ÝZMÝR DEVLET TÝYATROSU'NDAN 12 EYLÜL SORGULAMASI VE OYUNUN YAZARI HALUK IÞIK...

01 Nisan 2010 23:23 / 3833 kez okundu!

 


"Yazarýn yerlisi olmaz, oyunun yerlisi ya da yersizi olur"

Ýzmirli sanatçýlar Ýzmir'de yaþadýklarý için, gözden ýrak olan gönülden de ýrak olur misali, yaratýlarýyla ön plana çýkartýlmayan, yeterince teþvik ve takdir görmedikleri halde sanatlarýna yaþamlarýný adayan insanlardýr...

Bir dönem Ýzmir Devlet Tiyatrosu'nda Kondüvit ve Dramaturg olarak çalýþan, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü'nde Dramatik-Yazarlýk dersleri veren, 2011'de otuzuncu sanat yýlýna ulaþacak olan oyun yazarý Haluk IÞIK da, Ýzmir'in sanat yaþamý için kendini ortaya koyan tiyatro emekçilerinden...Sahnelenen ilk oyunu yirmi bir yaþýndayken Turgut Özakman hocanýn yazarlýk dersi için yazdýðý "Mavi Pullu Balýk" adlý çocuk oyunudur... Özakman Hoca bu oyunun Ankara Belediyesi Þehir Tiyatrosu'nda ve Bursa Devlet Tiyatrosu'nda oynanmasýný saðlar. Hala bu deðerli anýyý anlatýrken gözleri dolan Haluk Iþýk, Suat Taþer, Özdemir Nutku, Turgut Özakman gibi, öðretmek için yaþamlarýný ortaya koyan insanlar tarafýndan yetiþtirildiði için kendisini þanslý görüyor. Oyun yazarý Haluk Iþýk'la 2009-2010 Tiyatro Sezonu'nda Ýzmir Devlet Tiyatrosu'nda Doðan Yaðcý tarafýndan sahnelenen oyunu "Yollarda" özelinde, Ýzmir Sanat Merkezi'nde bir tiyatro sohbeti yaptýk...

"Tiyatro, hayata müdahale demektir."

"Yollarda" oyunu 80 darbesinin yarattýðý ruhsal sarsýntýyý ve baskýyý hissettiren bir oyun... Oyunun en çarpýcý yaný ise; sadece o dönemi yaþamýþ olanlarý deðil, herkesi kýskývrak yakalamasý… Bu yönüyle evrensel nitelikli olduðunu söyleyebilir miyiz oyunun?

"Yollarda", bir hesaplaþma oyunu, 12 Eylül beraberinde gelen anti demokratik sistem dayatmalarý, kaybolanlardan özür dileme, borç ödeme diyebiliriz... Ýnsanlarýn duyarsýzlýðýna, üç maymunu oynamalarýna vurgu yapýyor. Sorgulama, saldýrma, rahatsýz etme amaçlý bir oyun... Rahatsýz etme diyorum, çünkü seyirci duygusal katharsis yaþayýp arýnmak yerine, kendini sorgularsa ve acýlarýn tekrarlanmamasý için kiþisel çaba harcarsa o zaman bu ülkede bir þeyler deðiþir. Çünkü tiyatro hayata müdahale demektir. Evet bu yönden oyun evrensel nitelikliyse ne mutlu.

Oyun biraz da otobiyografik özellikler taþýyor. Oyunun ana karakterinin erkek olduðunu ve Hülya Savaþ’ýn müthiþ oyunculuðu için karakteri kadýn olarak deðiþtirdiðinizi biliyoruz. Süreci anlatýr mýsýnýz?

Oyunculuðunun yaný sýra Ýzmir Devlet Tiyatrosu Müdürlüðü de yapan Hülya Savaþ, yirmi beþ yýllýk arkadaþým. Devlet Tiyatrosu'nun aydýnlýk, çaðdaþ bir kadýn müdürü olmasý onur verici, hele ki benim oyunumda rol almasý oyunu yüceltiyor diyebilirim. Hülya Savaþ oyunu çok sevdiði için mutlaka ben oynayacaðým dedi. Bunun üzerine çok düþündüm nasýl olur diye, ama feodal yapýmýz gereði siyasi olaylarý kadýn bakýþ açýsýyla anlatan oyun çok az Türk Tiyatrosu'nda. Bu nedenle yoðun bir dramaturgi çalýþmasýný göze alarak ana karakteri kadýn karaktere dönüþtürdüm. Oyunun orijinali tek kiþilikti ve bir istasyonda geçiyordu, bu travmayý daha kapsamlý anlatacaðýný düþündüðüm için akýl hastanesi atmosferini seçtim. 12 Eylül travmasýný iyi anlatan "hastalar" diyebileceðimiz kiþiler oyuna girse de aslýnda oyunun tek kiþi eksenindeki özelliði devam ediyor.

Kadýn karakter ekseninde anlatýlmasý oyunu özel bir noktaya çekmiþ, çünkü kadýnlarýn, eþlerin, ailelerin bekleyiþi, onlarýn yaþadýklarý belirsizlik, ortadan bir þekilde yok olanlarýn yaþadýklarý gerçeklikten daha dramatik bence. Çünkü ortadan yok olanlar, kendi seçimlerinin bedellerini ödediler sonuçta, geride kalanlar ise, söz sahibi olamadýklarý bir acýnýn bedelini ödediler. Oyunculuk genel anlamda iyi olsa da özellikle Hülya Savaþ’ýn oynadýðý karakter ekseninde bir kurgu yapýldýðý için mi onun oyunculuðu ön plana çýkýyor?

Hülya Savaþ'ýn çok farklý bir duruþu var; bu oyunda birlikte çalýþýrken onun sayesinde "demokrak oyunculuk" kavramý geliþti bende. Hülya Savaþ öyle güçlü bir oyuncu ki, pek çok örneði gibi baþrolde olma ayrýcalýðýný bencilce kullanabilirdi, aksine genç oyunculara olanak tanýyan bir tavrý var. Onun dünya görüþünden, hayat tarzýndan kaynaklanýyor bu duruþ.

"Yazar olarak tavrým, ülkemi sorgulamak"

"Kül Rengi Sabahlar" dan sonra yine 12 Eylül dönemini hedef alan bir oyun "Yollarda"... Bir 12 Eylül üçlemesine doðru gittiðinizi düþünebilir miyim?

Elbette böyle bir projem var, "Kül Rengi Sabahlar", yaþananlarýn yýkýcý etkileri ile belleksizliðimizi hedef alan, somut bir olayý iþlemesi bakýmýndan belgesel nitelikli bir oyun. "Yollarda" ise, kayýplar özelinde, 12 Eylül'ün insanlar üzerindeki etkilerini anlatýyor, üçlemenin son oyunu da, bu ülkenin insaný olma sorumluluðu ile yazmak istediðim, 12 Eylül'ün þeflerini anlatan bir oyun olacak, halen kanava aþamasýnda. Benim yazar olarak tavrým ülkemi sorgulamak, bu yüzden bir yönüyle belgesel nitelikli oyunlar yazýyorum. Unutulmamasý gereken bir þey var; bir gün çocuklarýmýz, benim kýzým, bu ülke için ne yaptýn derlerse verecek cevabým olsun diye yazýyorum. Bu benim yurtsever, demokrat tavrýmdýr. Yazdýklarýmýz yaþananlarý deðiþtirmiyor, ama umut etmemizi saðlýyor, elbette estetik kaygýý taþýyarak...

Kayýp bir neslin ardýndan her þeyi unuttuk diyebiliriz, peki ya 80 sonrasý tiyatromuz? Neden uzun bir dönem yakýn tarihimizle yüzleþemedik, bu dönem üzerine yazýlmýþ belgeleri ve eserleri deðerlendirmek için bu kadar bekledik? Yaþanan acýlarý anlatan tiyatro oyunlarýmýz neden kýyýda köþede kaldý veya yok sayýldý?

Çünkü yýllarca Sakýncalý Piyade'den baþka o dönemi anlatan eser yok dendi, oysa ki vardý, örneðin ben "Yollarda" oyunumu on yýl önce yazdým, ilk yazýldýðýndan beri repertuarda, hatta o zamanlar Rüþtü Asyalý ve Ankara Ekin Tiyatro oynamayý düþünmüþtü, fakat bir þekilde olmadý, yýllar sonra Ýzmir'e kýsmetmiþ. Benim kiþisel bir kýrgýnlýðým hiç olmadý, fakat emeði yok saymaya, sanatta mafyalaþmaya kýzgýným, bu her þeyden önce oyunlara emek verenlere saygýsýzlýk, hatta seyirciye, okura da... Deðerlendirilmemiþ oyunlarý ve yazarlarýný yok saymak etik deðil. Örneðin, "Kül Rengi Sabahlar" ve "Yollarda" Türk Oyun Yazarlýðý'nýn son dönemlerinde ortaya çýktý, ama uzun yýllar geri planda kaldýlar. Bu güne kadar altmýþa yakýn oyunum sahnelendi, kötü olduðunu düþündüðüm oyunlarým da var, otuz tane çocuk oyunu yazdým çoðunu beðenmem, sadece yazarlýk serüvenimin bir parçasý olarak çekmecemde duruyorlar. Ýyiyi yazan, kötüyü de yazar, eleþtiriye açýk olmak lazým, ama emeðe saygý duymak da þart.

"Dramaturg, tiyatronun çimentosudur"

Ýzmir Devlet Tiyatrosu'nun Dramaturgu iken emekli oldunuz... Türk Tiyatrosu'nun son dönemlerinde dramaturgun iþlevini nasýl deðerlendiriyorsunuz?

Bizim ezeli alýþkanlýðýmýzdýr, içini doldurmadan kavramý ortaya atarýz. Hal böyle olunca da, "oyun sanatý uzmaný" olan dramaturglar uzun süre sadece oyun okuyup rapor yazan kiþiler olarak görüldüler tiyatromuzda. Oysa üretimin içinde bizzat yer alýp kabul görmeleri, reji aþamasýnda yönetmen kadar iþlevli olmalarý gerekiyor. Çünkü, tüm kavramlarý bütünleyen bir tiyatral duruþtur dramaturgi. Kurumda görevliyken prodüksiyon dramaturgisi için çok çaba sarf ettim. Sanatsal yaratým sürecinin örgütlenmesine ihtiyacýmýz var. Bu sorun çözülürse tiyatronun tüm ögeleri birlik içinde iþini yapýyor olur ve dramaturgun hayati iþlevi önem kazanýr. Devlet Tiyatrosu'nda bir dramaturg ayda on-on beþ oyuna rapor yazar, dolayýsýyla her Edebi Heyet üyesine ayda altmýþ-yetmiþ oyun gider, okunan oyunlar yazan insanlara karþý çok önemli bir sorumluluktur. Dramaturgluk yaptýðým dönemde Ý.D.T yüzde yetmiþ kendi oyunlarýný kendisi seçti, bir yazarýmýzýn elli iki sayfalýk oyununa elli altý sayfa neden oynanamaz raporu yazdým, olmasý gereken bu bence, hatta Edebi Heyet'in oyun hakkýnda verdiði kararlarýn gerekçeleri herkesin görebileceði þekilde internette yayýnlanmalý. Bu hem dramaturgun, hem de Edebi Heyet'in ne kadar titiz çalýþtýðýný ortaya koyar. Yeni oyun yazarlarýný yetiþmesi ve teþvik edilmesi için bu gerekli diye düþünüyorum. Elbette dramaturglarýmýzýn mutlaka Tiyatro okullarýnýn Dramaturgi bölümlerinden yetiþmiþ, sahneleme aþamasýnda iþlevli olabilecek kadar kollektif donaným sahibi kiþiler olmalarý gerekiyor. Ben Dramaturg'ken hep sanatsal bakýþ yönünden anlaþtýðým yönetmenlerle çalýþtýðým için þanslýydým, kaygým kurum adýna.

Oyun seçimi yönünden Devlet Tiyatrosu için cesur bir yöneliþ olan "Yollarda" oyunu için aldýðýnýz tepkiler nasýl?

"Yollarda" nýn içeriðinin kitlelere ulaþmasý beni yazar olarak sevindiriyor. Ayrýca þunu vurgulamak da isterim; oyun kendi tanýtýmýný kendisi yapýyor. Þu ana kadar basýnda tanýtýmý çok az yapýldý, oyunun özü oto sansürünü kendi yapýyor, çünkü konu basýný ürkütüyor! Neyse ki, seyircinin gösterdiði ilgi en güzel tanýtým benim için.

Önümüzdeki günlerde ilk dört oyununuzun Mitos-Boyut Yayýnlarý'nýn 501. oyun kitabý olarak basýlacaðýný biliyoruz, hangileri bu oyunlar?

Oyunlardan biri; 1946'da Marshall Yardým Planý ile Missouri gemisiyle ülkemize gelen bir emperyalist ile onu karþýlayanlarýn hikayesini anlatan ve 15 yýl önce yazdýðým "Hoþgeldin Amerika" ki bu oyunun Kültür Bakanlýðý Ödülü var, bir ara Ankara ve Ýzmir Devlet Tiyatrolarý'nýn yaný sýra Hadi Çaman Yeditepe Oyuncularý tarafýndan sahnelendi. "Kül Rengi Sabahlar", 12 Eylül dönemini ve Erdal Eren'i anlatan, bir yönüyle belgesel nitelikli olan bir oyun. Salihli Belediyesi'nden "En Ýyi Oyun Ödülü" almýþtý. "Bir Oyun Gibi" ve Nazým Hikmet'i anlatan "Hasret" adlý oyunlarým da basýlacak olan toplu oyunlar arasýnda yer alacak. Ayrýca bu yýl içinde toplu oyunlarýmýn serisi çýkacak.

Nisan ayý baþýnda (1-3 Nisan) Konak Melek Ökte Sahnesi'nde birkaç temsil verecek olan "Yollarda" oyununa ve tiyatromuza deðerli eserler kazandýran Haluk Iþýk'a çalýþmalarýnda baþarýlar diliyoruz, iyi seyirler...


Baþak Sakýzlýoðlu
Metin Yazarý - Dramaturg
01.04.2010

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.