Minnacýk bir yaseminin kokusuyla... Yeniden.

16 Temmuz 2008 13:45 / 1770 kez okundu!

 

Bazen gülümsemeye çabaladýðýmýz ve buna en çok ihtiyaç hissettiðimiz dönemlerde, sanki aniden cezalandýrýlýrýz... Önemsediðimiz insanlar tarafýndan kýrýlabilir ve onlarýn hayatýmýzdan çýkmasý gerektiðini düþünürüz… Söylemek istediðimiz birçok cümleyi söylememeyi seçeriz. Cümleleri hassas teraziye koyarak mý söylemek gerekmektedir ya da davranýþlarý sürekli kontrol altýnda tutup kendini bastýrmaya devam etmek mi? Zarar verebilir olanlar, yanlýþ anlaþýlabilir mi?

Zarar verebilir olanlar, yanlýþ anlaþýlabilir mi olanlar, aslýnda söylenmemesinin daha doðru olduðu olanlar mý? Yapýlmasýný onayladýklarýmýz, yapýlmasýný hiç de onaylamadýklarýmýz… Hatta kýnadýklarýmýz... Affetmenin erdem olduðunu bildiðimiz halde, bunu düþünemeyecek zamanlarda yaþýyor olma hallerimizin bize yaþatýldýðý günler.

Karýþýk...

Üstelik böyle düþünmeye yönelmek bile, kiþinin kendisine olan samimiyetine uzaklaþmasýný saðlayýcýdýr.

Kendi hayatýmýzýn aþýlmasý gerçekten imkânsýz olan "kurallarýný" yýkmanýn, acemi bilincini yapayalnýz yaþadýðýmýz günlerde olabiliriz. Her ne kadar reddetmeye çalýþýrsak çalýþalým, "büyüdüðümüzün" bedelinin bize en aðýr þekilde yaþatýlmaya çalýþýldýðý günlerin içinde olabiliriz…

Yetiþtirilme þeklimiz, kazanmýþ olduðumuz deðerlerimiz, edinmiþ olduðumuz bilgilerimiz, bizlere yapýlmasý ve yapýlmamasý gerekenleri söylerler…

Yapýlmasý gereken ve gerekmeyenlerin karþýsýnda durabilmek, en önemlisi koyulmuþ olan "kurallarý yýkma" cesaretini gösterebilmek, þarký söylerken birden doðaçlama söylemeye geçebilme cesaretiyle paraleldir… Okyanusta, hiç bir þeyden "kaçmadan" yüzmek gibi... Yaþam boyunca, hep bunu seçmiþ olabiliriz…

"Kurallarý yýkma" aþamasýnýn aslýnda tanýmý zor...

Garip, panikletici, bazen de gülümsetici, bazen piþman edici, sýra dýþý ama ne olursa olsun, dünyanýn en güzel þeyi, tarifsiz.
Yapabilmek için kocaman bir yürek isteyen… Hatta bir deðil binlerce yürek…

Tanýmlanamayacak güzellikler adýna yaþanacak olanlar için bu riske girme cesareti buna deðer... Sonucu her ne olursa olsun, bunlarý sadece ve sadece yaþayacak kendimiziz.

Kimi zaman hayatýmýzýn en önemli "doðaçlamasý", sonrasýný sözcüklerle bile paylaþabilme imkanýmýz olmadýðý için ne yazýk ki bu konuda "da" yalnýz kalýrýz… Elbette sözlerden önemli olan þeyler de vardýr… Duygular...

Duygular, en tepe ve en dip hisleri bir arada yaþayabilen insanlar için birinci derece önemlidir… Onlara ihtiyacýmýz vardýr ve bu ihtiyaç birçok insandan fazlasýyla farklýdýr…

Ancak, birinin önemlisinin, diðerinin önemsizi olma halinin hissettirilmesi bile ne yazýk ki baðlantýlarýmýzdaki gücün kaybýný beraberinde getirir... Bu ise nazik deðil, üzücü hatta kýrýcýdýr.
Sadece bað yeterince güçlü ise çözümünü de yine kendi üretir.

Duygular?

Zaman zaman buzdaðýnýn sadece üstte görünebilen kýsmý gibi küçücük bir bölümünü gösteririz... Bazen ise, duvarlar öreriz... Ancak en aðýr ve acý olaný, bir þeyleri yok saymaktýr, yok"muþ" gibi davranmaktýr…

Yok ise, "hiç" kadar deðersizdir… Deðersiz olan bir þeyin ise yaþamlarýmýzda yeri zaten yoktur... Bu, tüm insani duyularýmýz, bastýrdýðýmýz içgüdülerimiz için de geçerlidir...

Her þeyin, aslýnda bir bütün olduðunu zaman içerisinde öðrenmek durumundayýz…

Hayat bize bunu sadece "zamaný" geldiðinde zaten öðretir... Ýþte o zaman, içinde yeþertilecek ya da yok edilecek ne varsa, bunu hayatýn ta kendisi sunar ya da geri alýr.

"Taþla örülü duvarlarla, yaþamýn yeþili, zaten yan yana gelemez"…

Bazen düþüncelerimizi konuþurken toparlayamayabiliriz ama "gece" çoðu zaman yardýmýmýza gelir... Bazen resim yaptýrýr bazense þarkýlar yazdýrýr... Bazen de beraberinde berrak cümleler getirir...

Hayatýn bizlere söyleyeceði en anlamlý zamanlamayla, insanlara anlatacak birçok duygunun birikmesi süreci en hassas süreçtir. Bu noktada en önemlisi, kendi önemli nedenlerimizle ördüðümüz duvarlarý yýkma iznini, yine kendimizin vermesidir. Çünkü “umut ve heves” duvarlarýmýzýn hemen ardýnda sadece bizlerin iznini beklemektedir...

Her þeye yeniden baþlama isteði yüreðimize konuk olduðunda, içimizin yeniden yeþermesine izin vermiþ oluruz… Sonrasýnda ise tanýdýðýmýz, tanýmadýðýmýz, belki hiç bir zaman karþýlaþamayacaðýmýz bir çok yüreðin, aslýnda buna ne kadar çok ihtiyacý olduðunu öðrenmeyi yaþarýz... Ancak bu öðrenmeyi yaþamak, duygularýmýzýn çalkantý dönemleriyle hiç bir zaman eþzamanlý deðildir.

"Yeniden" baþlamaya karar verdiðimiz "o zaman", belki sadece, minnacýk bir yaseminin kokusuyla yeniden kristal yüreðimizin kýrýlan parçalarýný bir araya getiririz.

Böylelikle belki de yeniden bulutlarýn üzerinde sek sek oynamaya devam eder, okyanusun derin sularýnda yeniden yüzeriz.
Kýrlangýç çýrpýntýsýnýn telaþlý sorularýna, Dolunay’ýn neler söyleyeceðini dinleriz.

Yeniden.

AYÞEGÜL YEÞÝLNÝL

16 Temmuz 2008

Ýstanbul

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.