ForumYeni kitaplar  Yeni Konu 

EKREM DUMANLI - Anlık Hikayeler

22 Eylül 2009

hurkus

Modern zamanda anın kendisi  - Cansu Yılmazçelik 

Yaşadığımız çağ öylesine hızlı bir biçimde akıyor ki ne gerçek yaşamda ne de edebiyat alanında "an"ı kaybettik artık… Öylesine bir sonraki ana odaklı yaşıyoruz ki tek bir anın içinde yaşayabildiğimiz o sayısız duygunun, o süresiz gel-gitin farkına bile varamıyoruz hayli zamandır.

Oysa hayat; belki de en çok da "an" üzerine kurulu; fırsatımız varsa şayet, uzun uzun düşünerek aldığımız kararları bile, temelde, tek bir an içinde aklımızdan geçen bir düşünce belirliyor; mantığımızı koruyup koruyamadığımızı, insanlığın "normallik" deyip geçtiği sınırların arasında yaşayıp yaşayamadığımızı ya da daha da önemlisi orada kalıp kalamadığımızı hep "an" belirliyor.

Düşünürsek, bir şeyi çalmaya ya da birini öldürmeye genellikle tek bir an içinde karar veriyoruz aslında, birini sevmeye ya da biriyle sevişmeye… Bundan sonra geliyor istediğimizi elde edebilmek için özenle kurulmuş planlar…

Bizi diğerlerinden ayıran hemen hemen her duygu, tek bir anın o kısa süren hükümdarlığında ortaya çıkıyor ve "an”daki direnişimiz ya da teslim oluşumuzla farklılaşıyoruz diğerlerinden.

Ağustos ayında Everest Yayınlarından çıkan ve Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlanın imzasını taşıyan Anlık Hikâyeler adlı kitap da dönem edebiyatı ürünleri arasında, "an"ı yeniden hatırlatan ender eserlerden biri olarak okunmaya değer.

Daha önce siyaset dünyasına dair çeşitli kitaplar yazmış, Bunların dışında bir de tiyatro oyunu kaleme almış olan Ekrem Dumanlı'nın bu kitabı, birbirinden bağımsız altı hikâyeden oluşuyor. İlk dört hikâyenin ucu açık bırakılırken, son iki hikâyenin finalini okuyucuya bırakmamış Dumanlı; bu planlı bir durum olmayabilir ama yine de yazarın, kitapta yer alan tüm hikayeleriyle okuru derin bir gerilim ve depresiflik hissiyle kuşattığının ve neredeyse elle tutulur bir depresyona soktuğunun farkında olduğunu, okurunun karamsar zihnine bu iki hikâyenin sonunu yazdırmaya kıyamadığını düşünüyor insan ister istemez. (Bir kitabın sayfaları arasında olsak dahi, tıpkı gerçek hayatta beklendiği gibi, onca mutsuzluğun arasında, arada bir mutluluk da yaşanmalı ne de olsa, değil mi?)

Kitabın en ayırıcı özelliklerinden biri, okura, tanık olsa da üzerinde pek düşünmediği bazı anları hatırlatıyor olması… Kaç kişi, tribünde otururken maçın skorunu ve hatta kupayı kucaklayacak formanın rengini belirleyecek olan o penaltıyı atmaya hazırlanan genç ve acilen kendisini kanmaması gereken bir futbolcunun beyaz bir dairenin üzerine bırakılmış topa ağır ağır yaklaşırken aklından geçenleri tahmin ermeye kalkışmıştır? Ya da kaç kişi, iktidarı kanıksayacak kadar iktidarda bulunmuş bir politikacının asansörde sıkışıp kaldığı bir sırada, sahip olduğu onca imtiyazın onu bu demir kutudan kurtarmaya yetmediği bir zamanda aklından geçenleri tahayyül etmiştir? (ki bu hikâye bana Başbakan Erdoğan'ın tansiyonunun düştüğü ve makam aracında mahsur kaldığı, korumalarının camı kırarak kendisini kurtardığı o meşhur olayı hatırlattı. Erdoğan'ın, kimilerinin söylediği gibi, araçta mahsur kalmışken baygın olmadığını kabul edersek, anlatılan bu hikâye daha da anlamlı hale geliyor)  

Dumanlı'nın kitabı, umudun umutsuzlukla beraber var olduğu ve hatta bazen bu apayrı uçlardaki iki duygunun aynı şiddetle yer aldığı anlara dair ipuçları veriyor okura; Anlık Hikâyeler aracılığıyla umudun umutsuzluğa, hemen ardından da umutsuzluğun umuda karışıverdiği tek bir lahzanın kişiyi nerelere, hayatının hangi dönemlerine, hangi seslerine, hangi görüntülerine sürükleyebileceğini gördükçe, hissedilmeyecek kadar uçucu kelebek adımlarındaki telaşla üzerinden geçip gidiverdiğimiz o "an”ların önemini, hayata kattığı değeri biraz daha iyi kavrıyor okur.

Ve bana kalırsa "an”ları tekrar ortak zihinsel dolaşıma katmaya çabalayan bu kitap, içindeki hikâyeler nasıl olursa olsun, sırf bu nedenle bile okunur. Modem zamanın "bir sonraki ana mahkûm insanlarına" verilebilecek en benzersiz hediye "an"ın kendisi olacaktır çünkü. 

Taraf Pazar
20.09.2009

Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0