Anneler Günü

14 Mayıs 2013 00:29 / 1884 kez okundu!

 


Bugün Anneler Günü…

Elli yıllık ömrümde annesiz geçen ilk anneler günüm. Yanında değil de, uzaklardaysam telefonda da olsa sesiyle huzur bulduğum annem yok artık. Bugün içimin burukluğu, gönlümün hüznü, ağzımın tatsızlığı biliyorum ki ondan.

Tek tesellim, sabah sabah nur yüzünü yeniden gördüğüm bir rüyadan uyanmışlığım. Bir masadaydık, en son haliyle, çekip gittiği o keyifsiz şekliyle oturuyordu karşımda. Etrafında olanlara aldırmaksızın, yemeğini yiyordu ağır ağır, hep olduğu gibi sessizce. Çekip gideceğini bilen ruh halimle, karşısına oturmuş apaydınlık yüzünü seyrediyordum, hüzünlü gözlerimle. Rüya olduğunu bilemedim gördüğümün. Uyandığımda, onu yeniden karşımda görmüş olmanın tadını doyasıya çıkaramamışlığıma oldu hayıflanmam. Hani varlığında hep yaptığım gibi uzanıp yanağına bir öpücük niye kondurmadım diye. Ya da hastalığı nedeniyle her geçen gün ile yitip giden, azalan ipeksi saçlarını neden koklamadım diye.

Bugün Anneler Günü...

İçimden zerre kadar alışılmış kalıpları tekrarlamak gelmiyor hiç. Çokbilmiş ve yaşamın her anında kapitalizme karşı durmuş gibi ‘yok, kapitalizmin uydurduğu bir gün’, ‘yok tüketim artsın diye var olan gün’ türü beylik lafları da hiç çekemeyeceğim.

Kapitalizme yaşamın her anında alet, oyuncak, destek, ortak olurken ‘sevgi’nin ‘saygı’nın nispeten az da olsa yaşanacağı bir günü dahi anlamsız, fersiz bir siyaset hastalığına heder etmenin de âlemi yok.

Hele de Kapitalizm ile mücadelenin böyle hafifliklerle olacağını düşünmenin avallık olduğuna inandığım bir zamanda insanı bu denli habis sınırlara hapsedip, ruhsuzlaştırmak artık zül geliyor yüreğime.

Varsın kutlamayan kutlamasın, ben anneliklerini değerli gördüklerimin Anneler Günü’nü canı gönülden kutlayacağım bugün.

Üstüne o klasik ‘Bütün Annelerin Anneler gününü kutlarım’ türü tamtakır kelamların ruhsuzluğuna sıkıştırıp, sıradanlaştırmadan, seçici olacağım bu sefer. Hiç kimse kusura bakmasın.

O yüzden, şu elli yıllık yüreğime sığdırabildiğim ne kadar sevgi, ne kadar saygı varsa bütün annelere değil analığını bilen analara sunuyorum, bu günü kutlama niyetiyle.

Yani hayatı baştanbaşa güzelleştirmenin, bütün varlıkları huzura kesmenin anahtarının kendi ellerinde olduğunu bilen, kavrayan ve o şuurla çocuklar doğurup, yetiştiren annelere...

Yeryüzünde ağlamayan tek bir ananın kalmamasının sırrının başka bir annenin can yakan, yürek parçalayan bir çocuk yetiştirmemesinden geçtiğini bilen annelere...

Tek bir gün bile okula gitmediği, kitaplar okumadığı, dünyalar gezip, görmediği halde çocuklarına ‘Mazlumun ahını almayın, gücünüz yettiğince zalimin karşısında durun’ ilkesini belletecek kadar insanlık bilen anam gibi analara.

Lakin ölü-seven, savaş isteyen, insanları ötekileştiren; dağda, bayırda, kışlada ölen gençlere acımayan; barışa huzura, kardeşliğe düşmanlık kusan annelere ‘Anneler Günü’nüz kutlu olsun diyemiyorum.

Analığın doğasını zehirleyen kindar, gaddar, zalim, hain, nemrut, mürüvvetsiz, kıyıcı, kalpsiz, hissiz olanlara da…

İnsanın, hayvanın, dağın, ağacın, yemişin, havanın ölümleri, yok edilmeleri, yerinden yurdundan sürülmeleri karşısında yüreklerini marazi 'ama'ların soğukluğuna hapsedenlere de...

Çocuklarının tırnakları taşa değse içi sızlayan bir baba olarak çocukları katledilen anaların yaşadığı acıyı anlayamayan, onların yarasıyla empati kuramayan, üstüne adeta başka analar ağlasın diye yeryüzünün kubbesine sabah akşam beddualar savuran analara da...

Çocuklarını farklılıklara karşı nefretlerle, yalanlarla, öfkelerle, kalıplarla, ezberlerle büyüten annelere de...

Törelerin kahrolası albenisine kapılmış yüreğiyle, sülalenin erkeklerini sürek avına sürülmüş tazılar gibi yavrularının cinayetine koşan analara da…

Korkaklıklarının, tembelliklerinin, küçük hesaplarının rahatlığına çocuklarını feda eden, ileriye süren, satan, arkadan vuran, pazarlayan annelere de…

Nasıl bir evlat yetiştirdiğine alabildiğine ilgisiz kalıp; bebeklerini diğerlerine karşı saygısız, sevgisiz, pervasız, şımarık, değer bilmez büyüklere dönüştüren analara da...

Hem cinsine ihaneti, aldatmayı, şiddeti, kavgayı hoş gören, çocuklarının hatalarına her daim çaput tepen, zorbalığı ‘Erkektir yapar’ kişiliksizliğiyle kapatan huysuz, hazımsız analara da…

Oğullarının, kızlarının can yakan, ocak söndüren, yuva yıkan, nefret eden, ötekileştiren, ayıran zalimler ya da o zalimlerin zulümlerine alkış tutan, boyun eğen, ses çıkarmayan soytarılara, maşalara dönüşmesine seyirci kalan analara da.

***

Hayatı baştanbaşa güzelleştirmenin, bütün varlığı huzura kesmenin anahtarının anaların elinde olduğuna inanırım ben. Yeryüzünde ağlamayan tek bir ana kalmamasının sırrının anaların yüreği ve vicdanında gizli olduğuna da. Çünkü o eski türküdeki gibi ‘analardır adam eden adamı’, ötesi yok.

Bu gerçek binlerce yıldır gök kubbenin çatısında asılıyken, bunu görmeyen, pratiğe dökmek için kılını kıpırdatmayan hiçbir anneye o yüzden ‘Anneler Günü kutlu olsun’ demek gelmiyor içimden bugün.

Hele de her katilin, zalimin, despotun, firavunun, nemrutun da bir bebek ve o bebeklerin yüreğine, vicdanına, aklına güzelliği, iyiliği, kardeşliği, sevgiyi ilk üfleyecek olanın da bir anne olduğunu bilirken.

Ya da savaştan, ölümden, yakıp yıkmalardan, can yakmalardan, şiddetten, nefretten, öfkelerden yürekleri arındırmayı beceremeyen anaların işgüzarlığının zalime dönüşen evlatların değirmenine yüzlerce yıldır su taşıdığını ezberlemişken.

Oysa her anne su kadar berrak, bulut kadar beyaz, güneş kadar sıcak, kelebek kadar narin olmanın çabasıyla büyütmeli çocuğunu anne olduktan sonraki ömründe. Çünkü bir 'insan' yetiştirmek bir adanmışlık, bir bedel, bir şikâyetsiz fedakârlık hali her şeyden önce.

O yüzden de çocukları bir canavar, katil, zalim, hain ya da zulüm karşısında sessiz, pısırık, işbirlikçi, destekçi olmayan anneler daima kötü, zalim, hain, gaddar, despot olmanın analığın doğasında olamayacağını kavrayan analar oldular hep.

Sadece sevgiyi, barışı, huzuru hayatımıza katan annelerin ‘Annelerin Günü’nü kutlamak isterken bunları kastediyorum kendimce. Nicesi gibi bu günü de boş kelamların ruhsuzluğuna sıkıştırıp, sıradanlaştırmadan 'hak edenlere' değer bir gün olsun diye.


Baki MURAT

12.05.2013

Son Güncelleme Tarihi: 14 Mayıs 2013 00:42

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.