BİLGİNİN TÜCCARLARI

26 Mayıs 2020 01:10 / 3075 kez okundu!

 


Diyarbakır Ulu Camii'nde gayet kibarca, sıkmadan, boğmadan İslam’ı anlatan Ramazan Böçkün'ü akıl hastanesine kapattırmak, bilgisinin tüccarlığına soyunmuş egolu bir işgüzarın işi mi acaba?

 

****

 

BİLGİNİN TÜCCARLARI

 

Çivisi çıkan dünya değil sadece. Hatta dünya da değil. Çivisi çıkan, insanın ta kendisi. İnsan; kibrinin, egosunun esiri oldukça, sözde kâmile ermek adına kuşandığı bilginin dahi bir tür tüccarına dönüştü. 
E malum tüccar olan, akar derdine, mutlak malının kalitesini kendince yine bilginin tüccarı olduğunu düşündüğünün bilgisiyle/malıyla karşılaştırmaya başlar, yarışır.

Diyarbakır Ulu Camii'nde gayet kibarca, sıkmadan, boğmadan İslam’ı anlatan Ramazan Böçkün'ü akıl hastanesine kapattıran akıl, bilgisinin tüccarlığına soyunmuş böylesi egolu bir işgüzarın işidir mutlaka. 
Hani bilgisinin düzeyi onunki kadar iyi olmadığı, bilgiyi diğerlerine onun kadar iyi ulaştırmayı bilmediği ve en önemlisi de dini bilgisini onun gibi parayla değil de bedava paylaştığı için kalkıp onu deli, meczup ilan ederek aklınca ekarte edeceğini düşünecek kadar adam görünümlü düşkünlerden.

Maalesef bizim eğitim sistemimiz her an böyle bir çirkinliği ve zayıflığı yapmakta bir beis görmeyecek kompleksliler üretmeye endeksli. 
Yoksa aldığı bilgiyi özümsememiş, bilginin bir alanda uzmanlıktan önce insanı “adam” etmek için olduğunun farkına varmamış bu kadar çok insan olur muydu etrafta?
Diğer alanlarda olanları her tvde, her tartışma programında bol bol gördük, görüyoruz. 

İşte şu Ramazan da, o din alanındaki örneklerini gösterdi bize bir kez daha. 
Hani onca din bilgisine rağmen hem o bilgilerle hayat ve insan olmak arasında doğru dürüst bir irtibat kuramadığının hem de bütün o Allah’ın kelamlarını kendi pratiğine pek uygulamadığının işaretlerini veren yığınla Prof, Dr, Doç arzı endam edip durdu ekranlarımızda yine...

Bu noktada naçizane tavsiyem memleket eğitim sistemini artık “uzman” değil de “adam” yetiştiren bir sisteme dönüştürmeli. 
Gerçi zamanı çoktan geçip gitti ama zararın neresinden dönülse yine de kârdır. Hala "adam" olacak çok çocuk var...

Bu yazımdan sonraki gelişmeler ise şöyle...

Ramazan'ın babasının bir kaç yıl önce Diyarbakır valiliğine başvurusu olmuş. Bu konuda bir arkadaşım sosyal medyada şunu yazdı:

"Bu gibi durumlarda 'gördüğünüz' ile amel etmek yerine 'yaşanılan'ı merak etmelisiniz. Yaşlı, fakir bir baba 'ölmeden önce' oğlunun emin ellerde olmasını elbette ister. Allah Ramazan kardeşimizin şifasını versin inşallah."

Arkadaşımın notunu şöyle yanıtladım:

"Lakin İsmail bu öyle bir dilekçe ki kelimelerinden evlat için kaygılanan 1 babanın kederine çare olma isteğinden çok garip 1 veli kıvamındaki Ramazan’ı akıl hastanesine tıkamaya yemin etmiş öfkeli işgüzarlığın çirkin niyeti yansıyor. Belli ki Ramazan’ı orada şifa beklemiyor."

Diyarbakır valiliği de yeni olarak şu açıklamayı yaptı:

Ol hikâye böyledir. Kamuoyunun bilgisine...


Baki MURAT

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.