yer alır almaz, erken davranarak söz konusu evrakın aslını gizlice dosyalandığı klasörden aldım. Belgenin aslının yerinde olmadığı anlaşılınca önce bir kriz yaşandı. Ancak daha sonra belgenin ele geçmesinden korkan bir cunta mensubu tarafından imha edildiği görüşü benimsendi. Nitekim Org. ilker BAŞBUĞ, belge hakkındaki basın açıklamasını aslının imha edildiğine kanaat getirdikten sonra yaptı.
Mensubu bulunduğum TSK'ya uzun yıllar hizmet etmiş bir subay olarak bir hizmetim daha olsun istiyorum. Özverili çalışmalarınıza katkıda bulunmak adına EK-A'da yer alan bu belgeyi size göndermeyi vatanım ve milettim adına bir vazife biliyorum.

Emir Hasan Iğsız'dan

Söz konusu gayri hukuki çalışmalar, TSK içerisindeki cunta yapılanmasının kilit isimlerinden olan Org. Hasan IĞSIZ'ın Genelkurmay 2'nci Başkanlığı döneminde hız kazanarak devam etmiştir. Org. Hasan IĞSIZ'ın doğrudan netice alınabilecek bir eylem planı hazırlanması konusunda verdiği direktif gereği, Korg. Mehmet ERÖZ ve Tümg. Mustafa BAKICI'nın da katkılarıyla gerekli çalışmalar başlatılmış ve söz konusu eylem planı Kur. Alb. Dursun ÇiÇEK tarafından hazırlanmıştır.

Albay nezaret etti

irticayla Mücadele Eylem Planı'nın basında yer almasını müteakip, belgenin hazırlanmasında kullanılan tüm bilgisayarlar temizlenmiş ve ilgili evraklar imha edilerek, kamuoyuna Genelkurmay Başkanlığı tarafından böyle bir çalışmanın olmadığı yönünde bir açıklama yapılmıştır. imha süreci bizzat Org. Ergin SAYGUN'un Özel Sekreteri Kur. Alb. Uğur BERKSUN tarafından takip edilmiş, kendisi Bilgi Sistemleri işletme Şubesi'ne giderek söz konusu eylem planını hazırlanmasında kullanılan 30709, 33746, 40077, 27238, 27229 ve 16693 BiM numaralı bilgisayarların hard disklerinin geri getirilemeyecek şekilde silinmesine nezaret etmiştir. Bu işlemde Alb. Şükrü KISADERE, Ütğm. Erhan SAKALLI, Ütğm. Kazım BOZKURT, Bçvş. Mustafa URHAN ve Svl. Me. Rıfat SÜLÜK görev almışlardır.

Prosedür işletilmedi

Sayın Savcım, böyle bir olay vuku bulduğunda, normal şartlar altında uygulanması gereken prosedür şudur: Olayın öğrenildiği anda iKK ve Güvenlik Daire personeli idari tahkikat için çağırılır. Bilgi Destek Daire'ye gidilir. Daire personelinden hiç kimsenin içeriye girmesine müsaade edilmez. Daire personeli tek tek çağırılarak dairedeki tüm dolaplar aranır. ilgili veya ilgisiz tüm bilgisayarlara el konulur. Genelkurmay Askerî Savcıları eşzamanlı olarak şüphelilerin evlerine giderek arama ve el koyma işlemi yapar. Elde edilen deliller ışığında dava açılmasına, veya açılmamasına karar verir. Örneğin, geçen yıl Ankara'da bilgi güvenliği ihlali şüphesiyle, ivedilikle mahkeme kararı çıkartılmış, Çiğil Tepe Lojmanları'nda 40 yakın eve baskın yapılarak, askeri savcılar tarafından arama yapılmış, bazı bilgisayar ve dokümanlara el konulmuş ve olayla ilgili bir şahıs gözaltına alınmıştır. Yine bu yılın mayıs ayı sonlarında benzer bir durumdan dolayı özel kuvvetler komutanlığından bir grup personelin evi, işyeri arabaları gece yarısı, yukarıdaki olaya benzer şekilde hız ve kararlılıkla alınarak, gözaltına alınanlar olmuştur.

Genelkurmay sabaha karşı 04.30'da öğrendi

Sayın Savcım, irticayla Mücadele Eylem Planı'nın medyaya yansımasından sonra Genelkurmay Karargâhı'nda, yaşanan diğer gelişmeleri özetlemek istiyorum.

1) Genelkurmay Bakanlığı olaydan, söz konusu belgenin medyaya yansıdığı gün sabah saat 04:30 itibariyle Genelkurmay iletişim Daire Başkanlığı vasıtasıyla haberdar olmuştur.

2) iKK ve Güvenlik Daire Başkanı Tümg. M. Mutlu ARIKAN ve beraberindeki bir Bnb. olayın olduğu sabah olayı incelemek üzere bilgi destek daire başkanlığına geldiklerinde, bilgi destek daire başkanlığında görevli Alb. ÇiÇEK'in haricindeki diğer iki şube müdürünün mesai başlangıcından önce Dz. P. Kur. Kd. Alb. Dursun ÇiÇEK'in Şubesi'nde bilgi ve belge temizliği yaptıklarına şahit olmuşlardır.

3) Aynı gün mesai başlangıcında Alb. Dursun ÇiÇEK'e Tümg. M.Mutlu ARIKAN tarafından "Bunu siz mi hazırladınız?" diye sorulmuştur. Alb. ÇiÇEK, panik içinde inkâr ederek "Bunu biz yapmadık, bizim dairenin işi değil" deyince Tümg. ARIKAN "Sen onu bırak, ben sana bu şekilde hazırlanan yüzlerce belge gösteririm, sen bana bu belgenin nereden sızdığını söyle!" diyerek tepki göstermiştir.

4) Bu olay anında hiçbir mahkeme kararı alınmamıştır. Hiçbir gözaltı gerçekleşmemiştir ve hiçbir ifadeye başvurulmamıştır. Belgeyi tesbite yönelik ciddi hiçbir araştırma yapılmamış, gayrı ciddi bir şekilde davranılmıştır.

Bilgisayarlar özel programla silindi

5) Sivil savcılığın olaya el koyulması hususu gündeme gelince, Alb. ÇiÇEK'in bilgisayarı, ilgili şubedeki bütün bilgisayarlar ve ilgili server (Anabilgisayar) dahil her şey alınmıştır. Alınan tüm bilgisayarlar özel programlarla 35 kez geri getirilemeyecek şekilde silinmiştir. Bu işlemler 19-20-21 Haziran 2009 tarihlerinde cuma, cumartesi ve pazar günü gizli bir şekilde gerçekleşmiştir. Silinen bilgisayarların Genelkurmay MEBS Başkanlığı'nda kayıtlı numaraları: 41440, 34218, 24187, 20245, 24159, 27861, 34331, 24251, 24040, 38534, 29595, 24551, 29653, 24532, 39198, 13924, 13920, 16118, 16110, 539337, 121561, 224259, 321609, 421624, 41510, 29816, 24045, 34359, 41520, 24362, 41401, 24749, 38537, 24242'dir. Bilgisayarlar ve hard diskleri savcılığa tüm temizleme işlemlerinden geçirildikten sonra gönderilmiştir. Daha sonra bu bilgisayarlar başka birimlere kaydırılmıştır.

6) Alb. ÇiÇEK'in ve ilgili şubenin bilgisayarlarını inceleme ve temizleme işleminde Genelkurmay MEBS Başkanlığı'nda görevli Ütğm. Fatih KARACAER ve Deniz Kuvvetleri MEBS Başkanlığı'nda görevli Ütğm. Berrin ŞAHiN, (Gnkur. As. Sav. Yrd. As. Hak. Yzb. Volkan ŞAHiN'in eşi) görev almıştır.

Yavuz hırsız misali arama

7) Alb. ÇiÇEK'in evinin aranma işlemi belgenin basında yer almasından beş gün sonra göstermelik bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Genelkurmay Askeri Savcı Yardımcısı As.Hak. Yzb. i. Volkan ŞAHiN aramaya ciddiyet kazandırmak için evde tam 5-6 saat vakit harcamış, hiçbir arama yapmamış ve bir şey bulmadan dönmüştür. Yavuz hırsız misali Sayın Askeri Savcımız, Bilgi Destek Daire Başkanlığı'na geldiğinde "Biz personelimizi böyle koruruz" diyerek tavrını açık bir şekilde ortaya koymuştur.

8) Aynı şekilde Genelkurmay Karargâhı'ndaki tüm kâğıt imha makineleri biraraya toplanarak, hukuki açıdan sıkıntı oluşturacak kırk torbaya yakın evrak (kağıt parçaları!) makinelerde kırpılarak ve akabinde yakılarak deliller yok edilmiştir. Bahse konu işlemlerde görev alan erbaş ve erler de dahil olmak üzere tüm personel uygun (!) bir şekilde uyarılmışlardır. Evrak imhasında görev alan erbaş ve erlere ait isim listesi EK-Ç'de sunulmuştur.

9) Albay Dursun Çiçek ve ekibinin hazırladığı "irticayla Mücadele Eylem Planı" belgesinin TSK'ya ait olmadığını raporlamak ve belgenin yazım teknikleri açısından sahte olduğunu ispata yönelik; Bilgi Destek Harekâtı ve Gayri Nizami Harp Teknikleri hakkında deneyimli, akademik eğitim ve karar tecrübesine sahip bir personelin başkanlığında bilirkişi heyeti oluşturulmuş ve kamuoyunun, belgenin sahte olduğunu algılamasına yönelik, göstermelik bir rapor hazırlanmıştır. Ancak gerçek, bilirkişi heyetinin dediği gibi değildir. Gnkur. ist. Bşk'lığında olduğu gibi Gnkur. Bilgi Destek Daire Başkanlığı'ndaki mevcut uygulamada; özel içeriği bulunan evrakların (Hükümet, irtica, Şahıslar, STÖ vb...hukuki açıdan sıkıntılı evraklar) üzerinde TSK'ya ait olduğunu gösterir hiçbir ibare bulunmaz;

a. Değişik yazı fontları ve puntoları kullanılır,

b. Kapak yazısı ile eki biraraya getirildiğinde kapakla ekin bir birinden devamı olduğunu gösterir hiçbir ifade bulunmaz,

c. Özel içerikli eklerin üzerine gizlilik derecesi, imza bloğu, kontrol güvenlik numarası, evrak numarası gibi TSK'ya ait ibareler yer almaz,

(Gnkur. Başkanlığı'nın MiT ve EGM'den şahıslar (sivil) hakkında yapılan yazışmalarda bu görülebilir.)

ç. Bilgi notları saklanırken kapağı ayrı bir yerde, bilgi notu ayrı bir yerde saklanır. Böylece bilgi notu TSK'ya ait olmayan bir yazıymış gibi görülebilmektedir.

d. Bilgi notunun hangi kapağa ait olduğunun belirlenmesi ise tarih, saat grubu, bilgi notu ve kapağına aynı numaranın verilmesi gibi yöntemlerle yapılmaktadır.

e. Buradan da anlaşılıyor ki andıç, eylem planı, bilgi notu gibi çalışmalarda herkes kendine göre bir usul ve tarz belirleyebiliyor.

Sızmayı önleme tedbirleri

10) irticayla Mücadele Eylem Planı'nın sızmasından hemen sonra, benzer belgelerin sızmasını önlemek üzere, özellikle Alb. Dursun ÇiÇEK'in (E.) Org. Horşit TOLON'a gönderdiği iletinin basında yer almasını müteakip, bilgi güvenliği konusunda Gnkur. II'inci Bşk. Org. Hasan Iğsız imzasıyla Gnkur. Başkanlığı'nın 24 Haziran 2009 tarihli, iSTH: 2240-57172-09/iKK ve Güv. D. Bil. Güv. Ş. sayılı ve "Bilgi Güvenliği Tedbirleri" konulu bir emir yayınlanmıştır. Bu emirde;

a. Evraklara güvenlik kontrol numaraları üç defa basılacaktır. Birincisi konu ve evrak numarasına gelecek, ikincisi metne, üçüncüsü ise imza bloğu ve imza üzerine gelecek şekilde olacak.

b. Bilgisayar ortamındaki yazışmalarda kesinlikle yazı bittikten sonra arz ederim, ad soyad, görev gibi ifadeler olmayacak.

c. Hiçbir evrakta ıslak imza taranarak bilgisayara yüklenmeyecek, elektronik imzalı olarak gönderilecek.

ç. internette elektronik postalarda isim kullanılmayacak.

d. Karargâhlardaki internet bilgisayarları ve dizüstü bilgisayarlar sınırlandırılacak gibi ifadeler yer almıştır.

Belge TSK'yı zor durumda bıraktı

(...) Bu emirden de anlaşılıyor ki bu belgenin ortaya çıkması TSK'yı çok zor durumda bırakmış, bu tür olayların tekerrür etmemesi için gerekli önlemlerin alınması istenmiştir.

Sayın Savcım, beni bu çalışmaya sevk eden gerekçe Alb. ÇiÇEK ve ekibinin hazırladığı "irticayla Mücadele Eylem Planı"nın ele geçirilmesi ile başlayan süreçte Genelkurmay'ın, "Belgenin TSK'yı yıpratmak adına hazırlanmış olduğu" ön kabulü ile belgenin sahteliğini ispatlama çabaları olmuştur.

Burada onur kırıcı olan şey Sayın Genelkurmay Başkanımızın medyanın karşısına çıkıp kamuoyunda kafaları karıştıran hususlara cevap vermekten ziyade, kendini savunma refleksiyle "Belgenin aslını bulabilecek" olmasına rağmen alaycı bir üslupla "Bu bir kâğıt parçasıdır" demesidir. Ayrıca yargıyı hiçe sayarak ve emir verici bir tavırla, "Bu belgenin gerçekliğini değil, kimin yaptığının bulunmasını istiyorum" ifadesidir.

Dursun Çiçek himaye gördü

Sayın Savcım, bir cunta ekibinin yapmış olduğu illegal bir çalışma nedeniyle yıllardır görevini layıkıyla yerine getiren personel, yerinden edilerek suçlu muamelesine tabi tutulmuş ve çeşitli yerlere sürülmüştür. Ama asıl suçlu olan Dz. P. Kur. Alb. Dursun ÇiÇEK, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargahı'nda Daire Başkanlığı makamına atandırılarak himaye görmüştür. Aynı şekilde Tuğg. Mustafa BAKICI, Tümgeneralliğe terfi ettirilmiştir. Korg. Mehmet ERÖZ konumunu korurken, Org. Hasan IĞSIZ 1'nci Ordu Komutanlığı makamıyla ödüllendirilmiştir. Olayın failleri yerine yıllardır Bilgi Destek Daire Başkanlığı'nın gerçek emekçileri olan subay, astsubay ve sivil memurlar suçlu muamelesi görerek karargâh dışında çeşitli yerlere sürülmüştür. Burada asıl konu Albay Dursun ÇiÇEK değildir. Dursun ÇiÇEK zavallı bir adamdır. Asıl önemli olan bu Albay'ın bulunduğu konumdur.

O andıç da savcıda

Sayın Savcım, Albay Dursun ÇiÇEK tarafından hazırlanan ve çeşitli Sivil Toplum Örgütleri (STÖ)'nin fişlenmesini içeren andıç, 7 Nisan 2008 tarihinde Taraf gazetesinde yayımlanmıştır. Taraf gazetesinin konuyu haber yapmasından sonra Genelkurmay Başkanlığı soruşturma başlatmıştır. Soruşturma sonucunda hazırlanan bilgi notu EK-C'de sunulmuştur. Bu bilgi notunda andıç çalışmasının Genelkurmay Başkanlığı'nın emri ile 29 Temmuz 2004 tarihinde başlatıldığı, Nisan 2006'da ilgili makamlara arz edildiği ifade edilmektedir. Yani Genelkurmay Başkanlığı adı geçen andıçın varlığını kesin bir şekilde kabul etmektedir. Bu rapor neticesinde Alb. ÇiÇEK hakkında herhangi bir işlem yapılmamıştır.

Tanıklık yapmaya hazırım

Sayın Savcım, cunta, şimdiye kadar "Kendi hukuku" dışında bir hukuk tanımadı. Şimdi sizin gibi adaleti tesis edecek ve gerçek hukukun üstünlüğünü ortaya koyacak "cesur" savcılarımızın nefeslerini ensesinde hissedince yaptıkları kirli işlerin üzerini kapatmak için her türlü gayrı ahlaki yola başvuruyorlar. Gerçeklerin üzerini örtmeye çalışıyorlar.

Sayın Savcım, bu ülkenin insanları gayretlerinizi takdirle karşılamaktadırlar. Her türlü fedakarlığı ortaya koyarak çalıştığınızı biliyorlar.

Sayın Savcım, tanık olarak çağırmanız durumunda da gelmeye hazırım.

cumhuriyetin savcılarının söz konusu cuntayı çözmeye başladığını görmekten mutlu ve umutluyum.

Saygılarımla arz ederim.

(NOT: Ara başlıklar Taraf'a aittir.) 

#6365425 (nuhungemisi, 27.10.2009 12:52 ~ 12:54)
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0