Bir 'günaydın'daki aydınlığı anlamak

14 Ocak 2013 00:07 / 1890 kez okundu!

 


Apaydınlık bir kış günü... Kaç gündür kemikleri donduran karanlık soğuktan eser yok.

Güneşin ışığı ulaşabildiği her yere dokunuyor usul usul. Bir an önce sokağa atmalı insan kendisini, ışıktan nasiplenmeli diye düşünüyorum... Işık bu berraklık, kim hak ettiğine inanıyorsa eğer, çıkıp her sabah istihkakına düşeni almalı.

Yani fırsat buldukça yüzünü, yüreğini, aklını, vicdanını ışıkla yıkamalı herkes. Işığı olmayanın, bir başkasına verdiği de bir başka yürekle paylaştığı da sadece karanlık bir zifiri çünkü.

***

Bu sabah, odamın penceresinden uzun uzun güneşin cömertçe her yana serpiştirdiği ışığa bakarken anladım ki yüreği, aklı, vicdanı ışıkla dolanın hali bir başka.

İnsanı, insan yapan erdemler hep öylelerinin yüreğinden süzülüp karışıyor yaşama.

Anladım ki hayat denen mucize en dayanılmaz bürudet hallerde dahi umutla yıkanmış kardelenleri gösteriyorsa bizlere, hep onların yüzü suyu hürmetine.

Onlar ki varlığın ortasındayken yok olanın ıstırabını anlayanlar...

Onlar ki kötünün saltanatında iyi kalmayı becerenler...

Zalimin, tiranın, gaddarın iktidarlarına, mazlumun çaresizliğini kendilerine dert edinip direnebilenler...

Onları ki çoğunluğun içinde, onun bir parçasıyken kollarını her daim itilip, kakılanların beline sarabilenler, bedenlerini siper edenler...

Sevgilinin, dostun, arkadaşın, kardeşin yarasına, derdine, mutsuzluğuna ilk merhem olmayı becerenler...

Dostun sevincini, meserretini kıskançlığın zerre gölgesini düşürmeden coşkuyla sahiplenenler...

Şu âlemin her can, her varlık için eşit, adaletli, özgür bir cennet olmasını canı gönülden isteyenler.

Onlar düşünüyorlar darda olanı...

Onlar, akıllarını, yüreklerini ihtiyacı olanlara derman olmanın yollarına yoruyorlar bıkıp usanmadan...

O yüzden onların elleri, alınları, yüzleri hep açık muhannetin bin bir türüne karşı...

O yüzden onların sofraları bereketli, işleri düz, tuttukları altın, günleri aydın...

O yüzden başları her gece yastığa değdiğinde bedenlerini saran pirüpak huzur…

O yüzden Allah, Yaratıcı, Buda, Doğa, Evren ne derseniz deyin; kime inanıyorsanız inanın onlara yağdırıyor nimetlerini.

O yüzden Hızır onları görüyor düştükleri darda ilk...

Çünkü verenin ya da paylaşmayı bilenin elini boş bırakmıyor hayat.

***

Bu sabah, güneşin ışıklarını bedenimde gezdirirken düşündüm bütün bunlar. Güneşe göğsünü açıp ısınan her fani yürek de kendine sormalı bence.

Cömert güneşin aydınlığı ta yüreğimizin derinliklerin mi işliyor yoksa ona ihanet edip, ısrarla hala karanlıklara mı teslim ediyoruz bedenlerimizi. Düşünmeye değmez mi?

***

Belki yüzlerce yıldır her sabah bir ‘Günaydın’ ile başlıyor insanlar güne.

Bir ömür boyunca binlerce kez söylenen günaydınlardaki aydınlığı anlamadan hayatı çözümlemek mümkün değil oysa.

Eğer o bir kelimedeki aydınlığın gerçekten ne olduğunu anlayabilseydik, çoktan hayatın içinde huzurla akan bir ışık demetine dönüşebilecektik belki de.

Her günaydının aydınlığını içimizde hissederek dillendirebilsek bunca ilkellik, bunca kırmalar, ezmeler, itmeler, yok etmeler sürüp gitmeyecekti aramızda.

Anlasaydık el vermeyi öğrenecektik. Öğrendikçe paylaşmayı kavrayacaktık. Ve hayat, evrenin tavanında yüreklerimize aydınlık eken sihirli bir şamdana dönüşecekti belki de.

Lakin aydınlığı anlamayı bırakın, üstümüze bütün sıcaklığıyla gelen güneşin ışığına bile kuzgunî bir karanlıkla direniyor bazılarımız. Bir ‘Günaydın’ demenin hayata bir damla da olsa ışık katmak anlamına geldiğini öğrenmemek için çabalıyorlar. Hem de bütün o inatçı ayak diremelerin, gök kubbenin altındaki her canı ışığın cevherinden mahrum ettiğini bir türlü kavramadan.

O yüzden belki de istenildiği kadar günaydın deyin, kimine pare etmiyor. Çünkü günün aydınlığını bilmeyenin ya da güneşin ışığını içine almayı beceremeyenin ne günü aydın, ne işi rast, ne ocağı bereketli oluyor. Bir günaydının aydınlığı bile yüreklerdeki karanlığı dağıtamıyor bir türlü.

Keşke hiç bir varlık günün aydınlığına uzak kalmasaydı deyip üzülseniz de hayatın adaleti bu.



Baki MURAT

13.01.2013

Son Güncelleme Tarihi: 15 Ocak 2013 18:52

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.