YETÝÞ EY GAZÝ KEMAL…

20 Kasým 2019 16:43 / 4513 kez okundu!

 

 

Gazi tekti, benzersiz, eksiksiz, hamuru biz sýradan fânilerden farklý tutulmuþ…

Gel gör bizi senin aþkýn neyledi, ey Gazi…

Akýldan fikirden yana del’eyledi.

Reklamdaki gibi (Koç reklamý olduðunu bileydim gözyaþý döker miydim Yolum Sensin’e?) evveli Mýstfa’ydýn, sonra gazi oldun, Kamal oldun, en sonunda Atatürk oldun…Þimdi Atatürk olmaya teþne maskaralara konu oldun, oralarda “getirin çizmelerimi” diyor olabilir misin bu hadsizlerin üstüne yürümeye?

Akýl fikir zati kýttý bizde, beyinsizlik katmerlendi, haklýsýn…

“Atatürk’e benzetilen (!) birinin katýr üstünde resmi geçidine bakýp müsamerelerde zeybek oynayýþýna bakýp uyuþalým istiyorlar.” diyor H. Babaoðlu ve “düþünün” diyor, bu adam ortalarda dolaþýrken doðru düzgün Kemalizm tartýþmasý sürdürmek mümkün mü?”

 

****

 

YETÝÞ EY GAZÝ KEMAL…

 

Gazi tekti, benzersiz, eksiksiz, hamuru biz sýradan fânilerden farklý tutulmuþ…

Gel gör bizi senin aþkýn neyledi, ey Gazi…

Akýldan fikirden yana del’eyledi.

Reklamdaki gibi (Koç reklamý olduðunu bileydim gözyaþý döker miydim Yolum Sensin’e?) evveli Mýstfa’ydýn, sonra gazi oldun, Kamal oldun, en sonunda Atatürk oldun…Þimdi Atatürk olmaya teþne maskaralara konu oldun, oralarda “getirin çizmelerimi” diyor olabilir misin bu hadsizlerin üstüne yürümeye?

Akýl fikir zati kýttý bizde, beyinsizlik katmerlendi, haklýsýn…

“Atatürk’e benzetilen (!) birinin katýr üstünde resmi geçidine bakýp müsamerelerde zeybek oynayýþýna bakýp uyuþalým istiyorlar.” diyor H. Babaoðlu ve “düþünün” diyor, bu adam ortalarda dolaþýrken doðru düzgün Kemalizm tartýþmasý sürdürmek mümkün mü?”

Ona kalýrsa bütün bunlar ülkemize odaklanmayalým diye. Abuk subuk konularý ciddiye alýp kendimizi paralarken, Türkiye’nin esenliðine dâir konularý unutalým diye çok profesyonelce hazýrlanmýþ zihin – kontrol kampanyasýna maruz býrakýldýðýmýzdan emin…

“Atatürk’e benzemek suç mu kardeþim!" diyen de Melih Altýnok.

Mesleði oyunculuk olan, ortalarda Atatürk gibi dolaþan, saçlarýný sarýya boyayýp onun gibi tarayan, vatandaþ Göksel Kaya’dan dem vururken.

Göksel Bey sosyal medyada sýkça boy gösteriyor, kah Cumhuriyet bayramý kutlamalarýnda diz vurarak zeybek oynayan, kah savaþ gemisi üstünde hazr’olda bekleyen, donanma askerlerin selamýný alan, azýmsanmayacak bir hayran kitlesi olan bu kiþi, ondan medet uman, gel devletin dümenine geç, bizi kurtar, çakma olman fark etmez diyen kiþilerle resim çektiriyor, tarifesi üstünden…

“Ýzindeyiz paþam” diyen þaþkýn mý ararsýnýz, “size muhtacýz” diyen mi, “özledik” diye aðlayan mý…

Ýþbu çakma Ata, geçen yýlýn 10 Kasým’ýnda üniformalarý çekmiþ, palaskasýnýn üstünden göbeðini taþýrmýþ, zavallý tayýn üstüne binip, Ýzmir sokaklarýnda halký selamlamýþ.

Nedeeen sonra biraz da zorla, ayýp boydan aþýnca itiraz sesleri duyulmuþ ama o vakte kadar atý yani tayý alan Ýzmir’i turlamýþ, kendini kanýtlamýþ, “en hakiki Atatürk benim, taklitlerimden sakýnýnýz” bile demiþ.

Siz tek sanýn, þimdiden üç oldu bunlar, üçü de Ýzmir’den, ben sitemkârâne yazarken “her ilin kendi Ata’sý olsun, bir batýnda 81 olsun muhteremler, sonra kendi aralarýnda yarýþsýnlar” derken öyle olmadý, her il üçer çýkarsa ne eder hesaplayýn, nasýl yetiþelim hepsini izlemeye?

Bir TV kanalý oluþtursunlar, A’dan Z’ye ne yaptýklarýný, hangi marifetleriyle öne çýktýklarýný, düetlerini, siyasi yorumlarýný, korolarýný, nasýl beygire bindiklerini, palaskanýn göbeði sýktýðýný yahut o göbeðe o palaskanýn yetersiz kaldýðýný, nasýl zeybek oynayýp nasýl kitap imzaladýklarýný, sevdiði Rumeli türkülerini nasýl söylediklerini, leblebiyi havaya atýp nasýl aðýzlarýyla tuttuklarýný, sað ve sol çorabý ayaðýna nasýl geçirdiðini, onun namýna raký içip kendi nam’larýna küfrettiklerini, velhasýlýkelam zavallýlýklarýný ya da söðüþleme uzmanlýklarýný, otuzaltý kýsým tekmili birden Hisseli Harikalar Kumpanyasý döktürdüklerini sergilesinler…

Muhterem, yani ilk muhterem, (sonradan iki muhterem daha geldi, ne var ki onlar pek sessiz) bir diklensin bir celallensin, “ne yani Ata’ya benzemek suç mu?” diye bi öfkelensin…

Öfkesini bile onun gibi taþýyarak… “Ben kimseyi Atatürk’üm diye kandýrmadým ki” diyor, adam haklý, “sizin inanýp bel baðlayasýnýz varmýþ, enayiliðinize doymayýn, ben ni’deyim?”

Lokantada yiyip içip hesap ödemeyen bu, çaya çorbaya, kahveye rakýya para vermeyen bu, ücreti takdim edildiðinde vatandaþla selfie çektiren bu, aðýr yemeklerdeki yüklü hesaplara “bedeli Çanakkale’de ödenmiþtir” diyen bu, yahut üçü birden diyor bunu, görmedim, yalan olmasýn… Ben yalnýz en meþhurunun face aleminden gelen ýsrarlý arkadaþlýk teklifini bilirim, reddetsem de arsýzca üstelediðini…

Bunlar engellensin, önüne gelenin Ata’ya benzemesinin önüne geçilsin diyen aklý evvelleri yasal ve mantýklý dayanak sunmaya çaðýrýyor Altýnok, bu neyi çözecekse?

Tarihi karakterlerin imajýnýn kullanýlmasý yasak mý, böyle bir yasaðýn yasasý var mý, yoksa günah mý, caiz deðil mi diye o da kafa buluyor. Gardýrop Atatürkçülüðü tartýþmasý açanlar bu beyleri aforoz edenlerin ta kendisi, diyerek…

Darbeler, soygunlar ve hukuksuzluklarda “Ýþbu baþýmýza gelen/ getirilen Atatürkçülüðe uygundur” fetvasý vermeye kendinde hak gören akademisyenler, aydýnlar ve basýnýn sivil toplumun Ata ve demokrasimize verdiði zararý nereye koyacaðýz, diye sormadan edemiyor.

Bugünece bir saðdan bir soldan gençleri sehpaya çýkarýrken kendine Atatürkçü diyen darbecileri sevenlere “daha önceleri neredeydiniz?” demekle pek iyi ediyor.

1881 adet basýlan kitaplarýnýn kapaðýna Mustafa Kemal imzasý atýp 2500 tl’den geçirenlere (yerseniz) niye Atatürk istismarýdýr demediklerini soruyor…

Zavallý Göksel paþanýn(!) “Atatürk Dedi Ki” adlý tek kitabý sitelerde 19.38 lira, yirmi bile deðil, artýk kaç sattýðýný bilemem.

Malum abinin “imza M.Kemal” kitabýnýn Mushaf gibi kutsanýp cam fanus içinde saklanan 1938. nüshasýnýn internet satýþ fiyatý 5900 tl malumunuz, abilerim ablalarým…

Þener Þen üstadýmýzýn hicvettiði gibi: ”Ýngiltere kralýýý rahmetli baþkan Kenedii, taçsýz kral Pele, Bakenbauðver, kaleci Meier, Biricik Bardo, fenerli Cemil, Nadya Komanacci bile þöhretlerini bu býçaða borçlular”

Pardon, bu kadar etmedi…

Büyük üstad, Ata’sýnýn ve anasýnýn gözü olanýmýz bu kitabý iyikine böyle pazarlayýp hak edenlere beþ on bine geçirdi, öyle etmeyeydi vapurlarda böyle cilet satar, kafamýzý ütülerdi…

Dürttüler mi, uyardýlar mý, o mu hakkýnda yazýlanlarý okudu bilemem, fiyat belirlemiþ artýk adamcaðýz, kendi kitabýný sergileyip imza yaptýðý iþporta tezgahýnýn kira bedelini, düðün, kýna, sünnet ve milli bayram kutlamalarý foto çekimi bedelini, zeybek oynamak mesarifli, o biraz yüksek olabilir, çaya kahveye kabul gününe çaðýrma ucuz, gelinle dans etmek pahalý sünnet çocuðu kirveliði ondan ucuz, meyhane yahut belediyelerin etkinliklerine gitmek beþ binden baþlýyor, arada ve orada da Nutuk imzalýyor iyi mi…

Yakýnda mühür de basar, imza beþ, mühür ve soðuk damga da isterseniz on, hadi gül hatýrýnýza yediyle baðlayalým… Foto çekimiyle gene on’a çýkacak nasýlsa…

Kendi köyünün ADD’si onu dernekten kovmuþ, benzerliði istismar ediyor diye. Þimdi akýl etmiþler.

Öteki iki Atatürk’ün günahý ne peki? Sanýrým bir tanesi elektrikçiydi, otur dükkanýnda iþini yap di mi? Bu, tiyatrocuyum diyen, hani kendisinin elektrikle ilgisi olmayýp kimilerinin ondan elektrik aldýðý, baþrol oyuncusu olduðu tek kiþilik oyunda makyajla, sarýya boyanmýþ saçlarý, uçlarý yukarý kývrýlmýþ kaþlarýyla öne çýkarken, öbür ikisinin boyuncuðu bükük kalmýyor mu sizce de?

Kendine raký sofrasý kurdurup kafayý çeken serinin ilk üretimi çakma Atatürk, kapalý alanda sigarasýný da tüttürüyormuþ, Ardýç’ýn yalancýsýyým…

Geliniz ey ahali, kimsenin bilip görmediði bir hâli hikaye edeyim size…

Þehirlerimizden birinde bir Cafe (C ile yazýlýr, K diye okunur, malumunuz ama yerli malý bir Cafe) þýk ve çaðdaþ bir ambiyans (!) yaratma hevesiyle, balmumundan bir heykelini ýsmarlamýþ Atatürk’ün. Balmumu heykel açýlýþ öncesi gelmiiiþ, ortalýk karýþýk, açýlýþa çeyrek var, her yer her yerde… Ata’ya ayýracaklarý masanýn yanýnda bir sandalyeye oturtmuþlar, balmumu Atatürk’ü. Bekle bekle, mekanýn açýlacaðý, iþlerin biteceði yok… Giriþimci sýrtladýðý gibi balmumu Atatürk’ü evine götürmüþ. Sonra getirmiþ, açýlýþ günü, masaya oturtmuþlar, karþý masaya da davetlileri olan, þerefiye bedelini peþin alan çakma Atatürk’ü oturtmuþlar, açýlýþýn þeref konuðu bizim (bir, birbuçuk, iki yahut üçüncü) Atatürk n’aaapmýþ dersiniz?

Nutuk imzalamýþ, Nutuk…

Ýthafa ne yazmýþtýr dersiniz?

Biliyor musun gözlerimin manasýný?/ Ýstiyor unutulmamasýný… olabilir mi?

Vatandaþýma gururla, onurla…

Beni siz yarattýnýz…

Yaþasýn Kuvvacýlar, ille de ben…

Gözüm rengi sahidir/ saçýmýn sarýsý da/ ne söylesem az gelir/ canýmýn yarýsýna…

Vay annesine…

Hakketten yani Türk milletinin karakteri yüksektiiir, Türk milleti zekiiidiiiir, çalýþkandýýýr… Bu, bizim Atatürk’ümüzün onuncu yýl törenlerinde Nutuk okurken mikrofonda candan yürekten söylediði deðil, cafe açýlýþýnda, yahut beygir / tay sýrtýnda, avanta yemek içmek isterken çakma Atalar’dan birinin söylediðidir…

Ýnsan azarladý, vatandaþ tokatladý, görenlerin yalancýsýyým, ama, henüz o gadder istediði denizcilerin üniformalarýyla denize atlayýp  gösteri yaptýðý kýsmet olmadý, Göksel paþaya.

Ýsmail Kýlýçarslan’ýn gördüðü kadarýyla, “Kemalizm’in Þia fýrkasý Sarý Paþanýn benzerlerine de saygý duyulmasýndan yana”.

“Sünni Kemalizm, tazimde aþýrýya gidilmemesi” þartý getirerek duruma cevaz veriyormuþ.

Mutezile “her mavi gözlüye Atatürk denmez, kiþi deðil, fikirleri anýlýr” diyerek meseleye açýlým getiriyormuþ.

Vahhabi Kemalistler ise gün boyu görüldüðü her yerde döðülmeli, fetvasý vermiþ, zavallý adamcaðýz hakkýnda (ki bende’niz bu gruba giriyorum zannýmca, gördüðüm yerde döðücem dedim, sonra Ýzmir’liler’ sen Ata’mýza nasýl el kaldýrýrsýn’ deyu, hepbirden beni döðer diye týrsýp vazgeçtim)

Kýlýçarslan bu hususta Mutezile’yi haklý bulmakla birlikte, tarihi sorumluluðu gereði Sünni Kemalist görüþüne itibar ediyormuþ.

Vatandaþ peki?

Bende’niz öbürkülerin(!) hakkýný da savunma hakký görüyorum kendimde, bir buçuðuncu, iki ve üçüncü Atatürk ve gelmesi muhtemel her il’e bir, Ýzmir’e üç Atatürk’ün hakkýný…

Ýzmir’de Atatürkler beþ yahut on olursa, görürüm “hesap Çanakkale’de ödenmiþtir” deyince esnaftan yiyeceði dayaðý… Ama yok, döðmez bu Ýzmir’liler, daha çok sofra açarlar, rakýn da bizden paþam, leblebin de, mezen de, derler.

Adam da gider Göztepe’deki köþke kurulur belki, ‘kayýnbabamýn mülkü’ diye.

“Fikriye de isterem, Latife de” bile diyebilir.

Hayýr, korktuðum þu ki, tarife fotoðraf çektirmek, kýnaya düðüne gitmekle kalmayacak, madem talep var, arz elbet olacak, bedeli ödenmek koþuluyla, fekat hallerine ve palaskadan dökülen göbeðe bakýldýðýnda bu iþ öyle tay’a binmeye benzemeyecek…

 

Ayþe KÝLÝMCÝ

18.1.2019

 

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.